11 Aralık 2017 11:46

DBP’den kayyım raporu: Bütçenin nereye harcandığı bilinmiyor

OHAL’den sonra Demokratik Bölgeler Partisi 94 belediyelerine atanan kayyımların icraatlarına ilişkin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. Raporda “Demokraside önemli bir yere sahip olan yerel yönetimler, kayyım atamaları ve uygulamaları ile büyük darbe almış, iradesi gasbedilen halklar ile devlet arasındaki makas daha da açılmıştır” denildi. 

Diyarbakır'da düzenlenen açıklamaya HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, HDP milletvekilleri Sibel Yiğitalp, Feleknas Uca, Ziya Pir, DTK, DBP yöneticileri, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri, TTB, TMMOB, DİSK ve çok sayıda katılımcı bir araya geldi.

DBP’li belediyelere kayyım atandıktan sonra tutuklanan 68 belediye başkanı hâlen cezaevinde, 11 eş başkan ceza aldı. 2014 seçimlerinde DBP’li meclis üyesi sayısı 1275, il genel meclis üyesi 130 idi. Son bir yılda 500'ü aşkın meclis üyesi gözaltına alındı ve tutuklandı. 81 meclis üyesi cezaevinde. DBP’li belediyelerde OHAL ile ihraçlar olmadan önce toplam 26 bin 144 kişi çalışıyordu. Hem KHK hem de kayyımdan sonra 3 bin 33 kişinin  işine son verildi. Rapora göre kayyım atamalarından bu yana belediyelerde meclis toplantıları yapılmıyor, halka ait olan bütçeler kayyımların keyfine ve isteğine göre yapılıyor.

KÜLTÜR SANAT ALANINDA

Kayyım sonra kültür sanat alanında yapılanlara dair bazı bilgiler şu şekilde paylaşıldı: “Kayyımlarla beraber 14 il ve ilçe merkezlerinde kültür sanat faaliyetlerinin engellendi. Her yıl 1000-1200 arası öğrencinin kültür sanat eğitimi aldığı Van Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Nûda Kültür Merkezi kapatıldı. 21 festival iptal edildi. Çok dilli tabelalar kaldırıldı. Belediye bünyesinde yürütülen tiyatro hizmetleri sonlandırıldı. Uğur Kaymaz’ın Mardin Kızıltepe de ki heykeli, Orhan Doğan’ın Cizre'de ki heykeli, Kürt Şair Ehmedé Xanî’nin Doğubeyazıt'ta ki heykeli, Diyarbakır’da yapılan Roboski anıtı, Lice’de yapılan Ceylan Önkol parkının ismi, Diyarbakır’ da Mervani parkında bulunan Mervanileri simgeleyen kabartmalar kaldırılması, Sur’un yıkılarak binlerce insanın evsiz bırakılması, Tahir Elçi adının verildiği parkın isminin değiştirilmesi gibi bir çok uygulama ile toplumun ortak hafızası olan değerleri hedef alınmıştır.”

SOSYAL POLİTİKALAR ALANINDA

Kayyımdan sonra sosyal politikalar alanında yapılan uygulamalara dair bazı bilgiler şu şekilde paylaşıldı: “Mardin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’nın yardım amacıyla dağıttığı 'gıda kartı' iptal edilmiştir. Oysaki Midyat, Kızıltepe ve Artuklu ilçelerinde yaşayan 1500 kişi bu kart ile gıda ihtiyacını karşılıyordu. Kürtçe eğitim veren kreşler kapatıldı yada sadece Türkçe eğitim veren alanlara çevrildi. Zarokîstan, Xalxalok, Ferzad Kemanger gibi Kürtçe eğitim veren ilkokul ve kreşler kapatıldı. Diyarbakır’da yaptırılan ve 395 öğrenci kapasiteli Yüksek Öğrenim Kız Yurdu misafirhaneye çevrildi.”

KENT, EKOLOJİ VE SAĞLIK ALANINDA

Kayyımdan sonra kent, ekoloji ve sağlık alanında yapılan uygulamalara dair bazı bilgiler şekilde paylaşıldı: “Gürpınar Belediyesi’nin halka hizmet için açtığı sağlık evini kapatıp sağlık ocağına devretti. Belediyeye ait halka ücretsiz hizmet sunan ambulans İl Sağlık kurumuna devredildi. Şırnak'ta Cudi taziye evi yıktırıldı. Siirt belediyesi tarafından hazırlanan bir çok proje durduruldu.Cizre belediyesine ait Dicle nehri kenarında bulunan 55 dönümlük arazi içinde bulunan ağaçlar kesildi. Dersim belediyesi önünde ki ağaçlar güvenlik gerekçesiyle kesildi. Çatak belediyesi tarafından yapılan Körüklü Vadi Köprüsü yıkılmıştır. Batman belediyesi tarafından yapılan ve kayyım atamasından sonra kapatılan Yılmaz Güney sineması şaibeli bir şekilde yanmış ve tamamen yıkılmıştır.

