Kendiliğindencilik nedir?
Kendiliğindencilik dar anlamıyla, reformizm, sendikalizm, ekonomizm ve işçi kuyrukçuluğunun kesişim kümesidir.
Marksist literatürde çokça atıf yapılan kendiliğindencilik basit anlamda, işçi ve emekçilerin ekonomik mücadele içinde siyasal bilinç kazanabileceğini, bunun için dışarıdan siyasal bir bilince ihtiyaç olmadığını, siyasal mücadelenin bir aracı olarak da komünist bir işçi partisinin öncü gücüne ihtiyaç olmadığını, ekonomik mücadelenin örgütleri olarak sendikaların kullanılmasının yeterli olduğunu ifade eder. Kendiliğindencilik dar anlamıyla, reformizm, sendikalizm, ekonomizm ve işçi kuyrukçuluğunun kesişim kümesidir.
KENDİLİĞİNDENCİLİK VE TEORİ
“Bütün ülkelerin tarihi, işçi sınıfının salt kendi gücüyle anca sendikalist bir bilinç üretecek durumda olduğunu; yani sendikalarda birleşmek, işverenlere karşı mücadele etmek, hükümeti işçiler lehine şu ya da bu yasayı çıkarmaya zorlamak vb. gerektiği inancını geliştirebileceğini gösteriyor. Oysa sosyalizm öğretisi, mülk sahibi sınıfların eğitimli temsilcileri, yani aydınları tarafından geliştirilen felsefi, tarihsel, ekonomik teorilerin içinden doğmuştur.” (Lenin, Ne yapmalı 51)
“Politik sınıf bilinci işçiye ancak dışarıdan verilebilir, yani ekonomik mücadelenin dışından, işçilerle işverenler arasındaki ilişki alanının dışından verilebilir. Bu bilginin elde edilebileceği tek alan, bütün toplumsal sınıfların ve katmanların devlet ve hükümetle olan ilişkilerinin alanıdır, bütün sınıflar arasındaki karşılıklı ilişkilerinin alanıdır.” (Lenin, Ne Yapmalı 99)
KENDİLİĞİNDENLİK İŞÇİ HAREKETİNİN DEVRİMCİ KARAKTERİNE KARŞIDIR
“Kendiliğinden hareket, yani en az direnme çizgisindeki hareket, burjuva ideolojisinin daha köklü ve daha eski ve çok daha gelişkin olmasından ötürü, ve kıyaslanamayacak ölçüde yayılma araçlarına sahip olmasından dolayı, burjuva ideolojisinin egemenliğine yol açar. Bundan dolayı, bir ülkede sosyalist hareket ne kadar gençse, sosyalist olmayan bir ideolojiye karşı mücadele de o kadar enerjik olarak yürütülmelidir. Kendiliğindenliğin yüceltilmesi, işçi hareketinin devrimci karakterine tamamen karşıdır. Bu, harekete, bilinçli, planlı bir nitelik verilmesine karşıdır. Partinin işçi sınıfının başında yürümesine, kitlelerin siyasi bilincini yükseltmesine, partinin kendiliğinden hareketi yalnızca dinlemesinden ve onun kuyruğundan gitmesinden yanadır. Hareketin kapitalizmin temellerine karşı mücadele yoluna sokulmasına karşıdır.” (Lenin)
PARTİNİN ROLÜ VE KENDİLİĞİNDENCİLİĞİN AŞILMASI
Kendi başına bir ekonomik mücadele, ya da siyasi hedeflerden kopuk olarak sürdürülen, işçilerin iktidar mücadelesinin ihtiyaçlarını gözetmeyen bir teorik mücadele, “kendiliğinden”dir ve kendi başına kalmış haliyle hiçbir biçimde, iktidar mücadelesine hizmet edemez. Ekonomik mücadelenin siyasi mücadeleye bağlanması, teorik mücadelenin de siyasi mücadelenin bir yanı haline getirilmesi zorunludur. Bunların hiçbirisi, kendi başlarına ve kendi tabiatları gereği sosyalist siyasi içerik taşıyamazlar. Ancak işçilerin siyasi partisinin öncülüğünde yürütüldüklerinde ve işçi sınıfının genel iktidar mücadelesinin stratejisi ve taktiğine uygun bir işbölümü ve işbirliği içinde şekillendiklerinde siyasi bir anlam kazanabilirler. Kendiliğinden mücadelenin her biçiminin kendiliğinden bir siyasi karakter taşıyacağının söylenmesi, onların bir başka siyasi gücün, yani burjuvazinin siyasi mücadelesinin bir parçası haline gelmelerinin kaçınılmaz olduğu anlamında doğrudur.