AKP’li işçiler şikayetçi ama ‘alternatif yok’ diyor
Evrensel'e konuşan AKP’ye oy vermiş işçiler, AKP'nin işçiler için bir şey yapmadığını belirterek, başka bir seçeneklerinin olmadığını dile getirdiler.
Vedat YALVAÇ
İstanbul
AKP ile Cemaat arasında başlayan tartışmalarla gündeme gelen yolsuzluk iddiaları ve akabinde meydana gelen 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler, işçilerin kafasındaki soru işaretlerini büyütüyor. İşçiler, AKP döneminde pek çok kayıplarının olduğunu ve hükümetin işçiler için bir şey yapmadığını düşünse de şimdilik başka bir alternatif görmüyor. “Başka biri olsa elbette bunları değiştirmek lazım” diyen Arda Cam işçisi, AKP’ye oy verme gerekçesini “Memleketi bu halde kime teslim edelim?” diyerek açıklıyor. Referandumda “hayır” oyu veren ancak 2019 seçiminde yine AKP’ye oy vermeyi düşünen Akkim işçisi ise “4 yıl boyunca ne olacak?” diye kara kara düşündüğünü söylüyor.
Patronu, Hükümeti ve sendikaları hizaya getirecek, işçiyi rahata kavuşturacak çözümün işçilerin birliğinden geçtiğini ifade eden işçiler, “Ancak işçiler bu bilinçte değil. Bir kişinin ağzına bakıyoruz, sorgulamamız gerekiyor” diyor.
‘13 YAŞINDAKİ KIZIM ÇALIŞIYOR’
AKP döneminde işçilerin çok kaybı olduğunu ifade eden Arda Cam işçisi, “Taşeronu Özal icat etti ama AK Parti palazlandırdı. Taşeronlaşma bir sürü hak kaybına neden oluyor” diyor. İşçilerin ciddi bir geçim sıkıntısını olduğunu ifade eden işçi, “Benim kızım 13 yaşında ama aldığımız para yetmediği için okullar tatile girdiği zaman çalışıyor” diyor. AKP’nin iktidarda olduğu süre boyunca geçen hayatını şu şekilde anlatıyor: “Eskiden belediyelere rahat girip çıkamıyordum şimdi giriyorum ama sadece derdimi anlatabiliyorum, sorunum çözülmüyor. Eskiden bir fırın vardı ekmek alabiliyordun. Ama şimdi bir sürü fırın koyuyorsun ama ekmek alamıyorsun. Hükümet, ‘Şu kadar sağlık tesisi açtık, şu kadar devlet hastanesi kurduk bu kadar sağlık ocağı açtık’ diyor. Ancak ben Esenyurt Örnek Mahallesi’nde oturuyorum. Benim aile hekimim Kıraç’ta. Bir arabaya binip gidiyorum bir o kadar da yürüyorum. Eczaneye gidiyorsun. ‘Muayene ücreti şu kadar’ diyor, 10 liralık ilacı alıyorsun 60 liraya.”
Zorunlu BES gibi fonlara da değinen Arda Cam işçisi, “Fon kuruyorlar. Onları da patronlara aktarıyorlar. Yine bizi sömürüyorlar” diye konuşuyor.
YASAL DÜZENLEMELER İŞÇİYİ KORUMUYOR
Hükümete “Beni neden korumuyorsun” diye soran işçi şöyle devam ediyor: “İşvereni koruyorsun ama patronlar açıktan Anayasayı ihlal ediyor. Onlara bu gücü veren bizim oylarımızla iktidara gelen Hükümet. Mesela işçi işe iade davasını kazanıyor. Tekrar işe geri geliyor ancak patron parasını vererek işe almıyor. Eğer patron karar verecekse o zaman niye mahkemeler var?”
Son yasal düzenlemelerin de işçilerin aleyhine olduğunu ifade eden Arda Cam işçisi, “Şimdi bir kıdem tazminatı davası açsam zorunlu olarak ara bulucuya gideceğim. Ben hakkım olan şeyin pazarlığını neden yapayım?” diye soruyor. Arda Cam işçisi başından geçen bir olayı anlatıyor: “ESPİM (Esenyurt Belediyesi İstihdam Merkezi) aracılığıyla plastik fabrikasına gittim. İşveren temsilcisi ile görüştüm. İşe uygun görüldük. Benimle birlikte 2 arkadaşım da uygun görüldü. Yedinci ayın 3’ünde işbaşı yaptım, 6’sında iş akdim feshedildi. Sigorta girişim bile yapılmadı. Gerekçesi, sağlık sorunlarım. 4 günlük yevmiyemi verdiler. Alo 170’i aradım. Beni SGK’ye yönlendirdiler. 3 ay inceleme yapacaklarmış. Şimdi burada adalet var mı? Bir de ESPİM gönderiyor beni, ESPİM sorumlu değil mi? O da hükümetin belediyesi. Dolayısıyla Hükümet de sorumlu değil mi?”
YARGI SİSTEMİNE MÜDAHALE EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Anayasanın değişmesi gerektiğini düşünen Arda Cam işçisi, öncelikle herkesin eşit bir şekilde sorgulanıp yargılanmasını istiyor. “Milletvekilliğinin kalkan olarak kullanılmaması lazım” diyen Arda Cam işçisi şöyle devam ediyor: “Yargı sistemine müdahale edildiğini düşünüyorum. Şu anda da adalet sisteminin bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Açığa alınanların ve içeri alınanların hepsinin suçlu olmadığını düşünüyorum. Normalde bir insanın suçu sabitlenmeden suçlu ilan edilmemesi lazım. Ama burada insanlar suçlu ilan ediliyor. Elbette vardır bir açıklaması ama ben hakkaniyetli bir açıklama olduğunu düşünmüyorum.”
‘BİZDE BU CAHİLLİK VARKEN FETÖ GİBİLER YİNE ÇIKAR’
Bir dönem kendisinin de Cemaate ilgi duyduğunu ifade eden Arda Cam işçisi, “Ama ben aldatıldığımı düşünüyorum. FETÖ’ye bir şey söylediğinde ben bile kavga eder hale geliyordum ama din cahilliğinden. Biz dinimizi bilerek yaşasaydık onun peşine takılmazdık. Ama FETÖ gibileri yine çıkar bizde bu cahillik varken. Hükümetin de aldatıldığını düşünüyorum ama soru işaretleri var kafamda. 2002 öncesi Gülen’in bir açıklaması var. Aynen şu ifadeyi kullanıyor: ‘Dairelere yerleşin dairelerdeki kardeşlerinizi koruyup kollayın.’ Buna ben bizzat televizyonda şahit oldum. Yani bu soru aklıma geldiği zaman, belli bir zaman çıkarları bir olup çıkarları ters düşünce mi kavga ettiler? Aklıma böyle bir soru işareti geliyor” diyor.
BİZDEN YANA YASALAR NEDEN HEMEN ÇIKMIYOR
İşçilerin ekonomik sıkıntı içerisinde boğuştuklarını dile getiren Akkim işçisi de “Sorun yalnızca patronlarda değil” diyerek şöyle devam ediyor: “Devlet yönetiminde de suç var. İşverenlere ‘Hep siz kazanmayın biraz da işçinize verin’ diyorsun ama işverene her türlü yetkiyi veriyorsun. İşveren her zaman ben daha çok kazanacağım diye bakıyor. Ona göre işçi bol çok çünkü. Birini çıkarıyor, diğerini alıyor. Bizim fabrikada bizi çıkardıktan sonra Aydos diye bir taşeron firma kurdular hemen. Yine patronu Akkim. Depo bölümünü taşerona çevirdiler, yavaş yavaş tüm bölümleri de taşerona çevirirler. Bayrama 2 gün kala işten çıkardılar. Parayı bir ay sonra baskılar sonucu yatırdılar. Her şey işverenin insafına kalmış durumda. Hep patrondan yana yasalar çıkıyor. SGK’ye gidiyorsun paramı yatırmadı diyorsun. Ben bir şey yapamam diyor. Sen ölmüşsün umurunda mı? Olan her zaman işçiye oluyor. Taşeronu kaldırmak istemiyorlar. Çünkü taşeron işçi daha az masraflı. Yani Hükümette söz var icraat yok. Daha doğrusu işlerine gelmiyor. Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘TEOG kaldırılsın’ diyor, ikinci güne hemen kalkıyor. Bizden yana yasalar neden hemen çıkmıyor?”
TRT PAYININ BENİMLE NE ALAKASI VAR?
Akkim işçisi de AKP dönemine ilişkin pek çok sorun sıralıyor. En büyük tepkisi vergilere. Pek çok şeyde TRT payının kesilmesine tepki gösteren Akkim işçisi, “TRT payının benimle ne alakası var? Telefon alıyorsun TRT payı, televizyon alıyorsun TRT payı... TRT’nin bana ne katkısı var? Ben doğru düzgün izlemiyorum bile. Üstelik işten atıldık, günlerdir direnişteyiz ancak bir tek bir kere Fox TV geldi, bir de siz geliyorsunuz. Türkiye’nin kanalısın bizim vergimizi alıyorsun ama bizi yayımlamak için gelmiyorsun. Öte yandan köprü yapıyorsun benim vergimle, hastanelerde sözüm ona sıra yok deniliyor ama gidiyorsun 1 buçuk saat bekliyorsun. Vekil sayısını arttırdılar. Yine bizim cebimizden çıkacak” diyor.
ÇOCUKLARI OKUTMAK DA PARAYLA
Eğitimin aileler için masraf anlamına geldiğini ifade eden, üç çocuk sahibi Akkim işçisi, şunları söylüyor: “Çocuğu okula yazdırdım. Daha pek çok şeyini alamadığım halde 700 lira ödedim. Üstünü başını aldım sadece. Her gün çocuğa 5 lira verdim. Geçen bir şey için 50 lira istediler okuldan. Devlet, okullarda güvenlik ve temizliği karşılamıyor. Bizden alınan paralarla karşılanıyor. Kayıt için 120 lira istediler, 2 top da A4 kağıdı istediler. Kitaplar ücretsiz ama yetersiz olduğu için öğretmenler sürekli yeni kitaplar istiyor.”
HÜKÜMETİ AİLE HÜKÜMETİNE ÇEVİRDİ
Erdoğan'ın hükümeti “aile hükümetine” çevirdiğini belirten Akkim işçisi, “Damadını getirdi. Kızını danışman yaptı. Muhtarlarla buluşuyor, patronlarla buluşuyor ama bir gün olsun işçilerle buluşmuyor. Bir yerden geçerken ancak selam veriyor ya da mitinglerde görebiliyoruz. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Herkes menfaatinin peşinde. Benim ne eksiğim var? Ben de gideyim Meclise. Yani bizim kafamız az çalışıyor onlarınki çok mu çalışıyor?” diye soruyor.
İŞÇİLER ‘ARAYIŞ VAR AMA SEÇENEK YOK’ DİYOR
AKP’ye ilişkin bunca olumsuzluğu sıralayan işçilere, “Peki saydığınız olumsuzluklara rağmen yine de oy verecek misiniz?” sorusunu yöneltiyoruz. Tüm seçimlerde AKP’ye oy veren ve referandum sürecinde “evet” diyen Arda Cam işçisi, şu yanıtı veriyor: “Ben evet dedim ama gerekçelerim var. Bu ülke parlamenter sistemle de yönetilse başkanlık sistemi ile de yönetilse bizim hayatımızda büyük bir değişiklik yaratacağını düşünmüyorum. Devletin yönetim sistemini değiştirmekle her şeyi değiştirebileceğini düşünmüyorum. Seçme şansımız yok. Önümüze bir seçim koyuyorlar. Ya herro ya merro diyorlar. Bilgi kirliği de var ortada. Bilgi kirliliği olduğu zaman her şey net öğrenilmiyor. Halka anlatılanlar iktidara geldikten sonra her şeyi unutuyor. CHP’de gelse aynı şeyi yapar, başka parti gelse de aynı şeyi yapar. İşçi geçmişten bugüne kadar ne kazanmış ne kaybetmiş, onu sorgulaması lazım. Ona göre kendi çıkarlarını koruduğunu düşündüğü bir siyasi anlayışı iktidara getirmesi lazım” diyor.
CHP TEK KESİME HİTAP EDİYOR
CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’yu alternatif olarak görmediğini söyleyen işçi, Kılıçdaroğlu önderliğinde yapılan Adalet Yürüyüşü’nü de samimi bulmuyor. Çevresindeki pek çok kişinin de bu şekilde baktığını aktaran Arda Cam işçisi şöyle devam ediyor: “Çevremdekiler, bir şeyi çözmek üzere yapıldığını, ülkenin faydasına olduğunu düşünmüyor. Ben mesela şu anda CHP’ye oy vermem. Bir liderlik problemi var. Yani Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi yönetecek vasıflara sahip değil. Liderlik vasfı yok. Ben geçmişte CHP’ye gönül vermiş bir insanım. CHP’nin kendini değiştirecek bir yapıya sahip olması gerekir. Ama şu an ona sahip değil. CHP’nin geçmişteki uygulamalarından dolayı antipatim var. Bu yüzden yaptıkları şeyleri de samimi bulmuyorum” diyor.
Akkim işçisi de Arda Cam işçisi gibi alternatif arayışında ancak o da CHP’yi alternatif olarak görmüyor. “Daha iyisi de yok ki” diyen işçi, “Daha iyisini bulabilsem gidip oy veririm. CHP’ye mi gidip oy vereyim? CHP tek kesime hitap ediyor” diye konuşuyor.
ŞİMDİ ALTERNATİF ÇIKSA ONA OY VERİRİM
Bugün seçim olsa yine AKP’ye oy vereceğini söyleyen Arda Cam işçisi, “Kendi ayağıma sıkıyorum biliyorum ama alternatif yok. Şimdi bir alternatif çıksa, kim olursa olsun oy veririm” diyor. Akkim işçisi de “2019’da yine AKP’ye oy vereceğim. Ama kara kara da düşünmüyor değilim. Acaba o 4 sene ne olacak diye düşünüyorum. Ama yok işte. Cumhurbaşkanını en azından tanıyoruz ve tecrübesi var. Yeni gelen birini ne kadar tanıyacağız. Başka bir çare yok yani” diye konuşuyor.
HİZAYA GETİRECEK OLAN İŞÇİ
İşçilerin tüm bu sıkışmışlık karşısında önerdiği ise birlik. Arda Cam işçisi, “Birlik olmadan bir hak elde edebileceğimizi düşünmüyorum. İşvereni, hükümeti ve sendikayı hizaya getirecek olan işçi ama işçi o bilinçte değil. İşçi kendisini yöneten kadrodan hesap sormuyor. Çünkü haklarını bilmiyor. İşten atılmış, işten atıldıktan sonra ne yapması gerektiğini bilmiyor. İşçinin örgütlenebilmesi için bilmesi lazım” diyor.
Birleşmeden kazanabileceklerine inanmadığını ifade eden Akkim işçisi de şöyle konuşuyor: “Tabii bizde de hata çok. Araştırmak, okumak lazım. Eğer yanlış bir şey varsa tepkimizi koyamıyoruz. Tepki koysak burada yanlış bir şey var deyip kendini düzeltir en azından. Mesela ben referandumda hayır oyu kullandım. Hayır dedim çünkü bize hiçbir şey sorulmadı. Televizyondan duyduk sadece. O yüzden hayır yüzde 49 oldu zaten. Daha farklı düşüncemiz var mı diye sorulsaydı, en azından bir anket olsaydı böyle bir sonuç olmazdı. TEOG’da da aynı şeyi yaptılar. Vekillerin kafası mı çalışıyor yalnızca, vatandaşın kafası çalışmıyor mu? Bir kişinin ağzına bakıyoruz. Bazen sorgulamamız lazım. Biz de eksiklik var.”