1 Aralık 2017 23:19
/
Güncelleme: 23:23

Ford Otosan’dan bir işçi
Kocaeli

Hepimizin sosyal medyadan öğrendiği, Rıza Zarrab’ın dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon avro rüşvet verdiğini itiraf etmesi bir skandal olarak biz işçiler arasında da konuşulmaya başlandı. 

Zamanında adı rüşvet skandalına karışan bakanlarını koruyup kollayan, yargılanmalarını engelleyen AKP Hükümetinin bu sadece görünen yüzüdür. AKP Hükümetinde yer alan bakan ve milletvekilliği yapmış ve yapmakta olan birçok kişinin mal varlığındaki ciddi artışları incelemek gerekiyor. Daha 30 yaşına gelmeden şirketler kurup ticaret yapan ve çok kısa bir sürede zenginleşen, işin ucu siyasi partiye dayanan bir organize işten söz konusu.

 

İsmini bile duymadığımız adadan gelen paralarla Karunlaşanlar, bu memlekette cirit atıyor. Hak ve hukuk devletinin bir kişinin emriyle işletilmesi, kendinden olmayanların rahatça yargılandığı ama gerçekte suçlu veya suça karışmış olanların yargılanmadığı bir ülkede yaşıyoruz. CHP’nin iddia ettiği belgeler hangi bankadan alındığı belli, savcılar görevini yapıp konuyu araştırırsa aynı belgelere kendileri de ulaşır. Ama hayır, büyük reisin emri olmadan herhangi bir işlem yapılamaz. 

‘AY SONUNU NASIL GETİRECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜRKEN BİZ…’

Bu ülkede milyonlarca insan geçim sıkıntısı çekerken, ülkede yolsuzluk rüşvet iddialarıyla kaynıyor. Bunun doğruluk payı araştırılmıyor, yargı görevini yapmıyor. Ama hakkını arayan işçiler olsa anında kolluk güçleri devreye girip verilen emirleri yerine getiriyorlar. Yediğiniz her haram lokmada aç yatan yetimlerin, çocukların hakkı var. Gün gelir devran döndüğünde bakalım daha neleri göreceğiz. Biz çalışıp daha maaşlarımızı alamadan vergimiz kesiliyor. Vergilerden kalan parayla en ince hesapları yapıp ay sonunu nasıl getireceğimizi kara kara düşünüp öyle yaşamımızı sürdürüyoruz. 

‘GEREKLİ TEPKİYİ VERMELİYİZ’

Zamanında ‘Yüzüğüm benim tek mal varlığım’ deyip ‘Bir gün zengin olduğumu görürseniz haram yemişimdir’ lafını söyleyenler dönüp baksınlar kendilerinin mal varlığına. Bu nedenle bu ülkede karabasan gibi çoğalan, hırsızlığı, rüşveti normal sayan bir anlayışa karşı ortak tepkimiz olmalıdır. Gerçek suçlular cezalandırılmalı mal varlıklarına el konulmalıdır. Yoksa bizden kesilen vergiler de bunları doyurmaz, elimizde kalan üç kuruşluk paraya bile göz koyup onu da alırlar. Çünkü bunların utanma, arlanması yoktur. Onlara para için her yol mübahtır.
Merak ediyorum, FETÖ olayından sonra el koyulan mal varlıkları paraların ne kadarı kayıt altına alındı? Alınmayan para ve altınlar kime gitti? Bu soruları çoğaltabiliriz. Bunun için insanlar gerekli tutum ve tepkiyi vermelidir. Bu zamana kadar hiçbiri biz işçiler lehine bir hak vermediler, aksine var olanı aldılar almaya devam ediyorlar.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Saray iktidarı, Türk lirasının parasal egemenliğine darbe vuracak bir kararla, tüm satış sözleşmelerinin döviz cinsinden yapılmasının önünü açtı. Böylece enflasyonun en temel dinamiklerinden olan dolarizasyonun eksik ayağı da Mehmet Şimşek imzasıyla tamamlanmış oldu. Türkiye’nin, başta ABD doları olmak üzere yabancı paraya bağımlılığı daha da derinleşecek.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et