Sıcak yazın sıcak tartışmaları
Hasankeyf’te kayalar, mağaralar, tarihi doku dinamitlerle paramparça ediliyor.
Çağla YOLAŞAN
Diyarbakır
Hava sıcaklıklarının yer yer 50 dereceye ulaştığı sıcak bir yaz yaşıyoruz. Bugünlerde gündemi işgal eden tartışmalar da yine bir hayli sıcak. Dersim’de ve yer yer Elazığ ile Diyarbakır’da 15 günü aşkın süredir orman yangınları devam ediyor. Hasankeyf’te kayalar, mağaralar, tarihi doku dinamitlerle paramparça ediliyor.
GÜVENLİK BAHANELİ DOĞA TAHRİBATI
Dersim’deki orman yangınlarının sebebi bölgede yaşanan çatışmalar olarak gösterildi ve yanan araziler özel güvenlik bölgesi olduğu için herhangi bir söndürme faaliyetinde bulunulamayacağı, vatandaşların da kendi çabalarıyla bu alanlara gidip yangınlara müdahale etmeye çalışmalarına izin verilmeyeceği söylendi.
Burada Dersim’in kent olarak endemik bitki zenginliğinin Avrupa’nın endemik bitki zenginliğinin toplamından fazla olduğunu da söylemek gerekiyor*. Bunların yanında Türkiye’nin imzaladığı fakat onaylamadığı, onaylamış olsa dahi gereklerini yerine getirmediği uluslararası sözleşmeler de doğal çevrenin, ormanların düşmanca amaçlarla veya doğada tahribat yaratacak araçların veya yöntemlerin kullanılması suretiyle hedef yapılmasını yasaklıyor. Burada sözleşmelerin getirmiş olduğu tek şerh askeri gereklilik halinde bu yöntemlere başvurulabileceği. Askeri gereklilik de uluslararası hukuka göre savaşı kazanmak için başka bir yöntemin kalmamış olmasını ifade ediyor**.
BÖRTÜ BÖCEK İÇİN DE LAZIM BARIŞ
Peki ya Dersim’de bir varlık yokluk savaşı vardı da, varlığını sürdürebilmenin tek koşulu onlarca hektarlık arazileri yakmak veya yanmasına göz yummak mıydı? Elbette bunu böyle ifade etmek çok gülünç olurdu. Fakat Türkiye’de tablo çatışmaların yoğunlaştığı her dönemde aşağı yukarı bu şekilde olagelmiş. Savaşın azgınlaşması, bir taraftan da doğa üzerinde ciddi tahribatlar yaratmaya sebep olmuş, bu yüzden barış sadece insan için değil ağaç için toprak için, börtü böcek için de lazım.
KAYA HİSARI HASANKEYF
Diğer tarafta da geçmişi 10 bin yıla dayanan Hasankeyf’te kayaların dinamitlerle yıkılması, insanlığın 10 bin yıllık hafızasının yok edilmeye çalışılması var. Hasankeyf’i kısaca anlatmak gerekirse; adının kaya hisarı manasına geldiği tahmin ediliyor veilk ev sahiplerinin kim olduğu bilinmiyor, sonrasında Bizanslılar, Süryaniler, Kürtlergelip yerleşiyor ve her gelen toplum öncesinde inşa edilmiş olanı yıkmıyor aksine yanına yenilerini inşa edip yaşıyor. Bir dönem ticaretin en aktif duraklarından biri oluyor Hasankeyf. Kalesi, şehrin içindeki 300’e yakın mağara, 30 taş değirmen, nehre inen kayalardan oyulmuş 300 basamaklı merdiven, ibadethanelerle Hasankeyf bırakın dinamit döşeyip patlatmayı, sular altında bırakmayı, sonraki nesillere ulaştırabilmek için özel bir önem ve çabayla korunmayı hak ediyor.
KÜLTÜR VARLIKLARINA SALDIRI İNSANLIK SUÇUYSA...
Hatırlayalım, bundan 2 yıl önce Suriye iç savaşının 5. yılında barbarlık örgütü IŞİD "çölün gelini" olarak bilinen antik kent Palmira’nın sütunlarına dinamit döşemiş, İslam öncesi döneme ait bütün eserleri yok etmiş, büyük bir tahribat yaratarak içinde adeta toplu infaz törenleri gerçekleştirmişti. Dönemin AKP’li Kültür Bakanı Ömer Çelik de bunun üzerine şunları söylemişti“...Ortak kültürel ve tarihi mirası paylaştığımız Suriye’nin kültür varlıklarına yapılan saldırıların bir insanlık suçu olduğu düşüncesiyle bütün ülkeleri ve uluslararası örgütleri bu saldırıları kınamaya davet ediyorum...”Ömer Çelik’in bu sözlerinin özcesi birkaç gün evvel Dersim’de bir annenin yangın bölgesine girme isteğini reddeden jandarmaya söylediğiyle aynı; bırakın girelim yangını söndürelim, bu ağaçlar bana da lazım sana da lazım.
İnsanlık tarihi boyunca savaşlar, çatışmalar ne zaman artmışsa, kapitalist emperyalist sömürü ne zaman azgınlaşmışsa, tarihi-ekolojik değerler üzerindeki yıkım da bunlarla doğru orantılı olarak artmıştır. Japonya’daki atom bombaları, Körfez savaşının, Suriye iç savaşının yarattığı büyük yıkımlar da bunlara örnektir. Bugün ülkemizde de Akp iktidarı eliyle sürdürülen rant ve talan politikaları tam da bu fikre uygun seyretmektedir. 10 bin yıldır insanlığın bize kadar ulaştırdığı tarihi değerleri, yaşam alanlarımızı, ormanlarımızı savunmak ve sonraki nesillere ulaşmalarına elçi olmak da bizler için vazifedir. Memleketin dört bir yanında rant uğruna talan ve yıkıma karşı mücadele etmek de bütün toplumsal kesimlerin asgari müştereği olmalıdır ve öyledir de. Çünkü büyük insanlık buna layıktır.
* https://www.evrensel.net/haber/114289/dersimin-ozgun-bitki-sayisi-avrupadan-daha-fazla
** http://www.hukukpolitik.com.tr/2017/08/17/terorle-mucadele-yontemi-dersim-orman-yanginlari/