Tecavüz sanığı 6 kişiye 55’ er yıl hapis, 3 kişiye beraat
Diyarbakır'da kendilerini polis olarak tanıtıp kaçırdıkları kadına defalarca cinsel saldırıda bulunan şahıslara 55'er yıl 9'ar ay hapis cezası verildi
Felat BOZARSLAN
Diyarbakır
Diyarbakır'da, 2013 yılında kendilerini polis olarak tanıttıktan sonra, otomobilde erkek arkadaşı ile sohbet eden 29 yaşındaki kadını kaçırıp defalarca tecavüz ettikleri ve erkek arkadaşını da döverek üzerindeki değerli eşyaları aldıkları gerekçesiyle yargılanan 3'ü tutuklu 6 sanığa 55'er yıl 9'ar ay hapis cezası verildi. Mahkeme heyeti, 3 sanığın ise beraatine karar verdi.
Savcılık iddianamesine göre, 26 Kasım 2013 tarihinde saat 21.30 sıralarında otomobilde sohbet eden 29 yaşındaki S.B. ile erkek arkadaşı 45 yaşındaki İ.Ç., polis olduklarını söyleyen 4 kişi tarafından sopalarla dövüldükten sonra Devegeçidi Barajı piknik alanına götürüldü. Savcı, şahısların genç kadına birden çok kez tecavüz ettiğini, telefonla çağırdıkları 2 kişinin de kadına defalarca cinsel saldırıda bulunduğunu belirtti.
Şahısların, İ.Ç.'nin üzerinde bulunan 1600 lira ile değerli eşyalarını yağmaladıktan sonra S.B. ve İ.Ç.'yi serbest bıraktığı ifade edildi.
İddianamede, şikayet üzerine soruşturma başlatıldığı ancak, şüphelilerin kimliklerinin tespit edilemediği kaydetti.
Olaydan 2 gün sonra gizlenmiş numaradan telefonla arayan bir kişi, S.B. ile görüşmek istedi. Bu kişinin saldırganlardan biri olabileceği göz önüne alınarak başlatılan araştırmada 9 şüphelinin tespit edildiği, 6'sının saldırıya uğrayanlar tarafından teşhis edildiğini kaydedildi.
İddianamede şüpheliler R.A., M.S.A., A.A., M.S.Ç., M.Y.K., H.A., M.H.A., A.Ç. ve Ş.K., 'nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma' suçlarından 80'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
ÜST SINIRDAN VE İNDİRİMSİZ CEZA VERİLDİ
İddianamenin kabul edilmesi ardından 3'ü tutuklu 9 sanığın yargılanmasına 2014 yılında Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Sanıklar duruşmada suçlamaları reddetti. Mahkeme heyeti, sanıklar M.S.A., A.A., M.S.Ç., H.A., A.Ç. ve Ş.K.'nın 'nitelikli cinsel saldırı', 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' ve 'nitelikli yağma' suçlarından 55'er yıl 9'ar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sanıkları işledikleri tüm suçlar için ayrı ayrı üst sınırdan cezalandırıldığını belirten mahkeme heyeti, işlenen her bir suç için 3'er kez ceza artırımı uygulandığını kaydetti. Kararda, sanıkların suç işlemeye yatkın kişilikleri ve pişmanlık duymamaları dikkate alınarak ceza indirimi yapılmadığı ifade edildi. Tutuklu 3 sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, ceza alan sanıklar A.A., H.A. ve Ş.K. hakkında da tutuklama kararı çıkardı.
3 SANIK BERAAT ETTİ
Mahkeme heyeti, olay sırasında olay yerinde bulundukları kanıtlanamayan sanıklar R.A., M.Y.K. ve M.H.A.'nın ise beraatlerine karar verdi.,
Mahkeme heyeti, gerekçeli kararında 3 sanığın beraat etme gerekçesinde, sanıkların suçu işlediğine dair inkara yönelik savunmalarının aksini kanıtlayarak yeterlilikte, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini kaydetti. S.B. ve İ.Ç.'nin soruşturma aşamasında bazı sanıklarla ilgili yaptıkları teşhis işleminin, mahkeme huzurunda yaptıkları canlı teşhis işlemi ile farklılık gösterdiği belirtilen kararda, "Teşhis, niteliği gereği takdiri bir delil olup çeşitli nedenlerle teşhiste yanılgı olması beklenebilir bir durumdur. Başka delillerle desteklenmediği takdirde, teşhis delili tek başına, her zaman, her olayda, her sanık bakımından mahkumiyete yeter derecede bir delil olarak kabul edilecek mahiyette olmayabilir" denildi.
Beyana dayalı bir delil olan teşhise gereğinin çok üstünde anlam yüklememek gerektiği savunulan kararda, şu ifadeler yer aldı:
"Şüphesiz teşhis, başlıca ve önemli delillerden biridir. Yargı tarihimizde çok dramatik sonuçlar veren hatalı teşhisler de vardır. Mağdur bakımından teşhis, suçtan canı yanan kişinin iddiasından ibarettir. İstisna haricinde teşhis delili, maddi delillerden üstün tutulamaz. Somut olayın özelliğine göre, yalnızca teşhis deliline dayanılarak mahkûmiyet kararı da verilebilir. Ancak; bunun için teşhisin sağlıklı yapıldığı ve sanığın kesin teşhis ve tespit edildiğinin anlaşılması gerekir."
KOLUNDAKİ DÖVMEDEN TEŞHİS EDİLDİ
Saldırıya uğrayan S.B. ve İ.Ç.'nin mahkemedeki ifadelerinde, sanıklardan Ş.K.'nın olay yerinde olmadığını söylediğini belirten mahkeme heyeti, S.B.'nin olaydan hemen sonra savcılıkta alınan ifadesinde ise Ş.K.'yı fotoğraftan teşhis ettiğini kaydetti. S.B.'nin olaydan sonra alınan ifadesinde kendisine cinsel saldırıda bulunanlardan birinin elinde dövme olduğunu söylediğine dikkat çeken mahkeme, 22. duruşmada sanık Ş.K.'nin sol kolunun dirsek dış yüzüne bakıldığını ve yazı şeklinde dövme tespit edildiğini kaydetti. Ş.K.'nin kolundaki dövmenin bilekten biraz geride başlayıp, dirseğe kadar devam ettiğinin görüldüğü belirtilen kararda, dövmenin fotoğrafının çekilerek dosyaya konulduğu ifade edildi.
S.B.'nin jandarmadaki ifadesinde söz ettiği dövmenin, Ş.K.'nin kolundaki dövme ile uyuştuğunun tespit edildiğini sanığın olay sırasında evde olduğunu belirtmesine rağmen, cep telefonu sinyallerinin bu ifadeyi yalanladığını vurguladı. Sanık Ş.K.'nin teşhis edilememesinin diğer deliller de değerlendirildiğinde, sanığın suçu işlemediği şeklinde yorumlanmayacağını belirten mahkeme, bu durumun sanık lehine bir delil olarak kabul edilmediğini kaydetti. (DHA)