KADIN POLİTİKALARI ALANINDA

Kayyımdan sonra kadın politikalarına dair ise bilgiler paylaşıldı: 
“Kadın çalışanları işten çıkardıkları, kadın kurumların kapısına kilit vurmak, kadın birimlerinin yönetimine erkek atamak, AKP kadın ve gençlik kolları tarafından kadın merkezi binalarının kullanılması, kadın merkezlerinin içeriğini değiştirerek evlendirme dairesi ya da kuran kursu açmak, kadın merkezlerine başvuran kadınların dosyalarına el koyarak gizlilik hakkını ihlal etme gibi AKP’nin kadına yaklaşımına benzer olan uygulamaları  hayata geçirdiler.” 

‘TÜRKİYE KENDİ ANAYASASINI ÇİĞNEMİŞTİR’

 Raporun sonuç bölümünde şu tespitlere yer verildi: 
 “Türkiye’nin, 19 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL ile birlikte KHK’ler ile yönetilmeye başlanması, başta yerel demokrasi olmak üzere birçok demokratik ilke ve işleyişi askıya almıştır. Halkın iradesine el konulmuştur. Uluslararası anlaşmalar ve ülkenin kendi Anayasası hiçe sayılmıştır. Nitekim Avrupa Konseyi’nin uzmanlık organı olan Venedik Komisyonu’nun Ekim ayında yayınladığı raporda, Türkiye’nin hem kendi Anayasası’nı hem de uluslararası hukuku çiğnediği açık bir biçimde ifade edilmiştir. Raporda, OHAL’in kaldırılıp, KHK’ların iptal edilmesinin demokrasi açısından önemi vurgulanmıştır. 

‘ASIL HEDEF DEMOKRATİK SİYASET’

Ancak asıl hedefin darbe ile mücadele değil, demokratik siyaset olduğu, partimizin Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in, belediye eş başkanlarımızın, binlerce üye ve yöneticimizin, yine HDP Eş Genel Başkanları, milletvekilleri, üye ve yöneticilerinin tutuklanması ile açığa çıkmıştır. Yine DBP’li belediyeler bu darbe sürecinde ağır saldırı altında kalmış, halkın yüksek oylarla seçtiği belediyelere el konulmuştur. Atanan kayyumlar marifetiyle belediyelerimizin halkla birlikte inşa ettikleri, başta kültür ve kadın çalışmaları olmak üzere o ‘yer’e ait olan çalışmalar, ağır baskı altına alınıp, tahrip edilmiştir.   

‘HALKLAR VE DEVLET ARASINDAKİ MAKAS AÇILMIŞTIR’

Demokraside önemli bir yere sahip olan yerel yönetimler, kayyım atamaları ve uygulamaları ile büyük darbe almış, iradesi gasp edilen halklar ile devlet arasındaki makas daha da açılmıştır. Merkezi devletin, yıllardır yürüttüğü ‘tekleştirme’ politikaları, halklarda öfke yaratmış, onarılması her geçen gün daha da zorlaşan sonuçlara sebebiyet vermiştir. Tarihsel akış içinde, toplumsal sorunlar, hiçbir döneminde, hiçbir coğrafyada baskı ve zora dayalı politikalarla çözüme kavuşturulamamıştır. 

‘TEK YOL YERİNDEN YÖNETİM ÇÖZÜMÜDÜR’

Ortadoğu coğrafyası gibi kaotik bir coğrafyada, yüzyıllardır çözülemeyen Kürt sorununa, savaşa dayalı politikalarla çözüm aramak daha fazla ölüm, daha fazla gözyaşı, derinleşen bir öfke, onarılması güç toplumsal sorunlar anlamına gelmektedir. Güvenlikçi yaklaşımlarla soruna çözüm aramak, Kürtlerin açığa çıkardıkları örgütlü iradelerini gasp etmek, çözümsüzlükte ve savaş politikalarında ısrar etme anlamına gelmektedir. AKP iktidarının ve Türk devlet yapısının, yıllardır denediği ve sonuca ulaşamadığı savaşa dayalı politikalarından vazgeçip, eşit ve anayasal yurttaşlığa dayalı, demokratik yerinden yönetim temelli çözümü esas alması, içine girdikleri derin kaos ve krizden çıkmanın tek yoludur. Bunun için de öncelikle OHAL’in kaldırılıp bütün KHK’ların koşulsuz iptal edilerek, ülkenin normalleşmesinin önü açılmalıdır.” (Diyarbakır/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et