5 Ekim 2017 04:24

İki dil bir bavul: Coğrafyamızdan bir eğitim hikâyesi

Zeynep SAKARYA
Sakarya Üniversitesi

2008 yapımı, Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan'ın yönetmenliğini yaptığı bir film/belgesel. Film, bir Türk öğretmenin doğuya atanmasıyla orada yaşadığı dilden kaynaklı sorunları ele alıyor.
Oyuncular, profesyonel olmamakla birlikte, çok doğal ve çok samimi. Bu doğallık film boyunca olanları birebir yaşamamızı sağlıyor. Çoğu zaman sahneler komik gelse de aklımızda birçok soru oluşuyor. Aslında bu film ne komedi olsun diye yapıldı ne de başka bir şeyden dolayı. Film, anadili Türkçe olan bir sınıf öğretmeninin, anadili Kürtçe olan çocuklara Türkçe ders anlatması ve Türkçe’ye ayak uyduramayan Zülküf'ün, Rojda’nın ve bunun gibi daha nicelerinin hikayesini anlatıyor.
NEDEN ANADİLDE EĞİTİM İSTİYORUZ?
Filmdeki Zülküf karakteri en zor karakterlerden birisi. Dili öğrenmeyi hem reddediyor hem de derdini anlatmak için bir o kadar da öğrenmek istiyor. İşlerin zor olduğunu gören Emre öğretmen de Kürtçe öğrenmeye çalışıyor.
Bu iki dil arasına sıkışan ve eğitim hayatlarını zorlaştıran dil sorunu maalesef daha da ciddi sorunları doğuruyor. İki yıl önce Van'da görev yapan bir hocamdan öğreniyorum ki filmdeki Zülküf okulu bırakmış. Zülküf, dil sorununu aşamayan onlarca öğrenciden biri.
Film/belgesel birçok festivalde gösterildi ve ödül aldı. Başarılı bir yapım olan film bize şu soruyu sorduruyor tekrar: Neden anadilde eğitim istiyoruz?
İKİ DİL ARASINA SIKIŞMAK
Bir gerçekliği, bir trajediyi gösteren bu filmi önerdiğim birçok insan filmi izledikten sonra anadilde eğitimin önemini kavradıklarını belirtiyor.
O bölgedeki öğrencilerin başarılı olamama nedenlerinden biri de anadilde eğitim görmemeleri. Çocuk yedi yaşına kadar anadilinde konuşuyor ve okul hayatına adım atınca bambaşka bir dilde eğitim almaya zorlanıyor. Bu da bir dili ve bir halkı yok saymaktan başka bir şey değil.
Bugün hâlâ mahkemelerde Kürtçe savunma yerine Türkçe savunma isteniyor. Dil bir kültürken bir halkın konuştuğu dili kabul edilmiyor, “Anadilde eğitim vermek ülkeyi böler.” gibi söylemler Kürt halkı üzerindeki baskı ve yok sayma politikalarını meşrulaştırmak için kullanılıyor.
HER ŞEY SİL BAŞTAN
Bilmediği bir dilde, öğrenimini devam ettirmeye çalışan, bunun yanı sıra yine bilmediği bir dilde öğrencilerine bir şeyler öğretmeye çalışan öğretmenler açısından baktığımız da ise yapılan şey bir şeyler öğretmek, öğrenmek değil sil baştan bir dili öğretmek veya öğrenmekten  öteye geçmiyor. Hem dile hem de eğitim hayatına uyum sağlamak pedagojik açıdan da hiç sağlıklı değil.
Öğrenciler iki dil arasına sıkışmasın diye yapılması gereken şey; liselerde, ortaokullarda, Türkiye’de eğitim veren bütün kuruluşlarda anadilde eğitim hakkına sahip çıkılması ve bunun için mücadele edilmesidir.
Unutmayalım ki; parasız, anadilde, bilimsel eğitim herkesin hakkıdır!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et