ABD Büyükelçisi Bass: Vize kararını ABD hükümeti aldı
ABD Büyükelçisi John Bass, vize başvurularının askıya alınması kararınn ABD hükümetine ait olduğunu belirtti.
ABD Büyükelçisi John Bass bugün Ankara'da Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleriyle veda toplantısı yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün, vize başvurularını askıya alma kararına ilişkin kendisini suçlamasına yanıt veren Bass, "Vize hizmetlerini durdurma kararı ABD hükümeti tarafından alındı" dedi.
Bu hafta sonu İstanbul'dan ayrılacağını söyleyen Bass, Topuz'un ardından bir görevlinin daha tutuklanmamak için ABD Büyükelçiliği'nde saklandığı iddiasını da yalanladı.
Topuz'un Uyuşturucuyla Mücadele Organize Suçlar’da görevli olduğunu belirten Bass, "Bu iş birliği sayesinde birçok uyuşturucu kaçakçısı yakalandı. Görev tanımını aşıp başka irtibatlar kurduysa bununla ilgili diğer bilgileri görmekten memnuniyet duyarız" şeklinde konuştu.
'9.5 AYDIR IŞİD SALDIRISI OLMAMASININ NEDENİ İŞ BİRLİĞİMİZ'
Bass, "9.5 aydır IŞİD saldırısı olmuyor. Bunun nedeni Türkiye ile ABD arasındaki iş birliğidir" ifadesini kullandı.
Bass, Fethullah Gülen'in iadesine dair "Bu, yargının konusu. Bu talep diğer iade taleplerinden ayrı tutulmuyor. ABD hukuk sisteminde masumiyet karinesi temel ilkedir" dedi.
Gerginlik, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un Fethullah Gülen cemaatiyle ilişkili olduğu belirtilen firari eski savcı Zekeriya Öz ile irtibatı tespit edildiği gerekçesiyle tutuklanmasıyla başlamıştı. ABD, 8 Ekim'de Türkiye'den gelen vize başvurularını askıya aldığını duyurmuş, Türkiye de buna aynı şekilde karşılık vermişti. (HABER MERKEZİ)
CHP'Lİ TEZCAN: VİZE KRİZİNİN MALİYETİ 63 MİLYAR LİRA
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, partisinin MYK toplantısı sürerken gündeme ilişkin açıklamalarda bulunmak üzere basın toplantısı düzenledi.
ABD’yle yaşanan vize krizine değinen ve hükümetin gerilime dayanan dış politikasını eleştiren Bülent Tezcan, vizenin faturasının 63 milyar lira olduğunu söyledi:
“ABD’nin Türkiye’ye yönelik haksız vize yaptırımı kabul edilebilir bir şey değildir. Buna karşı ilk günden itibaren çok açık ve net itirazımızı ifade ettik. Yaptırım yanlıştır, yaptırıma karşı misilleme uygulaması doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir ve hiç kimse keyfe keder Türkiye Cumhuriyeti'ne böyle bir yaptırım hakkına sahip değildir. Ancak bir başka şeyi de gözardı etmemek gerekir. Uluslararası ilişkilerde ülkenin ciddiyetinden hükümetler sorumludur. Sizin dünya ölçeğinde pozisyonunuzun ne kadar ciddiye alındığından ve size karşı nasıl muamele edilebileceğinden hükümetler sorumludur. Ne yazık ki AK Parti hükümeti, dış politika konusunda iflas etmiştir. Bu iflasın neticesinde Türkiye, arkası yalnız bir görüntü çizmektedir. AB ülkeleriyle, dünyanın uygar çağdaş modern demokrasileriyle şu veya bu biçimde kavga ve çatışma içerisinde olduğunuz sürece siz uluslararası ilişkilerde hak ettiğiniz desteği bulmakta zorlanırsınız. Bu vize krizinden kaynaklanan yük 63 milyar liradır. Bizim vatandaşımızın, şirketlerimizin, işçimizin, emeklimizin sırtındaki yük bu 63 milyar lira. Hükümetin dış politikada daha ciddi, Türkiye’nin saygınlığını arttıracak ve uluslararası ilişkilerde de arkasını yalnız bırakmayacak güçlü desteklere sahip olacak bir pozisyon alması şarttır. Erdoğan dün çıkıp bir büyükelçinin işlemiyle sanki bu vize uygulaması ortaya çıkmış gibi bir şeyler söyledi. Bugün ABD hükümeti çıktı, ‘bunu biz yaptık’ dedi. Kaldı ki eğer bir büyükelçinin kararıysa buna cevap vermek senin büyükelçine düşer, muhatabı ülkenin cumhurbaşkanı değil. Bozan düzeltemez, bu ilişkileri bu noktaya getiren AK Parti hükümetidir. Çözüm bu hükümetin değişmesindedir. AK Parti hükümeti değişmediği sürece Türkiye bu problemleri sağlıklı ve hakkıyla çözebilme yeteneğine sahip olamayacaktır.” (HABER MERKEZİ)
AKP SÖZCÜSÜ ÜNAL: SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
AKP Sözcüsü Mahir Ünal A Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Habertürk’ün aktardığına göre Ünal'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
‘TÜRKİYE HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI’
“Eğer ortada bir suç varsa gerekli işlemler söz konusudur. Türkiye de çok büyük hayal kırıklıkları yaşadı. 15 Temmuz'dan sonra biz Amerika'nın tutumu ve tavrı karşısında büyük üzüntü duyduk ama bu süreç içinde bunu ilişkilerimize yansıtmadık. İstanbul'daki başkonsoloslukta bir kişi ile ilgili bir hukuki süreç başlayana kadar. Bu konuda Türk yargısı kendi delilleri çerçevesinde önce gözaltı ve sonra tutuklama gerçekleştirdi. Kamuoyu bununla ilgili her şeyi biliyor. Bizim Amerika ile olan ilişkimizde irrasyonel bir durum söz konusu değil. Washington'un yaptığı açıklamalar da meselenin ayrı bir boyutu. Amerika ile aramızda bir suçluların iadesi anlaşması var. Bu anlaşma bağlayıcı. Biz 15 Temmuz'dan hemen sonra bu anlaşmaya ilişkin 9. ve 10. maddeyi kendilerine hatırlattık. Meselenin duygusal boyutuna dair fazla bir şey söylemek istemiyorum. Türkiye'nin yaşadığı hayal kırıklığı daha büyük bir hayal kırıklığı.
‘KALDIRILMASINI ÜMİT EDİYORUZ’
Ben ümit ediyorum ki kısa sürede bu sorun aşılacak. Yakında kaldırılmasını ümit ediyoruz. ABD'nin vize yasağı iki ülke için sürdürülebilir değil. Askeri operasyonları da etkilememesini ümit ediyoruz.
Dün Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamada bunun cevabı var. ‘Eğer büyükelçinin kendi tasarrufu ise kabul edilebilir bir durum değil’ dedi. Karşılıklı bir karar ise diplomasinin devreye girmesi gerekiyor. En önemli sorumluluk Dışişleri Bakanlığımıza düşüyor. Görüşmeler sürüyor. Görüşmeler meseleyi bir Erdoğan-Trump görüşmesine taşır mı? Bunu zaman gösterecek.
‘TÜRKİYE'Yİ CEZALANDIRMAK AMERİKA'NIN NE HADDİNEDİR’
Bazı meseleler vardır ki, o meseleler siyaset üstüdür. Her birimizin bir milli mutabakat temelinde davranmamız gerekir. Milli güvenliğimiz söz konusu olduğunda siyasi fark gözetmeksizin her birimizin ortak bir tavır alabilmesidir. Maalesef CHP'nin bu süreçte bu sınavı verebildiğini söyleyemem.
Türkiye'yi cezalandırmak Amerika'nın ne haddinedir. Amerika'yı cezalandırıcı konumuna getirdiğiniz anda zaten siz masada eşit değilsinizdir.
{{334768}}
‘KİMSENİN KENDİSİNİ GÜVENCE ALTINDA HİSSETMEMESİ GEREKİYOR’
Genel başkanlığa dönüşü ile birlikte sayın Cumhurbaşkanımızın, teşkilatları, belediyeleri değerlendirme süreci başladı. Kamuoyundaki rahatsızlıkları dikkate alarak biz belediyelerimize dönük de bir değerlendirme süreci başlattık. Yerel yönetimlerden sorumlu başkanlığımız bir çalışma yürütüyor. Çalışma devam ediyor. Siyasi olarak kimsenin kendisini güvence altında hissetmemesi gerekiyor. Bu değerlendirme süreci devam ediyor. Melih Gökçek'in bir randevu talebi ve rutin bir görüşme vardı.
‘KUZEY IRAK YÖNETİMİ İLE RESMİ TEMAS SÖZ KONUSU DEĞİL’
(Kuzey Irak referandumu) O konuda hem Cumhurbaşkanımız hem de Başbakanımız düzeyinde açıklamalar oldu. Dışişleri Bakanımız da ‘Yol yakınken bu süreçten dönün’ açıklamasını yaptı. Bu konuda biz bundan sonraki süreci merkezi hükümetle sürdüreceğimiz söylemiştik. Şu anda bu minval üzere görüşmeler devam ediyor. Bizimle Kuzey Irak yönetimi ile resmi temas söz konusu değil. (HABER MERKEZİ)
‘ABD VE TÜRKİYE ARASINDA ORTAKLIĞIN SONU GELDİ’
Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Financial Times’ta kaleme aldığı makalede, “Türkiye ve ABD’nin umut vaat eden bir ortaklığın sonuyla yüzleştiğini” söyledi.
Türkiye-ABD ilişkilerinde gelinen aşamayı yorumlayan Gordon, iki ülke arasındanki ilişkinin büyük olasılıkla artık tamir edilemez hale geldiği değerlendirmesinde bulundu.
Washington’ın 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında girişilen tutuklamalarla ilgili kaygılarının yaz aylarında, “Türkiye’nin ABD’li tutukluların Fethullah Gülen’in iade edilmesi durumunda özgürlüklerine kavuşabileceklerinden bahsederek, bu tutuklulara pazarlık kozu muamelesi yapmasıyla ciddi derecede arttığını” belittiğini ifade eden Gordon, iki ülkenin bölgesel güvenlik çıkarlarının da ayrıştığını vurguladı.
ABD’nin IŞİD’le mücadeleye öncelik verdiğini, ‘Türkiye’nin ise bu mücadelede Washington’ın ana ortakları olan Suriyeli ve Iraklı Kürtler‘den duyduğu tehdit algısından daha kaygılı olduğunu’ belirten Yazar şöyle devam etti: “ABD, IŞİD güçleri doğu Suriye’den sürüldüğünde oluşacak boşluğu İran’ın doldurmasını önlemeye kararlı. Washington’ın Kürtleri desteklemeye devam edeceği neredeyse kesin ve bu şiddetli bir potansiyel Türk tepkisini kışkırtabilir. Türkiye’nin Hamas, Mısır’daki Müslüman Kardeşler, Libyalı milisler gibi İslamcı gruplara verdiği destek, Katar ile askeri ilişkisi ve NATO’yu tersleyip Rus hava sistemleri satın alması ki bu ABD’yle memnuniyetsizliğini işaret etmek için atılan bir adımdı- bu bölünmeyi sadece daha da arttıracak.” (HABER MERKEZİ)