23 Aralık 2017 00:23

'İşçiler kendi kararlarını alıp iradesini ortaya koymalı'

Renault direnişine öncülük eden işçilerden Ahmet Akkaş: İşçiler kendi kararlarını alıp iradesini ortaya koymalı

Paylaş

Hakkı TALİ
Bursa

130 bin metal işçisini kapsayan MESS sözleşmesinin tıkanması ve eylemlerin başlamasıyla 2015 Metal Fırtına dönemi ve bu direnişe öncülük eden Renault yeniden metal işçilerinin gündemine girdi. 

Biz de olumlu ve olumsuz deneyimleri, diğer metal işçileriyle paylaşmak için Renault’daki mücadeleye öncülük eden işçilerden Ahmet Akkaş’la bir araya geldik. 12 yıl boyunca Renault’da C vardiyasında montaj bölümünde çalışan ve direnişin ardından işten atılan işçilerden Akkaş, en küçük üretim birimlerinden başlayarak kurdukları komiteyle yol aldıklarını, birlikleri bozulduğunda ise kaybettiklerini söyledi. Bugün MESS sözleşmesi için mücadele eden işçilere seslenen Ahmet Akkaş, “Kendilerine bir plan program çizerek hareket etmelidir. Sürekli sendikanın ağzına bakıp beklememeliler” dedi. 

ÖFKE BİRİKMİŞTİ 

Önce 2015 direnişine giden süreci anlatan Akkaş, o dönem MESS sözleşmesinin düşük zamla ve 3 yıllık imzalanmasına duyulan öfkenin, Bosch’ta daha ileri haklarla sözleşme imzalanmasıyla taştığını hatırlattı: “Bosch sözleşmesi fabrika içerisinde çok ciddi tartışmalara sebep olmuştu. Daha sonra süreç ilerledi ve işçiler aralarında yavaş yavaş birlikler oluşturmaya ve bu birlikleri büyütmeye başladık. Kurulan bu birlikler üzerinden fabrika içerisinde alkış eylemleri, yemekhane eylemleri gibi çeşitli eylemler başladı. Türk Metal’den kimse memnun değildi. Bir şey olsa da kurtulsak diye bekliyorduk. Sendikaya olan öfkenin birikmesiyle süreç istifa etmeye geldi.”

İŞÇİ ATILINCA FİTİL ATEŞLENDİ

Türk Metal temsilcilerinin ise istifaların sorumlularını aradığını ve sürekli işçiyi ezmeye çalıştığını aktaran Akkaş, toplu istifaların yapıldığı caminin önünde Türk Metal yönetici ve temsilcilerinin işçilere saldırması ve bir işçinin işten atılmasıyla fitilin ateşlendiğini söyledi. Atılan arkadaşlarının işe alınması için fabrikaya girmediklerini, geri alınınca da işçilerdeki özgüven ve kazanma isteğinin artığını dile getiren Akkaş, bu olayın hemen ardından fabrikada en küçük üretim birimi olan UET’lerden başlayan örgütlenme sürecinin hızlandığını, işçilerin kendi arasında öne çıkan ve güvenilir olanlardan sözcüler belirlediğini ve bir komite oluşturduğunu anlattı. İşçilerin bu örgütlü yapı sayesinde bir dakika içinde fabrika içindeki her şeyi konuşabildiklerini ve haberleşebildiklerini kaydeden Akkaş, “Kurduğumuz mesaj grupları üzerinden eylem kararlarını hızlıca tartışıp oyluyorduk. Eğer toplamın yüzde 80’i olumlu ise eylemleri öyle uyguluyorduk. UET grupları üzerinden aldığımız kararlarla, başta zam olmak üzere taleplerimiz için mesai sonrası fabrika içi eylemler yaptık” dedi. 

SÜRE DOLDU, ÜRETİM DURDU

Ücretlerin Bosch seviyesine çekilmesi talebini yöneticilerin kabul etmediğini ve uyarılarını dikkate almadığını belirten Ahmet Akkaş, “İşverene verdiğimiz gün dolunca da üretimi durdurma kararımızı tekrardan konuştuk. İçerde kalacak grubu belirledik. Ve böylece C ekibi içerdeyken üretim durdu” diyerek, eylemin diğer fabrikalarda büyük bir yankı uyandırdığını, çeşitli yerlerden destekler geldiğini hatırlattı. 

OYUNA GELDİK, YALNIZ KALDIK 

Direnişte geçirdikleri 13 günde en zorlandıkları şeyin fabrika yönetiminin oyunları olduğunu belirten Akkaş, şunları söyledi: “Yönetim sürekli görüşmelere çağırıyordu. Görüşmelerde de başta her şeyi kabul edecek gibi konuşup daha sonra hiçbir talebimizi kabul etmeyen bir noktaya geliyorlardı. Bu bizde sürekli buhran yaratıyordu. Yönetimin oynadığı oyun bir tarafa, polis bize iyi gözüküp arkamızdan oyunlar oynuyordu. Direnişe gelen para, erzak ve hukuki destekleri kabul etmemizi engellediler. Yok onlar marjinal gruplar, aranıza almayın gibi çeşitli söylemlerle bizi oyuna getirip gelecek yardımlara kendimizi kapatmamızı ve yalnız kalmamızı sağladılar. Vekilleri, parti liderlerini bir sürü kitle örgütünü fabrika önüne almadık. Kamuoyu desteğine kendi kendimizi kapattık. Bunu o dönem görememiştik ama en büyük hatalarımızdan birisi budur.”
Akkaş, direnişten sonra hatalarından dersler çıkararak kararlar vermeye başladıklarını söyledi: “UET sözcüsü arkadaşları eylemlerin ardından yeniledik. Yeni temsilciler belirledik. İşçiler içerisindeki güveni tazelemek adına birliklerimiz güçlendirmek için çeşitli girişimlerde bulunduk.” 

BİRLEŞİK METAL İŞÇİYİ KENDİ İSTEDİĞİ KALIBA SOKMAYA ÇALIŞTI

Bu süreç aynı zamanda başka bir sendikada örgütlenme tartışmalarının da başladığı dönem. “Başka bir sendikada örgütlenmeli miyiz? Yoksa kurmuş olduğumuz bu düzeni devam mı ettirmeliyiz?​” diye tartıştıklarını söyleyen Akkaş, sonraki süreçte Birleşik Metal-İş’le olan deneyimlerini ise şöyle anlattı: “Nitekim büyük kesimin bir sendikada örgütlenirsek işlerimizin birçok alanda daha da kolaylaşacağını söylemesiyle birlikte örgütlenme başladı. Ancak bu süreçte çok aceleci davranıldı. Tartışmalar sonuçlanmadan kararlar alınmadan A ve B vardiyasından arkadaşlar Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olmaya başladılar. Daha sonra üyelikler başlayınca bu karara uyulmasını savunduk. 

Sendikal örgütlenme sürecinde de çeşitli hatalar yapıldı. Yetki süreci yaklaşana kadar hiçbir sendikada örgütlenmeyip kurduğumuz birlikleri güçlendirebilirdik. Bu süreçte birlikte karar alma uygulamamızı çok iyi işletemedik. Sonuçlarını, yanlışları da hep birlikte izledik. Türk Metal’le yaşadığımız sürece benzer süreçler yaşamaya başladık. Sendika götürdüğümüz hiçbir öneriyi kabul etmedi. Tartışmaların önünü tıkadı. Daha sonra bizim oluşturduğumuz birlikler üzerine başka birlikler kurmaya çalışıp bizim beraberliğimizi böldüler. İşçileri kendi istedikleri kalıba sokmaya çalıştılar. Kendilerine muhalefet eden işçileri ‘Sen şucusun, sen bucusun’ diye fişlediler. Sendika uzmanlarını her şeye tamam diyen adamlardan seçip C vardiyasından sendikayla çalışacak kimseyi almadılar. Sendika Renault patronu ile görüştükten sonra ‘işveren olumlu bakıyor seçim yapacağız’ dedi ama seçimi fabrikada yapmak, yeni sendikaya meşruluk kazandırmak yerine dışarıda yapma kararı aldılar.”

DİRENECEK İŞÇİYİ EVE, UYUMAYA YOLLADILAR

Sendika seçiminin yaptırılmaması, polis saldırısı ve ardından başlayan işten atmalara dikkat çeken Akkaş, şöyle devam etti: “200’e yakın işçi işten çıkarıldığında fabrikada eylem yapma talebiyle sendikaya gittik. Sendika bunun olmayacağını ve yapılamayacağını söyledi. İşçinin iradesini, mücadelesini törpülediler. Daha önce kırmızı çizgisinden hiç bir şey kaybetmeyen Renault işçisi, sendikanın işin içine girmesiyle birlikte işten atılan arkadaşlarımızı geri aldıramayarak kaybetti. Polislerin de işin içine girmesiyle birlikte gözaltılar oldu. Sendika buna dair hiç bir şey yapmadı. Mücadele edecek, arkadaşları için direnecek işçiyi evine uyumaya yolladılar.” 

NE OHAL, NE YASA... BELİRLEYİCİ OLAN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ

AHMET Akkaş, metal işçilerinin geçmişten nasıl dersler çıkarması ve şu anda uyuşmazlıkta olan MESS süreciyle ilgili neler yapması gerektiği sorumuzu şöyle yanıtladı: “Türk Metal işçilere yaptığı anketlerle, fabrika içerisinde yarattığı ‘maaşın artarsa iş yükün artar’ söylemleriyle işçileri sözleşme dönemine yavaş yavaş hazırladı. İşçiler, tıpkı bizim geçtiğimiz dönem yaptığımız gibi sözleşmenin bütün maddelerini, bütün detaylarını en aşağıda tartışıp sonuçlar çıkarmalıdır. Kendilerine bir plan program çizerek hareket etmelidir, sürekli sendikanın ağzına bakmamalı, bakalım onlar ne diyecekler diye beklememeliler. 

Renault işçileri, sözleşme maddelerinin aşağı yukarı her işçinin tartışacağı ve fikrini söyleyeceği bir örgütlenmeye girerse ancak kazanabilir. Sendikacıların söyledikleri, yaptıkları bir yana; kendi içerisinde birliğimizi sağlamalıyız.” 

Akkaş, OHAL’in sözleşme sürecine etkisiyle ilgili ise şunları dile getirdi: “Önemli olan işçilerin birlikte hareket edebilmesi. Sonuçta 13 günlük direniş de onlara göre yasal değildi. Sendikacıların işine gelen OHAL’i kullanacağı aşikar. İşçinin gazını alan eylemlerle talepler kazanılamaz. Kazanım, işçilerin birliklerini güçlendirmesinden, kendi kararlarını alması ve iradesini ortaya koymasından geçiyor.”

ÖNCEKİ HABER

‘Son sözü metal işçisi söyleyecek’ elbette; ama nasıl?

SONRAKİ HABER

Tek yapmamız gereken ileriye doğru bir adım daha atmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa