Binalar yükseldikçe ölümler artıyor
İSİG verilerine göre sadece 3 ay içerisinde üstelik Çalışma Bakanlığının 'Hedef sıfır kaza' kampanyası sürerken 128 inşaat işçisi yaşamını yitirdi.
Fırat TURGUT
İstanbul
Son 15 yılda inşaat sektörünün hem ekonomi içerisindeki hem de istihdam içerisindeki payında ciddi bir artış yaşanırken diğer yandan, iş cinayetleri ve kötü çalışma koşulları da sektörün büyümesi ile paralel bir biçimde artmaya devam ediyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) verilerine göre sadece 3 ay içerisinde (13 Mayıs-12 Ağustos arası), üstelik Çalışma Bakanlığının “Hedef sıfır kaza” kampanyası sürerken 128 inşaat işçisi çalışırken yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iş kollarından biri olan inşaat ve inşaat işçileriyle ilgili İSİG şu bilgileri paylaşıyor: “İnşaat, AKP iktidarı için hem seçmen çekmek hem de hükümetin kendi sermayesini yaratması anlamında en önemli sektör oldu. Öyle ki, afet yasası ve kentsel dönüşüm çerçevesinde ekonominin lokomotifi haline getirildi. Sektörün bu denli önemli hale gelmesi devlet katkısı, teşvikler, rant, komisyon ilişkileri ile oldu. Türkiye’de müteahhitlerin iş hacmi 15 yılda yaklaşık 15 kat arttı ve en fazla zengin yaratan sektör oldu. ‘En zengin 100 Türk’ listesindeki 85 ailenin gayrimenkul ve inşaat sektörlerinde yatırımı var.”
ÖLÜM VE SÖMÜRÜ İNŞA EDEN BİR YÜKSELİŞ!
2016 yılında dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi listesine Türkiye’den 40 inşaat firmasının da girdiğini hatırlatan İSİG’in raporunda “Listeye giren firmalardan Hükümete yakınlığıyla bilinen Kolin, Limak ve Cengiz İnşaat’ın ismi Türkiye’de sık sık yaşanan iş cinayetleriyle anılıyor. Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon şirketleri, CMLKK Havaalanları İnşaatı Adi Ortaklığı adıyla ihalesini kazandığı 3. havalimanı inşaatında yaşanan iş cinayetlerini akıllara getiriyor. İş cinayetleri ile anılan başka büyük şirketler de var: Zorlu, Viatrans AŞ Torunlar İnşaat, ECE, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kolin İnşaat, Cengiz İnşaat, Limak, Emaar, Tahincioğlu, Eroğlu Gayrimenkul, BJK İnşaat ve Ticaret AŞ, Ağaoğlu, Turkcell, Metsan, Varyap, TOKİ” ifadeleri yer alıyor.
İSİG, kamunun kaynakları ve işçilerin sömürüsü ile büyüyen inşaat sektörü bu denli büyürken işçilerin bu büyümeden hiçbir pay alamadığını da ifade ediyor: “Dahası inşaat sektörü emek karşıtı rejim ve politikalarının en çıplak görüldüğü alanlardan biri haline geldi. İnşaat sektörü büyürken inşaatlarda daha az iş gücü kullanılıyor. İşçi başına üretim artıyor ama ücretler artmıyor. İşçilerin hem iş yükleri ağırlaşıyor hem de reel ücretleri geriliyor. Marka konutlarda da, arka sokaktaki yap-sat inşaatında da ölümler oluyor, teknolojik ilerleme, insan canını kurtarmak için, güvenli üretmek için, işçi sağlığı ve iş güvenliği için kullanılmıyor. Binalar da ‘hadi hadi’ şeklinde, can bedeliyle üretiliyor. İnşaat sektörü büyürken, denetimsizlik ve cezasızlık artıyor; iş cinayetlerinde patronların ceza almamış olması ve hatta bazı davalarda ölen işçilerin kusurlu bulunması yüzünden daha çok işçi ölüyor. İnşaat sektörü işçilerin sömürüsü ve ölümleri üzerinden ‘yükselmeye’ devam ediyor.”
İNŞAAT ŞİRKETLERİ İKTİDARA GÜVENİYOR
İSİG inşaat sektöründeki şirketlerin hızlı büyümesinin altındaki en önemli faktörlerden birinin hükümet politikaları ve özellikle de rant olduğuna dikkat çekiyor: “Özal tarafından kurulmuş olan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) son yıllarda tamamen bir rant zemini haline getirildi. Kamu arsalarını elinde bulunduran Arsa Ofisi TOKİ bünyesine dahil edildi. Kamu arazisini sınırsız kullanma yetkisi verilen TOKİ, Başbakanlığa doğrudan bağlı ve denetim dışı dev kuruluş olarak tekrar şekillendirildi. TOKİ eliyle kamu arazileri ihaleye sokuldu. TOKİ’ye bağlı Ekonomik Konut Güvenlik Yatırım Ortaklığı üzerinden 2003’ten 2015’e kadar 81 projenin ihalesi tamamlandı. Bu ihalelerin büyük çoğunluğu ise Ağaoğlu, Varyap, Aşçıoğlu, Kuzu Dumankaya, İhlas, Soyak gibi hükümete yakın müteahhitlik gruplarına verildi. Kamu arsaları hiçbir para harcanmaksızın bir tür sermaye olarak kullanıldığı bir sistem oluşturuldu. Yatırımlarda inşaatın payı giderek arttı ve milyar dolarlık projeler yapılmaya başlandı. Devletin toplam yatırımlarında ise inşaat yüzde 80’in üstünde pay sahibi. 2003’ten itibaren TOKİ’nin konut yatırımları ile başlayan, öteki kamu inşaat yatırımları ile süren inşaat odaklı büyüme ile başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerin arsa rantlarının sermayenin yararına sunulduğu bir dönem başlatıldı. Kamu-Özel Ortaklığı (PPP) modeliyle yaptırılan 3. havalimanı, 3. köprü, körfez köprüsü, nükleer santraller, sağlık kampüsleri, Avrasya Tüneli gibi milyar dolarlık projelerin yanında TOKİ-Emlak Konut eliyle 500 bin konut yapıldı. Son 12 yılda İstanbul’da konut, ofis, AVM, kentsel altyapı vs. ortaklıklarıyla sektöre hükmeden gayrimenkul yatırım ortaklıkları içinde Emlak Konut toplam GYO’ların piyasa değerinin neredeyse yarısına sahip. İş cinayetleriyle anılan Torunlar da ikinci sırada geliyor.”
İnşaat sektörünün ekonominin lokomotifi haline getirildiği belirtilen raporda, “Yalnızca ranta açılan kamu malları üzerinden değil diğer yandan da yasal düzenlemeler ve teşviklerle güçlendirildi. Vergi bağışıklıkları, işverenin prim yüklerini azaltma, tüketimi canlandırma ve kamu yatırımları ile destekleme politikaları sonucu sermayedarlar daha da büyüdü. Kentsel dönüşüm, Mütekabiliyet Yasası, devlet teşviki ve KDV ile ilgili yasal düzenlemeler eliyle şirketlerin zenginliklerine zenginlik katıldı. Kamu İhale Kanunu’nda yapılan 140’ı aşkın değişiklikle bu işleyişin yasal dayanağı oluşturuldu. Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi işletilerek idarenin açık ihale yapmak yerine belirli firmaları çağırıp aralarından seçme yoluyla ihale yapabilmesinin önü açıldı. Son 4 yılda bu şekilde yürütülen ihalelerde ise Cengiz-Mapa-Limak-Kolin ve Kalyon firmaları karşımıza çıkıyor” denildi.
DİKKAT ÇEKİCİ BÜYÜME
Cengiz, Limak, Kolin, Çalık, Torunlar, Ağaoğlu gibi şirketlerin son yıllardaki hızlı büyümelerinin dikkat çekici olduğu belirtilen raporda şu ifadeler yer alıyor: “Dünyanın en büyük müteahhitlik firmaları arasında yer alan Cengiz İnşaat; madencilik, inşaat, enerji, turizm gibi pek çok alanda faaliyet gösteriyor. 3. havalimanı, Ilısu Barajı, Hasankeyf Köprüsü, Artvin Cerattepe Yeşil Yol ve maden işletmesi, Karadeniz sahil yolu gibi dev ihaleleri hükümet ile olan yakın ilişkisi sayesinde kısa zamanda alan şirket, Eti Alüminyum şirketinin özelleştirme ihalesini kazandıktan sonra Oymapınar Barajı ve Hidroelektrik Santralini de hediye olarak aldı. Özellikle Cerattepe’deki Yeşilyol Projesi ve projeye bağlı maden işletmesiyle ilgili tepkilerin hedefi haline gelen Cengiz İnşaat hakkındaki Meclis araştırması AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. 2010 yılında Cengiz İnşaat’ın 422 milyonluk vergi borcu silindi. Böylece Cengiz İnşaat hükümet desteği ile bünyesinde 35 şirket barındıran büyük bir sermaye grubu haline geldi. Bir başka şirket de ülkenin her yanında HES, otoyol ve termik santral ihalelerini kazanan Kolin İnşaat. Aynı zamanda 22 milyar avroyla ihalesi kazanılan 3. havalimanı ihalesinin konsorsiyumunda (Limak-Cengiz) yer alan diğer şirketlerden biri. Soma’nın Yırca köyünde termik santral kurarak zeytinlikleri talan etme girişimiyle adından söz edilen Kolin İnşaat’ın ortaklarından biri Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım. Kolin İnşaat Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanlığı döneminde otoyol ihalelerinin pek çoğunu almıştı. TOKİ’den ihale alan bir başka şirket olan Çalık Grubu aynı zamanda hükümete yakın medyayı da elinde bulunduruyor. Holdingin başındaki isim olan Ahmet Çalık’ın hükümetle yakın ilişkileri bulunurken holdingin uzun süre genel müdürlüğünü yapan Cumhurbaşkanının damadı Berat Albayrak ardından AKP’nin Enerji Bakanı oldu. AKP’nin arkasındaki dev inşaat güçlerinden Torunlar da özellikle İstanbul’da pek çok büyük projenin ihalesini aldı. AKP döneminde olağanüstü bir büyüme gösteren Torunlar 10 işçinin öldüğü iş cinayetiyle adından söz ettirdi. İnşaat patronlarından Ağaoğlu da hükümete yakın isimlerden. Sahip olduğu arazilerin toplam değeri 2 milyar doların çok daha üzerinde. Ağaoğlu katıldığı bir programda deniz kumundan, hurdacıdan aldıkları demirlerden bina yaptıklarını itiraf etmişti.”
OHAL VE İNŞAAT ŞİRKETLERİ
OHAL döneminde inşaat patronlarının; teşvikler, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik program ve politikalar, sektörde maliyetlerin kısılması yoluyla bu süreçten en üst düzeyde nemalandığı belirtilen raporda, “15 Temmuz’dan kısa süre sonra Mecliste kabul edilen bir torba kanunla devlet şirketlere proje bazlı teşvik dağıtabilme yetkisine sahip oldu. Bu destekler ise çok boyutlu: KDV, kurumlar, gümrük vergisi istisna, muafiyet ve indirimler, işverene sigorta primi desteği, gelir vergisi, stopaj desteği, faiz ve/veya kâr payı desteği. Bu kapsamda Cengiz İnşaat’a da Ekonomi Bakanlığı bütçesinden 250 milyon liraya kadar teşvik sağlanacağı ortaya çıktı. Devlet inşaat zengini Cengiz İnşaat’a gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, yüzde 100 kurumlar vergisi indirimi, azami tutar olmadan 10 yıl boyunca sigorta primi desteği ve 250 milyon TL’yi aşmamak üzere kredi kullanım tarihinden itibaren 10 yıl faiz desteği verecek!” deniliyor.