Ölüm kuyuları
Şırnak’ta 18 Haziran 2014 tarihinde meydana gelen göçükte yaşamını yitiren Musa Seven'in oğlu Adnan Seven, ölüm kuyularını Evrensel'e yazdı.
Adnan SEVEN
Ben 18 Haziran 2014 tarihinde Şırnak’ta meydana gelen maden göçüğü sonucu hayatını kaybeden Musa Seven’in oğluyum.
Taziye günü röportajda söylediğim gibi, babam bu ölüm kuyularında ölen ne ilk ne de son işçi. Benim dediğim gibi de oldu ve babamdan sonra birçok işçi hayatını kaybetti. Bu ölüm kuyularında sadece bu sene içerisinde 9 işçi hayatını kaybetti. Babamdan sonra 3 yıl geçti ve ölümlerin hâlâ devam ettiğine siz de gözlerinizle şahit olmaktasınız. Son meydana gelen maden göçüğünde 8 işçinin hayatını kaybetmesi sonucu kısa süreliğine ölüm kuyuları kapatıldı ve tekrardan açıldı. Ve bu maden ocaklarının yeniden açılması demek ölümlerin kaldığı yerden devam etmesi demek.
Maden ocakları kapatıldı, o zaman bir fabrika kurulsun, başka bir iş olanağı sağlansın. Bu maden ocaklarında çalışan insanların tamamı geçim derdi için çalışıyor ve bir aile bakmakla yükümlü insanlardır. Çalışmaya mecburdurlar. Başka iş olanağı olmadıktan sonra mecburen ölüm kuyularına inmek zorundalar. Babam da onlardan bir tanesiydi. Haftada 6 gün çalışıp, sabah 06.00’da işe başlayıp, saat 15.00’te bırakıyordu. Tek dinlenme günleri cuma günüydü ve bu çektikleri zorluklar 80 TL içindi. Şimdi sorarım size: Siz olsanız 80 TL için yerin tam 120 metre altına iner miydiniz? Tabii ki de “hayır” dersiniz ama siz burada olsaydınız ve bakmakla yükümlü bir aileniz olsaydı ister istemez inerdiniz ölüm kuyularına.
Ben liseyi bitirdim, babamın vasiyeti üzerine üniversiteye gittim. Okulum devam ederken Şırnak’a geldim. Çalışmak zorunda olduğum için iş aradım. Devlet iş taleplerime yanıt vermeyince tek çare ölüm kuyuları oldu. İşe başvurdum gideceğim dedim ama annem izin vermedi. Bana söylediği şey ‘O acıyı tekrar yaşamak istemiyorum’ oldu. Ben de annemi dinleyerek gitmedim. Baya zamanım iş aramakla geçti. Sonra bir inşaat işine girdim. Hem okulumu okuyorum hem de çalışıyorum. Aynı şekilde diğer kardeşlerim de okuyorlar okullarını. Ne kadar maddi sorunlarımız olsa da okuyoruz. Babamın ölümünden sonra hayatın ne kadar berbat olduğunu anladım.
Taziye günü “Arkandayız, dimdik kal” diyen insanlar, selam vermeyen insanlara dönüştü. Her maden ocağında hayatını kaybeden işçilerin arkasında bıraktığı ailesinin hüzünlü bir hikayesi vardır ve bizim hikayemiz bu oldu.