Siyasi partiler Zarrab'ın itiraflarına ne dedi?
Reza Zarrab'ın Hakan Atilla'ya karşı tanıklık yaptığı davada Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan hakkında öne sürdüğü iddialara siyasi partiler ne dedi?
Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın "ABD'yi dolandırmak için kumpas kurmak", "Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı delmek için kumpas kurmak", "Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak", "Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurmak", "Kara para aklamak" ve "Kara para aklamak için kumpas kurmak" gerekçeleriyle yargılandığı davada Atilla'ya karşı tanıklık yapan Reza Zarrab çarpıcı iddialarda bulundu.
Suçunu kabul ederek itirafçı olan Zarrab, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını nasıl deldiğini, Aktifbank ve Halkbank ile nasıl ortak çalıştıklarını, Mehmet Hakan Atilla'nın yaptırımlar konusundaki bilgisini, Egemen Bağış'ın kendisine yardımını ve Zafer Çağlayan'a verdiği yüzlerce milyon liralık rüşveti anlattı.
BOZDAĞ: ZARRAB BASKI İLE İTİRAFÇI HALİNE GELDİ, HEDEFTE TÜRKİYE VAR
Zarrab'ın itirafları Türkiye'de dün gecenin ve bugünün en çok konuşulan konusu oldu. Dünya basınında da geniş yer bulan itiraflar, iktidara yakınlığıyla bilinen medya organlarında ise kendine yer bulamadı. Siyasi iktidarın temsilcileri çoğunlukla konuya ilişkin sessizliğini korurken Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, aslen Kemal Kılıçdaroğlu'yu hedef aldığı konuşmasında “ABD’de Zarrab ile ilgili bir dava başlıyor. Zarrab baskı ile itirafçı haline geldi. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye’de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanını, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı. Bir yandan New York’ta bir parçası sürüyor, Türkiye’deki ayağı da sayın genel başkan yürütüyor. İkisinin de hedefinde Türkiye var” ifadelerini kullanarak, tartışmanın özündeki iddialara cevap vermekten kaçtı.
MAHİR ÜNAL: GEZİ OLMADI, 15 TEMMUZ OLMADI…
Gizli tanık ifaderiyle yüzlerce insanın tutuklu bulunduğu Türkiye'de iktar partisi AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Reza Zarrab'ın itiraflarına ilişkin yaptığı açıklamada "Bir adamın bazı iddialar üzerinden rehin alınarak verdiği ifaderden birilerinin umutlandığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Ünal sözlerine "Gezi'de olmadı, 15 Temmuz'da olmadı bu defa ABD eliyle Türkiye'de bir şeyler olabilir mi diye düşünenlere şunu söylüyoruz; New York'ta medyadaki haberleri siz de izlediniz. Bu dava üzerinden Türkiye'yi siyasi ve ekonomik köşeye sıkıştırmalarına izin verecek değiliz." diye devam etti.
"Kara para aklamak" ve "ABD'nin İran'a uyguladığı yapğtırımları delmek" benzeri suçların konu edildiği davada asıl hedefin Türkiye devleti olduğunu öne süren Ünal, "Bu siyasi ve ekonomik operasyona bel bağlayanlara hiç umutlanmayın diyoruz. Türkiye'ye karşı ne yapılmak istendiğini de bütün millet görüyor. Türkiye diğerlerini aştığı gibi bunu da aşacaktır. Bu bir tiyatro bir oyundur. Bu oyunun bir aktörü olmayacağız. Sanık sandalyesine oturtmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Yapılmak istenen bazı ifadelere zorlanmıştır, kendi ifadesinde de hapiste kalmamak için anlaştığını söyleyen bir kişinin ifadeleri üzerinden hukuk arayışına mı gireceğiz. Türkiye'nin rehin alınmasına müsaade etmeyeceğiz." dedi.
KILIÇDAROĞLU: HAYSİYETLİ İNSANLARIN ZARRAB DAVASINDAN SONRA BULUNDUKLARI MAKAMLARDAN AYRILMASI GEREKİR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise "Haysiyetli insanların, Zarrab davasından sonra bulundukları makamlardan ayrılması lazım, haysiyetli insanların... Düne kadar Zarrab'ı devlet protokolüne oturttular. Bir de biliyorsunuz Fesli Deli Kadir vardı o da devlet protokolündeydi. Şimdi Zarrab düşman oldu, çünkü itirafçı oldu. Adam rüşvet vermiş. Hepimiz biliyoruz rüşvet verdiğini. Rüşvet alanlar da belli, koruyanlar da belli. Onun için dedim haysiyeti ve onuru olanların görevlerinden ayrılması lazım." sözleriyle siyasi iktidara yüklendi.
Kılıçdaroğlu, "Zarrab davası Türkiye meselesi mi AKP meselesi mi?" şeklindeki soruya is şu cevabı verdi:
"Hırsızlık meselesi bir Türkiye meselesi değil ki. Bir hırsızlık olayı var. Bu rüşvetin ve hırsızlığın bitmesini istiyoruz. Bu ülkede herkesin alın teriyle kazanmasını isteriz. Alın teriyle çalışmasını, üretmesini, kazanmasını isteriz. Ama 'ben çıkar sağlayayım, rüşvet alayım, köşeyi döneyim, devletin makamlarında katlarında oturayım, kimse bana dokunamaz' anlayışıyla gidilirse Türkiye'nin sonu felaket olur. Geldiğimiz nokta bu. Olay Türkiye'de oluyor, hepimiz olayı biliyoruz, olayı kapatıyoruz, şimdi Amerika'da yargılanıyor, bizim bakanlar burada, rüşvet alanlar burada. Beni üzen bu, beni kahreden bu. Bu ülkenin mahkemesi yok mu? Bu ülkenin adaleti yok mu? O davalarda 'burada bir şey yoktur' diyen savcılar, dosyaları kapatan hakimler gelecekte çocuklarına hesap veremeyecektir." (HABER MERKEZİ)