Antep'te iş bırakan sayacıların direnişi devam ediyor
Antepli saya işçileri ‘bir haftalık’ olarak başlattıkları iş bırakma eylemini talep ettikleri zammı alana kadar sürdüreceklerini belirtiyor.
Fatma KESKİNTİMUR
Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Antep
Adana, İstanbul ve Konya’nın ardından direnişe geçen Antepli sayacıların eylemi üçüncü gününde. GATEM Ayakkabıcılar Sitesi, Başpınar OSB ve Nizip Caddesi’nde iş bırakarak direnişe geçen Antepli sayacılar da ‘Bir haftalık’ olarak başlattıkları iş bırakma eylemini talep ettikleri zammı alana kadar sürdüreceklerini belirtiyor.
Üçüncü gününde Antepli sayacılarla, GATEM Ayakkabıcılar Sitesi’nde, direnişi konuştuk. Birçoğu çocukluğundan beri bu işi yapan sayacılar, “Hakkımız için, emeğimizin karşılığı için mücadele ediyoruz” diyorlar.
ANTEPLİ SAYACILAR MÜCADELEDE KARARLI
İlk olarak Süleyman Usta ile konuşuyoruz. Antep’teki durumu özetliyor: “Şu anda 1000’in üzerinde dernek üyesi sayacı iş bıraktı ama bir de kayıt dışı olanları ve bizim çalışmadığımızda etkilenen yan alanları sayarsan 10 binin üzerinde kişi etkileniyor bu durumdan.” 35 yıldır bu işi yaptığını söyleyen Süleyman Usta da birçoğu gibi baba mesleği olarak bu işe çocuk yaşta başlayanlardan. İş bırakma eyleminin üçüncü gününde de yine sitede toplanma noktası olarak belirledikleri çay ocağında buluşan sayacılar, işçilerini de zorunlu tatile göndermişler. Birliklerini bozmamak ve ortak kararları için çözüm bulununcaya kadar da her gün burada toplanmaya devam edeceklerini söylüyorlar.
‘ÜCRETLERE ZAM’ VE ‘SİGORTA’ TEMEL TALEPLERİ
Sektörde kayıt dışının çok yaygın olduğunu belirten sayacılar bu durumun da sonlanmasını istiyor. 6-7 yıldır zam alamadıklarını belirtiyorlar ve “Mağazalarda 500 liraların üstünde satılan ürünleri de biz yapıyoruz ama aldığımız pay yüzde 10 bile değil. Türkiye’nin ayakkabı üretiminde dünyada üçüncü sırada olduğunu belirten sayacılar, Antep’in de özellikle “merdane fantezi” ayakkabıda öne çıktığını söylüyorlar.
‘16 SAATE VARAN MESAİLER’
Sabah 7’den akşam 9-10’lara kadar çalıştıklarını belirten sayacılar, meslek hastalıklarının da yaygın olduğunu hatırlatıyorlar. Başta akciğer hastalıkları olmak üzere uzun yıllar bu işi yapanlarda pek çok hastalığın görüldüğünü belirten saya ustaları, “Salığımızı, ömrümüzü veriyoruz. Karşılığında da insan gibi yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz” diyorlar. Havasız ortamlarda tiner ve benzeri maddeler içeren malzemelerle çalıştıkları için akciğer hastalıklarının yaygın olduğunu söyleyen saya ustaları, bu koşullarda 16 saati aşan mesailerle çalıştıklarını anlatıyorlar.
‘BİZİ BÖLMEYE ÇALIŞACAKLAR AMA FİTNEYE YER YOK’
Önceki gün imalatçıların kendi aralarında toplantı yaptıklarını belirten sayacılar, bu toplantıda bazı firmaların düşük ücret teklif ettiğini bazılarının da ücret zammı istemedikleri bilgisini paylaşıyorlar. Bunun üzerine kendi görüşlerini ifade eden sayacıların firmalara mesajı: “Ücret zammı vermeyen firmanın ayakkabısı da dikilmeyecek.” Aralarından bazılarıyla tek tek de görüşmelerin olabileceğini söyleyen sayacılar, “Birliğimizi bozmalarına izin vermeyeceğiz. Kimse kimsenin müşterisini de almayacak. Fitneye mahal yok” dediler.
‘HEPİMİZ EKMEĞE 60 KURUŞ VERİYORUZ, YOK BİR FARKIMIZ’
Antep’te Suriyeli işçilerin de yoğun olarak çalıştığı sektörlerden biri sayacılık. Sitede Suriyelilere yönelik bir ayrımın olmadığını öğreniyoruz. Yine Süleyman Usta açıklıyor durumu: “Herkes ekmeğe 60 kuruş, dolmuşa 2.5 lira veriyor. Yani hepimiz aynıyız. Kürt, Türk, Arap fark etmez, aynı işi yapıyoruz, aynı derdi çekiyoruz.” Bu anlayışla çalıştıkları için bugüne kadar sorun yaşamadıklarını belirten ustalar, “Şimdi de mücadelede birlikteyiz” diyorlar.
‘YETER Kİ YAŞAYALIM’
Suriyeli sayacılarla da konuşuyoruz. Abdullah Halep’ten gelmiş ve 4 yıldır burada. Suriye’de de aynı işi yaptığını söyleyen Abdullah’ın 4 ve 2 yaşında iki çocuğu var ve “Yeter ki yaşayalım dedik. Uzun saatler çalışıyoruz, aldığımız ücret geçinmeye yetmiyor.” Cemil de 6 yıl önce Halep’ten gelenler arasında ve o da Suriye’de aynı işi yaptığını söylüyor. Cemil de diğer arkadaşlarıyla birlikte “Çalışırken bir farkımız yok, aynı ücretleri alıyoruz. Ama şimdi geçinemiyoruz ve biz de ücretlerin iyileştirilmesini istiyoruz” diyor.
‘BÜYÜK FİRMALARIN ELİNDE KALDI’
25 yıldır bu işi yapan Eyüp de 37 yıldır çalışan Murat Usta da saya ustalarının kolay yetişmediğini anlatıyor. Bir saya ustasının yetişmesi için en az 10 yıl geçtiğini belirten ustalar arasında dünden bugüne değişimi ise 50 yıllık sayacı Ali Usta anlatıyor: “Büyük firmaların elinde kaldı, ufak olanlar ezildi, büyükler büyüdü, ufaklar da geride kaldı… Şimdi olduğu gibi birlik beraberlik olursa iyi olur.”
Sektörün tamamen makineleştiğini belirten Süleyman Usta da değeri azalsa da ustalıklarının ne anlama geldiğini anlatıyor: “Elde yapılan bir tek saya işi kaldı. Bu böyle kalmak zorunda. Üretim arttıkça işçinin değeri kalmadı. Üretimin çok fazla olması olumsuz etkiliyor işçiyi. Fakat bizim işimize her türlü mecburlar.
Zam alamayınca işçilere de yeterli ücret veremediklerini anlatan sayacılar, “Sosyal yaşantımız yok. Geçinemiyoruz. Artık boğazımıza kadar geldi. Türkiye genelinde olduğu gibi burada da sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bizi kendilerine mecbur bırakmak için işi uzatıyorlar ama kararlıyız” diyorlar. Kendilerinin 1 ay kaybedeceğini ama firmaların milyarlarca zararı olacağını söyleyen saya ustaları “Yeter artık çalışanın hakkını yedikleri” diyorlar.
SAYACILIK DA NE?
Sayacılar, ayakkabıcı değil. Örneğin, bir haberde “Ayakkabı isyanı” denilmiş. Sayacılar bu başlığa karşı çıktı. İsyan, sayacıların ayakkabıcılara olan isyanı. Ayakkabıcılar sektöre hakim büyük firmalar, en azından işçilerin gözünde. Bir işçi ‘sayacılığı’ şöyle anlatıyor:
“Bir mağazadan bir ayakkabı almaya gittiğin zaman zannediyorsun ki bir ayakkabı firması bunu üretiyor. Bu ayakkabıyı sadece bir ayakkabı firması üretmiyor. Sayacıyı kimse bilmez. Sayacı 40-50 parçayı birleştirip, tıraşlanması, numaralarına ayırması, dikmesi, yaptırması… Her şeyini yapıp fabrikaya teslim eder. Fabrika tabanını yapıştırıp mağazaya sunuyor. Sen de diyorsun ki “Ooo bunu fabrikada üretiyorlar ne güzel ayakkabı.” Bir ayakkabı fabrikası deriyi keser sayacıya gönderir. Beta, Polat, Cabani ayakkabı… Bunlar da ürünlerini Hotiç, Tanca, Derimod, FLO, İnci gibi markalara satar. Bu hep ünlü markalar. Hotiç kendi etiketi altında satıyor. Şimdi Tanca’nın Türkiye’nin her yerinde ayakkabı mağazası var ama üretimi yoktur. Fabrikalara fason ürettiriyor.” Sayacılar Odası Başkan Vekili Mehmet Üren’in , Beyazıt’ta bir vitrinde gördüğü ayakkabı üzerinden verdiği örnek de Sayacılığın ekonomik getirisini gösteriyor. 289 TL etiketli ayakkabıyı gösteriyor, “Bunun sayası en fazla 7 liradır.” Yanında 179 TL’lik ayakkabı için, “Bu da taş çatlasın 3 liradır.”