TMSF'nin Hayatın Sesi TV skandalı Meclis gündeminde
Basın örgütleri, Hayatın Sesi TV'nin mallarını satışa çıkaran TMSF'nin imza attığı skandala tepki gösterdi. Barış Yarkadaş ise skandalı Meclise taşıdı
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Kapatılan Hayatın Sesi televizyonunun mallarını internet sitesinden satışa çıkaran TMSF’nin “Mallar bizde değil” yazısına basın örgütlerinden tepki geldi. TGC, TGS, Basın-İş Genel Başkanları yaptıkları açıklamada, yaşananın hukuksuzluk olduğuna vurgu yaparak, hukuksuzluğa son verme çağrısı yaptı. CHP Milletvekili Barış Yarkadaş ise skandalı Meclis gündemine taşıdı.
‘MEYDANIN SESİNİ KISMAKTAN VAZGEÇİN’
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye’de hukuk ve adalet adına yapılan yanlışların çok olduğuna dikkat çekerek, “Zannediyorum ki Hayatın Sesi’nin kapatılmasına yönelik tavır da, bu yanlışlardan en büyüğü. Hem mallarına el koyacaksınız, sonra diyeceksiniz bu mallar bizde değil, yani tuhaf. Gazetede okuyunca çok şaşırdım. Bir an önce medyanın sesini kısmaktan, insanların düşünce ve ifade özgürlüğüne engel koymaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Ülkenin iç barışa kavuşmasının yolu da budur” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’DE HUKUK YOK ARTIK’
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Hayatın Sesi’nin KHK ile kapatılarak, mal varlıklarına el konulduğu ve çalışanlarına tazminat ödenmesinin de engellendiğini hatırlattı. Şimdi ise mal varlıklarına el konulmadığının iddia edildiğine vurgu yapan Durmuş, “O zaman Hayatın Sesi’nin mal varlıkları nerede? Kime peşkeş çekildiğinin açıklanması gerekiyor. İnsan aklıyla dalga geçen bir durum var ortada. Eğer Hayatın Sesi KHK ile kapatılmadıysa hangi gerekçe ile kapatıldı? Bunun açıklanması gerekiyor. Eğer KHK ile kapatıldıysa TMSF nasıl varlıkları bizde değil diyebiliyor? Nasıl internet sitesinde bunları satışa çıkartabiliyor?” diye sordu.
Türkiye’de hukukun giderek yok edildiğini ifade eden Durmuş, “Her şeyi keyfiliğe bağlayan bir süreç yaşanıyor. Bu süreç nedeniyle binlerce gazeteci işsiz bırakılıyor, yüzlercesi tutuklandı. Artık bu keyfiliğin son bulması mağduriyetlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak çoğu çalışanı üyemiz olan Hayatın Sesi televizyonunun tüm mal varlıklarının geri verilerek, yeniden yayın hayatına başlaması için gerekli işlemlerin yapılmasını istiyoruz. Bu hukuksuzluğun telafisi ancak bu şekilde olur” şeklinde konuştu.
‘TEK SES YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR’
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, gelişmeyi hukuksuz olarak tanımlayarak, “Ne yaptıklarını da kendilerini de bilmiyor. Tek amaçları var: kendileri gibi düşünmeyenlere hayat hakkı vermemek, söz hakkı vermemek” dedi.
Hayatın Sesi ile birlikte 12 televizyon ve 11 radyonun kapatıldığı KHK’nin sadece Anadolu Ajansından duyurulduğunu hatırlatan Eren, “Ama neye dayanarak kapatıldığı, ne oldu ne bittiğine dair hiç yasal bir şey söyleyemediler” ifadelerini kullandı. Televizyonların kapatılması ve mal varlıklarına el konulmasının OHAL’de de bir yasal dayanağının olmadığına vurgu yapan Eren, “Bu tamamen hukuksuzluk, gangster rejimi oldu” dedi.
Topluma gerçekleri veya farklı bakış açılarını duyuran bütün televizyon kanallarının susturulmak istendiğini dile getiren Eren, basına yönelik davalar üzerinden artan baskılara dikkat çekti. Eren, “Kaç gazeteci hakkında dava var bilemiyoruz. Çünkü o kadar çok ki, yetişemiyoruz davalara. Mesela sırf Cumhuriyet gazetesinden 43 kişi yargılanıyor. Sadece bir gazetede. Evrensel içinde durum farklı değildir. Ya yargı yoluyla dava açıp, ceza verip erteliyorlar. Bir tür Demoklesin Kılıcı gibi ellerinde duruyor. Ya da, Hayatın Sesi, İMC, TV10 gibi kanalları doğrudan kapatarak, mal varlıklarına el koyarak Susturmaya çalışıyorlar. Tek ses yaratmaya çalışıyorlar. Ama beceremiyorlar” diye konuştu.
SKANDAL MECLİS GÜNDEMİNDE
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, skandalı Meclis gündemine taşıdı. Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması talebiyle Meclise soru önergesi veren Yarkadaş, “Artık hukuksuzlukları dağları aştı. El koydukları kanalın teçhizatının nerede olduğu bile belli değil. Teçhizatı satışa çıkarıyorlar ama mallar ortada yok. Kameraların nerede olduğunu söyleyemiyorlar” dedi. Bunun hukuktaki adının “gasp ve yağma” olduğunu belirten Yarkadaş, “Burjuva ahlakının kırıntısına bile sahip değiller. Kendi hukuklarına bile uymuyorlar” sözlerini dile getirdi.
Yarkadaş şu soruları yanıt istedi:
■ Hayatın Sesi TV’ye ait malların satışı hukuki midir?
■ Hayatın Sesi TV’ye neye göre el konulmuştur?
■ Kanala ait teçhizat yediemin olan TRT tarafından TMSF’ye devredilmiş midir? Devredilmişse tarihi nedir?
■ KHK ile kapatılmadığı iddiasıyla OHAL Komisyonuna başvuruda bulunamayan kanalın malları TMSF tarafından nasıl satışa çıkarılmıştır?
■ “675 No’lu KHK’nin 16. maddesi “KHK ile kapatılan, ya da bir şekilde şu maddeye dayanılarak kapatılan şirketlerin devam eden davaları gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapmadan düşürülür, dava ortadan kaldırılır” hükmü ortadayken, Hayatın Sesi ile MESAM arasında görülen dava neden düşürülmemiştir?”
NE OLMUŞTU?
Hayatın Sesi Televizyonu, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yetkilendirilmiş komisyon tarafından İMC TV, Van TV, Gün TV, Azadi TV ve Jiyan TV gibi kanallarında bulunduğu 12 televizyon ve 11 radyo ile birlikte geçtiğimiz yıl eylül ayında kapatılmıştı.
Kanalın bütün malları öce TRT’ye yedi emin olarak bırakılmış, ardından da TMSF’ye devredilmişti. Geçtiğimiz ay TMSF tarafından kanalın malları satışa çıkarılmış ve satış bedeli olarak da 289 bin TL saptanmıştı.