İngiltere’de ihtişamın gölgesindeki sefalet
Sonbahar bütçesi, her yıl on binlerce kişinin soğuktan ölmesine neden olan yakıt yoksulluğu, Barış Akademisyenleri etkinliği Artı Eksi 7 Londra'da.
Artı Eksi 7 Londra, İngiltere'nin haftalık panoramasını sunmaya devam ediyor. Programın bu bölümünde; 7 yılda 120 bin hayata mal olan muhafazakarların kemer sıkma politikalarına karşı başbakanlık konutu önünde düzenlenen protesto, yaşam standardının son 5 yıldan beri sürekli düştüğüne dair verileri içeren sonbahar bütçesi, geçen kış 34 bin 300 insanı soğuktan ölmeye mahkum eden yakıt yoksulluğuna karşı yürütülen kampanya ve Barış Akademisyenleri ile dayanışmak için düzenlenen etkinlik var.
22 Kasım Çarşamba günü açıklanan Sonbahar Bütçesi’nin arifesinde ve ertesinde paylaşılan istatistikler ve rakamlar, İngiltere’nin gelişmiş ekonomisinin gölgesinde kalan sefalet, yıkım ve yok edilen hayatları bir kez daha gözler önüne serdi. British Medical Journal son 7 yılda uygulanan kesintilerden dolayı 120 bin, Ulusal İstatistik Dairesi ise geçen yıl soğuklardan 34 bin 300 insanın öldüğünü açıkladı. Bütçe ise yaşam standardının 5 yıldan beri sürekli gerileyerek son 60 yılın en uzun süreli düşüşünü yaşadığı verilerini içeriyor. Bu rakamlara dair detaylar bu hafta Artı Eksi 7 Londra’da.
KESİNTİLER 7 YILDA 120 BİN CANA MAL OLDU
Kemer sıkma politikaları ile milyonlarca çalışan aileyi dahi gıda bankalarına muhtaç eden iktidarın sonbahar bütçesi başbakanlık konutu önüne kurulan gıda bankası ile karşılandı.
Son 7 yıldan beri kemer sıkma politikalarında ısrar eden Muhafazakar Parti’nin sonbahar bütçesi 21 Kasım Salı günü düzenlenen bir gösteri ile protesto edildi. Maliye Bakanı Philip Hammond’ın sonbahar bütçesini açıklayacağı günün arifesinde başbakanlık konutu karşısına gıda bankası kuran Halklar Meclisi, halkı açlığa mahkum eden kemer sıkma politikalarına ve kesintilere son verilmesini talep etti.
Kamu, ulaşım, sağlık ve öğretmenler sendikası ile çok sayıda kampanya grubunun destek verdiği protestoya çok sayıda İşçi Partisi milletvekili de katılarak, muhafazakarların uyguladığı ekonomik politikaların yıkıcı sonuçlarına dikkat çekti. Son 7 yılda 120 bin insanın hayatına mal olan kemer sıkma politikalarında ısrar ettiği için muhafazakarları ‘ekonomik katil’ olarak tanımlayan İngiltere Tabibler Dergisi BMJ’nin 15 Kasım’da yayınlanan araştırması her bir konuşmacı tarafından ayrı ayrı dile getirildi. BMJ dergisinin yayınlandığı araştırma, sağlık ve kamu servislerinde yapılan kesintilerden dolayı muhafazakarların iktidarda olduğu ilk 4 yıl içinde 45 bin, araştırmanın yapıldığı tarihe kadar ise 120 bin insanın yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor. Araştırma, kesintilerin mevcut haliyle devam ettirilmesi halinde 2020 yılına kadar yaşamını yitereceklerin sayısının 200 bini bulacağı uyarısını da içeriyor.
Öğretmenlerin eğitim, hemşirelerin sağlık, engelliler ve kampanya temsilcilerinin sosyal yatırımlar, sendikaların kamu alanında yapılan kesintiler ve etkilerine ilişkin değerlendirmeler yaptığı protesto da Theresa May’e ‘günlerin sayılı’ uyarısı yapıldı. Demiryollarında örgütlü TSSA Sendikası Genel Sekreteri Manuel Cortes, sadece Theresa May’in değil, zenginlerin daha da zenginleşmesine hizmet eden ideolojinin de günlerinin sayılı olduğunu dile getirdi. İnsanları yokluğa mahkum etmeyecek bir ekonominin mümkün olduğunu vurgulayan Cortes, özelleştirmeye, kemer sıkmaya son verecek bir iktidara hiç olmadıkları kadar yakın olduklarını iddia etti.
