03 Ağustos 2012 15:18

İyi ki buluştuk, iyi ki tartıştık

700’ü aşkın kişinin katıldığı Emek Yaz Kampı, bu yıl da pek çok panelin yanı sıra kadın atölyesine evsahipliği yaptı. Kimi kamu emekçisi, kimi işçi, kimi ise evkadını olan kamp katılımcısı kadınlarla son dönemde daha da fazla gündeme gelen kadın sorunlarına dair hem sohbet edelim hem de birlikte neler yapabileceğimizi konu

İyi ki buluştuk, iyi ki tartıştık
Paylaş
Satı Burunucu Çalı

Kadın emeği: Nereden nereye? İlk oturumumuzda kolaylaştırıcılığı üstlenen Şükran Doğan, sermayenin yeni istihdam politikalarınının kadınlara yansımaları ve muhafazakarlaşma üzerine bir çerçeve çizdi. Bu çerçevede öne çıkan notlar şunlar: Dünya Ekonomik Forumunun 2011 raporuna göre cinsiyet  eşitsizliğinde sondan 14. olan ülkemizde 2010 yılı itibarıyla dünyada kadınların işgücüne katılım oranı %51,6 iken ülkemizde bu oran %27.6. Uluslararası sermaye de kadın işgücünün istihdam dışında kalmasından rahatsızlık duyuyor. Çünkü kadın emeği ucuz, kayıtdışı ve esnek istihdam için daha avantajlı. AKP’nin 2012-2023 yıllarını kapsayan “Ulusal İstihdam Stratejisi Planı”nın dört temel politikasından biri  “özel politika gerektiren grupların (kadın,genç,özürlü) istihdamının arttırılması”. Planda kadınların işgücüne katılımının önündeki ekonomik ve sosyal engellerin çocuk bakım yardımları, sosyal güçlendirme programları ve eğitimlerle kaldırılabileceği vurgulanıyor. Ama daha da önemlisi “işgücü piyasasının esnekleştirilmesiyle” kadınların işgücü piyasasına katılımının arttırılabileceği savunuluyor. Bu bölümde kadınların çalışma yaşamına katılmasındaki engelleri, AKP’nin kadınları üretime çekerken esnek çalışma yöntemlerinin uygulanmasıyla kadınları aynı zamanda eve kapatarak muhafazakarlığını nasıl sürdürebildiğini, yanı sıra OSB ve AVM’lere kreş açılmasının ne anlama geldiğini, dindar nesiller yetiştirme, ucuz emek gücü olarak kadınların sömürüsü yönleriyle de tartıştık Ortak mücadele: Neden, nasıl? İkinci konu başlığımız kadın mücadelesinin bileşenleri üzerine oldu. Bu atölyenin de kolaylaştırıcılığını İlke Işık Sağdıç yaptı. Kadınların ortak ve yakıcı talepleri üzerinden mücadelenin birleştirilmesi için illerdeki çeşitli platformlar ve kadın örgütleri ile yapılan çalışmaların tartışıldığı bu oturumda Ankara Kadın Platformu tecrübesi de paylaşıldı. AKP’nin kürtaj yasağı saldırısına karşın pek çok ilde kadınlar ”kürtaj haktır, benim bedenim benim kararım” şiarı üzerinden eylemler yaparken Ankara Kadın Platformu’nun “yasal değil, yasak kürtaj öldürür” sloganı ile yaptığı miting ve eylemlerin en geniş kadın kitlelerini mücadeleye katmak amacı taşıdığı aktarıldı. Ayrıca kadınların yaşadığı emek sömürüsünden, tacize tecavüze, cinayetlere, barışa duyduğumuz özleme, demokratik anayasa taleplerimize kadar bütün meselelerde ortak mücadelenin neden önemli olduğunu tartıştık. Kürtaj yasağına karşı kadın eylemlerinden, direnişçi kadınlar için birlikte yürütülen kampanyalardan, kentlerde kurulan kadın platformlarından örneklerin verildiği atölye tartışmaları sırasında farklı fikirler de çıktı. Çeşitli platform ve kadın örgütleriyle ortak çalışmayı önemsizleştiren, bir biçimde emekçi kadınlar arasındaki çalışmanın esas olduğunu düşünenler de vardı.  

Emekçi kadınlarla buluşmak Atölyenin bir gününde de işyerlerinde, sendikada ve semtte kadın çalışmasının dayanakları ve “nasıl bir kadın çalışması” sorusunun cevabını vermek üzere biraraya geldik. Kolaylaştıcılığını benim üstlendiğim tartışmada, kadın kitleleri içerisinde çalışma ister işyerinde, ister mahallede yürütülsün işçi sınıfının ve emekçilerin mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğini, ancak ondan koparılamayacak bu çalışmada kadınların yaşadığı cinsiyet eşitsizliği, ulusal eşitsizliği ve diğer özgül sorunların da görmezlikten gelinemeyeceğini ifade ettik. Emekçi kadınlar arasında çalışma yürütülmeksizin sınıf mücadelesinde yol almanın mümkün olmadığının konuşulduğu atölyede ortaya çıkan bir nokta vardı:  kadın çalışması deyince daha çok semt çalışması, semt çalışması denildiğinde de yalnızca gazete dağıtımının kadınlar tarafından yapılması anlaşılıyor. Bunu nasıl aşacağız sorusunun yanıtlarını hemen vermek orada olanaklı değildi elbette, ancak “neyin olmaması gerektiğini” ifade etmek bile olması gerekenler açısından kıymetliydi. Birlikte mücadele etmenin, bize dayatılanları değiştirmek için yan yana duracağımız kadınlarla buluşmanın koşullarından biri de yürütülen bütün politikaları kadınlar cephesinden değerlendirmek ve basit, sade, anlaşılır sonuçlar çıkararak en geniş kesimlerden kadınlarla bu değerlendirmeleri paylaşmak… Bunu da bize olanaklar sağlayan Ekmek ve Gül dergimizle, Hayat Televizyonu’nda yayınlanan Ekmek ve Gül programımızla, Evrensel Gazetesi ile gerçekleştirmek… Güzel hikayeler de çıktı sohbetler sırasında. Ancak kadınca sohbetlerde ortaya çıkacak tadda olan bu anlatılarda paylaştıklarımız bize aslında ne kadar çok kadınla yüz yüze gelirsek o kadar çok kadınla yaşamı değiştirme mücadelesinde buluşacağımızı gösterdi. Elbette geldiğimiz illerde yürüttüğümüz ya da yürütmediğimiz çalışmaların da sonuçlarını gösterdi bu sohbetler. Eksikler, yanlışlar, olumlu deneyimler, atılamamış adımlar, atılan adımlardan öğrenilenler… Bunları konuşmak açısından bile kampta geçirdiğimiz günleri böyle bir atölyeyle değerlendirmiş olmak önemliydi. Şunu söylemeden bitirmeyelim: atölyemize katılan kadınlar bir sonraki sene de böylesi bir çalışmanın yapılmasını istiyor; ama bütün katılımcıların kendisini daha etkin hissedebileceği bir formatta… Evet, atölyenin formunu değiştirmek bir yöntem, ama “daha etkin” katılabilmenin de bir önkoşulu var, tartıştığımız konularda somut adımlar attıkça bu tartışmalara katkı sunmak isteyenler, kendi deneyimlerini anlatmak isteyenler çoğalacak. O zaman, atölyemizin bize kattığı en önemli sonuç olarak bunu yazıyoruz bir kenara…

Dergimizi pdf formatında görüntülemek için tıklayın

ÖNCEKİ HABER

Ruth’un bedeni hamileyken değerli

SONRAKİ HABER

İnsanlar artık kömürlükte yaşıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa