10 Ekim Katliamı davasına çağrı: Bu dava Türkiye’nin davası
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 6. duruşması yarın başlıyor. Sendikalar, meslek örgütleri ve aileler tüm yurttaşları davayı takip etmeye çağırıyor.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 6. duruşması öncesi sendikalar, meslek örgütleri ve 10 Ekim Derneği davaya katılım çağrısı yaptı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Merkezi'nde bir araya gelen KESK, TMMOB, TTB ve 10 Ekim Der yöneticileri, yarın başlanacak duruşmanın Türkiye’nin demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesi açısından önemini vurgulayarak herkesi davayı takip etmeye çağırdı.
10 Ekim Der Başkanı avukat Mehtap Sakinci Coşgun, duruşmanın katliamın yaşandığı yere 300 metre uzaklıktaki Ankara Adalet Sarayı'nda görüleceğini söyleyerek, “10 Ekim Katliamı davasında ortaya konulacak adalet veya adaletsizlik, Türkiye’nin hangi yönde savrulduğunun bir göstergesi olacaktır” dedi. Davanın gerçek sorumlular yargılandığı gün kapanacağını söyleyen Coşgun, 10 Ekim Davası ile birlikte Suruç, Antep, Diyarbakır, İstanbul davalarında sadece tetikçilerinin değil, başta kamusal sorumluluğu yerine getiremeyenler olmak üzere, tüm sorumluların adil bir şekilde yargılanmasını talep ettiklerini belirtti.
‘İHMAL VE KASTI OLAN HERKES' HESAP VERMELİ’
Coşgun, “O gün o alanda katliamcıların binlerce kilometreden gelmesine göz yuman, katliam anında gerekli sağlık desteğininin sunulmasına izin vermeyen, ambulans göndermeyen, gelen ambulansı bekleten, bir nefesin can kurtardığı yerde biber gazı sıkıp ilk yardım ve müdahaleyi engelleyen ve diğer tüm kamusal sorumlular, bu katliamdaki ihmal ve kasıtları nedeniyle hesap vermelidir” dedi. Ankara Garı önündeki meydanın isminin “10 Ekim Emek, Barış ve Demokrasi Meydanı” olarak değiştirilmesini istediklerini kaydeden Coşgun, bu meydana 10 Ekim'in taleplerine uygun bir anıt yapılmasını talep etti.
‘SAĞLIK BOYUTU AYRICA İNCELENMELİ’
Basın toplantısında sendika ve meslek örgütü temsilcileri de söz aldı. TTB Genel Başkanı Raşit Tükel, 10 Ekim mitingini düzenleyen örgütler olarak sadece katliamı yapanların değil, buna zemin hazırlayanların da sorumlu tutulmasını ve yargılanmasını istediklerini söyledi. Tükel, katliamın sağlık boyutunun ayrıca incelenmesi gerektiğini söyleyerek, “TTB ve SES’e üye sağlık emekçileri de o gün alandaydı. İlk yardım için ellerinden gelen gayreti gösterirlerken engellendiler, biber gazı sıkıldı ve ilk yardım sekteye uğradı. Ambulansların meydana girmesi geciktirildi. Buna karşılık Valiliğin ön incelemesi sonrasında Sağlık Bakanlığı 11 görevli hakkında ‘kusurlu olmadıkları’ gerekçesiyle soruşturma izni vermedi” dedi. Tükel, katliam yaşandıktan sonra ortaya çıkan eksiklik ve sorunların da dava sürecine dahil edilmesini istediklerini belirtti.
‘SORUMLULAR SURİYE’DEKİ ATEŞE KÖMÜR ATANLAR’
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Emin Koramaz ise “Bu katliamı gerçekleştirenler sadece fanatik dinci örgüt üyeleri değil, Suriye’de yanan ateşe kömür atanlar, Türkiye’yi cihatçı örgütlerin cirit attığı bir yer haline getirenlerdir” dedi. Koramaz, katliama zemin hazırlayıp, yol verenlerin müfettiş raporlarına da yansıdığını söyleyerek, “Ancak bu dava süreci katliamın yaratıcı ve gerçek sorumluların yargılanması şeklinde ilerlemiyor. Belgeler mahkeme tarafından reddediliyor” dedi. Koramaz, tüm sorumluların yargılanmasını istediklerini söyleyerek, “Eğer yargılanmazlarsa Türkiye hiçbir zaman demokratik bir ülke olmayacak” dedi.
