25 Ağustos 2017 18:09

Gazete Şûjin ve Dihaber hiç kurulmasaydı…

Ayşegül Tözeren, Gazete Şûjin ve Dihaber’in gece yarısı çıkarılan KHK ile kapatılmasına ilişkin yazdı.

Paylaş

Ayşegül TÖZEREN

Geçtiğimiz yıl İstanbul’u sıcaktan, nemden soluksuz bırakan bir Ağustos gününde önce Özgür Gündem Gazetesi’nin basıldığını, akabinde de Aslı Erdoğan’ın gözaltına alındığını duymuştuk. Özgür Gündem’in hazırlandığı binayı bile bilmiyordum ama Aslı gözaltına alındıktan sonra yapılan basın açıklamasında öğrenmiştim. Bir yokuşun tam ortasındaydı. Turgut Uyar sanki “Yokuş Yol’a” şiirini bu dar sokakta yazmıştı: “Muş - tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan…” Sonraları bir arkadaşıma bu sokağı şiire benzettiğimi söyleyecektim, bana takılacaktı: “Hem Turgut Uyar seviyorsunuz, hem de devlete inanıyorsunuz ama…”

Gerçek habercilerin lüks plazalara galiba ihtiyacı olmuyordu.

O yokuşu aslında ben tek fotoğrafla hatırlıyorum. Özgür Gündem’in mühürlendiği günün ertesinde, gazeteyi hazırlayan genç haberciler, tam binanın önünde yere oturmuş, rutin haber toplantılarını yapmaya başlamışlardı. Sanki Press filminde bir sahne gibiydi. Gerçek habercilerin lüks plazalara galiba ihtiyacı olmuyordu. Daha sonra tutuklu gazeteciler için yapılan özgürlük nöbetlerinde hep, hep varlardı. Hızlı haber yapıyordu. Nöbet ertesileri onlarla toplu taşıma araçlarında karşılaşıyorduk. Galiba gerçek habercilerin lüks makam araçlarına da ihtiyacı olmuyordu. Olsa iyi olurdu tabii. Kar, kış demeden, ağır kameraları taşıyorlar, bir gün şikâyet etmiyorlardı. Böyle böyle otuz dokuz özgürlük nöbeti sürdü. Özgürlük nöbeti sürerken bir gün Dicle Haber Ajansı, Jin Haber Ajansı da kapatıldı. Zaten öncesinde Hayatın Sesi TV, IMC TV kapatılmıştı. Özgürlük Nöbetinegelen kameralar birer birer eksiliyordu. Tam da o günlerde Gazete Şûjin ve Dihaber kuruldu. Dihaber, “gerçekler karanlıkta kalmayacak” diye yola çıkmıştı. Sadece kadın gazetecilerden oluşan Gazete Şûjin, “medyanın diline, çuvaldız niyetine…”

Bugün Gazete Şûjin ve Dihaber de kapatıldı. Hoş, sabah saatlerinde kapatmanın ardından konuştuğum Gazete Şûjin editörlerinden Sibel, “Biz rutin haber toplantımızı alıyoruz,” demişti. Haber masasında oturan habercilerin sonsuz sabrını, gayretini düşündüm ve… 

Kendi kendime sormaya başladım. Gazete Şûjin ve Dihaber yoksa artık ne kaybederiz? Yahut Gazete Şûjin ve Dihaber hiç olmasaydı ne eksik olurdu?

Gazete Şûjin olmasaydı…

Batman’da 14 yaşındaki G.’nin cinsel istismara maruz bırakıldığı ve ardından aylardır sistematik olarak fuhuşa zorlandığıortaya çıkmayacaktı. Hiç duymayacaktık.

Erciş’te bir çocuğa cinsel istismar saldırısında bulunurken suç üstü, kadın öğretmen tarafından yakalanan Mesut D., isimli erkeğin aynı okulda 10 çocuğu daha istismar ettiğini hiç bilemeyecektik. Belki çocuk istismarını sürdürecekti.

Yasemin Çakal’ın öyküsünü karanlıkta kalacaktı. Evlendirildiği erkeğin saldırılarına karşı özsavunmada bulunduğu için hapiste olacaktı belki… Kadın dayanışmasıyla, feminist avukatlarla hiç tanışmayacaktı.

Van’ın Başkale ilçesine bağlı Kavurgalı Mahallesi’nde yaşayan Aslıhan Ertaş’ın 19 yıl boyunca sistematik şiddet gördüğü imam nikâhıyla evlendirildiği Mehmet Zeki Torun tarafından katledildiğini hiç duyamayacaktık. 

Dihaber olmasaydı …

Kemal Kurkut’un nasıl vurulduğunu, çantasından çıkan kemanı ve şiir kitaplarını bilemeyecektik…

Gevaş’da gözaltında darp edilen mantar toplayıcılarının mantar toplayıcısı olduğunu bilemeyeceğimiz gibi, hikâyelerinden bihaber kalacaktık.

Aşkı ve sevgiyi en güzel haliyle yazıya döken Kürt edebiyatının öncülerinden FeqiyêTeyran'ın ilk eğitim verdiği medrese ve kitapların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu nereden duyacaktık?

Ya, Isparta’nın Darıbükü köyü yakınlarında inşa edilen baraj ve HES nedeniyle mağdur olan 75 yaşındaki Ümmühan Uysal, sular altına gömülmek üzere olan evi için EPDK'ye karşı dava açtığını, Ümmühan Nine'nin HES ile hukuk mücadelesini bilebilecek miydik?

Dahası Gazete Şûjin ve Dihaber, yaşadığımız coğrafyanın dilleriyle Kürtçe, Türkçe yayın yapan bir haber sitesiydi. Çift dilli haber yapan hangi haber sitesi kaldı?

Güzel şiirlerin sonu yoktur.

Bunları düşündükten sonra derin bir soluk aldım. Şiiri okumaya devam ettim. Bilirim, “Yokuş Yol’a” gibi güzel şiirlerin sonu yoktur, olmaz…

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Türkiye’nin gözü kulağı Çanakkale’de

SONRAKİ HABER

Hint guru tecavüzden suçlu bulundu, protestoda 23 kişi öldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa