5 Dakikada - Hilmi Hacaloğlu'dan 'Sözümüz Var' çağrısı
Gazeteci Hilmi Hacaloğlu, 5 Dakikada 2 Aralık'ta düzenlenecek 'Sözümüz Var' eylemini anlattı.
Gazeteciler, akademisyenler ve avukatlar basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı “Sözümüz Var” diyerek 2 Aralık’ta Kadıköy’de yürüyüş düzenleyecek. Fatih Polat’ın sunduğu 5 Dakikada programına konuk olan Gazeteci Hilmi Hacaloğlu, yürüyüşün amacını anlattı:
“İçeride tutuklu gazeteciler var. Ve bu Türkiye için bir utanç vesikası. Biz gazeteciler bu topraklarda olduğumuz sürece elimizden gelen her şeyi yapmaya gayret edeceğiz, ben mesela kendi payıma korkuyor muyum, evet korkuyorum. Ama bu kalem benim onurum ve bu kalem mutlaka yazacak” dedi.
‘SÖZÜMÜZ VAR’
‘Sözümüz Var’ sloganıyla başlatılan kampanyayı anlatan Hacaloğlu, uzun süredir Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukları gazeteciler üzerinden değerlendirdi:
“Burada asıl yakıcı mesele şu, içeride tutuklu gazeteciler var ve bu Türkiye için bir utanç vesikası. Bunlar arasında benim özellikle altını çizerek sokakta olmamı gerektiren durum Cumhuriyet gazetesine ilişkin. Cumhuriyet gazetesinden Ahmet Şık, benim iyi bir arkadaşım, Türkiye’nin en muteber gazetecilerinin başında gelen bir isim ve bugün cezaevinde. Bu akıl alır bir şey değil. Onunla ilgili, bir sürü gazeteci ile ilgili iddialar akıl alır gibi değil, birkaç gün sonra 400 gün olacak. Yani 400 gündür Cumhuriyetçiler içerideler. İşte Murat Sabuncu onlardan bir tanesi, Akın Atalay... Neden? Duruşmaları hep birlikte izledik, duruşmalarda iddianamelerin altının ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. Ama buna rağmen onlar içeride tutulmaya devam ediliyor. Yalnızca onlar değil, İşte Nuriye’nin durumu, savcı tahliye edilmesini istiyor, ama mahkeme tutuyor, böyle garabet bir durumla karşı karşıyayız.”
Tüm bu yaşananlara dikkat çekmek için bir kez daha 2 Aralık’ta eylem yapacaklarını belirten Hacaloğlu, “2 Aralık’ta aslında, akademisyenler, gazeteciler ve avukatlar bir araya gelerek sözümüz olduğunu, sesimiz olduğunu söylüyoruz. Türkiye neyi konuşuyor, Sarraf’ı konuşuyor, Türkiye Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeleri konuşuyor, ama bunu da konuşmamız gerekiyor” dedi.
‘TÜRKİYE BÖYLE BİR ŞEYİ HİÇ YAŞAMADI’
Gazeteci davalarına ilişkin de konuşan Hacaloğlu, “Türkiye böyle bir şeyi hiç yaşamadı. 27 Mayıs sürecinden sonraki dava süreçlerini de biliyoruz, 12 Eylül’ü de biliyoruz, okuduk, böyle bir şey yok, Türkiye bu çapta bir davalar cenderesini yaşamadı. Ve bazı davalarda iddianameler dahi yok, bir de onların oluşması bekleniyor. Deniz Yücel davasında olduğu gibi. Bunların çözülmesi gerekiyor, Türkiye normalleşecekse bunların hızlı bir şekilde tahliye ile beraatle çözülmesi gerekiyor. Bu böyle olmadığı zaman Türkiye nereye gidiyor sorusu bir baskı olarak duruyor” dedi.
İPEKÇİ’NİN GAZETESİ ZARRAB DAVASINI GÖRMÜYOR
Zarrab’ın tanık olarak dinlendiği davayı hatırlatan Hacaloğlu, “Ahmet Şık’ın bugün dışarıda olması gerekirdi. O olsaydı aslında bu davanın nasıl Türkiye yansıdığını bir de öyle görürdük. Yani gazetecilerin içeride olması insanlar açısından da bir korku yaratıyor. Olmayan şeylerle gazeteciler içeriye atıldığı zaman gazeteciler de insanlar da korkuyor. Bugün Milliyet gazetesinin birinci sayfasında Sarraf davası yok, bu gazete Abdi İpekçi’nin gazetesi, böyle bir şey olabilir mi? Ama oluyor ve buna kimse şaşırmıyor” diye konuştu.
‘BU KALEM BENİM ONURUM, MUTLAKA YAZACAK’
Hacaloğlu devamında şunları söyledi: “Türk insanı ne kadar görüyor, Sarraf’a şimdi bir sürü şey diyorlar, FETÖ’cü, ihbarcı, iftiracı diyorlar. Ama bir şey anlatıyor o ve bunun burada bir karşılığının olması gerekiyor. Ama herkes kulağının üstüne yatmış durumda. Biz gazeteciler bu topraklarda olduğumuz sürece elimizden gelen her şeyi yapmaya gayret edeceğiz, ben mesela kendi payıma korkuyor muyum, evet korkuyorum. Ama bu kalem benim onurum ve bu kalem mutlaka yazacak.” (MEDYA SERVİSİ)