Libya’da savaşın yaralı çocukları
Libya’da altı yılık çatışmadan sonra zihinsel problem tanısı koyulan çocuk sayısında ciddi bir artış gözleniyor.
Shaban Omrani
Middle East Eye
Libya’da altı yılık çatışmadan sonra zihinsel problem tanısı koyulan çocuk sayısında ciddi bir artış gözleniyor.
Altı yaşındaki kızı Sarah’ın koşarak kaçması üzerine üç çocuk sahibi bekar bir anne olan Ayah: “Çocuklarım yıllarını en ufak bir sesten bile kaçarak geçirdi; kapı çalınması ya da dışarıdaki havai fişek sesi... Her sesin silah sesi olmadığını anlamaları uzun zaman aldı” diyor. Ayah, Libya’da 2011 yılında Muammer Kaddafi karşıtı ayaklanmalar sonucu patlak veren savaşta eşini kaybeden ve çocuklarını tek başına büyütmek zorunda kalan birçok kadından sadece biri. Çocuklarını tek başına büyütmenin yükünün açıkça göründüğü yorgun gözleriyle “ Kolay değil” diyor. “Onu çok özledik” derken gözyaşları yanaklarına doğru yuvarlanıyordu. Ayah ve üç çocuğu eşinin ailesiyle birlikte yaşıyor ki Ayah bunun kendisine çok yardımcı olduğunu söylüyor. Ayah, “Çocuklar büyük babalarının yanındayken her zaman babalarına yakın hissediyor.” Ayah’ın eşinin erkek kardeşi de tıpkı eşi gibi savaşta hayatını kaybetti. Ayah , “Libya Devrimi” süresince hamile olduğu için en küçük kızı babasını hiç göremedi. Küçük kız babasının ölümünden iki ay sonra doğmasına rağmen babasından bahsettiğimizi duyar duymaz diğer odaya koşarak babasının resmini getirdi. Bana uzatarak, “Bu benim babam” dedi.
ÇOCUKLAR SAVAŞ TRAVMASINDAN KURTULAMIYOR
Ayah’ın en büyük kızı Mona ise babasını kaybettiğinde on yaşındaymış. Babası ve amcasını kaybettikten sonra Mona’da travma sonrası stres bozukluğu gelişmiş. Uyuma bozukluğu görülen Mona, baba ve amcasının ölümünü uzun süre reddetmiş: “Bizim asla o konuda konuşmamızı istemezdi. Eğer onların gittiğinden bahsedersek kulaklarını tıkar ve mırıldanmaya başlardı.” Mona’nın amcası ölmeden önce ona okul çantası alacağına söz vermiş ve Mona amcası hakkında bunu tekrar etmeye başlamış. “Verilen sözün tutulmayacağına inanamıyor gibi görünüyordu” Ayah açıklıyor: ” Ne söylersek söyleyelim dinlemiyordu.” Ayah, ailesi ile birlikte, ‘devrim’ sırasında Kaddafi güçlerinin üssü olan Libya’nın başkenti Trablus’ta bulunan Gharghour’da yaşıyordu. Ordunun birçok yüksek rütbeli üyesinin yanı sıra Kaddafi’nin kayınbiraderi ve İstihbarat Şefi Abdullah Senussi de aynı çevrede yaşıyordu. Ayah, Gharghour’da ki oturma odasında çay içerken, “Devrim başladıktan sonra birkaç ay Libya’da kaldık ve o sıra iki çocuğum yaşanılan deneyimden kötü etkilendi. Yaşadığımız bölge paralı askerlerle doluydu ve caddemizde her gün ateş edilirdi.
Yaşadığımız alan paralı askerlerle doluydu ve günlük olarak caddenin üzerinde silahlı ateş vardı” diyor. Şubat 2011’de ‘devrim’in başlamasından birkaç ay sonra, Ayah ve ailesi diğer birçok Libyalı gibi çocuklarını güvende tutmak için komşu Tunus’a kaçtılar. Fakat birkaç ay sonra Ayah’ın eşi ve kardeşi ‘devrim’i desteklemek için Libya’ya geri döndü ve bu Ayah’ın onları son görüşü oldu. Onların ölümünden sonra aile Trablus’a tekrar geri döndü.
Mona şimdi 16 yaşında ve okulda iki yıl geride. Hâlâ babası hakkında konuşmaktan kaçınıyor fakat şimdi çok daha iyi. Ayah, Mona’nın aşırı derecede kendisine kardeşlerine bağlı olduğunu ve onlardan asla ayrılmak istemediğini söylüyor.
ÇATIŞMA NORMAL HAYATIN BİR PARÇASI OLDU
İç savaş ve istikrarsızlık altı yıldan fazladır Libya’da hüküm sürüyor. 2011’deki ayaklanmadan beri çatışmaların normal hayatın bir parçası haline gelmesiyle, binlerce hayat kayboldu, insanlar evlerinden edildi ve evler harap edildi.
Yerel halka göre çocukların günlük hayatı şiddetle dolmaya başladı. Bir çok çocuk tabanca ve kılıç gibi oyuncak silahlarla oynuyor ve sıklıkla onları sokakta kendi aralarında milislere ayrılırken görmek mümkün. Şiddet dili, en genç vatandaşlar için bile kural haline geldi. Halk bunun ülkenin geleceği için tahrip edici olmasından korkuyor.
ÇOCUKLARIN HER OYUNU SAVAŞLA İLGİLİ
Çatışmalar boyunca Trablus’ta kalan beş çocuk babası Mustafa Muhammed şiddet ve silahların ergen yaştaki çocukların arasında normalleşmesinin toplumun geleceğinde yıkıcı etkiler bırakmasından endişe ediyor. “Eğer henüz yedi sekiz yaşındaki yeni jenerasyon silahları ve milisleri düşünüyorsa, toplumun pozitif yanlarına nasıl konsantre olacağız?” diye soruyor. Halk çocukların sürmekte olan savaş yüzünden normal ve sağlıklı çocukluktan yoksun kaldıklarını söylüyor. Muhammed, “En küçük çocuğum yedi yaşında ve en büyüğü ise 14... İki kızım da dahil her çocuğum arkadaşlarıyla savaşla ilgili bir şeyler oynuyor. İster oyun savaşı sırasında milislerin, milislerle karşı karşıya gelmesi olsun ister oyuncak silahlar veya kılıçlarla olsun.Tek bildikleri şey bu. Altı yıldır tek duydukları tek gördükleri şey bu” diyor.
SOSYAL MEDYADA BİLE SİLAH SATILIYOR
Silahlar ülke çapında oldukça yaygın, nerdeyse her evde bir silah var. BBC’nin geçen sene yaptığı habere göre Small Arms Survey Araştırma Grubu tarafından hazırlanmış rapor Libya’da tabanca ve silahların Facebook başta olmak üzere sosyal medya sitelerinden satıldığını tespit etti. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF) 10 Ağustos’ta Libya’da yarım milyon çocuğun yardıma ihtiyacı olduğu konusunda uyarıda bulundu. Libya’da 80 binden fazla çocuk evinden ayrılmaya zorlandı ve özellikle göçmen çocuklar sömürü ve suiistimale karşı korunmasızlar. Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre halk sağlığı birimleri Libya’daki iç savaştan dramatik bir şekilde etkilendi. 98 hastaneden 43’ü ilaç, tıbbi malzeme ve çalışan yetersizliğinden dolayı ya kısmen işlev gösterebiliyor ya da hiç gösteremiyor. WHO, 2013 yılında ülkede yalnızca 12 psikiyatrın bulunduğunu ve psikiyatri hizmetlerinin yalnızca ülkenin en büyük iki şehri olan Bingazi ve Trablus’taki iki hastanede verildiğini tespit etti. Yaklaşık 45 yıldır hükümette memur olarak çalışan bir sosyal hizmet uzmanı olan Selma, zihinsel sağlık sorunlarından mustarip olan çocuk sayısının çokluğunu anlatıyor.
Çeviren: Elif Özmen Belek