Gıda-İş: Asgari ücret fedakarlık ücreti değil, 2300 TL olsun

DİSK/Gıda-İş asgari ücretin 2 bin 300 TL olması talebiyle basın açıklaması yaptı, hükümetin fedakarlık çağrısına tepki gösterdi.

10 Aralık 2017 12:58
Paylaş

Asgari ücret görüşmeleri sürerken açıklama yapan Çalışma Bakanının İşçilerden fedakarlık bekliyoruz” sözlerine tepki gösteren DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, “Asgari ücret fedakarlık ücreti değildir. Enflasyon karşısında korunması için, milli gelir artışından yararlanması için, geçim ücreti olabilmesi için, yaşanan kayıpların giderilmesi için asgari ücret net 2300 lira olmalıdır” dedi.

Asgari ücret görüşmeleri devam ederken DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikası, Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında, işçilerin beklenti, talep ve önerilerini duyurdu.

Açıklama öncesi konuşan Gıda-İş Marmara Bölge Sorumlusu İbrahim Kızılyer, Man adaları belgelerini ve Zarrab’ın ifadeleriyle gündeme yeniden gelen 50 milyon avroluk rüşveti hatırlatarak duruma tepki gösterdi.

Basın açıklamasını ise Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan okudu. Aslan, bu görüşmelerin sonunda belirlenecek rakamın, Türkiye’de emeğiyle geçinen herkesin ücretini belirleyen bir taban ücreti olacağını belirterek, “Bu nedenle ülkemizin en büyük toplusözleşme görüşmesidir ve sendikalı, sendikasız tüm işçilerin gözü bu görüşmeden çıkacak rakamdadır” dedi.

Her görüşme sonunda ‘ülke gerçeği’ gibi gerekçelerin ileri sürüldüğünü ve işçilere açlık sınırının bile çok altında bir rakam verilirken, masadan patronlara yeni teşvikler çıktığını dile getiren Aslan, “Çünkü taraflar masaya hiçbir zaman eşit oturmuyor. Masada patron tarafını TİSK, işçi kesimini Türk-İş ve tarafsız olduğunu ileri süren Çalışma Bakanlığı yer alıyor gibi görünse de şimdiye kadar yaşananlar bize Hükümetin de aslında patronların tarafında olduğunu gösteriyor” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun işçilerden fedakârlık beklediği yönünde yaptığı açıklamayı hatırlatan Aslan şunları söyledi: “Bu açıklama, bu yılın da diğer yıllardan farkı olmayacağının kanıtıdır. Patronlara zaten yeterince teşvik, vergi indirimi, hibe krediler, uzun vadeli ve faizsiz krediler verilerek besleniyorlar. Asgari ücretin belirlenmesinde sermayeye değil, işçilerin isteklerine ve taleplerine yer verilmelidir. Bakanın ifade ettiği gibi, asgari ücret tartışması bir fedakârlık konusu değildir. Ekonomik veriler de ülke gerçeğinin patronların ve hükümetin söylediği gibi olmadığını gösteriyor. Asgari ücret 2004 yılından 2017 yılına kadar enflasyon karşısında yüzde 36 artarken, milli gelir ise yüzde 95 artmıştır. Yani geçen sürede asgari ücret milli gelire oranı yüzde 30,5 oranında gerilerken, kalan kısın patronların cebine girmiştir. Asgari ücret milli gelirden pay almış olsaydı bugünkü ücret 2600 TL olmalıydı. 2017 yılında net asgari ücrete yapılan zam yüzde 7.9’dur. Buna karşılık enflasyon oranı yüzde 12.98 olarak açıklandı. Yani asgari ücretli sadece 2017 yılında yüzde 4.5 oranında kayıp yaşadı. 2008 yılının başında aylık 414 doları olan asgari ücret, 2017 aralık ayı itibariyle 358 dolara geriledi. Üretilen malı ihraç eden patron dolarla mal satarken, işçilik maliyeti de azalmış oldu. Ama yine de hükümet teşviği sermayeye verirken fedakarlığı işçiden istedi.”

PATRONUN MALİYETİ AZALDI

İşçi ücretlerinin yıldan yıla erirken, patronların ise daha fazla kazandığını vurgulayan Aslan, “2007 yılında asgari ücretin işverene maliyeti, net asgari ücretin yüzde 70’i kadar daha fazlayken bu rakam 2017 yılında yüzde 49’a geriledi. Yani patronun cebine giren para daha da arttı. Hükümetin patronlara desteği bununla da sınırlı değil. Milyonlarca işçi sendikasız ve toplusözleşmesiz çalışıyor. Sendikalaşmak isteyen işçiler işlerinden atılıyor. Günlerce süren direnişler oluyor. Yasalara göre bu yapılan suçtur. Milletvekilleri, bakanlar olup biteni bildikleri halde sendikasızlaştırmaya seyirci kalıyorlar. Ülkemizde çalışanların yüzde 30'u sosyal güvenceden yoksun, yüzde 40’ı kayıt dışıdır. Hükümet kayıt dışı çalıştırmaya da sessiz kalıyor, önlem almıyor” dedi.

Açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan işçilerin bir yandan da OHAL’le birlikte daha da ağırlaşan iş koşulları nedeniyle iş cinayetlerinin ve meslek hastalıklarının pençesinde olduğunu ifade eden Aslan, “Her yıl iş cinayetlerinde 2 bine yakın işçi can verirken. On binlerce işçi ise bel fıtığı, boyun fıtığı başta olmak üzere türlü hastalıklarla boğuşmakta, sakat kalmaktadır. İşçilerin fedakârlık edecek ne durumu ne de böyle bir ülke gerçeği vardır. İşçilere yüklenen vergi artarken, iğneden ipliğe gelen her şeye zam gelirken, enflasyon hayatı çekilmez kılarken bakanın işçilerden fedakarlık istemesi anlaşılır değildir. Bakanın, fedakarlık dediği, işçi ailelerinin bu kış günlerinde evde doğal gazı yakmadan montla oturmak zorunda kalması, bir işte çalışıyorken ek iş kovalaması, çocuğunu okula gönderememesi, harçlık verememesi, evine et girmemesi, yaz tatili bir yana sinemaya tiyatroya gidememesi, hastalansa bile işe gitmek zorunda kalması... Yani en temel ihtiyaçlarını karşılayamamasıdır.

Patronlar ise, bir elleri yağda, bir elleri baldadır. Tırnakları kırılsa soluğu en donanımlı hastanelerde alıyorlar ve tedavi oluyorlar. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında. Kazandıklarından vergi vermiyorlar, üstüne teşvik alıyorlar. Bütün bu gerçekler karşısında halen işçiden fedakarlık beklemek, vicdani de, ahlaki de değildir” diye konuştu.

TÜRK-İŞ VE HÜKÜMETE ÇAĞRI

İktidar ve sermayenin kol kola girerek asgari ücreti belirlediği sürecin sorunlu ve tek yanlı olduğunu belirten Seyit Aslan şöyle devam etti: “Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde tüm sendikaların ve işçilerin dahil olduğu bir mekanizma yoktur. Yine patron örgütleri ve iktidar süreci birlikte belirleyecek. Türk-İş ise duruma sessiz kalacaktır. Türk-İş merkezine çağrımız, tüm konfederasyonların, sendikaların ve işçilerin taraf olacağı bir mekanizmanın hayata geçirilmesi için tutum almasıdır. Aksi halde asgari ücretin tek taraflı ve sermayeden yana belirlenmesine çanak tutmuş olacaktır. Bu nedenle asgari ücret konusunda ortak mücadele çağrılarına olumlu yanıt vermelidir. Buradan AKP Hükümetine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına da sesleniyoruz. Asgari ücret ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar olan bölümü vergiden muaf tutulmalı ve 2018 yılı ücreti net 2300 TL olmalıdır. Enflasyon karşısında korunması için, milli gelir artışından yararlanması için, geçim ücreti olabilmesi için, yaşanan kayıpların giderilmesi için, asgari ücret net 2300 TL olmalıdır.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Hak savunucuları: OHAL değil insan hakları hemen şimdi

SONRAKİ HABER

Yenikapı'da ‘Kudüs’ mitingi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa