Yazar Aslı Erdoğan, Evrensel'in sorularını yanıtladı
Kendisine verilen ödülü almak için Frankfurt Kitap Fuarına giden Yazar Aslı Erdoğan, Evrensel'in sorularını yanıtladı.
Aziz KOÇYİĞİT
Frankfurt
Özgür Gündem Gazetesi Yayın Danışma Kurulu Üyesi olduğu için tutuklanıp 136 gün cezaevinde kalan Yazar Aslı Erdoğan ile kendisine verilen ödülü almak üzere geldiği Frankfurt Kitap Fuarında bir araya geldik. Sorularımızı yanıtlayan Erdoğan, edebiyat konuşmayı özlediğini söyledi. Avrupa’dan pek çok ödül aldıklarını, “Ödüllerin üzerinde bir tür tekel kurduk diyebilirim” sözleri ile yorumlayan Erdoğan, “Bir yazar susturulmuşsa, bir gazeteci hapse atılmışsa işini iyi yaptığı içindir” dedi.
‘EDEBİYAT KONUŞMAYI ÖZLEMİŞİM’
Uzun süreden sonra ilk defa yurt dışına çıkıyorsunuz ve bugün fuardasınız neler söyleyeceksiniz?
Ben, fuarın Fransız standını ziyaret ettim ve ne kadar özlediğimi fark ettim. Edebiyat konuşmayı, ödülleri, edebiyatı ciddiye alan insanları... Biz maalesef Türkiye’de ve buraya gelen insanlar da, sadece ve sadece Türkiye’de hapsedilmiş insanları, gazeteci ve yazarlar üzerine konuşuyoruz. Kendi edebiyatımızla ilgili konuşmayı çoktan bıraktık. Bu asla hak etmediğimiz bir durum. Yani bir anlamıyla da edebiyat bize biraz lüks kalmaya başladı. Durum o kadar vahim ki Türkiye’de, gazeteciler, yazarlar hapishanede iken, edebiyat ödüllerini tartışacak halimiz kalmadı.
‘ÖDÜLLER DAYANIŞMA İÇİN...’
Türkiye’de gazeteciler baskı altında, hapsediliyor. Ve hapsedilmiş veya iktidara karşı mücadele edem son dönemde çok sayıda Türkiyeli gazeteci, yazar ödüle layık görüldü. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet. Ödüller üzerinde bir tür tekel kurduk diyebilirim. Ben en son, Erich Maria Remarque ödülünü aldım. Medya ödülü aldım. Şimdi bir ödülüm daha var Almanya’da. Ben bunları daha çok Avrupa’nın bizimle bir dayanışması gibi yorumluyorum. Özellikle Avrupa Kültür Vakfı Ödülü aldım. Yani sanatıma verilen bir ödüldü ama diğerleri bir ölçüde dayanışma ve barış çabası için verilen ödüllerdi. Ancak küçümsenmemesi gereken şeyler bunlar. Edebiyatçıların barışa ve düşünme özgürlüğüne katkıda bulunabileceği düşüncesi bile bize çok yabancı geliyor artık. Edebiyat ve edebiyatçıyı çok küçümsediğimiz için! Bırakalım bu insanlar biraz yüceltsin.
Ödüllerde biraz da politik yaklaşım söz konusu mu?
Elbette. Ben bunda yanlış birşey de görmüyorum. Edebiyat politikanın dışında kalmaz ve kalmamalı da. Bir yazar susturulmuşsa bir gazeteci hapse atılmışsa, işini iyi yaptığı içindir bir yanıyla. Bunun bir ödülle göz önüne getirilmesinde ben yanlış bir şey görmüyorum.
‘KENDİLERİNE YAKIN OLMAYAN YAZARLARA YER YOK’
Türkiye Ulusal Standı’nı nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha doğrusu Türkiye’nin Fuar’da bu şekilde temsil edilmesini.
Daha çok hükümete yakın yayıncılar temsil ediliyor sanırım. Keşke böyle olmasaydı. Eskiden böyle değildi. Türkiye’nin konuk olduğu 2008’de yine Erdoğan dönemiydi ama o zaman çok daha açıktılar. Ben bile çağrılmıştım. Bazı yazarlar boykot etmişti. Ben etmeyenlerdendim. Türkiye edebiyatını çok daha iyi tanıtmıştık. Şimdi sanırım kendilerine yakın olmayan yazarlara yer vermiyorlar.
Türkiye edebiyatının önemli yazarlarının eserleri stantta yoktu. İslami ve Osmanlı tarihinin öne çıktığı bir stant gördüm ben.
Hiç şaşırmadım. Yazık yani. Türkiye’nin bir kültür birikimi var, bir edebiyatı var, bir tiyatrosu, operası var, bir sineması var ve kalıcı hasarlar vermeye başladılar. Bu yazarlar, bu insanlar o kadar kolay yetişmiyor. Parmak ucuyla cezaevine attığınız insanlar bir günde yetişmiyor. Ben hep şöyle söylüyorum: Yazarları hapsederek kendi dilinizi kesiyorsunuz!