‘TUTUKSUZ SANIKLAR TUTUKLANMALI’
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise, hem devletin hem de Adalet Bakanlığı’nın bugüne kadar izlemiş olduğu politikanın katliamın üzerini örtmek üzerine olduğunu belirtti. Patlama anına kadar ve sonrasında da devletin sorumluluğun açık bir şekilde görüldüğünü kaydeden Bozgeyik, tutuksuz olan sanıkların da tutuklanarak yargı önüne çıkarılmasını istedi. Bozgeyik yargılamaların aynı zamanda bir yüzleşme olduğunu söyleyerek, herkesi davanın takipçisi olmaya çağırdı.
‘ANKARA VE SURUÇ BİR BAŞLANGIÇ’
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün ise; Türkiye’nin zor günler geçirdiğini, ne zaman sona ereceği belli olmayan ve olağanlaştırılmak istenen bir OHAL ile yönetildiğini, insanların yoksulluk içinde yaşadığını, her yıl binlerce kişinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği ve tek adam yönetimine giden bu süreçte 10 Ekim Ankara ve Suruç katliamlarının bir başlangıç olduğunu söyledi. 12 Eylül öncesinde de benzer süreçlerin ve katliamların yaşandığını kaydeden Görgün, bu yüzden davanın tüm Türkiye’yi ilgilendirdiğini, adalet ve demokrasi isteyen herkesin bu davayı takip etmesi gerektiğini söyledi.
‘OLAĞANÜSTÜ BİR ÇABA HARCIYORUZ’
10 Ekim Ankara katliamı davası avukatlarından İlke Işık da katliamın üzerinden 2 yıl, yargılamanın başlamasının üzerinden ise bir yıl geçtiğini söyledi. Işık, soruşturma aşamasından dava aşamasına kadar hiçbir hassasiyetin gözetilmediğini ve katliam davası ile hiç ilgisi olmayan bir iddianame hazırlanarak yargılamaların başladığını belirterek, dosyaya dair hiçbir çalışmanın yapılmadığını, ihmalin ötesindeki pekçok kastın da dava dosyasında yer almadığını söyledi. Işık, “Dava 36 sanık ile açıldı. Yargılama başladığında 15 sanık tutukluydu. Yargılama sürecinde 4 sanığı daha olağanüstü bir çabayla tutuklanmalarını gerçekleştirdik. Geri kalan firari sanıkların ise bugüne kadar takipte oldukları halde hiçbir şekilde soruşturmaları yapılmamış, bilerek ve istenerek tutuklanmamışlar ve gezmelerine izin verilmiş ve böylece 5 katliamı örgütleyebilmişler” dedi.
'BAŞINDAN BERİ SÖYLÜYORUZ: ‘KATLİAM ENGELLENEBİLİRDİ'
Ülkenin dört bir yanında sonsuz müsama sonucu IŞİD ve bütün kamu kurumlarının el birliğiyle katliamın gerçekleştirildiğini söyleyen Işık açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Antep hücresinin ne kadar rahat ettiğini bu davanın dosyasından biliyoruz. İlk duruşmadan beri söylüyoruz. 9 Ekim gecesi o araç Antep'ten hiç yola çıkmayabilirdi, engellenebilirdi. Diyelim ki engellenemedi, Ankara'ya hiç girmeyebilirdi Emniyet ve İç İşleri Bakanlığı isteseler önlem alabilirdi. Miting öncesi önlemleri zayıflatmak yerine artırabilirlerdi. Çok ciddi bir sorumluluk zinciri var. Bir yıldır her duruşmada bu belge ve kanıtları istiyoruz. Elimizde de kamu görevlilerinin sorumluluklarına ilişkin cok belge var.” dedi. Sürecin dayanışma ile devam ettiğini kaydeden Işık, katliamın gerçek sorumlularına gitmek için çalıştıklarını ve bu davanın ülkenin eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile alakalı olduğunu belirtti. (Ankara/EVRENSEL)