TBMM olağanüstü toplanıyor: Savaş tezkeresine hayır!
Siyasi partiler, bugün IKBY bağımsızlık referandumu gündemiyle olağanüstü toplanacak Meclise ‘savaş tezkeresine hayır de’ çağrısı yapıyor.
Serpil BERK
Görkem KINACI
İstanbul/Diyarbakır
Irak Kürdistan Bölgesi’nde 25 Eylül’de yapılacak referanduma dair Türkiye’nin tehditleri artıyor. MGK ve Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bugün de Meclis referandum gündemli toplanacak ve Suriye ile Irak tezkeresinin uzatılmasını konuşacak. Bu konuda Mecliste bulunan siyasi partilerden AKP ve MHP’nin ‘evet’ diyeceği biliniyordu. CHP’de ‘evet’ yönünde oy kullanacağını açıkladı. HDP de Meclisi ‘savaş’ suçuna ortak etmek istiyorlar diyerek ‘hayır’ diyeceklerini duyurdular. EMEP, ÖDP, HAK-PAR ve Özgürlük ve Sosyalizm Partisi ise Irak Federal Kürdistan Bölgesi’ne kimsenin müdahale hakkının olmadığını belirtti.
HDP Sözcüsü Osman Baydemir HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, Mecliste tezkereye ‘hayır’ diyeceklerini duyurdu. Türkiye’nin Bölgesel yönetime dair yapmış olduğu tehditler için de “Kürt halkının sandık başına gitmesi neden Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine bir düşmanlık olsun” dedi ve Tezkereye evet diyenlerin 5 yıllık AKP-MHP ittifakına, Ortadoğu ve Suriye politikasına evet demiş olacaklarını söyledi. Baydemir şu ifadeleri kullandı:
"AKP, hem içeride hem dışarıda Kürtlere karşı savaş politikası sürdürüyor. Bunlardan biri de Güney Kürdistan halkının tehdit edilmesidir. Kürt halkının sandık başına gitmesi neden Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine bir düşmanlık olsun. Kürtler referanduma giderek kimseye savaş açmıyorlar. Kimsenin toprağına göz dikmiyor. Savaş tezkeresi ile ‘İşlevi elinden alınan Meclis’ suç ortağı edilerek uzatılmak isteniyor. Tehdit, şantaj veya savaş bu ülkenin hangi sorununu çözdü de bu sorunu çözecek. Komşuluğun bir hukuku vardır. Bir halkı tehdit etmek kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bizler açık ve net bir şekilde savaşa karşıyız. Bugüne kadar olduğu gibi yine tezkereye, tezkerelere hayır diyeceğiz. İçeride ve dışarıda savaş politikalarına hayır demeye davet ediyoruz. Tezkereye evet diyenler 5 yıllık AKP-MHP ittifakına, Ortadoğu ve Suriye politikasına evet demiş olacaklardır."
SAVAŞ BATAKLIĞINA GİRMESİNE HAYIR
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ise hem bağımsızlık kararını hem de Türkiye’nin tutumunu değerlendirdi. Gürkan referandumun siyasi olarak Kürt halkının kendisinin nasıl yönetilmek istediğine dair vereceği bir karar olduğunu söyledi. Tamamen Kürt halkının iradesine ait bir oylama olduğunu söyleyen Gürkan referandumu bölge için bir tehlike olarak görmenin yanlış olduğunu söyledi. Gürkan “Biz diyoruz ki bir halk kendi geleceğini belirleme hakkına sahiptir. Kaldı ki bugün referanduma karşı tutum alanlar birleşmiş milletler sözleşmesinde yazılı olan, ‘Halkların kendi kaderini tayin etme hakkı vardır’ ilkesini hatırlatıyorlar ama söz konusu Kürt halkına gelince tutum alınıyor. Bu sermaye hükümetlerin iki yüzlülüğünü de gösteriyor” dedi. Türkiye’nin en başından beri bölgede Kürt halkının kendi statüsünü belirlemesine dair karşı refleks içerisinde olduğunu ifade eden Gürkan, Türkiye’nin ilk başlarda Irak Bölgesel Yönetimine de itiraz ettiğini ancak daha sonra ilişkileri geliştirdiğini aktardı. Gürkan “Şimdi de referandumdan çıkacak ayrı bir devlet kararını Türkiye’nin bekası için sorun olarak görmekte. Biz diyoruz ki bunun çözümü savaş açmak değildir. AKP Hükümeti kendi iktidarını da güvence altına almak için savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı. Tarihsel bir dönemdir. Burada alınacak en önemli karar savaş tezkeresine hayır demektir. Türkiye’nin Ortadoğuda ki savaş bataklığına girmesine hayır demeliyiz” dedi.
ASKERİ MÜDAHALEYE KARŞIYIZ
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), gündemdeki Kürdistan Bağımsızlık Referandumu için yayımladığı açıklamada AKP iktidarının 2019 seçimleri yaklaşırken ordu-MHP koalisyonunu muhafaza etme çabasıyla dillendirdiği askeri müdahale ihtimaline ise karşı olduğunu vurguladı. ÖDP ayrıca şöyle dedi: Irak’ta gerçekleşecek bağımsızlık referandumu bölge halkları arasındaki birliği güçlendirecek, emperyalizmin bölgeye yönelik müdahalesini sınırlayacak bir sonuç üretmeyecektir.
‘KİMSENİN KÜRTLERİN İRADESİNE MÜDAHALE HAKKI YOKTUR’
Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkan Yardımcısı Nusret Maçin, Güneyin bağımsızlık referandumu kararının hem zamanlama açısından hem de Ortadoğuda ki gelişmeler açısından çok önemli olduğunu kaydetti.
‘REFERANDUM ULUSAL BİRLİĞE ZEMİN OLUR’
Maçin, “ Referandumu destekliyoruz, bunun için Diyarbakır’da bir çalıştay düzenledik. Ulusal birlik tartışmalarını bu süreçte doğru bulmuyoruz. Güneyin bağımsızlık referandumu Kürt halkında bir birlik duygusu oluşturması anlamında ulusal birliğin zeminini oluşturmuştur. Bir grubun kimliğinden çok üst bir kimlik oluşumuna doğru bir süreçtir bu.
‘TÜRKİYE GÜNEYE GİDENİN KİMLİĞİNİ TESPİT EDİYOR’
Güneydeki referandum için yola çıktıklarını söyleyen Maçin, “Türkiye devleti ilkel bir uygulama yapılıyor. 25’ine kadar Güney’e giden herkesin kimlikleri tespit ediliyor. Bu çağda böylesi bir uygulamayı doğru bulmuyoruz”dedi.
‘REFERANDUM NASIL YAŞAMAK İSTEDİĞİNİN BEYANIDIR’
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Refik Karakoç, referandumun bir halkın irade beyanı olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Bir halk kendini nasıl yönetmek istiyorsa, kimle beraber yaşamak istiyorsa buna karar verme beyanıdır. Kimsenin buna müdahale hakkı yoktur. Ne uluslararası hukukta ne vicdanda kimsenin müdahale hakkı yoktur. Bu Irak’ta yaşayan Kürtlerin kendi iradeleridir buna herkesin saygı göstermesi gerekiyor başta komşularının. Irak’ın iç meselesidir neden çünkü orada bir federal sistem var. Bu sistemin gereklerini anayasaya koymuşlar mesela tartışmalı olan Kerkük bölgesi gibi bölgelerin 2005’ten 2007’ye kadar mevcut Irak Anayasası’na göre çözüm bulmaları gerekiyordu. Orada yaşayan halkla bir referandum yapıp halkın iradesine başvurması gerekiyordu bu yapılmadı. Peşmergelerin maaşları ödenmedi. Satılan petrol gelirlerinin yüzde 17’sinin Kürdistan Federal Bölgesine verilmesi gerekiyordu verilmedi. Bütün bunlar Irak’ta yaşayan Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmek için bir referandum yapma hakkını doğurdu. ‘
TÜRKİYENİN İÇ BARIŞINA ETKİSİ OLUR’
Eğer Irak’ta bağımsız bir devlet olursa Ortadoğu’da barışın kapısını da açar diyen Karakoç, “Kürt sorunu olan devletlerin kaygılanmalarına gerek yoktur. Çünkü Irak’ta şu an bütün etnik gruplar yan yana yaşamaktadır ve Ortadoğu’da başka bir örneği yoktur. Komşu ülkelerin halkın iradesine saygı duyması lazım.
Türkiye’de 25 milyona yakın Kürt vatandaşı var. Kendi vatandaşlarının hassasiyetlerini gözeterek bu referandumun karşısında durmaması gerekir. Referandumun, Türkiye’nin iç barışına etkisi olur. Sadece iç barışı değil ekonomik, ticari, sosyal açıdan da faydası olur. Geleneksel şovenist duygularla hareket edilmemeli”dedi.
İHD: ‘AÇIK BİR SAVAŞ TEZKERESİDİR'
İnsan Hakları Derneği (İHD) Irak-Suriye Tezkeresine ilişkin yaptığı açıklamada bu tezkerenin daha açık bir savaş tezkeresi olduğunu söyledi. Kürt sorununun Uluslararası bir sorun haline geldiğine dikkat çekilen açıklamada, barışçıl politikalar geliştirilmesi ve savaşı durduracak adımlar atılması istendi.
İnsan Hakları Derneği Irak-Suriye tezkeresi ve bağımsızlık referandumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, her halk gibi Kürt halkının da birlikte yaşadığı diğer halklarla birlikle kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olduğu, bu kapsamda referandum yapılmasının bir hak olduğu ve bu hakkın engellenmemesi gerektiği belirtildi. TBMM’ye sevk edilen Irak-Suriye tezkeresi metninde Kürtlerin her türlü statü taleplerinin tehdit olduğu iması yapıldığı ve askeri müdahale kararı için yetki istendiğine dikkat çekilen açıklamada, bu teskerenin açık bir savaş teskeresi olduğu ifade edildi.
‘TÜRKİYE FİLLEN SAVAŞ YÜRÜTEN POZİSYONDA’
Açıklamada, Türkiye’nin kendi parlamentosunda savaş ilanı kararı almadan fiilen savaş yürüten bir pozisyonda olduğu belirtildi. Tezkerenin Anayasanın 91. Maddesi’ne uyumlu olmadığı vurgulanarak BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan başka ülkelerin topraklarına fiili saldırıda bulunmanın ve asker bulundurmanın ileride ciddi hukuki sonuçlara yol açma ihtimali olabileceğine dikkat çekildi. Açıklamada, Türkiye’nin Kürt Sorunu’nu demokratik ve barışçıl yollarla çözmek yerine çatışmayı ve savaşı derinleştirmesinin ciddi bir savaşın yaşanmasına sebep olabileceği vurgulandı. Açıklamada, “Referandum sürecinde anlaşılmıştır ki, Kürt Sorunu artık uluslararası bir sorundur. Ülkemizi yöneten siyasal iktidarın, Türkiye içinde ve dışında barışçıl politikalar geliştirmesi ve bir an önce çatışmayı ve savaşı sona erdirecek adımlar atması gerekmektedir” şeklinde ifade edildi. (Ankara/EVRENSEL)