18 Aralık 2017 13:41
/
Güncelleme: 13:59

‘Bize saldırmak için Sivas’tan Erzurum’dan insanlar gelmişti

Maraş katliamında babasının katledilişine tanıklık eden Seyit Ali Özkan, “Bize saldırmak için Sivas’tan, Erzurum’dan insanlar gelmişti” dedi. 

Maraş’ta 19 Aralık 1978’te ülkücülerin Çiçek Sineması’na bıraktığı bombanın patlatılmasıyla başlayan ve 21 Aralık’ta Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesi 2 öğretmenin öldürülmesiyle devam eden ve 22 Aralık’taki cenazeye saldırı ile zirveye çıkan bir hafta süren olaylarda, resmi rakamlara göre 111 yurttaş katledildi. 1 hafta boyunca süren katliam, hafızalardaki tazeliğini koruyor. Olayların başlamasından sinema olayı ile aynı gün kahvehanede öldürülen Alevi Dedesi Gıjık Dede’nin oğlu Seyit Ali Özkan, yaşananları dün gibi hatırladığını ve olaylarda ilk önce saldırganların zulmüne sonra da devletin şiddetine maruz kaldıklarını ifade etti. 

Kendilerine saldıranların “Camiler elden gidiyor” diye bağırarak saldırdıklarını söyleyen Özkan, “Öyle bağırıyorlardı ama camilere hiç kimse hiçbir şey yapmamıştı ki” diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Olayların başından sonuna kadar Alevilerin canlarının yakıldığını sözlerine ekleyen Özkan, ağlayarak “Ezildik, vurulduk, kırıldık” dedi.

‘BEN BU GECE ÖLECEĞİM’ 

Olaylar başlamadan önce mahallede endişe ve tedirginliğin hakim olduğunu aktaran Özkan, babası Alevi Dedesi Gıjık Dede’nin öldürüşünü ise şöyle anlattı: “Mahalleye nasıl saldırı yapılacağı tartışılıyordu. Sürekli mahallenin ortasında bulunan kahvehanenin taranacağı söyleniyordu. Kimse de aldırış etmiyordu buna. Olayların çıkacağı belliydi, insanlar hissediyordu. Babam önceden gidip mezarlıkta yerini hazırlamıştı. Benim ‘3 günüm kaldı’ diyordu. Biz de ‘Baba boş ver bunlar boş söylentiler’ diyorduk. Öldürüldüğü gün ‘Ben bu gece öleceğim’ dedi. Biz orta kahvehaneye saldırı yapılmasını beklerken aşağı kahvehaneyi taradılar. Babamı gözümün önünde vurdular. Kahvehanedekilere kendini siper etti. Gıjık Dede’nin cenaze törenine 80 bin civarında insan gelmişti, belki daha fazla. Ben olaylar yaşandığı sıra sinir krizi geçirip bayılmıştım. Cenazesine katılamadım.” 

BAŞKA İLLERDEN SALDIRMAK İÇİN GELMİŞLER 

Gıjık Dede’nin öldürülmesinden sonra mahallede ufak çaplı olaylar çıktığını, ancak büyümediğini dile getiren Özkan, 2 solcu öğretmenin okuldan çıktıktan sonra öldürülmesiyle olayların fitilinin ateşlendiğini belirtti. Savcılığın öğretmenlerin cenazelerini nedense geç bıraktığını söyleyen Özkan, “Biz öğretmenleri defnetmek için hazırlık yaparken, Maraşlılar bize saldırmak için hazırlık yapıyorlarmış. Cenazeleri defnetmeye götürüyorduk ki Ulu Cami’nin orada olaylar patlak verdi. Cenazeye katılanlara taşlarla saldırmaya başladılar. Biz Aleviler de mahallelere çekildik. Biz çekildikçe onlar üzerimize gelmeye devam ediyorlardı. Sonra mahallenin dışında beklemeye başladılar. Tabii o sıra Maraş’a dışardan millet geliyordu. O zaman bizlere saldırmak için, Maraş’a Sivas’tan Erzurum’dan insan gelmişti” dedi.

KATİL ÇAM AĞACI!

Kirvesinin saldırılar sırasında evde yalnız kaldığını ve hamile olduğunu anlatan Özkan, kendisinin kirvesini almaya gideceği sıra kirvesinin öldürülme haberini aldığını söyledi. Kirvesinin kendi evlerine geldiği sıra saldırganlar tarafından paramparça edilip öldürüldüğünü sözlerine ekleyen Özkan, “Karnını deşip bebeği çıkarıp çam ağacına çakmışlardı. Ben o ağaca katil çam derim. Hâlâ o çamı gördüğümde gözlerim dolar ağlarım. Başka bir kadının rahmini parçalayıp öldürmüşlerdi” diye konuştu.

‘DEVLET YETKİLİLERİNİN BÜYÜK İHMALİ VAR’

Çevre illerden Alevilere yardımlar gönderildiğini hatırlatan Özkan, Diyarbakır’dan iki tır yardım gönderildiğini, ancak halka dağıtılmadığını vurguladı. Sıkıyönetim esnasında mağdur olan evlere baskın yapıldığını söyleyen Özkan, devlet yetkililerinin çok büyük ihmali olduğunu söyledi. Özkan, saldırıya uğramalarından sonra suçlu muamelesi gördüklerini anlattı. (Maraş/MA)

 


‘MARAŞ KATLİAMI YENİ KATLİAMLARLA SÜRDÜRÜLÜYOR’

DTK

 

DemokratikToplum Kongresi Maraş Katliamı’nın 39. yıl dönümüne dair yazılı açıklama yayımladı. 
“Türkiye’nin tarihine kara bir leke olarak geçen Maraş Katliamı’nda yüzlerce Alevi yurttaşımız katledilmiş, yüzlercesi ağır yaralanmış  evleri yakılıp yıkılmış, topraklarından göçertmeye zorlanmışlardır” denilen açıklamada “Maraş Katliamı, Kürt halkı ve Alevi toplumu başta olmak üzere, Türkiye’deki tüm demokratik  ve insanca bir yaşam talebi olan bütün toplumsal kesimlere karşı gerçekleştirilen ne ilk ne de son katliam olmuştur.  Halkımıza ve  Alevi toplumuna karşı Genç, Dersim, Ağrı, Zilan, Koçgiri vb.  katliam politika ve uygulamaları, Maraş, Çorum,Sivas, Gazi, Amed, Koçgiri, Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak, Ankara ve daha bir çok yerde gerçekleştirilen yıkımlar ve katliamlarla sürekli güncellenerek sürdürülmüştür” denildi. Yakın zamanda Maraş’ta Alevilerin evlerine çarpı işareti koyulmasıyla ilgili de görüşlere yer verilen açıklamada, “Malatya’da Alevi yurttaşlarımızın  evlerine x işareti konularak  Maraş Katliamı hatırlatılmakta, tehdit ve şantajla Alevi yurttaşlarımız sindirilerek, yurtlarını terk etmeye zorlanmaktadırlar” denildi. Katliamın planlayıcısı ve uygulayıcılarından hesap sorulmayarak, katliamın unutturulmaya çalışıldığı belirtilen açıklamada, “Karanlıkların aydınlatılması, katillerin yargılanması, tüm farklı kimliklerin, inançların ve kültürlerin  eşit, adil ve özgürce  ve birlikte kendilerini yaşayabilmeleri, gelecek yüzyılı özgürlükler ve aydınlıklar yüzyılı yapmak için  bütün demokratik kesimleri demokratik mücadelede ortaklaşmaya çağırıyoruz” denildi. 
(Diyarbakır/EVRENSEL)


 

DEVLET MARAŞ OLAYLARIYLA YÜZLEŞMELİ

İHD Maraş

Maraş Katliamı anmasına ilişkin valiliğin aldığı yasak kararına tepki gösteren İHD Şube Başkanı Selçuk Delibaş, devletin katliamdaki sorumluluğuna dikkat çekerek, “Devlet Maraş olayları ile yüzleşmelidir” çağrısı yaptı. 

Maraş Valiliği, Maraş Katliamının 39’uncu yıl dönümü anmasının öncesi 12 Ocak 2018 tarihine kadar tüm anma, yürüyüş, basın açıklaması ve benzeri etkinlikleri yasakladı. Kararı tepkiyle karşılayan İnsan Hakları Derneği (İHD) Maraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş, olaylarda yakınlarını kaybedenlerin anma programı düzenlemesinin en temel hakları olduğunu, yasaklamanın ise en temel insan hakkı ihlali olduğunu dile getirdi. 

ANMA PROGRAMI EN TEMEL HAKTIR

Anma programını engellemeyi beklediklerini ve karara şaşırmadıklarını ifade eden Delibaş, programlara 3 yıldır sürekli yasak getirildiğini hatırlattı. Bu yıl için OHAL sürecinin bahane edildiğini ifade eden Delibaş, şunları söyledi: “İHD olarak katliamda yakınlarını kaybedenlerin onları anma haklarının olduğunu düşünüyoruz. Gerekçe güvenlik olarak gösteriliyor, ancak nedense iktidara yakın kuruluşlar herhangi bir şey yapacağı sıra güvenlik sorunu olmuyor. Güvenlik bahane edilerek Maraş tam anlamıyla abluka altına alınıyor. İnsanların gösteri ve cenazelerini anma hakkı ellerinden alınıyor. İdareye buradan seslenmek istiyorum. İdare her ne olursa olsun güvenliği almak zorundadır.  İdare ‘ben güvenliği alamıyorum’ gibi bir bahanede bulunamaz. Devlet olma özelliği burada ortadan kalkar.” 

Olaylarda hayatını kaybedenleri anmak için izin alınmasının bile garip olduğunu sözlerine ekleyen Delibaş, şunları ifade etti: “Burada bir sıkıntı var zaten. Ölmüşünü anmak her insanın en temel hakkıdır. Devletin anmaya izin vermemesinin diğer bir nedeni de yaşananlarda kendisinin büyük bir payı var ve bununla yüzleşmek istemiyor. Devlet Maraş ile yüzleşmelidir. Devlet bugün anma programının gerçekleştirilmemesi için Maraş’ı abluka alıyor. Devlet anma programlarının gerçekleştirilmemesi için gösterdiği gayreti Maraş olaylarının yaşandığı sıra olayları bastırmak için gösterseydi keşke. Yasaklama ve ablukalar derhal kaldırılmalıdır.” (Maraş/MA)

 

 

Evrensel'i Takip Et