Taşeronlaştırma ölüm ve karanlık getiriyor
Enerjide taşeronlaşma oranı yüzde 72.5'e yükseldi. EMO İzmir Şube Başkanı Ulutaş, taşeronlaştırmanın işçi ölümlerine de davetiye çıkardığını bildirdi.
Metehan UD
İzmir
Taşeron çalışma enerji iş kolunda de her geçen yıl artıyor. Enerji Piyasası Denetleme Kurulu tarafından açıklanan rakamlara göre 2014 yılında yüzde 66.7 olan taşeronlaşma oranı 2016’da yüzde 72.5’e yükseldi. Taşeronlaştırmayla şirketlerin kârının arttığını dile getiren EMO İzmir Şube Başkanı Mahir Ulutaş, buna karşı daha da pahalı hale gelen hizmet kalitesini düştüğünü, kesintileri artırdığını bildirdi. Ulutaş, taşeronlaştırmanın işçi ölümlerine de davetiye çıkardığını bildirdi.
Elektrik dağıtım bölgelerindeki istihdama ilişkin verilerin ilk kez, EPDK’nin ‘Elektrik Piyasası 2014 Yılı Piyasa Gelişim Raporu’ ile açıklandı. Rapora göre, 2014 yılında elektrik dağıtım şirketlerinin toplam çalışan sayısı 44 bin 943 olmasına karşın, kadrolu çalışanların 14 bin 970’te kaldı.
EPDK’nin 30 Mayıs 2017 tarihinde yayımlandığı Elektrik Piyasası 2016 Yılı Piyasa Gelişim Raporuna göre ise 2016 sonu itibariyle elektrik dağıtım bölgelerindeki çalışan sayısının 54 bin 412. Bunlardan 14 bin 984’ü kadrolu, 39 bin 428’i ise taşeron şirketler aracılığıyla istihdam ediliyor.
Kadrolu çalışan sayısı 488 kişi azalırken, taşeron çalışan sayısı 349 kişi arttı. İstatistiklere yansıyan 3 yıllık verilere bakıldığında; yüzde 21’lik artışla yaratılan toplamda 9 bin 469 kişilik yeni istihdamın yalnızca 14’ü kadroludur. Yani bu alanda hizmet veren her 100 kişiden 72’si taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılıyor.
‘TAŞERONLAŞMA RİSK YARATMAKTADIR’
Enerji piyasasında artan taşeron çalıştırmanın sonuçlarını ve olası risklerini Evrensel'e değerlendiren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şube Başkanı Mahir Ulutaş “Bu koşullarda dağıtım altyapısının sağlıklı olarak gelişiminden söz edilemez. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin üst düzeyde alınması gereken bu alandaki taşeronlaşma risk yaratmaktadır. Önemlerin maliyet unsuru olarak görüldüğü bu koşullarda, çalışma düzenini taşeron şirketlerin, bir anlamda ‘dayıbaşı’larının inisiyatifine bırakmak riski artırır. Yüksek bulunan enerji maliyetlerini, işçilik giderlerini aşağı çekerek, kârlılık oranını yükseltme işlevi gören taşeron sistemi, şebekenin gelişimi de olumsuz etkilemektedir. Deneyimli çalışan sayısındaki düşüş ve taşeronlaşma oranının tehlikeli boyutlara ulaşması, kurum içinde deneyimin aktarılması ve kalıcı hale gelmesine de engel olmaktadır” dedi
‘TAŞERON BÜYÜDÜKÇE HİZMET KALİTESİ DÜŞÜYOR’
Taşeron oranı büyüdükçe, hizmet kalitesindeki düşüşü ve kesinti sayısındaki artışa dikkat çeken Ulutaş “Hizmet kalitesinin yükseleceği, kayıp-kaçak oranının düşeceği gerekçesiyle yapılan özelleştirmelerde, hedeflerin tutmadığı tam tersine bir gerileme yaşandığı ortadadır. Yurttaşların faturalarından tahsil edilen kaynakla gerçekleştirilen yatırımlar tutarların büyümesine rağmen, kamu malı olan şebekenin sağlıklı bir biçimde geliştirildiği şüphelidir. Dağıtım bedelinin içinde eklenerek faturalarda görünmez hale getirilen kayıp-kaçak bedelli de düzenli olarak büyümektedir” dedi.
DENETİM YAPILMAZSA YENİ İŞ CİNAYETLERİ KAÇINILMAZ OLUR
Taşeron şirketlerin tehlikeli ortamlarda faaliyet gösteren çalışanlara ne kadar eğitim verdiğinin ve işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini ne kadar aldığının belirsiz olduğunu söyleyen EMO Şube Başkanı Mahir Ulutaş şunları söyledi: “EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın ‘performans iyileştirmesini sağlamak amacıyla, alt yüklenicisi ile beraber ölümlü iş kazası yaşanmayan şirketlerin tarifelerinde ilave bonus uygulamayı planladıklarına’ yönelik açıklamaları, taşeron sisteminin taşıdığı riski de gözler önüne sermektedir. Bataklığı kurutmaktan çok dağıtım şirketlerinin yurttaşlardan daha fazla tahsilat yapması mantığına dayanan bu tip uygulamalar ile soruna çözüm bulunmasını beklemek doğru değildir. Şirketlere, ‘güvenlik’ üzerinden yeni kaynak transferi kabul edilemez. Açıklama Soma Katliamı’na neden olan ‘denetimsizleştirme’ uygulamasının bu alanda da bir yönetim biçimi olarak kullanıldığına işaret etmektedir.”
YENİ İŞ KAZALARI YAŞANABİLİR’
Acilen yapılması gerekenlere dikkat çeken Ulutaş “Dağıtım şirketleri işçi sağlığı ve güvenliği uygulamaları açısından da idari olarak denetlenmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ise sahada güvenlik denetimlerine başlamaması durumunda yeni iş cinayetlerinin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Şebekenin asıl sahibinin kamu olduğu unutulmadan, özel sektör tarafından işletildiği dönemde günün teknolojisine uygun olarak iyileştirilip, geliştirilmesi denetimlerle güvence altına alınmalıdır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ve EPDK’nin kamusal denetimlere ilişkin ne yazık ki bir planlaması yoktur. EMO olarak; kamunun bu yönde atacağı adımlara destek olacağımızı ifade etmek isterim, gelecek kuşaklara sağlıklı bir elektrik şebekesi ve yaşama uyumlu, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı bir enerji politikası için üzerimize düşen görevleri yerine getireceğimizi kamuoyuna duyururuz” diye konuştu.