17 Ekim 2017 00:40

Ford işçisinden TEOG tepkisi: Bizim çocuklarımız denek değil

Kocaeli'de bulunan Ford Otosan'da çalışan bir işçi, son zamanlarda değişen müfredata ve özellikle TEOG tartışmalarına tepkili...

Paylaş

Arzu ERKAN 
Kocaeli

Cumhurbaşkanının çıkışının ardından birkaç gün içinde TEOG (temel eğitimden ortaöğretime geçiş) sınavını kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı, yeni sistem üzerine çalışmaların sürdüğünü açıklarken, çocukları yıllardır TEOG’a hazırlanan veliler şaşkın ve endişeli. 

Mağduriyet yaşayan kesimlerin başında ise 8. sınıfa giden öğrenciler ve velileri geliyor. Yeni eğitim öğretim döneminin başlaması ile birlikte kıt kanaat olanakları ile çocuklarını dershaneye yerleştiren veliler, ‘Peki, şimdi ne olacak?​’ sorusu ile baş başa. 

Bütün bu belirsizlik içerisinde çocukları için en doğru olanın arayışı içindeki Ford Otosan işçisi bir anne ile görüştük. Oğlunun 6. sınıfa geçmesiyle birlikte TEOG sınavı telaşı içerisinde 2 yıldır çocuğu ile birlikte adeta ortaokulu yeniden okuyan bir annenin hikayesi onunki. “Oğlum mutsuz, ben kaygılı... Çocuklarımızın geleceği ile oynamaya ne hakları var!” diyen kadın işçi, çözümün sınav odaklı değil, çocukların ilgi ve yeteneklerini geliştiren bir eğitim sisteminde olduğunu düşünüyor. Öğretmen ve velilerin iş birliği halinde belirleyici olduğu bir sistem...

Ford Otosan
Ford Otosan işçisi bir anne, Evrensel'e verdiği röportajda 'Oğlum mutsuz, ben kaygılıyım' diyor...

TEOG sınavının kaldırılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

TEOG gitti, yerine ne geldi bilmiyoruz. Oğlum 8. sınıf öğrencisi. Bu sene dershaneye başladı. Dershane ücreti 7 bin lira. Kredi ile ev aldık, her ay 2 bin lira geri ödemesi var. Buna rağmen çocuğumu dershaneden almaya cesaret edemiyorum. Çünkü tam bir belirsizlik var. Oğlumun not ortalaması çok yüksek, 98. Şimdi deniyor ki ‘TEOG kalktı, not ortalaması 85’in üzerinde olan çocuklar iyi okulların sınavlarına girebilecek...’ Peki ya yerleşemezse? Sınav odaklı bir sistem kötü evet, ama hiç olmazsa ekonomik durumu olmasa da başarılı öğrencilerin iyi bir okula yerleşme şansı var. 85 ortalama diyerek zaten binlerce çocuk saf dışı bırakılıyor. Üstelik bir tarafta özel okullarda okuyan çocuklar, bir tarafta da benim gibi kıt kanaat geçinip sadece 1 yıl çocuğunu dershaneye verebilen insanlar. Neden benim çocuğumun iyi bir eğitim alması engelleniyor? Evimin yakınında bir Anadolu lisesi var. Zaten tüm okullar Anadolu lisesine çevrildi biliyorsunuz. Bizim yakınımızdaki okulun niteliği ile ilgili kuşkularım var. Bir liseye yerleşemezse, buraya gitmek zorunda...

TEOG sınavında 6. sınıftan itibaren not ortalaması belirleyici olduğundan çocukları 6. sınıfa geçtiği andan itibaren velilerde TEOG telaşı başlıyordu. Sende de öyle olmuştur herhalde. Hem fabrika işçisi olup, hem de çocuğuna, derslerine vakit ayırma şansın oldu mu? 

Oğlum 6. sınıfa geçtiğinden beri, not ortalaması yüksek olsun diye adeta kendimden vazgeçtim. Arkadaşlarımla bile görüşmedim. İşten çıktım yorgun argın eve geldim. Her akşam ders çalıştım oğlumla birlikte, test çözdüm. Yeniden ortaokulu okudum adeta. Bu kadar yıldır oğlumun iyi bir eğitim alması için emek harcıyorum. Benim bu emeğim ziyan mı olacak şimdi? 

Peki, oğlun bu durumdan nasıl etkilendi? Bakan Yılmaz sınavın kaldırılma gerekçesini çocukların yaşadığı sınav stresi ile gerekçelendirdi. Stres ortadan kalktı ve rahatladık diyebiliyor musun?

Oğlum şaşkın, oğlum mutsuz. ‘Anne şimdi ne olacak?​’ diye soruyor. Oğlumla ilkokuldan beri birlikte okuyan bir arkadaşı var. Kızın stresten kafasında yaralar çıktı. Kimin ne hakkı var buna? Nasıl oynarlar bu çocukların duygularıyla, geleceğiyle?

TEOG yerine getirilecek sisteme ilişkin belirsizlik sürerken senin de sohbetimizin başlangıcında ifade ettiğin gibi Bakan Yılmaz’ın kamuoyu ile paylaştığı yeni sisteme ilişkin kimi bilgiler de var. Örneğin ‘test usulü değil klasik olacak sınavlar’ deniyor. Nasıl değerlendiriyorsun?

Ben sınavların test olarak yapılmasına karşı çıkıyorum. Bir şey öğrenemiyor çocuklar, sadece ezberliyor. Sorulan soruyu anlama, o soruya cevap verme, kendi düşüncelerini ifade etme gelişmedi çocuklarda. Ben şanslıyım, ilkokul öğretmeni klasik sınav yapardı. Dolayısıyla oğlum yatkın. Şimdi diyorlar ki ‘Sınavlar klasik olacak’. Yıllarca bu çocukları test sistemine siz alıştırmadınız mı? Nasıl olacak, nasıl üstesinden gelecek bu çocuklar şimdi? Bu kararlar, bu kadar kolay alınmamalı. Çocukların düzeyi, ruh hali bunlar hiç mi hesaba katılmaz? Bu nasıl bir anlayış bilmiyorum! Bizim çocuklarımız denek değil. ‘Hadi bu olmadı, o zaman şunu deneyelim!’ Bu kadar basit mi?

Adnan Gümüş'ün "Sorunun çözümü: İstediği okula ve üniversiteye kayıt yaptırma hakkı" ulaşmak için tıklayınız

BEN ÖZ GÜVENLİ OLSUN, HER ŞEYİ SORGULASIN İSTİYORUM, ONLAR BİAT ETSİN İSTİYOR

Eğitim sisteminin sorunu sadece sınavlar değil kuşkusuz. eğitim müfredatı da değişti. Müfredat değişikliği ile ilgili ne düşünüyorsun?

Ben çocuğumu yetiştirirken ‘Aman oğlum doktor olsun, mühendis olsun. İyi paralar kazansın’ diye yetiştirmedim. Memleket için faydalı işler yapacak, memleket derdi olan bir insan olsun istedim. Böyle yetiştirmeye çalıştım. Deyim yerinde ise koyun gibi olsun istemedim. Gördüğü yanlışlara itiraz etsin. Her şeyi sorgulasın, öz güvenli olsun, her ortamda kendini ifade edebilmeyi başarsın... Müfredat değişikliği ile sorgulamayan, her şeye biat eden bir insan olsun istiyorlar. Ben bunu istemiyorum.

Böyle düşünmene neden olan ne peki? Din derslerinin artırılması, eğitimin dini içeriklerle donatılması mı? Müfredat değişikliğine karşı çıkanlara ‘Neden karşı çıkıyorsunuz, çocuklarımız dini öğrenecek’ deniyor? Laik eğitim talebini dile getirenler dinsizlikle suçlanıyor... Sen ne diyorsun bu duruma?

Ben dini inançları kuvvetli olan, ibadetini yerine getirmeye çalışan bir insanım. Orucumu da tutarım, namazımı da kılarım. Sabah işe gitmeden önce kalkar namazımı kılarım. Oğlumu da kaldırırım, o da benimle birlikte kılar. 32 farzı da öğrettim. Bu sene peygamberimizin hayatını anlatan bir kitap aldım ona. Birlikte okuduk. Ama Nutuk’u da aldım. Ben Atatürkçü bir insanım. Cumhuriyet değerlerine, Atatürk devrimlerine gönülden bağlıyım. Oğlumla inkılap tarihi derslerine çalışırken fark ettim ki sadece Osmanlı tarihi var. O kadar ayrıntılı ki yok hakanlar, yok padişahlar, yok hayatları... Osmanlıda kullanılan mühürlere kadar öğrendik. Oğlumla ben de öğrendim. Ama cumhuriyet yoktu, Atatürk devrimleri yoktu. Ben oğlumla konuşup anlatmasam, Atatürk düşmanı, Osmanlı hayranı bir çocuk olabilir. Müfredat değişikliği buna hizmet edecek. Ben zaten çocuğuma dini eğitimi kendim veriyorum. Din dersi zorunlu sureleri öğretse anlarım. Cihat öğretmek nedir ya? Böyle bir eğitimin ardından nasıl çocuklar yetişecek kaygılıyım, korkuyorum.

İhsan Çaralan yazdı: "Ayrımcılık, rüşvet, torpil, hatır-gönül, özelleştirme ve imam hatipleştirme sistemi!

ARKADAŞIM TEOG KALDIRILINCA İLK KEZ ERDOĞAN’I ELEŞTİRDİ

Peki, eğitim sisteminde yapılan tüm bu değişiklikler çalıştığın fabrikada nasıl tartışılıyor? 

Referandumda çok tartıştım insanlarla. Sağlıklı bir tartışma sürdüremiyorsun, ciddi bir kutuplaşma var sonuçta. O nedenle, çalışma arkadaşlarımla karşı karşıya gelmemek için, bu tartışmalardan kaçınıyorum. Ama akraba çevremle ve  fabrika dışındaki arkadaşlarımla çok tartışıyorum. Mesela liseden beri görüştüğüm bir arkadaşım var. Kendini AK Parti, Tayyip Erdoğan hayranı olarak tanımlıyor. İki sene önceye kadar çalışmıyordu. 35 yaşından sonra çalışmaya başladı. İki çocuğu var. Biri üniversiteye hazırlanıyor, biri oğlumla yaşıt. Çocukların dershane masrafını çıkarabilmek için o da çalışmak zorunda kaldı. Bir maaşla tüm bu masrafların üstünden kalkmak mümkün değil çünkü. Çok tartışırdık onunla. Benim her eleştirim karşısında, Erdoğan ve Ak Parti’yi çok hararetle savunurdu. TEOG kaldırıldıktan sonra ilk kez Erdoğan’ı eleştirdiğini duydum. ‘Eğitim sistemini ne hale getirdiler. Bu kadar da oynanmaz ki bir öyle, bir böyle ne olacak şimdi’ demeye başladı.

VELİLER VE ÖĞRETMENLER BELİRLEYİCİ OLMALI

Sence çözüm ne peki? Nasıl bir eğitim sistemi olmalı? 

Nasıl bir eğitim sistemi olmalı? Bu sorunlar nasıl çözülebilir açıkçası hiç düşünmedim. Evet, eleştirilerim çok. Peki, alternatifi ne, çok bilmiyorum. Bir sistemde sorun varsa önce bu sorunun kaynağı ne onu konuşmak lazım herhalde. Sorgulayan, eleştiren, merak eden çocuklar nasıl yetiştireceğiz, bunu düşünmeliyiz. Çocukların ilgi alanlarının, becerilerinin tespit edilmesi gerekiyor. Bu tespit edilebilmeli ki çocuklar öğretmenleri ve velileri tarafından doğru yönlendirilebilsin. O nedenle de ben eğitimdeki sorunların çözümünün veli ve öğretmen iş birliğinden geçtiğini düşünüyorum. Veliler ve öğretmenler bu süreçte belirleyici olmalı. Bir şey değişecekse bizim de görüşümüz alınmalı.

ÖNCEKİ HABER

Tamteks patronu 14 işçiyi kapının önüne koydu

SONRAKİ HABER

Sendikacılar işçinin sonunu getirdi, yönetemediler grevi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa