10 Aralık 2017 01:04

‘Lenin ve İsveçli şarkıcı kızın gayrimeşru aşkı’

Vedat Yalvaç, Kerenski hükümetinin 'yandaş  medyası'nın Lenin adına başlattığı karalama kampanyasını ve bugünün 'yandaş medya'sını yazdı.

Paylaş

Vedat YALVAÇ

Başlık Rusya’da 1917 Şubat Devrimi sonrası geçici hükümetin başına geçen Kerenski hükümetinin “yandaş  medyası”ndan. Medyada “yandaşlık” bugün keşfedilen bir şey değil. 100 yıl önce de vardı. 1917 Şubat Devrimi sonrası başa geçen Kerenski hükümeti, halk üzerindeki etkisini kırmak üzere Lenin’i Alman ajanı olmakla suçlar ve tutuklama kararı çıkartır. 3-4 Temmuz gösterilerinin ardından gerici saldırılarını artıran Kerenski hükümeti işe başta Pravda olmak üzere tüm Bolşevik gazetelerini kapatarak başlar. Ve daha sonra kendi “yandaş medyası” ile nereden tutsanız elinizde kalacak yalan haberlerle Lenin’i ve Bolşevikleri karalamaya başlar. Bu haberlere göre Lenin’in bir denizaltı ile İsveç’e gittiği, içinde bir hançer olan gümüş saplı bir bastonla Stockholm sokaklarında dolaştığı, İsveç’te gününü gün ettiği, lokantalara giderek herkese yemekler ısmarladığı, Fransız konyağından başka bir şeye dilini sürmediği, en pahalı sigaralardan olan ve yalnızca müşterinin siparişine göre üretilen Bagdanov’s içtiği söylenir. 

Karalamalar bununla sınırlı kalsa iyi. Üşenmeden oturup “Lenin ve İsveçli şarkıcı kız” başlıklı makalelerle Lenin’in Boufe D’Ete operetinin primadonnasının bir hayranı olduğu ve Erna Elimusti adında İsveçli bir şarkıcıyla yaşadığı “gayrimeşru aşk”tan dolayı nasıl adının çıktığı anlatılır: “Kimse bilmez ‘zavallı’ Lenin’in Glass Theatre Bouffe’de düzenlediği sefahat alemlerini. Ama garsonlar Lenin’in bir şişe şampanyaya 110 ruble ödeyip ardından 25 ruble bahşiş bıraktığı günleri özlemle hatırlayacaklardır. Ayrıca Lenin’in ‘proleter’ doğasının kanıtladığı bir başka olayı da hatırlayacaklardır. Primadonna Erna Eimusti ile birlikte çıktıkları 4 numaralı otel odalarında Lenin, akşam yemeği sipariş etmek için garsonu çağırır, içeriye ‘Kazbek’ isminde yaşlı mı yaşlı bir garson girer. Adam tam bir fosildir. O ana kadar sakin olan Lenin, adamı görür görmez aniden öfkelenir, tepinmeye başlar ve çılgınca bağırır: ‘Çık dışarı, seni burjuva! Başka bir garson gönderin!’ Uzun boylu, şişman, göbekli ‘Kazbek koşar adım odadan çıkar. Çünkü Lenin’in elinde bir bomba olduğunu fark etmiştir.” 

Oysa bu karalama kampanyalarının havada uçuştuğu dönemde Lenin bir işçi ailesine ait rutubetli küçük bir kulübede saklanarak buradan bir yandan Ekim Devrimi’ne giden süreci yönetiyor, öte yandan da yaklaştığına inandığı devrimin teorik sorunlarını ele alan Devlet ve Devrim kitabını yazıyordu.

YIRTIK KOTTAN AJAN SENARYOSU 

Kıyaslandığında insan daha iyi senaryolar beklemiyor değil ama Türkiye’deki yandaş medyanın da 100 yıl önceki “yandaş medya”dan aşağı kalır yanı yok. Üşenmeden oturup yırtık kotun yabancı istihbarat birimleri ve içimizdeki iş birlikçileri tarafından ‘gizlenme’ ve ‘haberleşme’ aracı olarak kullanıldığına ilişkin haber yapan Yeni Akit, Kerenski’nin yandaş medyasıyla yarışacak kıvama gelmiş. A Haber’i de hiç hafife almayalım. Açıp izlediğinizde bu senaryolardan onlarcasını görebilirsiniz. Hangi birini sayalım ki: A’dan Z’ye kadar bilumum “yandaş medya” bu konuda birbiriyle yarış halinde. Çoğu zaman tek kalemden servis edilen, harf hataları dahi aynı olan bu yandaş gazeteler değil miydi ki Gezi direnişinde “Camiye ayakkabı ile girdiler, içki içtiler”, “Benim türbanlı bacılarıma saldırdılar” manşetleri atan. Yine yakın zamanda Büyükada’da gözaltına alınıp tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan hak savunucuları için “CIA ajanı” manşetleri atan. Saymakla ne biter, ne de sayfalar yeter. 

‘YANDAŞ GAZETELER’ HER DÖNEM VARDI

mavi defterBaşta da belirttiğimiz gibi iktidar güdümündeki gazetecilik yeni keşfedilmedi. Adları farklı olsa da amaçları hep aynıydı. Bugün demokrasiyi boğma, yolsuzlukları ve rüşveti örtme görevi üstlenen yandaş gazeteler 1917 Şubat Devrimi sonrası devrimi boğmak üzere görev üstlenmişlerdi: “Anayasal Demokratlar ve Kerenski yapacağını yapmıştı. Bolşevikleri karalamaya çalışan bir sürü burjuva gazete, en geniş kitlelerin Bolşevizm hakkında bir fikir sahibi olmalarına yardımcı oluyordu. Ve kitleler onun gerçek anlamını kavradıklarında Anayasal Demokrasi’nin defteri dürülecekti.” Karalamakla da kalmayan Kerenski hükümeti, Revel’de Utro Pravdi ve Kiir, Volna, Golos Pravdi gibi  Bolşeviklere ait tüm gazeteleri ya kapatır ya da yasaklar. Karalama politikalarından Bolşevik Parti üyelerinin bir kısmının da  etkilendiği bir ortamda Lenin umutsuzluğa kapılmadan canla başla çalışır: “Makaleni bitirdin mi Grigori? Henüz bitirmedin mi? Ne olursa olsun bitir. Ben benimkini bitirmek üzereyim. Merak etme bir yerlerde yayımlatırız.” Keza öyle de oldu. Lenin hem yazılarını yayımlayacak yeni gazeteler buldu hem de  Kerenski’nin “defteri dürüldü.” O yüzden umutsuzluğa yer yok. Nasıl ki CIA ajanı dedikleri hak savunucuları serbest kaldıysa “terörist” dedikleri gazeteciler de elbet bir gün çıkacak. Şunu da not edelim tarih, gericiliğin ve zorbalığın borazanlığını yapan bu gazetelerle televizyonları unutmayacak. Bir başka “Mavi Defter’de” bunların uğursuz rolü yer alacak. 

Kaynak: Mavi Defter
Evrensel Basım Yayın

ÖNCEKİ HABER

O belgelerde işçi Ayşe’nin adı yok

SONRAKİ HABER

Zarrab, Çağlayan ve Erdoğan

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa