Sincan OSB'de işçiler arasında mücadele eğilimi artıyor
Sincan Organize Sanayi Bölgesi'nde örgütlenme mücadeleleri hız kazandı. Genç işçiler, hızla harekete geçme bir şeyler yapma isteğinde.
Sincan Organize Sanayi bölgesinde son birkaç aydır sendikalaşma-örgütlenme hareketliliği yaşanıyor. Önce önemli elektronik firmalarından Karel işçileri birkaç gün içinde Türk Metal Sendikasında örgütlendi. Yetki alan sendika ilk iş olarak fabrika önünde işçilere seslendi ve hemen arkasından üyesi olan işçilere Anadolu Otel’de bir yemek verdi. Şimdi işyerinde en merak edilen konuların başında “Sendika ne yapacak?” ve “İşçiler ne yapmalı?” konuları geliyor.
Neredeyse aynı günlerde yine Sincan OSB fabrikalarından Özçelikler Hidrolikler de Türk Metal Sendikasında örgütlendi. Patronun iki işçiyi işten atmasına sendika ve üye işçiler fabrika kapısında eylem yaparak cevap verdi.
Yine Mefa’da işçiler sendikalaşma çalışmaları yürütürken patron çok sayıda sendika üyesini işten attı. Türk Metal Sendikası burada da işten atılan işçilerle birlikte fabrika önünde bir eylem yaptı. Türk Metal’in örgütlü olduğu Arçelik ve Hidromek gibi işyerlerinden de işyeri temsilcileri bu fabrika önü eylemlere katıldılar, bildiri dağıtımlarına gittiler. Bunlar dışında da pek çok başka fabrikada işçiler sendikalaşma tartışmaları ve çalışmaları yürütmeye devam ediyor. Öte yandan toplusözleşme görüşmeleri devam eden Arçelik’te tanıdıkları olan işçiler burayı da takip ediyorlar.
TUVALET KAPILARINDA ‘SENDİKA GETİRELİM’ YAZILARI
Sadece bu birkaç örnek bile organize genelinde işçiler içinde bir arayış olduğunu göstermeye yeter. Bu arayış daha genç işçiler içinde hızla harekete geçme, bir şeyler yapma isteği biçiminde kendini gösteriyor. Tecrübesizliğin de etkisi ile tuvalet kapılarına “Sendika getirelim” gibi çağrılar yazıyor ya da sendikacı tanıdığı olan birini bulunca önünü arkasını düşünmeden hemen üye olmaya çalışıyorlar. Öte yandan tecrübeli işçiler daha temkinli ama onlar da eskisi kadar umutsuz ve her konuşmaya olmazdan başlayan bir ruh halinde değiller. “Bu fabrikadan bir cacık olmaz” lafları yerini yavaş yavaş “Aslında olur ama çok zor”lara bırakıyor. Ama hâlâ kendi güçlerine güvensizlik hissediliyor.
KIŞ AYI DERT AYI!
Bu değişimde hem ekonomik sıkıntılar hem de hükümetten umudun azalması yatıyor. “Zam ayı yaklaşıyor, bakalım ne verecekler” gibi bir temenni hemen çevredeki diğer işçiler tarafından “Alırsın iyi bir zam, bekle” gibi alaycı sözlerle karşılanıyor. “Yaz başında mazot şu kadardı, şimdi bu kadar” ya da “Geçen yıl arabaya şu kadar vergi verdim, bu yıl bu kadar ödeyeceğim” gibi karşılaştırmalar her molada duyuluyor. Kış ayı da elbette dert ayı... Özellikle evli işçiler daha dertli. Bekar arkadaşlarına “Aklınız varsa evlenmeyin” diye öğüt verenlere her yerde rastlanıyor.
ZAM VERİNCE, HER ŞEYE ZAM YAPIYORLAR
İki yıl önceki 300 TL’lik asgari ücret zammından da işçilerin çoğu önemli bir ders almış. “İyi bir zam alınca bu sefer her şeye zam yapıyorlar aynı hesaba geliyor, hatta daha da kötü oluyor” diyor pek çok işçi. Bu durum bazı işçilerde umutsuzluğa sebep oluyor.
BİRLİKTE MÜCADELE FİKRİ GÜÇLENİYOR
Kimi işçilerde ise daha fazla zam alınırsa biraz daha rahat edeceği fikri var. Birlikte mücadele fikri güçleniyor. Örneğin; cam filmi cezalarını Tayyip Erdoğan’ın halkı düşünerek geri çektirdiğini düşünen işçiler kadar hatta belki daha da fazla, halkın tepkisi nedeniyle geri çekmek zorunda kaldıklarını düşünen işçiler var. “Millet sesini çıkarmasa koyun koyun ödüyorduk cezaları, ortalık karışınca serbest bırakmak zorunda kaldılar” diyorlar.
KORKU AZALIYOR, ARAYIŞ VE MÜCADELE EĞİLİMİ ARTIYOR
Ülkenin içinde bulunduğu atmosfer, OHAL ve tek adam rejimi, işçileri örgütlü muhalif kesimler kadar çok korkutmuyor denebilir. Bir tedirginlik var ama birleşme, mücadele etme, örgütlenme eğilimi bundan daha güçlü. Özellikle genç işçilerde “En fazla atarlar abi, bu paraya nerede olsa çalışırım” görüşü egemen. Eskiden daha fazla duyulan “Bir işten atılsan 6 ay toparlanamazsın” türünden korku ifadeleri ise giderek daha az duyuluyor. İşçileri durduransa umutsuzluk! Bunun etkisi ise giderek azalıyor. Asgari ücrete işçileri az çok tatmin edecek bir zam gelmesini kimse beklemiyor. Birleşerek asgari ücrete müdahale etme gibi bir fikir de pek kimsenin aklına gelmiyor. Ama tek tek işyerlerinde mücadele ve örgütlenme eğilimi birkaç yıl öncesine göre çok artmış durumda. Sendikalara güvenmeme, ipleri onlara teslim etmeme ama yine de örgütlenme, birleşme, mücadele etme fikri artık daha kolay akla yatıyor. Önümüzdeki aylar, işçiler içindeki bu ekonomik ve politik arayışın alacağı biçimlere göre şekillenecek dersek abartmış olmayız.
‘SEN TELEVİZYONA NE BAKIYON!’
Hükümetten beklentinin giderek düştüğü de artık gözler görülür hale geldi. ‘FETÖ’ operasyonları adı altında pek çok insan yakınlarının mağdur edilmesine karşılık hükümet çevresinden kimseye dokunulmaması tepki topluyor.
Belediye başkanlarının değiştirilmesi ise önce kısa bir şaşkınlıkla karşılandı. Sonra ise öfkeye sebep oldu. “Madem suçlular yargılansınlar” talebi AKP’li işçilerden de sık sık duyuluyordu. Hemen arkasından tam hükümet ve belediye tarafından olumlu bir havaya dönüştürülmeye çalışılırken bu kez de Zarrab davası ve Man Adası belgeleri gündeme oturdu.
Burada ilginç bir gelişme de yaşanıyor. Eskiden televizyon ve internetten yayılan haberlerle konuşan işçiler bu kez tam tersine tepki veriyor. “Dün haberlere baktım, bu belgeler sahte çıkmış” diyen işçiler, arkadaşları tarafından “Sen televizyonlara ne bakıyon, bir pislik olmasa bu kadar kıyamet kopmazdı” diyerek ikna ediliyor. Bütün gürültü patırtıya rağmen bu iddiaların iftira olduğu, bunları savunmanın da vatana ihanet anlamına geleceği propagandası fabrikalarda tutmadı.
AKP’Lİ İŞÇİ: ŞİMDİ YALAN DESEK GERÇEK OLDUĞU ANLAŞILIR
Burada iki çarpıcı örnekten biri, büyük metal fabrikalarından birinde cep telefonundan haberleri izleyen genç bir işçinin alnına vurarak “Biz ne kadar safmışız” diye hayıflanması. Diğeri de başka fabrikada çevresinde AKP’li olarak tanınan orta yaşlı bir işçinin “Biz şimdi yine bu iddialara yalan diyoruz ama bir iki yıl içinde bunların da gerçek olduğu anlaşılır” itirafı oldu.
İyi Partinin kurulması da bu çevrelerde gündem oldu. Hemen hemen kimse, bugün için bu partinin ciddi bir seçim zaferi elde edeceğini beklemese de yine de oy vermeyi düşünen çok sayıda işçi var. Kılıçdaroğlu ve CHP ise hâlâ bu işçiler içinde bir alternatif değil. Dolayısıyla ciddi bir alternatif arayışı devam ediyor. (Ankara/EVRENSEL)