Müftü nikahı kesmedi: Arabuluculukla boşanmaya engel geliyor
AKP, müftü nikahı düzenlemesini meclisten geçirmesinin ardından boşanmaya da el attı. Ayrılmayı zorlaştıracak yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyorlar
Sevda KARACA
Eylem NAZLIER
Müftülere resmi nikah yetkisi verilmesinin ardından AKP’nin yeni hamlesi “boşanmaların artık mahkemeye gitmeden aile arabuluculuğu” ile gerçekleşmesi oldu. Kadınlar tepkili.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, boşanmak isteyenlerin “aile arabuluculuğu” kurumuna giderek “uzlaştırmacı veya hakem yoluyla” anlaşması üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Gül, “Vatandaşın vatandaşla, vatandaşın kamuyla, kamunun kamuyla olan uyuşmazlıklarının da mahkeme dışı yollarla çözülmesi için bir yargı paketi üzerinde çalışıyoruz. Adliyelerde herkesin önünde, özellikle aile mahremiyetini de ortadan kaldıracak şekilde mahkemelere gitmek yerine, boşanma konusunda bir dava açmadan aile arabuluculuk kurumuna giderek bu konuda mümkünse uzlaşmayı ya da sürdürülemez bir haldeyse, boşanacaklarsa da mahkemeye gitmeden kendilerinin bir uzman marifetiyle, arabulucu ya da hakem marifetiyle mahkeme psikolojisini görmeden bir aile arabuluculuğu üzerinde de çalışıyoruz” dedi. Gül’ün gerekçelerinin başında ise “dava açılmadan aile kurumunun ayakta durabilmesi” geliyor.
BOŞANMA KOMİSYONUNUN ÖNERİSİYDİ
Boşanma davalarında “arabuluculuk” sistemi, çok tartışma yaratan Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu’nun da önerisiydi. Mayıs 2016’da açıklandığında büyük tepkilere yol açan, buna rağmen bu dönem Meclis açılır açılmaz yeniden gündeme getirilen komisyon raporu, “boşanmalarda arabuluculuk sürecinin kullanılmasının faydalı olacağını” söylüyor.
Kadın örgütleri ise komisyonun bu önerisine karşı çıkmış, boşanmalarda arabuluculuğun AKP’nin Türkiye’nin ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesinde “yasak” olduğunu hatırlatarak, boşanma ve şiddet davalarında arabuluculuğun kadınlar açısından vahim sonuçları olacağı uyarısında bulunmuştu.
Eşitlik İzleme Kadın Grubu’nun boşanmalarda arabuluculuk uygulamasına ilişkin değerlendirmesi şöyleydi: “Arabuluculukta/uzlaşmada tarafların eşit olması kuralı görmezden gelinerek, kadınlar erkekler lehine işleyecek bir sürece sürükleniyor. Ayrıca boşanma ve kadına karşı şiddet ‘özel alan’ kabul edilerek devletin sorumluluk alanı dışına çıkartılmaya çalışılıyor. Yargının müdahalesi azaltılırken, dinin müdahalesi artırılıyor. Boşanma arabuluculuğu, kadınların iradesini erkeklere ve toplumsal kabullere teslim etmeye yönelik bir uygulama olarak devreye sokuluyor.”
TEPKİLER HAKLI ÇIKTI
Kadın örgütleri, müftülere nikah yetkisi verilmesine de, “medeni hukuk alanında ve kadınların boşanma, nafaka, mal paylaşımı gibi kazanılmış haklarında geriye gidişin önünü açacak bir hamle” olduğunu belirterek karşı çıkıyor.
Müftülere nikah yetkisi verilmesinin hemen ardından boşanmalarda da arabuluculuk sistemini gündeme getirmeleri bu kaygıları ve tepkileri haklı çıkardı.
SIRADA NE VAR?
AKP’nin kadınlara yönelik politikalarında “strateji belgesi” niteliği taşıyan ve adım adım uygulamaya konulan Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu raporu, başka pek çok hak kaybına yol açacak öneriler içeriyor. Bunlar, aynı zamanda “Sırada ne var?” sorusunun da cevabı:
* Rapor, şiddet durumunda kadına verilecek tedbir sürelerinin “kadınlar tarafından kötü kullanıldığı” ve “erkeklerin mağdur edildiği” iddiasına dayanarak, en fazla 15 gün olarak kısaltılmasını öneriyor. Üstelik, bu karar, kadının “belge ve delil sunması” koşuluna bağlanıyor.
