Yabancı basında İdlib: 'İdlib bahane, esas hedef Kürtler'
Almanya’da yayınlanan Telepolis’in Yazarı Thomas Pany, İdlib’de el Kaide terör örgütü ile görüşmeler yapılmasındaki çelişkiye dikkat çekti.
Thomas PANY
Telepolis
Erdoğan’ın Ukrayna devlet başkanı Poroşenko ile basın toplantısı sırasında uyuklamasına şaşmamak lazım. Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD ile vize konusunda olduğu gibi, çeşitli cephe ve kesimlerde, kontrol edilmesi güç birçok çatışmayı körükledi.
İnsan hakları savunucusu Peter Steudner’e yüksek ceza verileceğinin bildirilmesi Almanya ile ilişkileri daha da karmaşıklaştırdı. Almanya’nın Türkiye’yi ziyaret edecek vatandaşlarını resmen uyaracağından söz ediliyor.
Meşale Tolu’nun Silivri’de görülen davasının sonucu, bu tarzdan sorunlarda ortak yanın “terör örgütleriyle, açık söylersek Erdoğan karşıtlarıyla ilişki içinde olmak” olduğunu bir kez daha gösterdi.
Meşale Tolu‘ya, MLKP ile bağlantı içinde olmak suçlaması yapılıyor. Peter Steudner’in neyle suçlandığı ise henüz açık değil. Dışişleri Bakanlığı, iddianamenin ellerine geçmediğini bildirdi. Ancak bilinen, onun da terör örgütleriyle ilişki içinde olduğunun iddia edildiği.
ABD ile Türkiye arasındaki vize krizi, ABD konsolosluğu görevlilerinden birinin gözaltına alınmasıyla başladı. Türk yetkilileri, adamın Fethullah Gülen hareketiyle bağlantı içinde casusluk yaptığını ileri sürüyor.
İDLİB NASIL CİHATÇILARIN OLDU?
Bu, klişelere dayalı ‘terör örgütüyle bağlantı içinde olmak‘ suçlamalarının karşısında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütü ilan edilen el Kaide ailesine ait Cephesi’yle ilişkileri var. Şimdiye kadar sık sık ismini değiştirmiş olsa da örgütün hedefi değişmedi.
Geçen Pazar günü Erdoğan, Kuzey Suriye’de İdlib’te bir operasyon yapılacağını bildirerek tanklarını gönderdi. Astana’da alınan karara bağlı olarak İdlib’in çatışmasız bölge haline getirilmesi ve korunmasının hedeflendiği belirtildi. Buna göre, Rusya dış sınırları korurken Türkiye ateşkesin sağlanmasını garanti edecek. Bu amaçla 500 gözlemci İdlib’e yerleştirilecek.
İdlib, el Kaide milislerinin yoğun olduğu bir yer olduğu için tehlikeli bir misyon. Bölgenin bu hale gelmesinde Türkiye’nin savaşın başından beri Cihatçılara lojistik destek vermiş olmasının rolü büyük.
Eğer Türkiye, 2011’de çatışmalar başladığında, sınırları kapatıp, silah, askeri malzeme, komşuda bir emirlik kurma hazırlığı içindeki milislere gerekli malzeme, acemi er, destekçi akışına izin vermeseydi darbeciler bu denli güçlenemezlerdi.
Türkiye’nin İslamcı milislere yaptıklarıyla ilgili suçlamaların en azı bu kadar. Yoksa geçen yıllar içinde Türk ordusu aracılığıyla aktif destek verildiği de belirlendi. Türk gizli servislerinin el Nusra’ya veya Ahrar’uş Şam’a silah ve malzeme göndermesi gibi başka birçok olay, Türkiye’nin Esad’ı devirmek isteyen güçlerle sıkı ilişki içinde olduğunu gösterdi.
İdlib’teki şimdiki durum da Türkiye’nin Esad’ı devirmek için yıllarca çaba harcayıp her türlü muhalif grubu, her yolla, desteklemesinin sonucu.
EL KAİDECİLER TÜRKİYE’YE Mİ SIĞINACAK?
İdlib’te yeni bir insani felaketin olup olmayacağı El Kaide’ye bağlı bir şey. Şu an şehirde 2 milyon kişi yaşamakta ve bunların büyük bir kısmı ülke içi mülteciler. Halkın dörtte üçü dış yardıma muhtaç. Bu yardımın gelebilmesi ise bölgedeki duruma bağlı. El Kaide savaş kararı alırsa yardım örgütleri yaptıkları yardımı ve bakım hizmetlerini durdurmak zorunda kalacaklar. El Nusra cephesinin diğer bir korkusu ise milislerinin Türk ordusuna katılmaları. Bir üniformanın çıkarılıp diğerinin giyilmesi bölgede ilk kez olacak bir olay değil.
Elijah Magnier, Türkiye’nin el Nusra ile çatışmaktan kaçınacağını söylüyor. Türk ordusu ve müttefiklerinin El Kaide’nin savaş timleriyle savaşacak gücünün olmadığını belirtiyor.
Hem cihad örgütleriyle hem de Türkiye ile iyi ilişki içinde olan Charles Lister ise, Türk temsilcilerin El Nusra temsilcileriyle, El Nusra’nın, çatışmasız şekilde bölgeden uzaklaşması için bir koridor oluşturulması konusunda anlaştığını bildirdi.
Üzerinde anlaşmaya varılan tampon bölgenin Kürt bölgesi Afrin sınırında olması ise oldukça enteresan. Bu yolla, Türkiye’nin tam da istediği gibi, Afrin birçok cepheden kuşatılmış olacak. Erdoğan’a göre esas mücadele edilmesi gereken yer teröristlerle dolu Afrin. Bu mücadelede El Nusra’nın rolü ve hangi isimle yoluna devam edeceği merakla bekleniyor. Birçok gözlemci, Rus bombardımanlarından kurtulmak için örgütün yeni isim ve yeni giysilerle karşımıza çıkacağına inanıyor. Bazı üyelerinin Türkiye’ye sığınacağına da kesin gözüyle bakılıyor.
(Çeviren: Semra Çelik)