10 Ekim Katliamı’ndaki ihmali haber yapmak suç değildir!
10 Ekim Ankara Katliamı'ndaki ihmalleri haberleştiren Evrensel ve Cumhuriyet gazetesi muhabirlerine ve genel yayın yönetmenlerine dava açıldı.
Cansu PİŞKİN
İstanbul
10 Ekim’de barış isteyen 102 kişinin katledildiği katliama ilişkin ihmalleri haberleştiren Ankara Muhabirlerimiz Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin ile Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Kemal Göktaş’a 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Polat ile haberin yapıldığı dönem Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Can Dündar da “suça iştirak ettikleri” iddiasıyla davaya dahil edildi.
Emniyet ihbarının delil sayıldığı iddianameyi kabul eden Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açılan dava 15 Ocak 2018’de saat 09.30’da görülecek.
Davaya ilişkin değerlendirme yapan Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Polat, “Barış talebini dile getirmek için yapılan eylemde 102 kişi yaşamını yitiriyorsa ve orada emniyet görevlilerinin önceden istihbarat aldığı halde üzerine düşen görevi yerine getiremedikleri bilgisi varsa bu haberi yapmak gazetecilerin görevidir” dedi.
HABER YAPMAK SUÇ SAYILIYOR
10 Ekim Ankara Katliamı yaşanmadan önce Ankara’da canlı bomba saldırısının yaşanabileceğine ilişkin istihbaratın Ankara İl Emniyet Müdürlüğü ile paylaşıldığı ve buna rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı iddiaları gazetemizde Ankara Muhabirlerimiz Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin ile Cumhuriye Gazetesi Muhabiri Kemal Göktaş tarafından haberleştirilmişti. Haberleri yapan 3 gazeteciye dava açılırken, “Haberin yayımlanmasına izin vererek suça iştirak ettikleri” iddia edilen gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ile haberin yapıldığı tarihte Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar da davaya dahil edildi.
EMNİYETİN İHBAR EVRAKI DELİL OLDU
Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Akdoğan’ın hazırladığı iddianamede, hakkında dava açılan gazetecilerin Terörle Mücadele Kanununun (TMK) 6. maddesi gereğince cezalandırılmaları talep edildi. Savcı Akdoğan, söz konusu maddede; “İsim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar veya bu yolla kişileri hedef gösterenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüne rağmen haklarında dava açılan gazetecilerin terörle mücadelede görev alan personelin hüviyetlerini açıklayarak üzerlerine atılı suçu işlediklerini iddia etti. Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün 14 Nisan 2016 tarihli ihbar evrakı ise iddianameye delil olarak girdi. Soruşturma sürecinde gazetecilerin yaptığı savunmalara da yer verilen ve Ankara 2. Ağır Caza Mahkemesi tarafından kabul edilen İddianamede Can Dündar hakkında da yakalama kararı çıkarıldığı belirtildi.
Dava 15 Ocak 2018’de, saat 09.30’da görülecek.
‘SAVCI CEZA VERİLECEĞİNE KESİN GÖZÜYLE BAKIYOR’
İddianameye ilişkin değerlendirme yapan Gazetemizin Avukatı Devrim Avcı dikkat çekici bir noktaya değinerek şunları söyledi: “Savcı, Polat’ın ‘hükmün açıklanmasının ertelendiği’ başka bir dosyasına ilişkin yazı yazıyor ve o hükmün açıklanması istiyor. Bu savcının yapacağı bir şey değil; hakimin yapacağı bir şey, daha yargılama olmamış. Belki beraat edecek Fatih bu dosyadan. Yani o hükmün açıklanması için Fatih’in bu suçtan yargılanıp ceza alması lazım ki ötekisi açıklansın. Böyle bir şeyi savcının talep etmesi bile abesle iştigal. Savcının sanık lehine ve aleyhine olan delilleri toplaması lazım. Ama savcı o kadar ön yargılı ki, ceza verileceğine kesin gözüyle bakıyor, ‘Mahkeme ceza verecek o yüzden o kararı da şimdiden istesin’ diyor.”
‘HABERİ YAYINLAMAYIP, EVE Mİ GÖTÜRECEKTİK?’
“Suça iştirak ettiği” iddiasıyla hakkında dava açılan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, suça konu olan haberin gazetecilik görevi olduğunu vurgulayarak iddianameye ilişkin değerlendirmelerde bulundu: “Barış talebini dile getirmek için gerçekleştirileceği önceden ilan edilmiş Başkent Ankara’daki eylemde 102 kişi yaşamını yitiriyorsa ve orada emniyet görevlilerinin önceden istihbarat aldığı halde üzerine düşen görevi yerine getiremedikleri bilgisi varsa bu haberi yapmak gazetecilerin görevidir. 8 Ocak 1996’da görevi başında gözaltına alınan Metin Göktepe’yi polisler döverek öldürdüğünde dönemin bakanları ve savcıları duvardan düşerek öldüğünü söylemişlerdi. Eğer o dönem gazeteler tanık ifadelerine yer vermeseydi Metin’in dövülerek öldürüldüğü ortaya çıkmayacak, polisler ceza almayacaktı. O haberler adaletin nispi de olsa tecelli etmesinin aracı oldu. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesi ile ilgili sorumlulukları bulunan kamu görevlilerinin isimleri haber olarak yayımlanmamış olsaydı kamu görevlilerinin yargılandığı dava açılmayacaktı. Şimdi hakkımızda dava açan savcıya soruyorum; biz bu haberi yayımlamayacaktık da akşam eve mi götürecektik?”
NE OLMUŞTU?
12-13-14 Nisan 2016 tarihlerinde gazetemizde “Ankara Katliamı’nın bir tek saati bilinmiyormuş” ve “Güvenlik Şube amirinden 10 Ekim itirafı: MİT, TSK ve EGM önlem almadı”, Cumhuriyet Gazetesi'nde “Bombayı biliyorlardı” başlıklarıyla yer alan haberle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğünün şikayeti üzerine, soruşturma başlatılmıştı. Emniyet Genel Müdürlüğünün şikayetiyle başlatılan soruşturmada, haberin “Gerçek dışı olduğu” ve “Doğrudan Emniyet Teşkilatını hedef alan haksız ve kasıtlı ithamlar” içerdiği iddia edilmişti. Soruşturma kapsamında ifade veren Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Ankara Temsilcimiz Cem Gurbetoğlu ve Muhabirimiz Tamer Arda Erşin ile Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Kemal Göktaş haber yapma haklarını kullandıklarını ve herhangi birini hedef gösterme kasıtlarının bulunmadığını söylemişti.
Katliamı haberlerştiren gazetecilere dava açılırken, 10 Ekim Katliamı’nda ihmali olan kamu görevlilerin cezalandırılmasına ilişkin hiç bir talep karşılanmadı.