Sur'da bayram arifesi: Evlerin etrafı bariyerle kapatıldı
Yıkım tehdidi altındaki Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Alipaşa Mahallesinde, mahallenin çevresi polis bariyerleriyle kapatıldı.
Fatih POLAT
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Alipaşa Mahallesi güne polis barikatları ve TOMA’larla uyandı. Yıkılmadık az sayıda evin kaldığı Alipaşa Mahallesine geldiğimizde, mahallenin çevresi polis bariyerleri ile kapatılmıştı. Bariyerlerin iç bölümlerinde TOMA’lar ve yıkım için hazır bulunan kepçeler dikkati çekiyordu. Yıkım ekipleriyle polisler hazır bekliyordu.
‘BAYRAM ARİFESİNDE BİZE YAŞATILAN BU’
Yanlarına gittiğimiz mahalle sakinleri gazeteci olduğumuzu anlayınca, “İşte İsrail’in barikatları” diyerek tepkilerini dile getirdiler. Bir mahalle sakini, “AKP’nin bayram arifesinde bize yaşattığı bu. Ne diyeceğimizi şaşırdık artık. Bu evler bizim tapulu malımız, vergisini ödüyoruz. Rızamız olmadan yıkmak istiyorlar” dedi. Mahalleye iki gün önce emniyet müdürünün geldiğini belirten mahalle sakini, “Emniyet müdürü anneme, ‘Teyze neden evlerinizi boşaltmadınız’ dedi. Yaşadığımız evleri neden boşaltalım” diyerek tepkisini dile getirdi.
‘4 YETİMLE NEREYE GİDEYİM?’
Elindeki çamaşır sepeti ile söylenerek yanımızdan geçen yaşlı bir kadın da, “Bana, altında dükkanı olan iki katlı evim için 24 bin lira veriyorlar. Benim 4 tane yetimim var. Nereye gideyim? Çıkmayacağım, gelip evi üzerime yıksınlar” dedi.
Mahallede yaşayan yurttaşların evlerini boşaltması için günlerce elektriksiz ve susuz bırakıldığı ve kimsenin evini terk etmemesi üzerine zorla çıkarma yoluna gidildiğini gözlemliyoruz. Bariyerlerle çevrilen evlerde yaşayan bazı aileler polis ekipleri eşliğinde zorla evlerinden çıkartıldı. Bariyerlerin iç kısmında kimsenin kalmasına izin vermeyen ekipler, gazetecileri de yıkım alanının dışına çıkardı.
YIKINTILAR ARASINDA ÇOCUK HAYATLARI
Polis barikatlarıyla çevrili olan kısım dışında kalan evler ise bir süre önce yıkılmış, geriye sadece düz bir alan ve birkaç harabe. Mahallenin çocukları ise evlerinin yıkımla karşı karşıya olduğundan habersiz oyun oynamak için barikat altından geçmeye çalışıyorlar. Geçmeye çalıştıkları taraf ise bir süre önce mahalle arkadaşlarıyla oynadıklar sokaklar, şimdi ne o sokaklar var ne de arkadaşları.
Ve geçen bayramdan bu yana hep yıkımları yaşayan Sur, bu bayrama da yine yıkım tehdidi ile gidiyor.
Uluslararası Af Örgütünün hazırladığı raporda “Sur’da 40 bin kişinin hayatları altüst oldu” denilmişti. Şimdi bu sayı daha da arttı.
AF ÖRGÜTÜ RAPORU: SUR’DA 40 BİN KİŞİNİN HAYATI ALTÜST OLDU
Uluslararası Af Örgütü’nün Diyarbakır’ın tarihi yerleşim yerlerinin başında gelen Sur’da sokağa çıkma yasaklarının olduğun döneme ilişkin olarak hazırladığı raporda, “Sur’da 40 bin kişinin hayatı altüst oldu” değerlendirmesine yer verilmişti.
Rapordan bazı saptamalar şöyle:
- Belediye yetkilileri Sur’da yaklaşık 40 bin kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor.
- İlçe sakinleriyle istişare edilmeden geliştirilen ve ilçe sakinlerinin Sur’dan uzak semtlere taşınmasını öngören kentsel yenileme projesinin önünü açmak için de Sur ilçesinin en az yüzde 60’ı tamamen kamulaştırıldı.
- Sur sakinlerinin evlerini hür iradeleriyle terk etmediklerine, zorla tahliyeye maruz kaldıklarına ise pek şüphe yok.
- Birçok kişi yerinden edilmeyle birlikte işsiz de kaldıklarını anlattı.
- Sur yerel halkından bir kadın, eşi ve beş çocuğu ile birlikte yerinden edilmelerinin ardından umutlarını yitirdiğini anlatıyor: “Hayatım boyunca yoksulluk içinde yaşadım. Sahip olduğum tek şey bu evdi. Tek isteğim oğlumun üniversiteye gitmesiydi. Şimdi ne evim kaldı ne de oğlumu üniversiteye gönderme umudum.”
SUR'UN YIKIMINA HAYIR PLATFORMU: SUR’UN SESİNE SES OLALIM
Sur'un Yıkımına Hayır Platformu üyeleri ve HDP’li vekiller yıkımın devam ettiği Alipaşa ve Lalebey mahallelerine giderek yıkıma tepki gösterdi.
Diyarbakır Sur’da yıkımın devam ettiği Alipaşa ve Lalebey mahallesinin bugün bariyerlerle çevrilmesine tepki gösteren Sur'un Yıkımına Hayır Platformu üyeleri ve HDP’li milletvekilleri, mahallelere giderek açıklama yaptı. Yapılan açıklamayla “Alipaşa ve Lalebey’in sesine ses olalım” dendi.
Sur’un Yıkımına Hayır Platformu üyeleri ve HDP’li milletvekilleri bariyerlerle çevrili alanın önünde açıklama yaptı. İlk olarak konuşan Şehir Plancıları Odası Başkanı Büşra Cizrelioğlu Sadak, halkın baskılarla evlerinden çıkarılmak istendiğini söyledi. Yıkımının olduğu mahallenin barikatlarla etrafının kapatıldığını belirten Sadak, mahallelinin evlerine girip, çıkamadığını dile getirdi. Halkın evlerinin yıkılmasını istemediğini ifade eden Sadak, “İnsanlar evlerindeyken evlere kepçe vurularak, zorla çıkarılmak isteniyor. Alipaşa ve Lalebey giderse Sur’un diğeri mahalleleri de gidecek. Kentin bütün duyarlı kesimlerine çağrı yapıyoruz; Alipaşa ve Lalebey halkının sesine ses olalım. Yıkımı durdurmak için ortak mücadele edelim” dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ise, her şeyin ranta dönüştürüldüğü bir politikanın izlendiğini söyledi. Sur’u betonlaştırılarak ticari merkez haline getirilmek istendiğini belirten Yiğitalp, “Bu insanların yaşamlarını, geçmişlerini, geleceklerini yok etmenin hukuki, vicdani, ahlaki boyutu yok. Ailelerin eşyaları atılıyor ve “ne haliniz varsa görün” deniliyor. Bu insanlar nerede, nasıl yaşayacaklar? Devlet olmak demek bu mudur? Kamu güvenliği adı altında yıkıyorsunuz, buradaki halk kamu değil mi? Buradaki sermaye grupları için midir bunca yıkım? Boğaz tokluğu ile çalışan insanların güvenliğini yok ediyorsunuz” diye konuştu. Hiç kimsenin bu yaşananlara hakkının olmadığını dile getiren Yiğitalp, “Burada yaşayan sivil halka bunları yapamazsınız. Burası onların atadan deden kalma yeri. Hiç kimsenin buna hakkı yok. Onların güvenliğini sağlamanız gerekir. Platform ve vekiller olarak diyoruz ki bu yıkımı durdurmak için elimizden geleni yapacağız. Bu yıkım sadece Sur halkı için yapılmış yıkım değildir, binlerce yıllık medeniyetin ve insanların binlerce yıllık birikiminin de yıkımıdır. Hem tarihe hem insanların emeğine hem de insanların geleceğine sahip çıkalım. Bugün Palmira’ya gösterdiğiniz tepkiyi Sur için de gösterin” diye konuştu. (Diyarbakır/EVRENSEL)
HDP: SUR’DAKİ TEHCİR POLİTİKASINA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTELİM
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sur’da yaşananları bir tehcir politikası olarak niteleyerek mahallelerin bariyerlerle abluka altına alınmasına tepki gösterdi.
Açıklamada “2015'in Temmuz ayında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne giren Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin tampon bölgesi, yani dünya kültür mirası yönetim alanı içerisine giren Suriçi bölgesi zaten Kentsel Sit Alanı’dır. Ayrıca Sur’un yıkım planı içerisine girmeyen yüzde 18’lik kısım ise TOKİ tarafından, kentsel dönüşüm kapsamında kamulaştırılan bazı alanları kapsamaktadır. Yani yapılan Suriçi’nin tamamına el koyma projesidir” hatırlatması yapılarak yıkımın Anayasa’nın 46. maddesindeki kamulaştırma hükmüne, Anayasa’nın 35. maddesindeki mülkiyet hakkına, Türkiye’nin onayladığı “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme”sine ve yurttaşların en temel hakkı olan kamu hizmetlerinden yararlanma ilkesine aykırı olduğu vurgulandı.
Sur nüfusunun köy boşaltmalarla yerinden edilmiş Kürt halkından oluştuğu hatırlatılan açıklamada, bunun bir tekrarının gerçekleştirildiği belirtildi.
Açıklama şöyle devam etti: “Farklı sınıf, kimlik ve inançtan insanları tarihi boyunca barındırmış, çok katmanlı demografik yapısı ile tarihin her döneminde kozmopolit bir yerleşim yeri olan Suriçi`nde iktidar, toplumsal belleği, dayanışmayı, tarihsel kimliği yok etme çabasındadır.
Suriçi`nin özgün yapısının, sokak dokusunun, mahalle kültürünün, toplumsal belleğinin, kent tarihi ve kültürünün ağır darbeler aldığı, savaş süresince ve sonrasında ağır bir şekilde kent ve insan hakkı ihlallerinin yaşandığı net bir şekilde ortadadır.
Sur, İdil, Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Silopi`de katledilen yurttaşlarımızın, yıkılıp talan edilen kentlerin, yok edilmeye çalışılan kültürün üzerine rant odaklı, halkımızı yerinden etmeye dönük projeler üretilmesi açıkça bir tarihsel ve kültürel soykırımdır.
Kürt halkına ve Kürt kültürü ile ilgili her şeye yönelik hırs ve intikam duygusuyla Sur’a yapılan saldırıyı tüm muhalif kamuoyu kendisine yapılan bir saldırı olarak görmelidir. Sur halkına dayatılan bu tehcir politikasına karşı sesimizi yükseltelim, Sur’a ve Sur halkına sahip çıkalım.”