28 Ekim 2017 01:11

HDP'li vekiller 1 yıldır tutuklu: 'Savunmasız hissediyoruz'

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu, Kürt siyasetçiler ve bölgedeki yurttaşlarla tutuklu vekilleri konuştuk.

Paylaş

Serpil BERK
Fırat TOPAL
Diyarbakır

Aralarında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da olduğu  HDP’li milletvekillerine yönelik gerçekleştirilen tutuklamalarda 1 yıl dolmak üzere. 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’nin barajı geçmesiyle AKP tarihinde ilk defa tek başına iktidar olmamasıyla başlayan süreçte çözüm süreci bitirilmiş, yeniden çatışmalı sürece girilmesiyle, milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve kimi HDP’li milletvekilleri 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanmaya başlamıştı. Geçen 1 yıllık süre içinde HDP’li milletvekillerine yönelik tutuklamalar devam ederken, kimi milletvekillerinin ise vekilliği düşürüldü. Halen HDP’li vekillerine yönelik baskılar devam ederken, Kürt siyasetçilerle, HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ile, CHP İstanbul Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu ve yurttaşlarla milletvekillerinin tutuklanmasını konuştuk. Halkın iradesinin gasbedildiği belirtilen konuşmalarda, Kürt halkının legal ve demokratik mücadelesinin engellendiğine dikkat çekildi. 7 Haziran seçimleri sonrası yeni konsept devreye sokularak, Kürt siyasetinin etkisinin kırılmak istendiği dile getirilen konuşmalarda yurttaşlar, milletvekillerinin tutuklamasından sonra baskıların arttığını, kendilerini savunmasız hissettiklerini söyleyerek, “Vekiller içerdeyken, güvende değiliz” mesajı verdiler.  

‘YARGI HUKUK DIŞI UYGULAMALARIN ZEMİNİYAPILDI’

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu

Milletvekillerinin tutuklu olmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu ve seçme seçilme hakkının ihlali olduğunu söyleyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Hükümet kendi iktidarını baskı ve hukuk dışı uygulamalarla sürdürebilme noktasına gelmiştir. Yargıda buna zemin hazırlayan bir tutum içerisindedir. Tutuklu olan HDP Eş Başkanının 1 yıldan uzun süredir yargı önüne çıkmaması, kendisiyle ilgili iddianamenin uzun sürede hazırlanması, hangi mahkemede yargılanacağı tartışmaları da bunun işaretidir. Hükümet referanduma giden süreçte HDP’yi ve arkasında ki siyasal gücü etkisiz hale getirmek istedi belki kısa vadede bunu başardılar ama uzun vadede yarattıkları bu hukuksuzluk altında ezilecekler”dedi. 

‘HALK İRADESİNE SAYGISIZLIK YAPILDI’

HDP Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım 

Siyasi iktidarın anayasal düzeni ihlal ettiğini söyleyen HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ise, “Millet iradesini diline pelesenk edenlerin nasıl milletin iradesini yerle bir ettiğini ibretle izledik. Bu ülke kurulduğundan beri halk iradesine bu kadar saygısızlık yapılmamıştı. Onlar için halk hak etmedikleri iktidara gelebilmenin aracıdır. Halk onların gözünde araçtır irade değildir. Belediyelerimize kayyım atandığında, Eş Başkanlarımız tutuklandığında dile getirdiğimiz vakit  ‘Kantarın topuzu kaçtığında herkesi hedef alır’ dediğimizde gülüp geçenler bir gün sıranın kendilerine geleceğini düşünmediler. Şimdi kendi belediyelerine kayyım atama, zorbalıkla görevden alma noktasına vardılar “ dedi.

‘DEVLET KÜRTLERİN LEGAL MÜCADELESİNDEN KORKUYOR’

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Sekreteri Mesud Tek

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Sekreteri Mesud Tek

HDP Milletvekillerinin tutuklanmasının her şeyden önce o milletvekillerine oy veren ve çoğunluğu Kürt olan halkın iradesinin ayaklar altına alınması olarak gören Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK)Genel Sekreteri Mesud Tek, şunları söyledi: “Milletvekillerinin tutuklanması Kürt sorunu konusunda, Kürtlerin legal ve demokratik mücadele alanlarını kısıtlamak ve onları dağa yöneltme politikalarıdır. Türk devleti kurulduğu andan itibaren bu politikayı gütmektedir. Kürt halkının her türlü demokratik örgütlenmesinin önüne engeller çıkarmıştır. Kürt dilini yasaklamayı anayasa maddesi haline getirmiştir. Kürt ve Kürdistan partilerinin kurulması bugün de yasaktır. Bütün bu uygulamalarda milletvekillerinin tutuklanması, siyasi partilerin kapatılması, siyasi parti yöneticilerinin gözaltına alınması, siyasi partilerin özellikle Kürdistan’da faaliyetlerinin önüne engel çıkartılmasının temel nedenleri devletin bu politikasıdır. Devlet, Kürtlerin legal, demokratik, meşru mücadelesinden korkmaktadır ve bu nedenle de böylesine antidemokratik uygulamalara başvurmaktadır” dedi. 

‘OHAL İLE KÜRTLERE SALDIRILAR ARTTI’

Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik

Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik

OHAL gerekçesiyle Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerine saldırıların yoğunlaştığını dile getiren Kürdistan Özgürlük Partisi(PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, “2015 temmuzunda savaşın tekrar başlaması bu günkü tablonun başlangıcıdır. O dönemlerde ne yazık ki PKK’nin de devletin bu planını görememesi ya da bu plana zemin hazırlayan bir yaklaşımla şehirlerde çatışmaları geliştirmesi, Türk devletinin planlarına daha uygun bir zemin yaratmış oldu. Ardından tabii darbe girişimi ve OHAL bu süreci daha da pekiştirdi. Bu nedenle de savaş, OHAL, çatışma, çözümsüzlük siyaseti bir bütün olarak değerlendirilmeli, bu sürece derhal son verilmelidir. Kürdistan meselesi, siyasal, milli meseledir. Bunun görüşmeler, diyalog yoluyla, siyasal yollarla çözülmesi gerekiyor. Bu anlamda bir bütün olarak özgürlüğe, demokrasiye, adalete yapılan her saldırı çözümsüzlüğü derinleştirmektedir”dedi. 

‘7 HAZİRAN SORNASI YENİ KONSEPT BAŞLADI’

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek

7 Haziran seçimlerinden sonra Kürtlerin sivil siyasetin dışına itilmeye çalışıldığını söyleyen Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, “AKP’nin  7 Haziran yenilgisinden sonra  yeni bir konsept başladı. En başta sivil siyasetin etkisinin kırılması hedefleniyordu. Selahattin Demirtaş ile ağırlaşan ve devam eden süreçle Kürt halkına verilen mesaj şudur; siz seçersiniz kendi iradenizle ama eğer bizim hesabımıza gelmezse, devletin konseptine uymazsa, AKP’nin konseptine uymazsa biz kanun, nizam, sizin iradenizi tanımayız, alır içeri atarız deniliyor. Bir hesap var 2019 seçimlerine yönelik, bu seçim hesabına dönük olarak başta Demirtaş olmak üzere Kürt siyaset kadrosu içeride rehin olarak tutuluyor. Hiçbir iktidar, hiçbir rejim zor ve şiddetle ayakta durmamıştır, AKP’de ayakta durmayacaktır. Buna karşı Kürdistan’ta ulusal, demokratik bütün güçler bir araya gelmeli diyoruz. Bu sessizlik böyle devam etmeyecek bu er geç kırılacaktır” dedi.

‘KENDİMİZİ SAVUNMASIZ HİSSEDİYORUZ’

Dağkapı Meydanı

Dağkapı Meydanı’nda sohbet ettiğimiz yurttaşlar 'Sesimiz kısıldı. Kendimizi savunmasız hissediyoruz' diyorlar

Yurttaşlara konuşuyoruz. Dağkapı Meydanı’nda sohbet ettiğimiz gençlerden  Elvan Vural (Esnaf), Diyarbakır halkının tedirgin olduğunu dile getirerek,  “Bir balon patlıyor en basiti korkuyoruz, 2 tane ambulans arka arkaya geçse ne oldu acaba diye tedirgin oluyoruz. Seçtiğimiz vekillerin belediye başkanlarının tutuklu olmasının kentin bu tedirgin halinde etkisi var. Vekiller tutuklanmadan önce de belki yine rahat değildik fakat yaşadığımız sorun ve sıkıntıları dile getiren vekillerimiz vardı en azından. Sadece bizim değil kadınların, Alevilerin tüm halkların sesiydiler şimdi bu ses kısıldı. Kendimizi savunmasız hissediyoruz” dedi. 

‘SESİMİZİ KİM DUYURACAK?​’

Son iki yılda Diyarbakır’da rahat hareket edilen bir ortamın kalmadığını söyleyen üniversite öğrencisi Akif Budak, “Yaşadığımız kentte huzur yok. Eski ortamını arıyoruz Diyarbakır’ın. Vekillerimizin tutuklanması bizleri siyasi olarak geriye götürüyor. HDP  muhalefetin yani bizlerin sesiydi. Sorunlarımızı dile getirip çözüm üretiyor. Seçilmişlerimiz tutukluyken bizim sesimizi kim duyuracak? Bu yüzden vatandaş olarak seçtiğim vekillerin serbest bırakılmasını istiyorum” dedi. 

‘YAŞADIĞIMIZ BASKI ARTTI’

Vekillerin tutuklanmasıyla üzerlerindeki baskının arttığını dile getiren Cafer Özkaya, “Haninin köyünde yaşıyorum. Köyümüz Lice’ye sınır, sürekli operasyon var o yüzden bir yerden bir yere rahatlıkla gidemiyoruz. Operasyonların olduğu bölgelerde bütün köy yolları kapalı oluyor. İnsanlar köylerine rahatlıkla gidemiyor. Vekillerimiz tutuklu olmasa bunları yaşamazdık, en azından yaşadığımız mağduriyeti dile getirirlerdi” dedi. 

‘ONLAR İÇERİDE BİZ DIŞARIDA HAPİSİZ’

Sadece milletvekilleri değil yüzlerce insan içeride, kimse neden tutuklandığını bilmiyor” diyen Murat Ak,  “Herkes bu durumdan rahatsız, kimse konuşamıyor, OHAL’inde kalkmasını, milletvekillerinin bırakılmasını istiyoruz, normal insanlar gibi yaşamak istiyoruz” dedi.

TUTUKLU VEKİLLER VE VEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLENLER 

vekilime dokunma eylemi

HDP’li vekillerin ilk tutuklandığı tarih 4 Kasım 2016’dan bu yana İdris Baluken, Selma Irmak, Nursel Aydoğan, Abdullah Zeydan, Gürsel Yıldırım, Ferhat Encu, Çağlar Demirel, Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile beraber HDP’nin  toplam 9 milletvekili halen tutuklu.

1 yıldır tutuklu olan 9 milletvekilinin yanı sıra 5 milletvekilinin ise vekillikleri düşürüldü. Vekilliği düşürülen isimler ise şu şekilde: HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Siirt Milletvekili Besime Konca, Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Van Milletvekili Tuğba Hezer ve Eş Başkan Figen Yüksekdağ.

ÖNCEKİ HABER

Melih Gökçek: Erdoğan'ın emrine uyarak istifa ediyorum

SONRAKİ HABER

Bizler sel olursak önümüze koyacak set bulamazlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa