23 Kasım 2017 01:52
Son Güncellenme Tarihi: 23 Kasım 2017 07:55

Rakamlarla, kadınların uğradığı şiddet ve eşitsizlik tablosu

Rakamlar kadınların mahkum edildiği şiddet, eşitsizlik, ayrımcılık, sömürü tablosunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.  

Paylaş

Hilal TOK

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü yaklaşıyor. Rakamlar kadınların mahkum edildiği şiddet, eşitsizlik, ayrımcılık, sömürü tablosunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.  

Geçen yıla oranla bu yıl kadın cinayetleri arttı. 2016 yılında 328 kadın erkekler tarafından öldürülürken 2017’nin henüz ilk on ayında bu sayı 337’ye yükseldi. Kadın cinayetleri arttığı gibi şiddet ve cinayet biçimlerinde de gözle görülür bir vahşileşme söz konusu.  

Kadın cinayetlerinin tümü “güvenlik” gerekçesiyle meşrulaştırılmaya çalışılan OHAL döneminde gerçekleşirken, birçok kadın koruma tedbiri olmasına rağmen öldürüldü.

KADIN CİNAYETLERİ VAHŞİLEŞTİ

2017 yılında neler yaşandığını Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun her ay basından derlediği verilerle hatırlayalım... 10 ayda en az 337 kadın öldürülürken 314 çocuk cinsel istismara, 246 kadın cinsel şiddete uğradı. 12 kadın kıyafetleri dolayısıyla şiddet gördü.

Kadın cinayetlerinde sayısal artışın yanında işleniş biçimi de değişti. Vahşileşti. Ülkede kadınlar için ölümün “olağan” biçimi neredeyse lüksleşti. 

Kendisinden ayrılmak isteyen kadının arabasını su kanalına atan, kadının evinde dinamit patlatan, kadını bıçaklayıp öldürmekle yetinmeyip evi ateşe vererek iki küçük kız çocuğunun da ölmesine neden olan, levyeyle dövüp kerpetenle dişini söken, döner bıçağıyla saldıran, hapishaneden kaçıp kadını sokak ortasında kurşunlayan örneklerle karşılaşıldı. Kadınlar boşanmak istediği için öldürülürken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 7 bin 500 evli çiftin yüzde 38’ini boşanmaktan vazgeçirdiklerinden “gururla” bahsetti. İlerleyen aylarda anlayacaktık ki ASPB’nin ‘boşanmalarda ara buluculuk’ yöntemiyle kadını aileye mahkum eden hedeflerine ulaşmak için bir rıza üretme biçimiydi bu.

KADINLARA ‘KIYAFET’ BASKISI

Kadına yönelik şiddet

Kadınlar yaşam tarzları ve giyimleri gerekçesiyle saldırıya maruz kaldı. İstanbul’da Melisa Sağlam ‘Ramazan’da böyle giyinmeye utanmıyor musun’  denilerek Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı. İstanbul Eminönü’de bir adam “üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu. 

Buna karşın kadınlar “Kıyafetime karışma” diyerek yürüyüşler gerçekleştirdi.

EMANİ’Yİ UNUTMA!

Suriyelilere dönük nefret söylemlerinin arttığı Türkiye’de 9 aylık hamile Emani Arrahman ve 10 aylık bebeği kaçırıldı. Ormanlık alana götürülen kadın, tecavüze uğradıktan sonra bebeği ile birlikte işkence edilerek öldürüldü.

ŞİDDET GÖREN 300 KADIN KİMLİK DEĞİŞTİRDİ AMA...

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre bu yıl şiddet gören 300 kadın kimlik değiştirmek zorunda kaldı. Kimlik değiştirmek zorunda kalan kadınlar sistemde artık görünmediği için çocuğunu okula yazdıramamak, devletten yardım alamamak gibi birçok mağduriyet yaşadı. Kimlik değiştirme ise Mor Çatı tarafından “Şiddetten ve ölüm tehdidinden kurtulmak için hiçbir çaresi kalmayan kadınların başvurduğu bu yol, cezasızlığın mecburi sonucu ve bir anlamda adaletsizlik göstergesidir” denilerek yorumlandı.

KADINLARA ‘İSTESENİZ DE İSTEMESENİZ DE’ DAYATMASI

Kadına Yönelik Şiddet

Erdoğan’ın “Kadınlar istese de istemese de geçecek” dediği “Çocuk istismarının ve çocuk yaşta evliliklerin önünü açacak, kadın cinayetlerine zemin hazırlayacak” diye kadınların reddettiği yasa olan Müftülüklere resmi nikah yetkisi ekim ayında Meclisten geçirildi ve Erdoğan’ın onayıyla yürürlüğe girdi.

Müftülük yasasının hemen geçmesinin ardından AKP’nin yeni hamlesi “Boşanmaların artık mahkemeye gitmeden Aile Arabuluculuğu” ile gerçekleşmesi oldu. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, boşanmak isteyenlerin “Aile Arabuluculuğu” kurumuna giderek “uzlaştırmacı veya hakem yoluyla” anlaşması üzerinde çalıştıklarını açıkladı. İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olan ara buluculuk sistemi şiddete aile mahremiyeti kalkanı getireceği, bu sistemle kadınların şiddet dolu bir yaşama mahkum edileceği ve devletin sorumluluğu üzerinden atacağı belirtilerek tepkilere neden oldu.

