EMEP'ten Ekim Devrimi açıklaması: Geçmiş değil gelecek
EMEP, Ekim Devrimi açıklamasında 100 yıl önce insanlığın en büyük adımlarından birinin atıldığını belirtti, kurtuluşun sosyalizmde olduğunu vurguladı.
Emek Partisi (EMEP) Ekim Devrimi’nin 100. yıl dönümüne ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada devrimin insanlık tarihinin en büyük adımlarından biri olduğu vurgulanarak şu ifadeler kullanıldı: “100 yıl önce işçi sınıfı ve emekçi halk yığınları, sırtında taşıdığı kapitalist burjuvazi ve toprak ağalarının iktidarını yıktı. Tarihte ilk defa sömürülen ve ezilen yığınlar kendi iktidarını kurdu. Patronlara zenginlik ve iktidar sağlayan, halkı yoksulluğa, işsizliğe ve adaletsizliğe mahkûm eden üretim araçları üzerindeki kapitalist özel mülkiyet ortadan kaldırıldı. Devrimden sonra ilk beyannamede; tüm fabrika, büyük topraklar ve bankalar emekçilerin kolektif mülkü ilan edildi, onların denetim ve yönetimine devredildi. 20 yıl gibi çok kısa bir sürede SSCB gibi dünyanın altıda birini kapsayan geniş bir coğrafyada yoksulluğun, sefaletin ve işsizliğin olmadığı bir toplum kuruldu. Kapitalist ekonomilerde görülmesi mümkün olmayan bir büyüme ve ilerleme ile SSCB dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi haline geldi. İşçi sınıfı ve emekçiler, kapitalist mantık içinde tasavvur edilemeyecek haklara sahip oldu. Kadınlar ve ezilen uluslar tarihin en ileri kazanımlarına kavuştular. İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler faşizminin saldırısı karşısında gerçekleştirilen Anayurt savunması bu koşullarda söz konusu oldu. Ve SSCB dünyayı faşizm belasından kurtardı.”
EZİLEN HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ EKİM DEVRİMLERİNDE
Ekim Devrimi’nin 100 yıl öncenin “yâd edilesi” bir hatırası olmadığına dikkat çekilen EMEP açıklamasında “Onu çağıran koşullar her zamankinden daha güçlü. Dünyada emekçi sınıflar ile zenginler arasındaki gelir ve servet eşitsizliği doruk noktasında. Dünya çapında 62 ‘süper zengin’in toplam serveti 3 milyar insanınkinden daha fazla. Dünyanın en zengin yüzde 1’nin geliri kalan yüzde 99’unkine eşit. İşte bu eşitsizlik kendini Afrika gibi ülkelerde açlık biçiminde, bizim gibi ülkelerde ise yoksulluk, sefalet ve işsizlik olarak gösteriyor. Sadece ekonomik koşullar değil. Kapitalistler, kendi iktidarlarını korumak, kârlarını artırmak ve emekçileri bastırmak üzere, ülkemizde de yaşadığımız gibi demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlıyor. Sendikal hakları kullanılamaz hale getiriyor. Dünyada yükselen gerici ve antidemokratik dalgaya ülkemizde de tek adam tek parti rejimi eşlik ediyor.
Burnumuzun dibinde, Ortadoğu’da yaşadığımız gibi emperyalist güçlerin enerji ve hegemonya mücadelesi, kapitalist çıkar kavgası kanlı çatışmalara ve iç savaşlara neden oluyor. Ulusal baskı, inkar ve şoven milliyetçilikle halklar birbirine karşı kışkırtılıyor. Burjuva demokrasisi uygulamalarının daha ileri olduğu Batı Avrupa’da bile, Katalonya örneğinde görüldüğü gibi halkın iradesi hiçe sayılıyor. Demokrasinin sınırı göçmen pazarlığında sona eriyor. Irak Kürdistanı referandumunda bu ülkelerin tutumu ise burjuva demokrasisinin ikiyüzlülüğünü tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Ezilen halkların gerçek kurtuluşu ve özgürlüğü de yine Ekim Devrimlerinden geçiyor” denildi.
KAPİTALİZM İNSANLIĞA SEÇENEK SUNAMAZ
Kapitalist dünyanın insanlığa ekonomik, siyasal ve ekolojik bir çöküş dışında başka seçenek sunmadığı ve sunamayacağı ifade edilen açıklama şöyle devam etti: “Kapitalist sömürü ve baskı olduğu sürece, bunu aşmaya, insanca bir yaşamı kurmaya dönük mücadele de var olacaktır. Ekim Devrimi ve sosyalizm geçmişte kalmış bir anı değil, günümüz dünyasının ve ülkemizdeki tüm temel sorunların gerçekçi bir çözümüdür. İnsanlığın kurtuluşu, insanca bir yaşam ancak sosyalizmde mümkündür. Baskı ve sömürü altındaki Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkı, bu köhnemiş düzeni yıkmasını bilecektir. Gün gelecek, demokratik, bağımsız bir ülkeyi ve sosyalizmi kuracaktır. Emek Partisi bunun için vardır.” (İstanbulEVRENSEL)