Konuşmacılar, Panama ve Paradise belgeleri ile ifşa edildiği gibi vergiden kaçmanın ve kaçırmanın endüstriyel boyuta ulaştığına vurgu yaparken, Universal Credit gibi uygulamalarla dar gelirlilerin hak ettikleri yardımları alabilmek için aylarca beklemeye ve açlığa mahkum edildiklerine dikkat çekildi.
YAŞAM STANDARDI 5 YILDAN BERİ SÜREKLİ GERİLİYOR
Maliye Bakanı Philip Hammond’ın 22 Kasım Çarşamba günü açıkladığı sonbahar bütçesine sadece muhalefet ve emek örgütleri değil, muhafazakarlar tarafından oluşturulan danışma kurulları da geçer not vermedi.
Danışma ve düşünce kuruluşlarının bütçeden hareketle ülke ekonomisine dair oluşturdukları verileri ve değerlendirmeleri dikkate almayan Başbakan May’ın sahiplenmeye devam ettiği sonbahar bütçesinde öne çıkan kararlardan bazıları şunlar:
İlk defa ev alacaklar, değeri 300 bin sterline kadar olan evler için pul parası ödemeyecek. Boş evler yüzde 100 belediye vergisine tabi tutulacak. 2020 yılı ortalarına kadar 300 bin ev inşa edilebilmesi için 44 milyar sterlinlik sermaye yatırımı yapılırken özel evlerin inşasını teşvik etmek için 8 milyar sterlin finansman sağlanacak. Sınırlı sayıdaki ev şirketine milyarlarca Sterlin ayıran Maliye Bakanı Philip Hammond’ın kira yardımı alan 144 bin kiracıya ayırdığı bütçe ise sadece 125 milyon sterlin. Önümüzdeki iki yıl içinde düşük gelirlilerin artan kiralarına yardımcı olmak için ayrılan bu kaynak da aslında kiracılara değil ev sahiplerinin cebine girecek.
Muhafazakar milletvekillerinin dahi itiraz ettiği Universal Credit uygulamasının yarattığı mağduriyetleri gidermek için 1.5 milyar sterlin ayıran Hammond, uygulamadan ilk 7 gün için ödenek verilmemesi şartını sona erdirdi. Parlamentoya kadar taşan tartışmaların ardından ilk ödeme için 6 hafta bekleme süresini 4’e düşüren hükümet geri adım atmasına rağmen Universal Credit’te ısrar etme inadını sürdürüyor.
Brexit hazırlıkları için ise bütçeden ayrılan pay 3 milyar sterlin. AB ile bir anlaşmaya varılmadan ayrılmak isteyenleri hazırlıklar için kaynak ayrılmış olmasından dolayı sevindiren bu karar, referandumun İngiltere’ye faturasının gün geçtikçe arttığının da önemli bir göstergesi.
2017 için ekonomik büyüme hedefi yüzde 2’den 1.5’e düşürüldü. Üretimin zayıf olmasının ve ekonomideki büyümenin hedefinin düşürülmesinin nedeni ise ne bütçede ne de sonrasında ki tartışmalarda dile getirildi.
Asgari saat ücretine 33 penslik zam yaparak 7.83 sterline çıkartan muhafazakarlar, İşçi Partisi’nin 10 sterlin vaadinin çok gerisinde kaldı.
Bakanın parlamentoda açıkladığı rakamlara ilişkin ilk değerlendirmeler, hükümete danışmanlık yapan kurullar ve bağımsız düşünce kuruluşlarından geldi. Bütçe Sorumluluğu Dairesi OBR ve Resolution Foundation gibi kuruluşların ilk değerlendirmeleri bakanın gençleri ev sahibi yapma vaadinin arkasına sakladığı gerçekleri kamuoyunun bilgisine sundu. Sonbahar bütçesinin verilerini kullanan OBR’ın belirlediği üretimdeki artış hedefi son 10 yılın en düşük seviyesi rekorunu kırdı. Her 10 yıl baz alındığında, 2017 sonuna kadar İngiltere’nin üretimdeki verimlilik artışı yüzde 0.1 olacak, ki bu 1812’den bu yana kaydedilen verimlilik artışındaki en kötü 10 yıllık döneme tekabül ediyor. İngiltere’yi önümüzdeki 5 yıl içinde gelişmiş ekonomiye sahip ülkeler arasında en az büyüyecek ekonomiye sahip ülkeler arasına dahil eden OBR, ekonomik büyümeye ilişkin Merkez Bankası ve İMF ’den de daha karamsar bir tablo çizdi.
Son 7 yıldan beri izlenen ekonominin sonucu olarak İngiltere’deki yaşam standardının 5 yıldan beri sürekli gerileyerek son 60 yılın en uzun süreli düşüşünü yaşadığı da düşünce kuruluşlarının değerlendirmeleri arasında yer aldı.
GEÇEN YIL 34 BİN 300 İNSAN SOĞUKTAN ÖLDÜ
Birleşik Krallık’ta geçen yıl soğuklara bağlı olarak ölenlere dair istatistiklerin açıklanacağı günün arifesinde; emekliler, engelliler, kadınlar ve yakıt yoksulluğuna karşı kampanya yürütenler; enerji düzenleme kurulu Ofgem’in kapısına dayandılar.
Enerji Düzenleme Kurulu Ofgem, enerji firmalarına tabii tuttuğu sabit tarifenin sınırlı sayıda kullanıcıyı kapsaması ve sabit tarifeden yararlanma koşullarının dar tutulması nedeniyle protesto edildi. Tarifelerin enerji firmalarının insafına terk edildiği İngiltere’de her yıl on binlerce dar gelirli soğuklara bağlı olarak ölüyor. 22 Kasım Salı günü açıklanan istatistikler, geçen yıl kış aylarında soğuklara bağlı olarak 34 bin 300 insanın yaşamını yitirdiğini belgeledi. Geçen yıla göre 10 bin artan 2016 kış ölümleri, 43 bin 900 insanın yaşamını yitirdiği 2015 yılının ardından en çok ölümün yaşadığı yıl oldu.
Son 7 yıldan beri yürütülen kampanyaların ardından Ofgem, enerji fiyatlarını gelir desteğine bağlı sosyal yardım ve engelli ödeneği alanlar için sabitleme kararı aldı. Yaklaşık 4 milyon aileyi kapsam dışı bırakan koşulların tüm dar gelirlileri kapsayacak şekilde genişletilmesi için çağrı yapan kesimlerin temsilcileri düzenledikleri kampanya kapsamında topladıkları mektuplar 21 Kasım Çarşamba günü Ofgem’e teslim etti. Fiyat sınırlandırması için kullanılan ‘cap’ kelimesinin aynı zamanda şapka anlamına da gelmesinden dolayı kampanya temsilcileri, Ofgem’in fiyat sınırlandırmasının boyutuna dikkat çekmek için parmaklarına mini şapka taktılar.
Ruth LONDON - Fuel Poverty Action Temsilcisi: Ofgem fiyat sınırlandırması getiriyor. Herkes biliyor ki insanların evlerini ısıtmak için kullandıkları tarifeler çok yüksek ve kazık. Hükümet sınırlandırılmayı kabullenmek zorunda kaldı. Ama Ofgem sadece ihtiyaç sahiplerinin küçük bir kesimini kapsayacak bir düzenleme getiriyor. Fiyat sınırlandırılmasına basit ve hızlı bir şekilde dahil edilecek çok daha fazla insan var ama dahil etmeme kararı aldılar. Bu yüzden fiyat sınırlandırılmasının genişletilmesini talep eden mektuplar getirdik. Her kış çok sayıda insanın soğuktan ölmesini istemiyoruz. Yarın kış aylarında yaşanan ölümlere dair istatistikler açıklanacak. Her yıl yaşanan insan kırımının son bulmasını istiyoruz.
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ’NE LONDRA’DAN DESTEK
Londra merkezli, Türkiye Halkları ile Dayanışma Kampanyası SPOT, barışa sahip çıktıkları için işlerinden edilen akademisyenlere sahip çıktı. Ulusal Öğretmenler Sendikası NUT’nin ev sahipliğinde bir dayanışma etkinliği düzenleyen SPOT etkinlikte elde edilen geliri Eğitim Sen aracılığı ile Barış Akademisyenlerine ulaştıracak.
