EMEP: Kürtlerin tercihine saygı duyulmalıdır
'Halklar nasıl yaşamak isteyeceklerine kendileri karar verir ve onların kendi kaderlerini tayin hakkının kısıtlamaları yoktur'
Emek Partisi (EMEP) Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki bağımsızlık referandumundan
“evet” çıkması üzerine yaptığı açıklamada “Halklar nasıl yaşamak isteyeceklerine kendileri karar verir ve onların kendi kaderlerini tayin hakkının, bu halk tarafından belirlenmiş kıstasları dışında kısıtlamaları yoktur” dedi.
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan imzasıyla yapılan açıklamada “Kendi kaderini, oylarını bağımsızlık yönünde kullanarak belirleyen Kürt halkı Ortadoğu’daki siyasetin dengelerini değiştirecek bir girişimde bulunmuş oldu” denildi.
“Kürtlerin tercihine saygı duyulmalıdır” başlığıyla yayımlanan EMEP açıklamasının tamamı şöyle:
“Kürt Bölgesel yönetiminde kurulan referandum sandığından bağımsızlığa yüzde 90 oranında evet yanıtı çıktı. Kendi kaderini, oylarını bağımsızlık yönünde kullanarak belirleyen Kürt halkı Ortadoğu’daki siyasetin dengelerini değiştirecek bir girişimde bulunmuş oldu.
Halklar nasıl yaşamak isteyeceklerine kendileri karar verir ve onların kendi kaderlerini tayin hakkının, bu halk tarafından belirlenmiş kıstasları dışında kısıtlamaları yoktur.
Sandıkta bağımsızlık için oy kullanan Kürt halkının iradesine saygı duyulmalıdır.
Türkiye’de kendi geleceğini ve Ortadoğu’daki hareket alanını Kürtlerin statüsü üzerinden tanımlayan siyasi iktidar ise bu referanduma başından beri karşı çıkarak engellemeye, tehdit etmeye ve fiziki güç gösterisinde bulunmaya çalışmıştır ve buna devam etmektedir. IKBY’de ortaya çıkan bağımsızlık talebinin içerideki Kürtleri de etkileyeceği, ayrılma düşüncesini tetikleyeceği korkusu bu teyakkuzun başlıca nedenidir.
Türkiye Kürtlerine yapılan muamele hep bu korku ile belirlenmiştir. Kürt yurttaşlarının haklarını tanıyan bir kurumlaşmadan uzak duran; onların eşit ve özgür olarak birlikte yaşama taleplerini bastıran, giderek Kürt sorunu yoktur noktasına kadar gelen siyasi iktidar için referandum da bir iç sorun olarak ele alınmış; iç politikanın uzantısı olarak görülmüştür. Şimdi de Kürt tercihi müdahale tehdidiyle kuşatılmaya, bölgenin diğer devletleriyle ortak harekatlar düzenlenerek cezalandırılmaya çalışılmaktadır.
Meclis’ten alelacele çıkarılan tezkere zaten fay hatlarında gerilim biriken bölgenin daha da karışmasından Hükümetin yarar umduğunu göstermektedir.
Öte yandan bu tezkere oylanırken hiçbir tereddüt göstermeyerek “evet” diyen ana muhalefet partisi de bir kıvılcımın yol açacağı muhtemel bir savaştan sorumlu olacaktır. Ancak bu hatadan dönüş o kadar kolay değildir.
Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını küçümseyen, Barzani iktidarının ABD ile ilişkilerini gerekçe göstererek referanduma karşı çıkan, bir halkın kendi kaderini tayin hakkını kullanmasına sınırlar çizen bazı sol partiler de Kürt halkını desteksiz bırakmıştır. Oysa bugün sandıkta ulusal baskılara karşı bağımsızlık talebiyle oy kullanan halkın, yarın emperyalizmle hesaplaşma iradesi göstermeyeceğinin garantisi yoktur ve toprak bütünlüğü savunulan Irak merkezi yönetimi de emperyalist devletlerden bağımsız değildir.
Bütün dünyada işçi ve emekçiler için halkların birlikte ve barış içinde bir arada yaşaması önemli bir taleptir. Bu birlik ve barış içinde yaşamanın koşulları ise, savaşsız yapamayan, gerilim politikalarından beslenen diktatörlükler altında yaratılamaz. Barış ve kardeşliğin imkanı, eksiksiz bir demokraside yaratılacaktır.
Bugün referandum sürecini ve sonuçlarını bir beka kaygısını kışkırtacak biçimde ele alanlar sadece bağımsızlık diyen Kürtler’in değil, Türkiye’de yaşayan her ulus ve milliyetten halkın da demokrasi ve barış taleplerini, kardeşçe birlikte yaşama arzusunu hiçe sayıyor demektir.
Kürtlerin haklarını inkar etmek yerine eşitliğin, demokrasinin Türkiyesi’ni kurmak için mücadele etmek anlamlıdır. İşçiler ve emekçiler için önemli olan budur. (HABER MERKEZİ)
'ANKARA VE BAĞDAT KARAR VEREMEZ'
Irak Kürdistan’ındaki referandum kararına destek veren HDP, Barzani’nin AKP’nin gerçek yüzünü görmesi gerektiğini belirterek, "Bölgenin nasıl yöneticiliğine Ankara ve Bağdat karar veremez" dedi
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım referandum kararının Haziran 2017 tarihinde alındığına işaret eden ve o tarihten beri AKP’nin duruma müdahil olmama görüntüsü verdiğini belirtti. Yıldırım, Barzani’nin AKP’nin gerçek yüzünü görmesini ve bundan sonra daha ulusal bir duruş sergilemesi gerektiğini belirtti.
Kerkük ve Musul’u “çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu halkların ortak yaşamı olan Kürdistan kentleri” olarak nitelendiren Yıldırım, bunun birçok belgede sabit olduğunu vurguladı. Musul’un IŞİD işgalinden sonra Kürtsüzleştirildiğine de değinen Yıldırım, “Buna rağmen buraların Arap mı, Acem mi, Kürt mü, Türkmen mi olduğu öyle Bağdat, Tahran ve Ankara’dan yapılan tartışmalar ile değil halkların uluslararası kurumların müdahil olması ile kendi kaderlerini tayini ile belirlenebilir. Buraları ulus devlet olarak yönetmekten ziyade demokratik şekilde yönetmek gerekir, bunun da yolu oradaki halkın kendi hakkını belirlemesinden geçer” diye konuştu. (Ankara/MA)