Türkiye İdlib'le yeni bir ateş hattına giriyor
Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı, Türkiye'nin İdlib operasyonunu değerlendirdi. Yaşlı, operasyonun açığa çıkardığı riskleri dile getirdi.
Derya KAYA
Ankara
Bulunduğu konum açısından Suriye sahasında savaşan bütün bölgesel ve uluslararası güçlerin konumladığı merkezlerden biri İdlib’e operasyonun sinyali verildi. Rusya öncülüğünde gerçekleştirilmeye çalışılan operasyonun adımları Astana görüşmelerinde atılmıştı.
Türkiye, Rusya ve İran ile birlikte “garantör ülke” olarak dahil olduğu görüşmelerde ilk toplantıdan başlayarak adım adım “Radikal silahlı gruplara karşı operasyon yapılması” anlaşmasına taraf oldu. Astana görüşmelerinde hazırlanan ve Türkiye’ye imzalatılan sonuç bildirgesinin en çarpıcı maddelerinden biri de, söz konusu gruplara yönelik operasyonu içeren maddesi idi. Düğmeye önceki gece basıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da İdlib’de hareketlilik olduğunu doğrulayarak devamının geleceğine ilişkin açıklamalarda bulundu.
‘FIRAT KALKANI’NA BENZER BİR OPERASYON OLABİLİR’
Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından takip eden Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı operasyonu gazetemize değerlendirdi. Hükümetin operasyona katılmasındaki amacını Suriye’de daha önce izlenen yeni Osmanlıcı ve mezhepçi siyasetin başarısızlıklarını telafi etmek olarak yorumlayan Fatih Yaşlı, aynı zamanda Ankara’nın, Rusya’nın yanında; masada kalmaya devam edebilmek istediğini söyledi. Suriye’de Kürt bölgelerinin siyasi statüye kavuşma ihtimaline ilişkin de İdlib operasyonunun içinde bulunduğunu ifade eden Yaşlı, hükümetin operasyon çerçevesine belki Afrin ve Kerkük gibi bölgelerin eklenmesiyle iç siyaset malzemesine dönüştürülmesi ihtimalinin hayli fazla olduğunu söyledi.
Yaşlı yapılacak operasyonun kapsamı ile ilgili net bilgilere henüz sahip olunmadığını belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Fırat Kalkanı benzeri, geniş bir bölgenin kontrol edilmesini hedefleyen bir operasyon yapılması, yapılan yığınağa da bakarak söyleyecek olursak, kuvvetle muhtemel”
‘AMAÇ RUSYA’NIN YANINDA MASADA KALMAK’
Yaşlı, operasyonun esas amacının Suriye’de daha önce izlenen yeni-Osmanlıcı ve mezhepçi siyasetin başarısızlıklarını telafi etmek ve Rusya’nın yanında masada kalmaya devam edebilmek. Aynı zamanda bu, ‘devlet aklı’nın jeopolitiğe bakışıyla da ilgili” dedi. Suriye’deki Kürt bölgesinin bir siyasi statüye kavuşma ihtimalinin de öncelikli tehdit olarak görüldüğünü belirten Yaşlı, atılacak adımların da buna göre belirlendiğini belirtti. Yaşlı, Fırat Kalkanı’ndan sonra İdlib operasyonu ile de bu tehdidin önlenmesi adına önemli bir adım atılmış olacağının ve bunun kaçınılmaz olduğunun düşünüldüğünü söyledi.
İÇ SİYASET MALZEMESİ
Türkiye’nin seçimlere doğru giden bir süreçte olduğuna dikkat çeken Yaşlı, şunları söyledi: “Milliyetçilik rüzgarlarının estirilmesi, her türlü muhalif sesin vatana ihanetle damgalanarak susturulması ve iktidar partisi ve tepesindeki ismin kaderiyle Türkiye’nin kaderinin özdeşleştirilmesi açısından savaş iktidara muazzam bir fırsat veriyor, dolayısıyla bu operasyonun belki Afrin ve Kerkük gibi bölgelerin de eklenmesiyle, bir iç siyaset malzemesine dönüştürülmesi ihtimali hayli fazla.”
ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR YAŞANABİLİR
İdlib’teki operasyonla birlikte önümüzdeki günlerde Türkiye’yi bekleyen gelişmelere de değinen Yaşlı, “Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Rusya ve Türkiye istihbaratı İdlib’deki cihatçılara yönelik kimi suikastlar gerçekleştirdi. Bunun savaşın ilk safhası olduğunu düşünebiliriz. Amaç ise bölgedeki Cihatçıları paniğe ve dağılmaya sevk etmek. Eğer Cihatçı güçlerle bir anlaşma ve pazarlık yapılmamışsa TSK, OSO unsurlarıyla Cihatçı güçler arasında şiddetli çatışmalara tanıklık edebiliriz.
‘YENİ GÖÇLER KAÇINILMAZ'
Operasyonun iddia edildiği üzere İdlib kent merkezine kadar uzanarak, şehrin cihatçılardan bütünüyle temizlenmesi halinde büyük çarpışmaların yaşanacağını kaydeden Yaşlı, böyle bir durumda tıpkı Musul'da ya da Halep’te olduğu gibi büyük sivil göçlerinin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Yaşlı, “Benim görebildiğim kadarıyla TSK'nin kuzeyden İdlib’e girdiğinde, aynı zamanda bu bölgede sınırın hemen öte yanında bir tampon bölge kurulması anlamına gelecek ve olası göç sınırın diğer tarafındaki bu tampon bölgede karşılanmaya çalışılacaktır” dedi.