Bosch’ta tek beklenti talepleri karşılayan bir toplusözleşme
Bosch işçileri yeni sözleşmeyi ağırlaşan çalışma koşullarıyla karşılıyor. İşçilerin tek beklentisi taleplerinin karşılanması.
Uğur ÖKDEMİR
Bursa
Çalışma koşullarının her geçen gün ağırlaştığı ve daha da kötüye gittiği Bosch fabrikasında işçiler artan baskılardan bunalmış durumda. Fabrika yönetiminin işçi çıkarmak için sürekli açık aradığı fabrikada, yeni işçi kıyımları yapılacağı söylentileri dolaşıyor. Koşullar giderek kötüleşirken, işçiler de gözlerini MESS grup sözleşmesine çevirmiş durumda. Taleplerini karşılayan bir sözleşme olacak beklentisiyle fabrikadaki baskıları çektiklerini söyleyen işçiler, sendikacıların sözleşmeyle ilgili kaçamak yanıtlarının ise huzursuzluk yarattığını söylüyor.
Bosch’ta işçilerin köleleştirildiğini söyleyen bir işçi, “İşçiler üzerinde çok fazla baskı var. Bir işçinin üç dört makineye bakmasını istiyorlar ve çıkan parçaları kontrol etmesi isteniyor. Çıkan parça da bir hata oldu mu hemen tutanak tutuyorlar. Resmen işten çıkarmak için işçinin açığını kolluyorlar. İçerde sürekli bir bölüm değiştirme var ve bu durum karşısında yetkili olan sendika Türk Metal sesini bile çıkarmıyor. Sesini çıkarmadığı gibi bir de gelip işçiye dalga geçer gibi siz bir de Tofaş’a, Renault’ya bakın deyip gidiyorlar. Ama bir işçinin dört tezgaha bakmaya zorlandığını görmüyorlar. İşçi bu baskıları iyi bir sözleşme imzalanacak diye sineye çekiyor ama görüşmeleri sorduğumuzda sözleşme ile ilgili bir şey sorduğumuzda lafı sürekli değiştiriyor temsilciler bu da işçide bir huzursuzluk yaratıyor” diye konuştu.
ANLAŞTILAR MI?
Sözleşme konusu açıldı mı temsilcilerin kaçamak cevap verdiğini söyleyen bir başka işçi de şunları söyledi: “Sadece gelip idari maddelerden şu şu geçti diyorlar. Ama bunu ötesinde bir şey sorduğumuzda konuyu değiştirme yoluna gidiyorlar hemen. Parasal konulara geldiğimizde isteğimizi vermezlerse gerekirse greve gideriz dedikleri de oluyor ara ara ama eskisi gibi kesin şunu alacağız, yok bu olacak demiyorlar. Bu da işçide huzursuzluk yaratıyor. Bunlar el altından yine anlaştılar mı diye tedirginlik var.”
OHAL döneminde sözleşme süreci yaşayacaklarını belirten işçi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz OHAL’i greve karşı kullanıyoruz” yönlü açıklamasına tepki olduğunu ama açıktan kimsenin bir şey diyemediğini anlattı. İşçi, “AKP’li işçiler de her şeyi savunurken bunu savunamıyor. Çünkü patrondan yana olduğunun açık bir itirafı” diye konuştu.
OHAL ENGEL DEĞİL
Bir başka işçi ise “OHAL bizim için engel değil çünkü OHAL sürecinde tüm engellemelere rağmen mücadele edip belli kazanım elde eden işçileri gördük. Cam işçilerinin mücadelesi sonra EMİS sözleşmesi sonrası verilen mücadele bunlar hep OHAL koşullarında verildi. İşçide OHAL bize engel olmaz diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü fabrikada ki baskı artmış durumda, zamlar ardı ardına gelmiş durumda ama işçinin aldığı para hep geriye gitmiş durum böyle olunca OHAL bize engel olamaz demeye başlıyor insanlar. Kimse bize biz istedik ama OHAL engeli çıktı karşımıza demesin çünkü bu süreçte imzalanan sözleşmeleri gördük. Hemen yanı başımızda imzalanan Nestle sözleşmesi var. Oradan kendilerine ders çıkarıp hareket etsinler” dedi. Fabrikada yine işçi çıkarımı olacak söylentisi yayıldığını söyleyen bir işçi, şöyle devam etti: “Kasımda işçi çıkarımı olacak diyorlar. İşinize sıkı sıkıya sarılın yoksa işsiz kalırsınız diyerek işçiyi korkutmaya sindirmeye çalışıyorlar sözleşme öncesi açıkça, görüşmeler ilerledikçe kendilerince önlem almaya başladılar.”
HEP İŞÇİNİN CEBİNE EL ATIYORLAR
İlk defa fabrikanın bir konuda aynı fikirde olduğunu ve bunun da artan vergilere tepki olduğunu söyleyen bir işçi, “Bu kadar da olmaz ki, hakkımızı yemeye başladılar resmen. Emeğimizi alıyorlar bizden. İşçi mesaiye kalıyor kaldığına da pişman oluyor vergi dilimine girdiği ve burada ki artıştan kaynaklı aldığı para büyük oranda kesintiye gidiyor. Hükümet de MTV zammını yüzde 40’e çıkarıp sonra biraz düşürüyor. İnsanlar da yüzde 40’tan iyidir deyip susuyorlar. Resmen bize ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler. Ama hep bizim cebimize el atıyorlar. Birazda zenginlerin cebine el atsalar da işçiler biraz rahatlasa artık” dedi.
Bir başka işçi de şöyle devam etti: “Ekonomi gibi eğitim konusu da alt üst olmuş durumda. Sürekli bir değişim hali var ve kimse ne olduğunu bilmiyor. Eski hükümetler okullarda kitap vermiyordu bunlar veriyor iyi bir şey diyordu işçiler ama kitap vermeyle olmuyormuş şuan eğitimin içi karman çorman sürekli bir değişim hali var ve kimse ayak uyduramıyor. Öğretmenlere soruyoruz onlarda bir şey diyemiyor çünkü onlarda bu durumu anlamış değiller.”
PATRON VE SENDİKALAR ARASINDA OYNANAN OYUNU BOZACAK GÜÇ BİZİM ELLERİMİZDE
Bosch işçisi
Bursa
Şişecam patronunun ocak kapatma kararından sonra Lüleburgaz Şişecam işçisinin verdiği mücadeleyi, bir metal işçisi olarak yürekten destekledim. Tam olarak istedikleri gibi bitmese de EMİS sözleşmesinde olduğu gibi OHAL, sendikal bürokrasi ve kolluk kuvvetlerinin engellemelerine rağmen kendi özgüçleriyle yaptıkları mücadele biz metal işçileri için umut olmuştur. 90 yürekli cam işçisinin işini kaybetmemek gibi gayet insani ve meşru talepleri için birlik olup onca olumsuzluklara rağmen mücadele yolunu seçip kazandılarsa, bizler 130 bin metal işçisi ailelerimizle beraber 500 bin kişi neler yapabiliriz. Yıllardır kaizen gibi üretimi artırmak adına uygulanan üretim modelleri işçilerin birbirine rakip olarak gösterildiği, birbirine yabancılaştırıldığı fabrikalarda, 2012 Bosch süreci ile başlayan metal fırtına ile devam eden süreçte ortak taleplerimiz için nasıl kenetlendiysek yine yapabiliriz. MESS’in 3 yıllık sözleşme ve esnek çalışma dayatmalarına karşı bağlarını işçiyle koparmış, bizim gerçekliğimizden uzak 8-10 bin lira maaş alıp şubede oturan sendikacılar bu halleriyle bizim beklentilerimizi karşılayamazlar. Bir işveren ve üç işçi sendikası arasındaki tiyatro gösterisine son verecek olan tek güç metal işçisinin kendisidir. Asıl olan mücadele etmektir.