Müftülük, ara buluculuk derken bir de iktidar yanlısı Akit gazetesi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Karşı Kanunu hedef aldı. Boşanmaların nedenini şiddet değil de şiddete uğrayan kadınların haklarını kullanması olarak gösteren Akit erkeklerin zor durumda kaldığını savundu.

KADINLARIN YARISI YAŞADIĞI ŞİDDETİ ANLATAMIYOR 

* Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı yüzde 39.3. Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı yüzde 25. Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı ise yüzde 48.5. Bu da gösteriyor ki bu verilerdeki şiddet gerçeğin çok çok altında.

* Şiddet yaşayan kadınların sağlık sorunları yaşama, intihar etmeyi düşünme ya da deneme olasılıkları da en az iki kat artıyor. Ayrıca her 10 kadından 1’i gebeliği sırasında fiziksel şiddete maruz kalıyor. Cinsel şiddet birçok durumda fiziksel şiddet ile birlikte yaşanıyor, kadınların yüzde 42’si fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtiyor.

* Türkiye’de okula gitmemiş veya ilkokulu bitirmiş kadınlar arasında fiziksel şiddetin yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 52. Ancak sadece eğitim düzeyi düşük olan kadınlar şiddete maruz kalmıyor. Eğitim düzeyi daha yüksek olan kadınlar arasında da her 10 kadından 3’ü eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor.

* Dünyada ise 7.6 milyar insanın 3.6 milyarı kadın ve kadınların 479 milyonu okur-yazar değil ve eğitime erişemiyor.

CİNSEL İSTİSMAR DAVALARINDA YÜZDE 700 ARTIŞ

kadına Yönelik şiddet

Türkiye Psikiyatri Derneği Çocuk Cinsel İstismarı Bilgilendirme Dosyası çarpıcı rakamları ortaya seriyor. 

* Dünyada istismara maruz kalan çocuk ve ergenlerin yüzde 71’i kız, yüzde 29’u erkek çocuğu. Ayrıca yaşamları boyunca en az bir kez cinsel saldırıya maruz kalan ergenlerin oranı yüzde 21 seviyesinde ve cinsel istismarın yaklaşık yüzde 20-25’ini ensest olgular oluşturuyor. 

* Adli istatistiklere göre çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarında özelikle son dört yılda ciddi bir artış yaşandı. 2006 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar suçundan toplamda 3 bin 778 karar verilirken, 2016 yılında ise bu sayı 21 bin 189’a yükseldi. Çocuklara yönelik cinsel istismarın en fazla mahkumiyetle cezalandırıldığı yıl 2016 olurken, karar çıkan davalarda sanıkların yüzde 58.8’i mahkum oldu. Ancak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) verilerine göre son 10 yılda çocuğa yönelik cinsel istismarı davaları yüzde 700 artmış vaziyette.

232 BİN 313 ÇOCUK ERKEN EVLENDİ, GERÇEK RAKAM DAHA FAZLA!

TÜİK rakamlarına göre hazırlanan Sosyal Bozulma Raporunda da erken yaşta evliliklerle ilgili çarpıcı veriler var. 

* Yalnızca 2011-2016 yılları arasında 232 bin 313 çocuk erken evlendi. Resmi rakamlara yansıyan bu tabloda çocuk evlilikleri imam nikahına dayalı olduğundan sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor. 

*2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaparken 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 oldu.

*Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göreyse erken evlilik ve nişanlılık nedeniyle eğitime devam edemeyenlerin yüzde 97.4’ü kız öğrenciler.

KADINLAR EVE MAHKUM EDİLİYOR, İŞSİZLİK ARTIYOR

kadın işsizlik

Kadınları eşitsizlik sarmalına mahkum eden bir diğer önemli mesele ise çalışma yaşamında yer alamamaları. 

* TÜİK verilerine göre çalışabilir yaşta (15-65 yaş arası) 32 milyon 200 bin kadın var. Bunların sadece üçte biri iş istiyor. İş bulabilen kadın sayısı ise 8 milyon 800 bin. Ayrıca geçen yıl yüzde 14 olan işsizlik oranı bu yıl yüzde 14.6’lık bir artış gösterdi. Genç kadın işsizlik oranı ise yüzde 27. 

* 2015 yılı itibarıyla 1 milyon civarında kadın çocuk bakımı ile uğraştığı için, yaklaşık 112 bin kadın ise yaşlı bakımı yüzünden ‘eve döndü.’ Kadınlar, çalışma hayatına yeni başlamışken çocuklar yüzünden, çalışmaya başladıktan sonraki zamanlarda ise bu sefer de yaşlı ya da engelli bakımı yüzünden eve dönüyorlar. ’Çocuk bakımı’ gerekçesiyle çalışamayan 260 bin kadın, ‘Kreşler çok pahalı’ diyerek, 900 bin kadın ‘Çocuğuma kendim bakmak istedim’ diyerek açıklıyor durumu. 

* 18-24 yaş grubundaki 3 milyona yakın genç kadın, yani bu yaştaki genç kadınların yüzde 40.5’i  ne okula gidiyor ne de çalışıyor. 


 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Ya insanlığın yok oluşu, ya sosyalizm!

SONRAKİ HABER

Dolar yükseldikçe yoksulluk artıyor: Güven dipte kur zirvede

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa