08 Eylül 2017 15:59

Şehir Hastanesi uygulaması ne getiriyor, ne götürüyor?

Adana Tabip Odası ve SES Adana Şubesi 'Şehir Hastanesi Uygulaması ne getiriyor ne götürüyor?' konulu panel düzenledi.

Paylaş

Halil İMREK 
Adana

Adana Tabip Odası ve SES Adana Şubesi, Adana Eczacılar Odası'nda CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ahmet Burhan Söker'in katılımıyla “Şehir Hastanesi Uygulaması ne getiriyor ne götürüyor” konulu panel düzenledi.

CHP Adana Milletvekilleri Elif Doğan Türkmen, Zülfikar İnönü Tümer ve İbrahim Özdiş,  EMEP, HDP, CHP, ÖDP yöneticileri İle TMMOB’ye bağlı oda başkanları, DİSK, KESK, demokratik kitle örgütleri, Adana ve Mersin’de görev yapan hekimler, sağlık çalışanları ve yurttaşların katıldığı panele ilgi yoğun oldu.

Panelin açılış konuşmalarını SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel ve Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten yaptı.

SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel konuşmasında, kapanacak hastane yerlerinin akibetinin ne olacağını merak ettiklerini, sağlık çalışanı sayısının yetersiz olduğunu en az 3 bin sağlık çalışanına daha ihtiyaç olduğunu ifade etti. Yüksel "Birilerinin hayali Şehir Hastaneleri açmaktı, gerçekleşti. Benim hayalim ise sağlığın kaliteli ve ulaşılabilir olması, eşit, katkı, katılım, pirim payı olmadan sağlığın ücretsiz sunulması. Doktora derdimi anlatabilerek tedavi olmak. Hastalanmamak ve hastanede bir müşteri olarak görünmemektir" dedi.

'TÜRKİYE TIBBİ MALZEME ÇÖPLÜĞÜ'

Adana Tabip Odası Başkanı Ökten de konuşmasında, 2002 yılından itibaren Sağlıkta Dönüşüm Projesi altında Aile Hekimliği, Kamu Hastaneleri Birliği ve Şehir Hastaneleri projelerinin yaşama geçirildiğini hatırlatarak, şunları ifade etti: 

"Aile Hekimliğine bizim nazarımızda sevk sistemine geçilmediği için gerçek amacından uzaklaşmış, Kamu Hastaneleri Birliği iptal edilerek yeniden Sağlık Müdürlüğü sistemine geçirilmiş, Genel Sağlık Sigortasının da uygulanamadığı görülmüştür. Özel bir kanunla çıkarılan Şehir Hastaneleri ise yap-işlet-kirala-devret yöntemiyle yapılan ve normalde 3-4 yılda kendisine sahip olacakken 25 yıl boyunca kira ödenecek olan çocuklarımızın geleceğini gasp eden bir sistemdir. Türkiye'de 42 bin civarında yeni yataklı hastane yapıldığı söylenmekte, ancak yatak sayısı hiç artmayacağı için bu söylem gerçekleri yansıtmamaktadır. Türkiye bir taraftan tıbbi malzeme çöplüğüne dönerken, bir taraftan da dev şirketler için teknoloji pazarı olmuş durumdadır. Adana'da yapılan 1550 yataklı Şehir Hastanesi'nin maliyeti 680 milyon 452 bin 306 dolardır. Plansızlık sonucu güney Adana'da hastane kalmadığını, aynı güzergahta üç  üniversite hastanesi, adliye, kışla, okullar, otoban giriş çıkışları ile trafiğin getireceği  gürültü ve hava kirliliğini de unutmamak gerekir."

'KÖO UYGULAMALARI FİNANSAL FELAKET'

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, Şehir Hastaneleri’nin Birleşik Krallık’tan ithal edilen bir sistem olduğunu belirterek, şubat ayında Birleşik Krallık kaynaklı bir rapor açıklandığını ve bu raporda Kamu Özel Ortaklığı (KÖO) uygulamalarıyla İngiliz sağlık sisteminin çökertildiği tespitinin yapıldığını aktardı. Manchester İşletme Okulu’ndan Prof. Jean Shaoul’un Birleşik Krallık’taki KÖO’ları “maliyet açısından büyük bir finansal felaket” ve “vurgunculuk” olarak nitelediğini aktaran Tükel, içerdeki felaket denebilecek sonuçlara rağmen Birleşik Krallık Hükümeti’nin dünyada KÖO’ları yaymaya çalışmasının nedeninin, şirketlerine yarar sağlama çabası olduğunu kaydetti.

Tükel, Birleşik Krallık örneğinin, hastaneleri işleten şirketlerin doktorların daha uzun çalışmasını, daha fazla hasta bakmasını, daha fazla tetkik yapmasını, ‘para getirmeyecek’ hastaları başka yerlere sevk etmesini ve giderek daha az ücret almalarını istediğini ortaya koyduğunu kaydetti. Kamu-özel ortaklığı uygulamalarının emeğin haklarını ortadan kaldırdığına dikkat çeken Tükel,  kamu hizmet ve yatırım alanlarını piyasalaştırdığını, kamudaki örgütlü iş gücünün yerini örgütsüz ve ucuz emek gücünün aldığını, kâr oranlarını artırmak isteyen şirketlerin istihdamda daralmaya gittiklerini ve çalışanların ‘kamu çalışanı’ olma vasfını kaybetme riski altında olduklarını söyledi.

