'Muhalefet başarı için asgari müştereklerde buluşmalı'
Doç. Dr. Murat Somer, ittifak tartışmalarını değerlendirdi.

Murat Somer | Fotoğraf: Evrensel
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Somer, son dönemdeki ittifak arayışlarının altında içinden geçtiğimiz olağanüstü dönemin yattığını belirterek böyle dönemlerde bazı muhalefet partileri için iktidara yakın olmanın hatta ona eklemlenip yönetimde söz sahibi olmanın tek imkan haline geldiğini söyledi. Somer, “Bazen de bu, ayakta kalmanın ve kriminalize edilmemenin sigortası olarak görülüyor” dedi. Somer, demokratikleşme arayışında olan muhalefet partileri için seçimlerde başarıya ulaşmanın yegane yolunun asgari müşterekler ve ortak hedefler temelinde iş birliğinden geçtiğine vurgu yaptı.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, ‘baraj çıkışı’nın ardından AKP’ye ‘seçim ittifakı’ önerdi. Öneri, AKP ve Erdoğan tarafından olumlu karşılandı. Koç Üniversitesi Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Somer’le siyasetin gündemindeki ittifak tartışmalarını konuştuk.
Yüzde 10 seçim barajının çok yüksek ve antidemokratik olduğuna dikkat çeken Somer şunları söyledi: “Demokratik ülkelerde istikrar adına yüzde 3 veya 5 gibi daha düşük oranda seçim barajları olabilir. Ama o zaman bile, bunun antidemokratik sonuçlar doğurmaması için konulmuş düzenlemeler var. Bir parti ülke genelinde baraj altında kalsa da, eğer belli bir sayıda seçim bölgesinde çok oy almışsa o zaman barajın uygulanmaması gibi. Nedeni de açık. Bir ülkedeki farklı ihtiyaç ve talepleri olan tüm önemli grupların Mecliste temsil edilmesi demokrasinin temel bir ilkesidir. Yani politikalar belirlenirken en azından kendini ifade edebilmesi, barışçı ve meşru yollardan sesini duyurabilmesi. Bu sorunların demokratik yollardan çözülebilmesinin de gereğidir. Bu tür grupların Meclis dışında kalması ve temsil edilememesi o ülkedeki sistemin meşruiyetini zayıflatır. Bizde de öyle oluyor. Keza siyasi partiler kanununun antidemokratik ve siyaseti kısırlaştıran özellikleri uzun zamandır biliniyor. Siyasi partiler dahil STK raporlarında irdelenmiş durumda.”
Son dönemdeki ittifak arayışlarının altında bunlardan çok sistem değişikliği süreci ve içinden geçtiğimiz olağanüstü dönemin yattığını belirten Somer, “Böyle dönemlerde bazı muhalefet partileri için iktidara yakın olmak hatta ona eklemlenmek yönetimde söz sahibi olmanın tek imkanı haline geliyor. Bazen de ayakta kalmanın ve kriminalize edilmemenin sigortası olarak görülüyor. Veya iktidar nimetlerinden yararlanmanın yolu olarak. Demokratikleşme arayışında olan muhalefet partileri içinse, başarıya ulaşmanın tek yolu Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde başarıya ulaşmak ve çoğunluğu yakalamak. Bunun da yegane yolu asgari müşterekler ve ortak hedefler temelinde işbirliğinden geçiyor” diye konuştu.
