BM Genel Kurulu'nda Kudüs tasarısı kabul edildi
Türkiye ve Yemen tarafından BM Genel Kurulu'na sunulan, ABD'nin karşı çıktığı Kudüs tasarısı dokuza karşı 128 oyla kabul edildi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına tepki olarak BM Genel Kurulu'na sunulan karar tasarısı, Türkiye ve Yemen'in talebiyle gerçekleştilen acil özel oturumdaki oylamaya katılan ülkelerin 128'inin lehteki oyuyla kabul edildi.
Kudüs sorununun İsrail ile Filistinliler arasındaki müzakereler neticesinde çözülmesini öngören ve kentin statüsüyle ilgili diğer kararları geçersiz olarak niteleyip iptal edilmeleri gerektiğini belirten tasarıya, dokuz ülke ret oyu verirken, 35 üye ise çekimser kaldı.
Oturumda, BM Genel Kurulu'na üye 193 ülkeden 172'si oy kullandı. Tasarının kabulü için oylamaya katılan ülkelerin üçte ikisinden fazlasının lehte oy kullanması gerekiyordu.
Oturumda ret oyu veren ülkeler ABD, İsrail, Guatemala, Honduras, Togo, Mikronezya, Nauru, Marshall Adaları ve Palau oldu.
Kabul edilen karar tasarısının bir benzeri, hafta başında BM Güvenlik Konseyi'nde yapılan oylamada 15 üyeden 14'ünün "evet" oyunu alırken ABD tarafından veto edilmişti.
BM Güvenlik Konseyi'nde kabul edilebilmesi için lehte dokuz oy alması gereken bir tasarı, daimi üyeler ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya'dan birinin veto hakkını kullanması durumunda reddediliyor.
Kararın, BM Güvenlik Konseyi kararları gibi bağlayıcı bir niteliği bulunmuyor.
KARARA TEPKİLER
Genel Kurul üyesi 193 ülkeden 172'sinin katıldığı ve 35 ülkenin çekimser kaldığı oylamanın sonucu Filistin'de memnuniyet yarattı.
Tasarının kabul edilmesinin ardından açıklama yapan Filistin Başkanı Mahmud Abbas'ın sözcüsü Nebil Ebu Ridaniye, "oylamanın Filistin için bir zafer olduğunu" söyledi.
Ridaniye, "Bu işgale son vermek ve Doğu Kudüs'ün başkentimiz olduğu bir Filistin devleti kurmak için BM ve tüm uluslararası forumlardaki çabalarımızı sürdüreceğiz" dedi.
İSRAİL RET VE ÇEKİMSER SAYISINDAN MEMNUN
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise Facebook'ta paylaştığı video mesajda, kabul edilen karar tasarısını "abes" olarak niteledi. "Kudüs'ün her zaman İsrail'in başkenti olduğunu ve hep öyle kalacağını" söyleyen Netanyahu, "bu absürt tiyatroya katılmayı reddeden ülke sayısının fazlalığını" ise takdir ettiğini belirtti.
Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada da İsrail'in BM'nin kararını reddettiği, buna karşın "tasarı lehinde oy kullanmayan ülkelerin sayısının çokluğundan ötürü memnun olduğu" belirtildi.
Açıklamada, "İsrail'le birlikte oy kullanan" ülkelere ve "Kudüs lehinde net bir duruş sergileyen" ABD Başkanı Trump'a teşekkür edildi.
ÇAVUŞOĞLU'DAN TEŞEKKÜR
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Twitter'dan paylaştığı mesajlarda, tasarıya destek veren bütün ülkelere teşekkürlerini iletti.
Çavuşoğlu, "Bugün uluslararası toplum, haysiyet ve bağımsızlığın satılık olmadığını bir kez daha gösterdi" ifadesini kullandı.
ERDOĞAN: MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ
Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan resmi Twitter hesabından Türkiye ve Yemen'in sunduğu Kudüs tasarısının BM'de 128 ülke tarafından kabul edilmesine ilişkin ,"Kudüs konusunda BM Genel Kurulu’na sunulan karar tasarısının ezici bir çoğunlukla kabul edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Trump yönetiminin, BM Genel Kurulu tarafından gayrı hukukiliği en sarih şekilde ortaya konulan bu talihsiz kararından bir an evvel dönmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
BM’DE OYLANANAN MADDELER NELER?
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda oylanacak tasarıda şu maddeler yer alıyor:
* Kutsal Kudüs şehrinin karakteri, statüsü ve demografik yapısında değişikliğin önünü açacak herhangi bir karar ya da adım yasal olarak hükümsüzdür ve iptal edilmelidir.
* Üye ülkeler Kudüs'te büyükelçilik açmaktan kaçınmalıdır.
* BM, Kudüs'ün statüsü ile ilgili daha önce aldığı kararlara sadık kalmalıdır.
* Kudüs'ün nihai statüsü tek taraflı adımlarla değil, "Filistin ile İsrail arasındaki barış görüşmeleri sonucunda" belirlenmelidir.
Genel kurul açılış konuşması BM Yemen temsilcisi Khaled Hussein Mohamed Alyemany tarafından gerçekleşti. Alymemany ABD’nin kararını aşırıcıların ekmeğine yağ süren bir karar olarak gördüklerini ve barışı destekeyen bir sesin Kudüs’e ilişkin böyle bir karar vermesinin yanlış olduğunu söyledi.
FİLİSTİN BM TEMSİLCİSİ: TÜM TEHDİT VE ŞANTAJLARI REDDEDİN
Alymemany’den sonra söz alan BM’deki Filistin Gözlemcisi Riyad Mansur ise Filistin halkının “bir işgalin dini bahanelerle meşrulaştırılmaya çalışmasını kabul etmeyeceğini” söyledi. Mansour Trump’ın kararının Kutsal Kudüs şehrinin statüsünü değiştirmeyeceğini fakat barış görüşmelerinde ABD’nin arabulucu olarak konumunu hayli etkilediğini vurguladı. Mansour “Kudüs medeniyetin eşiğidir, cennetin kapısıdır. Herhangi bir tekele ait olamaz. Ortadoğu’da ve tüm dünyada barışın simgesidir. Filistin halkı olarak kendi ülkemizde var olma hakkına sahibiz” dedi. BM’in bu toplantıyla ciddi bir testten geçtiğini ve ana temanın da Filistin olduğunu söyleyen Mansour “Tarih isimleri kaydeder. Doğrunun yanındakini de yanlışın yanındakini de tarih kaydeder. Biz tüm baskı ve adaletsizliklere, çocuklarımıza, kadınlarımıza ve yaşlılarımıza uygulanan adaletsizliğe rağmen doğruyu ve barışı arıyoruz. 1967 sınırlarıyla Filistin devleti tanınmalıdır. Bu yüzden bugün bu taslak bildirgein lehinde oy vermenizi istiyorum. Tüm tehdit ve şantajları reddedin.” dedi.
İSRAİL BM TEMSİLCİSİ: BİLDİRİYE EVET OYU VERENLER FİLİSTİN'İN KUKLASI
İsrail BM Temsilcisi Danny Dannon konuşmasının başlangıcında Milattan Sonra 67 yılına ait üzerinde İbranice yazan bir bozuk parayı tüm kurula göstererek “Bu bozuk para Yahudi atalarımızın Kudüs’le olan binlerce yıllık bağının kanıtıdır. Hiçbir BM kararı, hiçbir boş konuşma, hiçbir genel kurul kararı bizi Kudüs’ten ayıramayacaktır” dedi. Dannon Kudüs’e ilişkin oylama öncesinde şöyle konuştu:
“BM konu İsrail olduğunda hep çifte standart uygulamıştır. Bu oturum başlığı 1997’den beri açık. İhtilaf dolu bir dünyada yaşıyoruz ama BM Genel Kurulu olağanüstü şekillerde konu sadece İsrail olunca buluşuyor. Filistin bizim barış çağrılarımızı tek taraflı reddetmiştir. Bu bildirgenin leyhinde oy verenler Filistin’in kuklasıdır. Filistin sadece dikkatleri başka bir yöne çekerek barışı reddetmeye devam etmeyi amaçlamaktadır. Bu bildirge Filistinlilere daha fazla istihdam sağlamayacak, daha fazla sağlık hizmeti sunmayacak. Sizler bu bildirgeyi desteklemeyin. Hiçbir BM bildirgesinin tarih değiştirmediğini biliyorsunuz. İsrail kurulduğunda biz demokrasiye ve bireysel özgürlüklere saygı duyduk. Çölü yeşerttik. İsrail tüm dinlere saygı duymaktadır ve herkesin Kudüs’ü ziyaret edip ibadet etmesine izin vermektedir. Bu oturuma başkanlık eden ülke Yemen, El-Kaide ve IŞİD gibi terör örgütlerini destekleyen bir ülkedir. Geçtiğimiz son iki haftada Hamas militanlarından 23 füze saldırısı gerçekleştirildi.BM’den ne bir kınama ne bir olağanüstü oturum çağrısı duymadık. Şiddet ve terör hiçbir zaman tolere edilmemelidir.”