İngiltere’den sendikalar, kampanya grupları, politik oluşumlar ve akademisyenlerin desteği ile 8 Mart 2014’de kurulan Türkiye Halkları ile Dayanışma Kampanyası SPOT, ve Barış İçin Akademisyenler – İngiltere, işten atılan Barış Akademisyenleri’ne destek olmak için bir dayanışma etkinliği düzenledi.
Türkiye’deki güncel gelişmelere ve işten atılan akademisyenlerin durumuna ilişkin bilgilendirmenin de yapıldığı etkinliğe, pasaportları iptal edildiği için Türkiye’ye dönemeyip İngiltere’de yaşamak zorunda bırakılan akademisyenler ile işten atıldıktan sonra İngiltere’ye taşınan akademisyenler de katıldı.
23 Kasım Çarşamba akşamı gerçekleştirilen etkinliğin açılışında SPOT adına Oktay Şahbaz, Barış İçin Akademisyenler – İngiltere adına ise Prof. Dr. Mehmet Uğur birer konuşma yaparak, başta işten atılan akademisyenlerin durumu olmak üzere, Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine dikkat çektiler. Şahbaz, Türkiye’yi olağan üstü hal ile yöneten AKP iktidarının; yasakladığı grev, eylem ve etkinler ile basın ve ifade özgürlüklerine yönelik baskı ve saldırılara dikkat çekti. Türkiye’de yüksek öğrenimin her zaman baskı altında olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Uğur, baskının olduğu yerde direnişin kaçınılmaz olduğuna vurgu yaptı. Prof. Dr. Uğur, devletin işlediği suça ortak olmamak için Barış Bildirisine imza atan akademisyenlere İngiltere’den sahip çıkmaya devam edeceklerini de dile getirerek dayanışmanın önemini bir kez daha vurguladı.
Türkiye’de iktidarın baskılarının Barış Bildirisinin imzalanmasından sonra daha da arttığına vurgu yaparak konuşmasına başlayan Boğaziçi Üniversitesi’nden atılan Dr. Noemi Levy-Aksu, barış akademisyenleri üzerindeki baskıların ‘terör örgütü propagandası’ suçlaması ile açılan davalarla devam ettirildiğini dile getirdi. Barış ve demokrasiye yönelik saldırı ve hak ihaleleri karşısında dayanışmanın daha da önem kazandığına vurgu yapan Levy-Aksu, NGO’lardan ve uluslarası gözlemci kuruluşlardan açılan davalara gözlemci heyetler göndermesini, takip etmesini ve dünya kamuoyunun gündemine taşınmasını talep etti. Evrensel gazetesine verdiği röportaj sonrasında Artuklu Üniversitesinden atılan Dr. Naif Bezwan, 2015’den beri yetkilerini suiistimal eden iktidarın, 15 Temmuz darbe girişimini kendisine yasal dayanak yaparak, kamu çalışanlarını görevden aldığını, politik muhalefete karşı göstermelik davalar açtığını ve muhalefeti baskı altına aldığına dikkat çekti. Dr. Ertan Ersoy ise üniversitelerde öğrenci ve demokratik talepleri savunan eğitim görevlileri üzerinde baskıların sürekli var olduğunu hatırlatarak iktidarın, barış bildirisini bu kesimleri etkisiz kılmak için kendisine dayanak yaptığını dile getirdi.
SPOT içerisinde yer alan öğretmenler ve demiryolu çalışanları sendikası adına yapılan konuşmalarda ise SPOT’un yaptığı çalışmaların önemine vurgu yapılarak destek ve çalışmalarına katılma çağrısı yapıldı.
Konuşmaların ardından Türkçe ve Kürtçe seslendirilen türkülerle devam eden etkinlikte elde edilen gelir Eğitim Sen aracılığı ile işten atılan akademisyenlere ulaştırılacak.
Haberler: Orhan Dil
Kamera: Orhan Dil, Arif Bektaş, Erencan Tan
Sunucu: Semra Demirci
Seslendirme: H. Murat Sermet, Semra Demirci
Röportaj: Arif Bektaş
Montaj: Mehmet Göztaş, Rıza Çetinkaya