* Raporda “Aile mahremiyetinin korunması” bahanesiyle, aile hukukuna ilişkin tüm davalarda duruşmaların gizli yapılması önerisi de yer alıyor. Bu öneri esas olarak kadın örgütlerini sürecin dışında bırakmayı, kadınları yalnızlaştırmayı ve zorunlu arabuluculuğa giden yolu açmayı amaçlıyor.
* Rapor, kadınların nafaka hakkını evlilik süresi ile kısıtlıyor. Böylece “Boşanırsam nasıl yaşayacağım” diye düşünen kadınları, boşanmadan caydırmaya çalışıyor.
* Nafaka kısıtlamasıyla da yetinmeyen Komisyon, mal paylaşımı için 1-2 yıl içerisinde dava açmayan kadının bu haklarını tümüyle kaybedeceği yeni bir düzenleme de öngörüyor.
* Aile terapisi ve rehberlik hizmetlerinin psikoloji, psikolojik danışmanlık, rehberlik, sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve eğitimi, sosyoloji, hemşirelik, tıp, öğretmenlik alanları ile sınırlı kalmaması, ilahiyat fakültesi mezunlarının da aile danışmanı olarak görevlendirilmesi de komisyonun önerileri arasında...
AV. DİREN CEVAHİR ŞEN: ŞİDDET VE ERKEK EGEMENLİĞİ ARTACAK
Kadın muhalefetine rağmen böyle bir yasayı geçirdiler. Bugün yaptıkları açıklama ile artan boşanmaların önüne geçmek için kadınları hizaya çekmeye çalışıyorlar. Mahkemelere, hakimlere talimat veriyorlar. Son dönemde Aile Mahkemelerinde görülen boşanma davalarının zorlaştırıldığını, hakimlerin “görüşün, anlaşın” dediğini görüyoruz. Tarafların ya da kadının boşanma konusundaki ısrarına rağmen aslında erkeğin beyanını dikkate alan, kadını eve ve aileye hapseden kararlar var.
Bu açıklama ile kadınları hayatına daha sert bir müdahale gelebileceğini anlıyoruz. Çünkü bu düzenleme daha fazla erkek şiddeti, daha fazla erkek egemenliği, daha fazla erkek iktidarı demek. Şüphesiz kadınlar evlenmeyi tercih ettiği gibi evlenmemeyi de tercih edebilir. Kadınlar, erkek şiddetine maruz kalıyorsa aile içerisinde, boşanma beyanını ifade ettiğinde mahkemeye başvurduğunda onu uğraştırmak anlamına gelecektir arabuluculuk yöntemi. Kadınların önüne engellerin çıkması demek. Kadınlar aile içine hapsedilmek isteniyor. Erkek şiddeti döngüsü içerisinden çıkarılmak istenmiyor. Devlet erkek şiddetinin, kadın katliamlarının, cinayetlerinin farkında. Bunu isteyerek ve bilerek yapıyor. Bunlarla mücadele etmenin tek yolu var, kadın dayanışmasını büyütmek. Kadınlar birlikte güçlü!
MOR ÇATI AVUKATI PERİHAN MEŞELİ: ŞİDDETİ ÖRTBAS ETMEK İSTİYORLAR
Adalet Bakanının açıklamasından boşanmak isteyenlerin iş mahkemesindeki gibi arabulucuya gönderileceklerini anlıyoruz. Bu, zorunlu arabuluculuğun önünü açmak demek. Bu İstanbul Sözleşmesine tamamen aykırı. Böylece şiddetin üstü örtülmüş olacak. Arabuluculuk yöntemiyle çoğunda şiddet olan evliliklerin bitirilmesi sürecinde kadınların şiddet uygulayan tarafla yüz yüze gelmek zorunda kalması söz konusu olacak. Bu, kadınların şiddete karşı başvurabileceği mekanizmaların da önüne bir engel teşkil edecek. Var olan şiddeti görünmez kılacak. Çünkü arabuluculuk süreçleri gizlidir. Şiddeti örtbas etmek, artmasına neden olabilir.
{{335539}}