Türkiye’de şehir hastanelerinin KÖO yöntemiyle yapıldığını belirten Tükel, 2005 yılından bu yana bu alanda yapılanlara ilişkin ayrıntılı bilgiler aktardı. Şehir hastanelerinin, bedelsiz olarak şirketlere tahsis edilen Hazine arazileri üzerine şirketler tarafından yapıldığını, bu hastanelerde Sağlık Bakanlığı’nın kiracı olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın en az 25 yıl boyunca şirketlere kira ve bina bakım parası ödeyeceğini, yanı sıra hastaneyi inşa eden şirketten hizmet satın alacağını anlattı.

29 ŞEHİR HASTANESİ YAPILACAK

Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye çapında 29 şehir hastanesi yapımını planladığını ve bunların 18 tanesinin sözleşmesinin imzalandığını belirten Tükel, bu 18 hastane için yılda ödenecek kira bedellerinin toplamının 3 milyar lirayı geçtiğini söyledi. Tükel, maliyet, etkinlik, hasta memnuniyeti, çalışanların hakları dahil olmak üzere tümüyle kamunun aleyhine olan bu modelden vaz geçilmesi ve şehir hastanelerinin Sağlık BakanlığI’na devredilmesi gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.

'SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI TIKANDI'

CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın tıkandığını, Sağlık Bakanlığı’nın yatırım yapamaz, planlayamaz halde olduğunu ve kışkırttığı “sağlıkta tüketimi” frenleyemediğini kaydetti. Atıcı, “Finansörler artık kapitülasyon istemektedir. Yedikçe acıkan ekonomik sistem iflasa doğru yürümektedir. 25 yıl alım garantili (% 70 doluluk garantisi) kamu hizmeti için, hazine garantili yatırım yapıp kira almak, riski halkın geleceğine yükleyen bir sistemdir” diye konuştu.

Atıcı, Mersin Şehir Hastanesi çalışanlarının durumuna ilişkin olarak da şunları aktardı:

“Hemşire sayısı yetersiz. TSM’lerdeki hemşireleri toplamışlar. 20 yıldır Sağlık Ocağı’nda çalışan hemşireleri hastane tecrübeleri olmamasına rağmen hastanede görevlendirmişler. Alan geniş olduğundan, bir hemşire 10 metre karede yapacağı işi 100 metre karede yapmak zorunda kalıyor. Aynı iş için daha çok yoruluyor. Tayinlere izin verilmiyor. Hekimler birbiriyle görüşemiyorlar, iletişim çok azalmış. Hekimler, hemşireler çalışma isteğini yitirmişler. Çalışma koşullarının ağırlığından yakınıyorlar. Angarya iş çok fazla. Tanı tedaviye ayrılacak zaman kayıt gibi fuzuli işlere ayrılıyor. Sekretersiz çalışmak sıkıntı yaratıyor. Çalışanlar döner sermayelerini düzenli olarak alıyorlar. Hastanenin gideri çok fazla, geliri giderini karşılayamıyor ama bakanlık açığı kapıyor. Şirkete bildirilen ihtiyaç kalemleri karşılanmıyor. Ulaşım uzun zaman alıyor. Sağlığa erişimin önünde en büyük engel, etrafta eczane yok. Hastanenin etrafındaki araziler çok ucuza alınmış şimdi fahiş fiyat isteniyor.”

'YÖNETİM, PERSONELİN SORUNLARINA KAYITSIZ'

Mersin Şehir Hastanesi hakkında genel bilgi aktaran Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ahmet Burhan Söker de, hastanenin şehrin bir Hastanesi olmadığını şehrinde dışında kaldığını ve şehir hastanesi diye tanımlamadığını söyledi. Söker, şöyle devam etti:

“Servislerde doktor dinlenme, giyinme odaları yok. Başhekim ve yönetim genel olarak hekimlerin, sağlık personelinin sorunlarına kayıtsız. Bloklar arası erişim sorunu mevcut. Mavi koda erişim süreleri uzun. Stratejik personel olması nedeniyle hekimlerin tayinlerine izin verilmiyor. Otelcilik ve reklamlar ön planda. Adana için önerimiz polikliniklerde yardımcı sağlık personeli olmadan göreve başlamayınız. Bizler öyle davrandığımız için yardımcı personel aldık” diye konuştu.

KATLAR ARASINDA MERDİVEN YOK

Panelde daha sonra Mersin Şehir hastanesinde çalışan hemşire ve doktorlar yaşadığı sorunları anlattı. Sağlık çalışanları ve doktorlar, insana değil inşaata yatırım yapıldığını, binanın da bazı katlarında merdiven olmadığını yangın merdiveninin kullanıldığını söylediler. Yangın merdivenin ise kartla çalıştığına dikkat çektiler. Şehir hastanesi binasında katlar arasında yangın merdiveni dışında merdiven olmadığı için asansörlerin yetersiz kaldığı belirtildi. Doktor ve hemşirekerin kıyafetlerini değiştireceği odaların, çantalarını elbiselerini koyacakları dolapların olmadığını belirttiler. 

ÖNCEKİ HABER

Jüri, Zafer Çağlayan hakkındaki tutuklama kararını onayladı

SONRAKİ HABER

Hükümetten ABD'ye Zafer Çağlayan tepkisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa