'Biz yaşadık, biz tanığız'
Sosyalist Kadın Meclisi tarafından İnsan Hakları Derneğinde düzenlenen basın açıklamasında 1997 yılında Sedat Selim Ay’ın da içinde bulunduğu polis memurları tarafından taciz gören, işkenceye maruz kalan kadınlar basın açıklaması yaptı. Açıklamaya dönemin avukatları, EMEP, Sosyalist Feminist Kolektif, İşçilerin Sosy
‘AĞZIMDAN KÖPÜK GELİNCE BIRAKTILAR’
Basın açıklamasına Asiye Zeybek Güzel’in yazdığı kitaptan, tecavüzü anlattığı bölüm okunarak başlandı. Daha sonra ilk sözü Birsen Kaya aldı. 1997 yılında arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındığını belirten Kaya “İlk başta gözlerimi bağlamamışlardı. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne geldiğimizde beni yere yatırıp gözlerimi bağladılar. Herkes içerideydi. Biz göz bağlarımızın altından bir şeyler görmeye çalışıyorduk. Gördüklerimiz ise ıslak, çıplak, işkenceden gelmiş arkadaşlar oluyordu” dedi.
Kendisini sorguya aldıkları zaman da gözlerinin bağlı olduğunu belirten Kaya “Beni Filistin askısına asarak işkence yaptılar. Onların söylediği hiçbir suçu kabul etmedim. Artık ağzımdan köpük gelmeye başlayınca ‘Elimizde kalmasın’ diye düşünmüş olacaklardı ki beni götürdüler. Ben orada kısmi felç geçirdim. Götürdüklerinde yalnız başıma tuvalete dahi gidemiyordum” dedi.
Uygulanan işkencenin sadece karakolla sınırlı kalmadığı belirten Kaya “Evde başladılar, gözaltında devam ettiler, adli tıpta bile durmadılar” dedi. Adli tıp kurumundaki doktorların işkence raporu vermediğini sadece polislerin ne diyorlarsa onları yazdıklarını söyledi. Bunu kabul etmediklerini söyleyen Kaya “Sedat Selim Ay bunun üzerine bizi asansöre götürüp boynumuzdan tutarak yukarı kaldırdı” dedi. Sedat Selim Ay’ın bir sembol olduğunu belirten Kaya “Biz biliyoruz ki Terörle Mücadele Yasası var olduğu müddetçe işkence devlet bir devlet politikası haline gelecektir” dedi. Kendilerinin Sedat Selim Ay’ın emriyle işkence gördüklerini belirten Kaya şöyle konuştu: “Bugün işkenceye sıfır tolerans diyen bir Başbakan, işkenceciliği tescilli, tecavüzcülüğü tescilli, katilliği tescilli bir adamı ödüllendirdi.”
‘ELİMİZE SÜLEYMAN’IN CESETİNİ VERDİLER’
Aynı dönemde işkence gören Ayşe Yılmaz ise ilk gözaltına alındığında evde aile albümlerine, telefon rehberlerine kadar her şeyi aldıklarını belirterek söze başladı. Yılmaz “Gözlerim açık sorguya alındım ben. Bana birkaç soru sordular sadece ama eşime korkunç işkenceler uyguladılar. Eşimin 3 kaburgasını kırdılar” dedi. İşkence sırasında anason kokusunun olduğu, işkence seslerinin ve erotik filmlerin seslerinin geldiğini belirten Yılmaz “2. gün ben gözlerim bağlı bir şekilde sorguya alındım ve bana evden aldıkları belgeleri sordular” dedi. O dönem yapılan işkencenin tanığı olduklarını belirten Yılmaz “İşkence sonrasında Süleyman’ın cesedini verdiler bize. Süleyman işkence ile öldürüldü” dedi.
‘SEDAT SELİM AY TARAFINDAN İŞKENCE GÖRDÜM’
1996 yılında gözaltına alınan Arzu Demir ise basın açıklamasına giderken gözaltına alındığını belirtti. Demir gözaltı sürecini ise şöyle anlattı “Gözaltına alındığımızda günlerce uykusuz bırakıldık. Benim ilk sorguma giren kişi Sedat Selim Ay’dı. Kendisine sürekli hakaret ettiğini belirten Demir “Sürekli yanağıma tokat atıyordu” dedi. Tokat atıldıktan sonra fotoğrafının da çekildiğini söyleyen Demir “Yüzüm şişmişti, bunun emniyet arşivlerinde olduğunu biliyorum” dedi.
Daha sonraki sorgusunda ise Sedat Selim Ay’ın da içinde bulunduğu 4 kişi tarafından işkenceye maruz kaldığını söyleyen Demir “Elektrikli işkenceye maruz kaldım. Kafamdan ensemden ve meme uçlarımdan bana elektrik verildi ve her seferinde arttırılıyordu elektrik dozu” dedi.
Bayram Kartal’la da karşılaştığını belirten Demir “Dönemin meşhur boğaz sıkma işkencesini uyguladı bana. İşkence sonrasında hangimiz iyiysek işkenceden dönen arkadaşlarımıza o bakıyordu” diye konuştu.
YAŞADIĞIM İÇİN AVUKATLIK YAPTIM
O dönem avukatlık yapan Eren Keskin ise bu haberlerin tüm basında yer bulması gerektiğini belirtti. Keskin, kendisinin gözaltında tecavüz davalarına bakma sebebini ise 1995 yılında gözaltında olduğu süreç içinde bulunduğu hücrede herkesin cinsel tacize uğramış olması olarak açıkladı.
Sedat Selim Ay ve diğerlerinin sadece tacizci, tecavüzcü olmadıklarını aynı zaman da katil olduklarını belirten Keskin “Sedat Selim Ay’ın amiri konumundaki Bayram Kartal da Berfo Nene’nin oğlu Cemal Kırbayır’ın ölümünün sorumlularından biridir” dedi.
Keskin, Sedat Selim Ay’ın tek olmadığını belirtti. Kadınlar, bundan sonra da bu sürecin takipçisi olduklarını belirtti. (İstanbul/EVRENSEL)
ÇELİK, ATAMANIN ARKASINDA
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, dün akşam Şirin Payzın’ın sunduğu “Ne Oluyor?” isimli programa katıldı.
Gazeteciler Deniz Zeyrek ve Mustafa Kartoğlu’nun gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Çelik, mesleği süresince çeşitli işkencelere ve bir tecavüz olayına adı karıştığı iddia edilen Sedat Selim Ay’ın İstanbul’da Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı olarak atanmasıyla ilgili bir soruya sinirlendi. Çelik’in sarf ettiği sözler üzerine Gazeteci Zeyrek ile kısa süreli bir tartışma yaşandı. Tartışma şu şekilde ekrana yansıdı:
ÇELİK SİNİRLENDİ
Çelik: Bakın bu ülkücüler konusunda bu tepkiyi gösteren mesela sizin gibi solcular...
Zeyrek: Bizi niye katıyorsunuz?
Çelik: Bir dakika, siz solcu değil misiniz?
Zeyrek: Biz gazeteciyiz.
Çelik: Aynı zamanda solcusun biliyorum. Solcu olmanı niye saklıyorsun, solculuk kötü bir şey değil ki...
Zeyrek: Ben de size anlatayım o zaman...
Çelik: Ben bitireyim ondan sonra. Solcu sağcının, sağcı solcunun hakkını savunmadıkça biz gerçek anlamda insan da olamayız, gerçek anlamda vatandaş da olamayız, gerçek anlamda demokrat da olamayız.”
Sedat Selim Ay’ın adının geçtiği tecavüz olayına ilişkin Çelik, atamayla ilgili İçişleri Bakanını, Emniyet Genel Müdürlüğünü ve ilgili bütün birimleri arayıp bilgi aldığını söyledi. Çelik, Ay’ın isminin karıştığı ve AİHM’nin Türkiye’yi suçlu bulduğu davayı “Bir tecavüz olayından bahsediliyor” şeklinde özetlerken, Türkiye’nin AİHM’de sadece usul yönünden mahkum edildiğini ifade ederek Ay’ın atamasına sahip çıktı.
(HABER MERKEZİ)