İran'ın altınıyla yerli ve milli olmak
Bu yerli-milli olma halinin arkasında olabildiğine dışa bağımlı politikalar söz konusudur.
AKP’nin belki de en çok kullandığı söylemlerden birisi “yerli ve milli” olmak. Muhalefetin de yerli ve millisini ister, otomobilin de... Bu noktada geniş halk yığınlarını aldatmaya çalışır yıllardır. Sorun; Türkiye’nin dış güçler tarafından önünün kesilmesidir. Türkiye’nin iyiliğini kendisinden başka kimse istememektedir. Yerli ve milli olmak bunun için olmazsa olmazdır AKP ve Erdoğan’a göre. Ancak bu yerli-milli olma halinin arkasında olabildiğine dışa bağımlı politikalar söz konusudur.
YERLİ VE MİLLİ OLMA YOLUNDA BİR MAĞDURİYET HİKAYESİ: REZA ZARRAB
Ülkenin en önemli gündemlerinden birisi de Amerika’da tutuklu bulunan Reza Zarrab ve Halk Bankası yöneticilerinden Mehmet Fatih Atilla’nın durumunun ne olacağı idi. Bir yandan pazarlıklar sürerken, Türkiye egemenlerinin bu süreçten epey tedirgin bir bekleyiş içinde olduğunu söylemek mümkün. Özellikle Zarrab’ın itirafçı olma ihtimali ve ABD yargısının güçlü deliller elde ettiği yönündeki iddialar yüzünden zaten yeterince gergin olan hatlar iyice gerilmiş oldu. Söz konusu olan durumda görmüş olduk ki milyarca dolarla, yasa dışı biçimlerde İran ambargosu delinerek “yerli-milli olma” adına hareket edilmiş. Bunu yaparken de komisyonları bakanlar ve oğulları “götürmüş”. Her şey böyle güzel bir şekilde giderken, Zarrab’ın şimdiki pozisyonu üzerinden yeni mağduriyetler yaratıldı. Zarrab davası neredeyse “yerli ve milli dava” haline getirildi. Böylelikle Türkiye egemenlerinin “halk düşmanı” karakteri bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
İŞÇİNİN SÖMÜRÜSÜ, GENCİN İŞSİZ KALIŞI... BUNLAR HEP YERLİ-MİLLİ OLMAK İÇİN
Yakınlarda asgari ücret belirlenecek. Yükselen enflasyon, dolar ve avronun rekor üstüne rekor kırması, ekonomik büyümenin öngörülenin altında kalması gibi gelişmeler emekçilerin ekonomik ve sosyal hayatını derinden etkiliyor. Ayrıca iç ve dış politikadaki sürekli gerilim hali de bu tabloda faturanın en çok emekçilere kesildiği bir durumu beraberinde getiriyor. Asgari ücret belirlenirken bu saydığımız noktalar oldukça belirleyici olacak. Vergilerin de rekor düzeye çekilmesi, emekçinin cebine hükümetin ve patronların elini daha çok sokuyor. Büyüme oranlarının beklentinin altında kalmasına rağmen bir şekilde sürmesi ise istihdamın artmasından ziyade sömürünün artmasına bağlı olarak ilerliyor. İşsizlik sorununa hala bir çözüm getirebilmiş değiller. Özellikle genç işsizlik artık her dört gençten birinin işsiz olduğu bir duruma geldi. Ama gel gelelim yerli ve milli olma yolunda “bunlar hayati şeylerdir”. Patronlara teşvik, işçiye vergi zammı ve kuş olmuş ücret, gence de ya daha çok sömürü ya da işsizlik seçenekleri “sunuluyor”.
EKONOMİK, SOSYAL VE İDEOLOJİK KUŞATMANIN KARŞISINDA GENÇLİK
Tüm kirli politikaların “lağım çukurlarından fışkırırcasına” karşımıza geldiği bugünlerde halka ve gençliğe bu “pisliğin içinde” yürümesi gerektiği söyleniyor. Ekonomik olarak darboğaza itilen, sosyal açıdan yozlaşmışlığın pençesinde yalnızlaştırılan, ideolojik olarak da yalan bombardımanıyla kaygıları istismar edilen en geniş gençlik kesimleri bugün için kendi seçeneğini yaratmak zorunda. Bu seçenek de birleşik bir mücadelenin güçlenmesiyle mümkün olur. Kendi yaşamı ve geleceği için söz sahibi olmak istiyorsa, örgütlülük bir zorunluluktur. Yoksa kararan bizim hayatlarımız, kazanan Reza’lar ve onun arkasında durarak ceplerindeki parayı büyütenler olacaktır.