Barış akademisyenlerinin duruşması 12 Nisan’a ertelendi
Akademisyenlerin derhal beraat ve birleştirme taleplerini reddeden mahkeme, avukatların süre talebini kabul ederek duruşmaları 12 Nisan’a erteledi.
Cansu PİŞKİN
İstanbul
“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı Barış Bildirisini imzaladıkları için “Terör örgütü propagandası” iddiasıyla haklarında dava açılan ve 7 buçuk yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları istenen 150’yi aşkın akademisyenin yargılama takvimi başladı. Dava kapsamında yargılanan 10 akademisyen hakim karşısına çıktı. Akademisyenlerin derhal beraat ve birleştirme taleplerini reddeden mahkeme, avukatların süre talebini kabul ederek duruşmaları 12 Nisan’a erteledi.
'BARIŞ TALEBİ YARGILANAMAZ'
Dava öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde kitle örgütleri, sendikalar ve siyasi partiler bir açıklama yaparak "Barış talebi yargılanamaz" dedi.
Barış Akademisyenlerine destek için adliye önüne CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş, HDP Milletvekili Garo Paylan, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, EMEP Genel Başkan yardımcısı Levent tüzel, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy'un da aralarında olduğu siyasilerin yanı sıra Avrupalı vekiller, Eğitim Enternasyonali temsilcileri de dahil çok sayıda yurttaş geldi.
Ayrıca Ankara’dan 50 akademisyen de destek için gelenler arasında.
Adliye önündeki yurttaşlar ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ sloganı attı.
Dava öncesi ilk sözü alan Görkem Doğan, akademisyenleri yalnız bırakmayacaklarını vurguladı.
Daha sonra söz alan SES Eş Başkanı Gönül Erdem tarihin 5 Aralık’ı, "Barışı savununan akademisyenlerin yargılandığı gün" olarak yazacağını söyledi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin "Bizler bu davanın sanıkları değil yargıçlarıyız. Barış akademisyenleri bu toprakların kırk ayaklı karıncalarıdır. Bilimi savunmaya devam edeceğiz, dayanışmayı örgütlemeye devam edeceğiz" dedi.
TTB'den Taner Gören, "TTB olarak hocalarımızın yanında bulunuyoruz. Akademisyenler bölgedeki çatışmaya dikkat çekmek için bu metni imzaladılar. Şimdi Ağır Ceza'da yargılanıyorlar. 5 Aralık hukuk ve bilim adına kara bir gün" ifadesini kullandı.
Açıklamaya ayrıca Galatasaray Üniversitesi öğrencileri de fularlarla destek verdi.
'BARIŞ VE HAKİKAT SÖZÜMÜZDE ISRARCI OLDUK'
Basın açıklamasını hocalar sırayla okudu.
Barış Akademisyenleri adına okunan ortak açıklama şöyle:
"11 Ocak 2016’da barış talebimizi dillendirdiğimiz ve hak ihlallerine karşı çıktığımız “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin yayınlanmasından bu yana birçok hukuk dışı uygulamaya maruz bırakıldık. Baskılar, linçler, gözaltılar ve tutuklamaların yaşandığı bu iki yıllık süreçte 500’e yakın imzacı arkadaşımız işlerinden edildi.
Bu baskıya, zulme ve adaletsizliğe karşı barış sözüzümüzde ısrarcı olduk. Öğrencilerimiz, demokratik kitle örütleri, feministler, LGBTİ örgütleri, ekoloji aktivistleri, Türkiye ve dünyadan sayısız insan hakları ve barış örgütleri ile akademisyenlerin yanı sıra sinemacılar, edebiyatçılar, sağlıkçılar, hukukçular gibi meslek gruplarıyla dayanışmayı ve umudu çoğalttık.
Arkadaşlarımız Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Meral Camcı ve Muzaffer Kaya’nın tutuklu kaldıkları süre içinde “adalet nöbetlerinde” ve 22 Nisan 2016’daki “adalet şöleni”nde yine burada Çağlayan’da hep birlikteydik. Hem idari soruşturmalarla gelen yıldırmalara, disiplin cezalarına, işten çıkarmalara, hem de OHAL dönemiyle hayatımıza bir hukuk garabeti olarak giren KHK’lere karşı omuz omuza direnişi büyüttük. Dayanışma akademileriyle “akademi susmayacak” dedik. Barış ve hakikat sözümüzde ısrarcı olduk.
Bugün barış talebimizden dolayı “terör propagandası yapmak” suçundan yargılandığımız davaların ilk gününde, aynı iddianame ile hepimize ayrı ayrı davalar açarak bizi yalnızlaştırma çabalarına inat, hep birlikte barış ve adalet sözümüzde ısrar ettiğimizi bir kez daha dillendirmek için buradayız. 7 Aralık’ta ve takip eden tüm dava günlerinde de burada olmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde, hakikati dile getirmekte ısrar ettikleri için tutuklanan, baskı ve şiddete uğrayan, gazeteci, avukat ve hak savunucusu arkadaşlarımızın, haksız yere soruşturmalara uğrayan, tutuklanan öğrencilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Bugün burada, bir kez daha bilim insanlarının hakikati dile getirmelerinin önüne geçemezsiniz diyoruz. Barış istemek suç değildir. “barış talebi yargılanamaz” diyoruz. Bugün ve her gün “söz barışın” diyoruz."
DURUŞMA 12 NİSAN'A ERTELENDİ
Barışı savundukları için haklarında dava açılan akademisyenlerin yargılanmalarına Çağlayan’daki İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmayı, yargılanan akademisyenler ve avukatlarının yanı sıra aralarında HDP Milletvekili Garo Paylan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, EMEP Genel Başkan yardımcısı Levent Tüzel, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel’in de bulunduğu çok sayıda kişi izledi. Yurtdışından da Köln Üniversitesi, Danimarka okul öncesi ve gençlik eğitimcileri sendikası, İspanya Kültür Emekçileri Sendikası, Kıbrıs Öğretmenler Sendikası duruşmaları takip etti.
MAHKEMEDEN 301 TALEBİNE RET
Barış talebinin yargılandığı davada ilk olarak Galatasaray Üniversitesi Fransızca Okutmanı akademisyen Osman Olcay Kunal hakim karşısına çıktı. Kimlik tespiti yapılan Kunal’ın savunmasına geçilmeden önce avukatı Hüseyin Ersöz usule ilişkin talepte bulunmak üzere söz aldı. Ersöz, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy'un bildiri nedeniyle yargıladığı davada Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde düzenlenen “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, TBMM'yi, hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılama yapılması için Adalet Bakanlığı'ndan izin alındığını hatırlattı. Ersöz, aynı bildiriye imza attıkları için yargılanan müvekkillerinin de bu suçlama yönünden yargılanmaları için Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmasını talep etti.
Mahkeme de suç nitelendirmesinin yargılama sonunda yapılacağını, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmadığını belirterek bu talebi reddetti. Avukatların savunma için süre istemesi üzerine duruşma 12 Nisan 2018'e ertelendi. Galatasaray Üniversitesi'nde görevli akademisyenler Tuba Akıncılar, Aslı Didem Danış Şenyüz, Hakan Yücel ve Ildırım Başak Demir’in de avukatı olan Ersöz'ün talebi ile 4 akademisyenin ayrı ayrı açılan davaları da 12 Nisan'a ertelendi. Ersöz’ün Galatasaray Üniversitesi'nden Ömer Orhan Aygün'ün 2018 sonuna kadar Amerika'da görevli olduğunu belirtmesi üzerine, Aygün'ün duruşması da 12 Nisan 2018'e ertelendi.
’İDDİANAMEDE SUÇTA VE CEZADA ŞAHSİLİK İLKESİ YOK’
Daha sonra İstanbul Üniversitesi'nden Gizem Bilgin Aytaç, Mehtap Balık Kaya, Alaeddin Dinç Alada’nın ayrı ayrı yargılamasına geçildi. Aytaç, Kaya ve Alada’nın avukatı Arın Gül Yeniaras, derhal beraat talebinde bulunarak, iddianamedeki eksiklere değindi. Avukat Yeniaras, iddianamede, suçta ve cezada şahsilik ilkesinin gereklerinin yer almadığını belirterek, “İddianamede suçun unsurları, kanunda sayılar hiçbir fiil yer almamaktadır. Havuz iddianamelerdir” dedi. Bildiride devlete yapılan bir barış çağrısı olduğunu vurgulayan avukat Yeniaras, “Suç unsuru görülmesi mümkün değildir. İddianamede, gerçek dışı olarak kaydedilen mağduriyetlerde Anayasa Mahkemesi başvuruları vardır. Bu başvuruculardan yalnızca 1 kişi hayattadır. 5 tanesine derhal ambulans göndermesi gerektiği kararı vermiştir. 4 kişi kan kaybından hayatını kaybetmiştir” dedi.
“BU SUÇA ORTAK OLMAYACAĞIZ DEMEK SUÇ DEĞİLDİR’
Yeniaras, yapılan hataların ve bunların ihlal niteliğinde olduğu söylemenin suç olmadığını söyleyerek, “Buna imza atmak suç değildir. Buna derhal son verin demek suç değildir. Bu suça ortak olmayacağız demek suç değildir. Bildiride muhatap devlettir. Meşru, ahlaki, hukuki ve yasaldır. Bölgedeki hak ihlallerini saymak terör örgüt propagandası değildir. Güneydoğu'da yaşayan her vatandaşı PKK üyesi saymak ayrımcılıktır” dedi. Bildirinin iddianamede yer ver alan İngilizce çevirisinde birden çok yanlış olduğunu vurgulayarak, “Metinde 'Kurdish' Kürdistan olarak çevrilmiştir. Bu Kürdistan değil Kürt demektir. Olmayan bir suç yaratılmıştır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ocak 2016'da imzacı akademisyenlere yönelik hakaret niteliğindeki sözlerini anımsatan avukat Yeniaras, “Bu ifadeler adil yargılanma hakkını engellemektedir” dedi. Yeniaras son olarak, iddianame savcısının sözlerine atıfta bulunarak, “Basının ve siyasetin baskısı altında karalama kampanyası etkisi altında kalmadan adil bir karar vermesini talep ediyoruz” dedi. Mahkeme de, derhal beraat talebini reddederek, duruşmayı 12 Nisan 2018'e erteledi.
MAHKEME BÜTÜN TALEPLERİ REDDETTİ
Son olarak İstanbul Üniversitesi'nden Pedriye Mutlu'nun yargılamasına geçildi. Mutlu’nun avukatı Ali Deniz Ceylan, müvekkilinin raporlu olduğunu söyleyerek raporu heyete sundu. Ceylan, davaların birleştirilmesini, derhal beraat kararı verilmesini ve TCK 301. madde yönünden yargılama için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasını talep etti. Avukat Ceylan, ifade özgürlüğünün temel haklardan olduğunu anımsatarak, “Bu hakka yönelik müdahalenin asgari düzeyde uygulanması gerekir. Mahkemenizin bir yükümlülüğü de haksız müdahaleleri engellemektir” dedi. Mahkeme de, avukat Ceylan'ın tüm taleplerini reddetti. Mahkeme bu duruşmayı da 12 Nisan 2018'e erteledi.
DAVALAR 5 ARALIK'TA BAŞLAYIP MAYIS 2018'E KADAR SÜRECEK
Barışı savundukları için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde hakim karşısına çıkacak akademisyenlerin yargılama takvimi 5 Aralık’ta başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek. 5 Aralık’tan itibaren her hafta Salı ve Perşembe günleri hakim karşısına çıkacak olan akademisyenlerin yargılamaları, 5 Eylül’de kurulan İstanbul 32, 33, 34, 35, 36, 37. Ağır Ceza Mahkemeleri’nde yapılacak. Aralık ayı duruşmaları 7, 14, 19, 21, 26 Aralık tarihlerinde devam edecek. Haklarında dava açılan barış imzacısı akademisyenlerin okulları sırasıyla Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ile başlamıştı. Kamudan devam edeceği düşünülürken vakıf üniversiteleri serisi başladı: Özyeğin Üniversitesi, Aren Üniversitesi, Kemerburgaz Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Işık Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi.