Bir grevin öyküsü
Tüm işçilerin birlik içerisinde hareket ettiği için kazandıklarını söylüyor Nizamettin.
Mesut BAYLAV
Adana
Büyüksaat’in hemen arka mahallesidir Sarıyakup. Kalaycılar, brandacılar, sayacılar, tarihi helvacılar ve yıkık dökük evler. Mahalleden içeri 50 adım atar atmaz kalay ustalarının demiri döverken çıkardığı sesi ve saya işçilerinin çekiç sesleri kulaklarınızda yankılanır. Kısa bir süre sonra da kimyasal madde kokuları biter burnunuzda. Fakat geçtiğimiz haftalarda 3 gün boyunca bu mahallede kalayın dövüldüğü sırada çıkan sesi duymadık, burnumuzda ise yalnızca helva kokusu vardı.
Binin üzerinde saya işçisinin zam talebiyle iş bırakmasının ardından atölyelerin bulunduğu koca koca izbe binalar terk edilmiş gibi duruyordu. Bu atölyelerde çalışanlar arasında çokça genç işçiye rastlamak mümkün. 22 yaşındaki Nizamettin bu genç işçilerden yalnızca biri. Ömrünün yarısı bu atölyelerde çalışmak ile geçmiş. İlkokul mezunu olan Nizamettin sayacı kalfası olarak çalışıyor. Biz de Nizamettin ile çalışma koşullarını, greve giden süreci ve gelecekten beklentilerini konuştuk.
SABAH 8, AKŞAM 10
Sohbetimizin ilk konusu arastada* henüz sıcak bir gündem olması vesilesi ile geçen hafta yaşanan grev. Önceki haftalarda konuşulup kararlaştırılarak çıkılmış greve. Tüm işçilerin birlik içerisinde hareket ettiği için kazandıklarını söylüyor Nizamettin. Arastadaki bütün genç işçilerin greve canı gönülden katıldığını anlatıyor. Zira sayada çalışan bir genç için çalışma ve yaşam koşulları çok daha ağır. Hafta içi sabah 8’den 22.30’a kadar solüsyon, bali kokuları arasında çalışıp yaşadığını fark etmek çok zor. Sayacı gençler ile diğer gençler arasında çok fark olduğundan bahsederek sosyal faaliyete ayıracak zamanlarının olmamasından yakınıyor Nizamettin. Bu ağır koşulların yanına bir de sigortasız çalışma eklenince grev gibi bir seçenek genç işçilerde daha fazla heyecan uyandırıyor.
BİR HAFTALIK ÜCRETİMİZ ÜRETTİĞİMİZ BİR AYAKKABININ MAĞAZA FİYATI EDİYOR
5 lira 40 kuruşa diktikleri sayanın mağazalarda en az 250 liradan satıldığından bahsediyor Nizamettin. Mağazada satılan bir çift ayakkabı fiyatı kendisinin bir haftalığıymış. Kendi ürettikleri ayakkabıları mağazadan satın alamadıklarını söylüyor ve burada çalışmanın zorluklarından bahsediyor. Çalışma saatlerinin uzunluğu, çalıştıkları binaların fiziki yapısı ve her geçen sene artan çocuk işçi sayısı ilk elden yakındığı konular oluyor Nizamettin’in. Bina lafı geçince atölyedeki diğer işçiler hemen söze giriyor: “Bir deprem olsa bina üstümüze yıkılacak.” Nizamettin’in dikkat çektiği meselelerden biri olan çocuk işçiler arastaya girdiğimizde bizim de gözümüze çarpıyor. Çocuk işçiler genellikle taşıma ve yapıştırma işleri yapıyor. Nizamettin en çok buna üzüldüğünü söylüyor: “Çalışma yaşı burada çok düştü. Beş altı yaşlarında çocukları görür olduk. Beşikten mi çıkarıp çalıştırıyorlar, bu işe bir çözüm bulunması lazım.” Hükümetin, politikacıların buradaki çalışma koşullarına dair neler yapabileceklerini sorduk Nizamettin’e. “Sigortacı”ların gelmeden önce patronları aradıklarını ve geleceklerini haber verdiklerini söylüyor Nizamettin ve ekliyor: “Patronlar da haber aldıkları için çocuk işçileri ve sigortasız işçileri atölyeden çıkartıyorlar ve ‘sigortacı’lar çaylarını içip gidiyorlar.”
‘BU MESLEKTE HAYAL KURAMIYORSUN’
Nizamettin askerliğini yapmış. Bir genç olarak önünde çok uzun da bir zaman var. 22 yaşında olmasına rağmen bu izbe atölyelerde ömrünün yarısını geçirmiş. Sohbetin sonlarında bundan sonrasını da konuşmak istiyoruz. Ömrünün kalanı nasıl olacak Nizamettin’in? Hangi hayalleri kuruyor? Beklentileri neler diye merak ederken verdiği cevap ise kısa ve net oluyor: “Bu meslekte böyle, bir beklentimiz yok. Belki kiradan kurtuluruz. 45-50 yaşında bir ev alabilecek paran olur belki.”
*Arasta: Eskiden çarşılarda aynı tür iş yapan esnafın bulunduğu bölüm.
‘GREV BİRLİK OLMAYI ÖĞRETTİ’
Grevin en öğretici yanlarından biri kuşkusuz ki Suriyeli işçilerle Türkiyeli işçilerin birlikte mücadele etmesi gerektiği. Hükümetin ırkçı, gerici politikaları ve patronların çalışma hayatında Suriyeli işçileri daha ucuza çalıştırıyor oluşu ülkenin birçok yerinde Suriyelilere yönelik saldırılara ön ayak olmuştu. Bu politikalardan en çok etkilenen ve örgütsüz genç işçilerin bu saldırılarda en ön rolde olduğuna tanıklık etmiştik. Bu sorunun çözümüne dair Nizamettin’in şu sözünü not düşmek de fayda var: “Grev bize birlik olmayı öğretti, Suriyeli işçilerle birlik olup mücadele ettik.”