BM'nin İnsan Hakları'ndan sorumlu yöneticisi Zeid Ra'ad el Hüseyin, ABD Başkanı'nı eleştirilerini yumuşatması konusunda baskı altında olduğunu söyledi ve istifa etti.
ÇAVUŞOĞLU: BİR BM ÜYESİ TÜM DİĞER ÜYELERİ TEHDİT ETTİ, BU ETİK DEĞİLDİR
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki Kudüs oylaması öncesinde yaptığı konuşmada, "Bir BM üyesi tüm diğer üyeleri tehdit etti... Bu etik değildir.... BM üyesi ülkelerin iradeleri satılık değildir" dedi.
Çavuşoğlu konuşmasında şu konuların altını çizdi: "Birçok kez buraya geldik ve Filistinli insanların bizim gibi yaşamaya hakkı olduğunu, refah yaşamaya hakları olduğunu ve kendilerinin olanın tadını çıkarma hakları olduğunu söyledik. Ama, Filistin halkı en temel haklarını bile kullanamıyor. Bugün şunu hatırlatmak önemli; Filistinliler yalnız değildir. Filistinlilerin 1967 sınırlarını ve Doğu Kudüs Başkenti ile devlet kurma hakkı vardır. Fakat BM üyesi ABD’nin Kudüs’ü İsrail’i Başkenti olarak tanıması tüm BM kararlarına uluslararası kararlara evrensel değerlere aykırıdır. Kudüs üç din için de kutsal bir kenttir. Tüm insanlığın sorumluluğudur tarihi sorumluluğunu korumak. Kentin çok kültürlü çok dinli kumaşı bozulmamalıdır. İki devletli bir çözüm gerekir."
ABD BM TEMSİLCİSİ DE TEHDİT ETTİ
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'ndan sonra söz alan ABD BM Elçisi Nikki Haley ise BM’in İsrail’e bu denli odaklanılmasının kurumun güvenilirliğini sarstığını söyledi ve ABD’nin BM’e en fazla maddi katkı yapan ülke olduğunu vurgulayarak “ABD BM’e ve tüm ajanslarına açık ara en fazla katkı sağlayan ülkedir. BM’ye bu cömert bağışları yaparken beklentimiz iyi niyetimizin de anlaşılması. Bu katkıları yapıyoruz çünkü ABD’nin değerlerini destekliyoruz. BM ile birlikte dünyanın ihtilaflı bölgelerinde çaresiz insanlara gıda, yiyecek ve barınma sağlıyoruz” dedi.
Haley sözlerine şöyle devam etti:
“ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı 1995 yılında ABD vatandaşlarının iradesiyle verilmiş bir kararın sonunda dile getirilmesidir. Bu karar Kudüs’ün nihai statüsü hakkında herhangi bir şey belirtmiyor. Bu karar barış çabalarına herhangi bir zarar vermiyor. Fakat ABD bu günü unutmayacak. Bu oylama ABD’nin BM’e bakışını tamamen değiştirecek. Ve bu oylama daima hatırlanacak. Bugünkü toplantı için en fazla finansman katkısı ABD’den istendi. BM tekrar gelip de katkı istediğinde ABD bu günü hatırlayacaktır.”
DONALD TRUMP TEHDİT ETMİŞTİ
ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasında ABD'ye destek vermeyen ülkelere finansal yardımı kesme tehdidinde bulunmuştu.
Trump, Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada "Bizden yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolar yardım alıyorlar. Sonra da bize karşı oy kullanıyorlar. Bu oyları izliyoruz. Bırakın bize karşı oy versinler. O zaman bir sürü parayı elimizde tutmuş oluruz. Artık umrumuzda değil" demişti.
ABD'NİN BM TEMSİLCİSİ DE 'TEHDİT MEKTUBU' GÖNDERMİŞTİ
ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda yapılacak Kudüs oylaması öncesi BM üyelerine e-posta göndererek karar tasarısının kabul edilmemesi hususunda tehdit etti.
ABD merkezli Foreign Policy dergisi BM Genel Kurulunda yapılacak oylama öncesi Haley’nin BM diplomatlarına attığı e-postayı ele geçirdi. Habere göre Haley, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması kararına karşı Genel Kurulda aleyhte bir karar alınmaması için üstü kapalı tehdit içeren ifadeler kullandı ve ülkelerin Kudüs’le alakalı verdiği oyları ABD Başkanı Trump’a rapor edeceğini belirtti.
‘BAŞKAN BU OYU KİŞİSEL MESELE GÖRÜYOR’
Haley, e-postada, “Oyunu vermeyi düşünürken Başkanın ve ABD’nin bu oyu kişisel bir mesele olarak algıladığını bilmeni istiyorum. Başkan oylamayı yakından takip edecek ve benden bize karşı oy kullanan ülkelerin raporunu istedi. Bu konuda bütün oyları not edeceğiz” ifadelerine de yer verdi.
Haley ayrıca mesajında ABD’nin diğer ülkelerden büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımalarını beklemediklerini ancak ‘Uygun olanın bu olduğunu düşündüklerini’ de vurguladı.
ABD’li diplomat, Twitter’daki son mesajında da attığı e-postadakine benzeyen ifadeler kullandı.
‘İSİMLERİ NOT EDECEĞİZ’
Haley, “BM’de bizden her zaman daha fazlasını yapmamız ve vermemiz istendi. O nedenle ABD halkının isteğiyle büyükelçiliğimizin nerede olacağıyla ilgili bir karar alırken yardım ettiklerimizin bizi hedef almasını beklemiyoruz. Perşembe günü seçimimizi eleştiren bir oylama olacak. ABD isimleri not edecek” ifadelerini kullandı.
Geçen hafta ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) Mısır’ın sunduğu Kudüs tasarısıyla ilgili oylamada, 15 üye arasında aleyhte oy kullanan tek ülke olarak yalnız kalmıştı.
BMGK’de yapılan ve ABD’nin veto ettiği Kudüs oylamasında konseyin 15 üyesinden 14’ünün lehte oy kullanması, ABD’nin tek taraflı Kudüs kararının uluslararası kamuoyunda destek bulmadığını ortaya koymuştu.
‘KOVBOY DİPLOMASİSİ’
Foreign Policy haberinde birden fazla diplomatın Haley’nin tehdidin etkisi olmayacağını ve aralarında İngiltere ve Fransa gibi ABD’nin yakın müttefiklerinin de bulunduğu ülkelerin çoğunun ABD’nin kararına karşı oy kullanacağını belirtti. Derginin haberinde bir büyükelçi e-posta konusunda “Bu sadece siyasi tiyatro” ifadesini kullanırken, kendisini Haley’nin arkadaşı olarak tanımlayan bir başka diplomat “Kovboy diplomasisi. Artık sizin dostunuz değilim mi demek istiyor?” diye konuştu.