‘İTTİFAK DEĞİL, ORTAK AKIL’ TEKLİFİ
Somer, İYİ Parti’den gelen ittifak teklifiyle ilgili yorumunda bunu ittifak teklifinden çok ‘ortak akıl arayışı’ olarak nitelendirdi. Teklifin ortak aday çıkarma hedefini içermediğini anlatan Somer şunları söyledi: “Bu da doğru bir yöntem. İki turlu seçim sisteminde muhalefet partilerinin başarılı olmasının en olası, belki de tek yolu bu strateji olarak gözüküyor. Bu yöntem demokratik alternatiflerin ve fikirlerin oluşmasına ve temsiline de imkan sağlayacaktır. Birinci turda her parti kendi siyasal vizyonuna uygun bir aday çıkarır. Bu yolla muhalefet adayları toplamda yüzde elliden fazla oy alıp sonucun ikinci tura kalmasını sağlayabilir. Bu yöntemin belki en büyük faydası da şu olur, farklı fikirlerin ve vizyonların çarpışmasına, dillendirilmesine, seçmenler tarafından karşılaştırılmasına imkan verir. Farklı seçmen kitlelerini yansıtan sağlıklı bir rekabet ve tartışma doğar. Tabii medya da buna izin vermeli verebildiği oranda.
İkinci turda da, demokratikleşmeyi arzu eden muhalefet partileri, birinci turda kim en çok oy almışsa onu desteklemeyi önceden taahhüt eder. Kararı veren de seçmenler olur.”
Söz konusu yöntemin demokratikleşme açısından başarılı olabilmesi için ortak akıl üzerinde anlaşacak partilerin asgari müşterek ilkelerini belirleyip ilan etmesi gerektiğini dile getiren Somer, “Bir asgari ortak prensipler ve yol planı gerekli. Kazanan aday seçildikten sonra ülkeyi olağan hale döndürmek ve demokratikleştirmek adına ne yapacak? Bir dahaki seçimlere dek siyasal sistemde hangi somut reformları gerçekleştirecek? Bunları belirleyip ilan edebilirler. Detaylarda ve uzun vadeli siyasal konularda elbette farklılıkları olacaktır bu konuda anlaşmaları gerekmez. Ama demokratik sistemin ve kanun ve hukuk devletinin ihyası için gerekli acil ve asgari sistem değişiklikleri üzerinde anlaşmaları gerekir” diye konuştu.
‘OHAL ALTINDA YAPILAN SEÇİMLERİN ADİL OLMASI ÇOK ZOR’
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve OHAL kapsamında çıkartılan KHK’ler ile ülkenin yönetildiği bir ortamda seçimlere gidilmesi durumuna ilişkin Murat Somer şunları söyledi: “OHAL altında yapılan seçimlerin özgür ve adil olması çok zor. Gelecek seçimlerin OHAL altında gerçekleşmesi olasılığının yüksek olduğu kanaatindeyim. Ama bu şartlar altında da muhalefetin başarılı olmasının dünyada örnekleri çok. Türkiye’nin de oldukça uzun ve köklü bir (hiçbir zaman tam demokrasi olamamış olmakla beraber) seçimsel demokrasi geleneği ve deneyimi var.
Zaten biraz önce bahsettiğim ortak akıl da bununla ilgili. Olağan hale dönmek ve eskisinden de daha demokratik ve güçlü bir siyasal sistem kurmak için gerekli asgari sistem değişiklikleri neler. Bu konuda uzlaşılması ve bir prensip anlaşması gerekiyor.”
‘KOALİSYON ARAYIŞLARI ARTACAK’
16 Nisan referandumunda başkanlık sistemini savunanların “koalisyon dönemlerinin sona ereceği” savunmasını dile getirdiğini sorduğumuz Murat Somer şu ifadelerle yanıt verdi:
“Bu değişikliklerin koalisyon arayışlarını bitirmeyeceği hatta artıracağı belliydi ve söylenmişti. Bu da gerçekleşiyor diye düşünüyorum. Hatta küçük partilerin orantısız etki sahibi olduğu bir sistem de gelişebilir. Ayrıca en başta iktidar partisini zayıflatacağı ve etkisizleştireceği belliydi ve söylenmişti. Nitekim son zamanlardaki iktidar partisindeki metal yorgunluğu tartışması ve istifa krizleri de bununla ilgili. İktidar alternatiflerinin olmadığı, olmasını mümkün kılan ortamın olmadığı bir durumda demokrasiden bahis olunamaz. Düşünülenin aksine bu iktidar partileri için de olumlu bir şey değildir.”
Evrensel'i Takip Et