İSRAİL: BM'NİN ONAYINA İHTİYACIMIZ YOK
ABD Başkanı Donald Trump ve ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in, İsrail’in başkentini Kudüs olarak tanımayan ülkelere yağdırdıkları tehditlerin ardından, İsrail BM Büyükelçisi Danny Danon da BM’nin kararlarını kabul etmeyeceklerini duyurdu. Danon, bugün BM Genel Kurulu toplantısı öncesi yaptığı yazılı açıklamada, "Filistinliler diyaloga girmek yerine yine BM’de konuşmalar yapmayı seçti. Tarihin kendisini inkar eden kararları kabul etme girişimleri anlamsızdır. Kudüs’ün her zaman Yahudi halkının başkenti olduğu, her zaman İsrail Devletinin başkenti olacağını bilmek için uluslararası organların onayına ihtiyacımız yok" dedi.
TÜRKİYE VE YEMEN TARAFINDAN SUNULDU
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin veto ettiği Kudüs karar tasarısı bu kez Türkiye ve Yemen’in talebiyle BM Genel Kurulu’nda oylanıyor. Tasarı, Trump’ı Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararından döndürmeyi amaçlıyor.
BM Genel Kurulu’nun Başkanı Miroslav Lajcak’ın sözcüsü Brendan Varma, tasarının İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) dönem başkanı Türkiye ile BM’deki Arap devletleri adına Yemen’in talebiyle gündeme alındığını açıkladı.
Bugün 193 üyeli Genel Kurul’un oyuna sunulması beklenen karar tasarısının Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin vetosuna takılan tasarıyla büyük oranda benzer içeriğe sahip olacağı tahmin ediliyor. Karar metninde Ortadoğu ihtilafının ancak İsrail ile Filistinliler arasındaki müzakerelerle çözüme kavuşturulabileceğine yer verildiği ifade edildi.
Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, tasarının sadece Genel Kurul formatına uygun hâle getirilmek üzere bazı değişikliklere tabi tutulacağını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da tasarı nedeniyle ABD’ye gitti.
‘TÜRKİYE’NİN FİLİSTİN İÇİN SOMUT POLİTİKASI YOK’
ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan kararı onaylaması ardından AKP Hükümetinin tepkilerini yorumlayan Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Serhat Güvenç, Türkiye’nin işin ahlaki boyutuna odaklandığını ancak Ortadoğu barış süreci yolunda sahada etkili somut politikalarının olmadığını belirtti. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Güvenç, “İslam devletleri sözlü olarak çok şiddetli tepki verilebiliyor ancak öte yandan İsrail’e karşı kullanılabilecek somut bir araç ya da koz yok ellerinde. Bu nedenle şu anda İslam dünyasının ABD ile ilişkilerini bozma potansiyeli zayıf. Ancak bu, ABD’nin Ortadoğu’da liderlik yapabilme kabiliyetini bir hayli kısıtlayacak. Trump’ın hamlesi, Rusya ve Çin gibi ülkelere kendi çabalarıyla açamayacakları bir manevra alanı sağladı. Aranan partnerlere dönüşebilirler” dedi.
Türkiye’nin tutumu için ise şöyle konuştu: “Medyaya verilen beyanatlar gösteriyor ki, Türkiye’nin çıkışlarının Arap sokağı olarak tabir edilen kesimlere cazip geldiğinden şüphe yok. Ancak somut politikalar anlamında, Rusya daha etkili bir rol oynayabilecek durumda. Mesela Trump’ın ilanından hemen önce Rusların bu anlamda Filistin yönetimiyle bazı temaslarda bulunduğu, Batı Kudüs ve Doğu Kudüs ayrımı gözeten bir politikayı yürürlüğe koyacakları söyleniyordu. Rusya İsrail konusunda da Türkiye ile aynı düşünmediklerini ifade ediyor. Türkiye işin ahlaki boyutuna odaklanmış ve bu boyutun temsilciliğini yapıyor. Ama sahada farklılık yaratacak politikalar geliştirmek bakımından bu anlamda etkili olması için bu ahlaki öncülüğün başka maddi unsurlarla desteklenmesi gerekir. Onun koşulları da henüz oluşmuş değil.” (DIŞ HABERLER)