Eğer biz akıllı olursak yenilmeye mahkumlar
İzmir'de bulunan Habaş Demir Çelik fabrikası işçisi, toplusözleşme sürecine değinerek fazla mesaiye kalmama eylemlerine devam ettiklerini vurguladı.
HABAŞ Demir Çelik İşçisi
İzmir
12 yıldır HABAŞ Demir Çelik Fabrikasında çalışıyorum. 3 yıldır beklediğimiz sözleşme sürecindeyiz. Daha iyi bir mücadele beklerken kötünün iyisi diyebileceğimiz bir durumdayız. Fazla mesaiye kalmama eylemine devam ediyoruz. Üretim aksamış durumda ancak yeteri kadar değil. Mecburen (hastası, mazereti olanların yerine gelme durumu) olmadığı sürece hiç kimse karara uymazlık yapmıyor.
Kararlılığımız bir mesaj niteliği taşıyor. Ama şimdilik fabrikayı durdurmaya yetkimiz olmadığı söylendiği için bu kadar yapabiliyoruz. Ancak fabrika o kadar kritik bir sayıda işçi ile çalışıyor ki, arıza verme durumunda fabrika durabilir. Zenginin şansı her zaman yaver gidiyor, şimdiye kadar arıza vermedi fabrika, bu işimizi iyi yaptığımızın da göstergesi.
Bu süreçte işçi akıllı davranırsa, sendika da kararlı olursa bir şeyler kazanırız. Çünkü patron çok kurnaz davranıyor. HABAŞ’ta yayılan söylenti, pota hazırlama, kontüni gibi bölümlerin taşerona verilmesi ya da kiralık işçilik yoluyla işletilmesi planı olduğu.
Bunun gerçekçi olmayan yanları var. Aynı bölümde çalışan iki kişiden birine ağır sanayi sigortası yatarken, diğerine normal sigorta yatması, ücret farkları olması gibi. Ama bir yandan da çelikhaneye taşeron veya kiralık işçilik girmesi söylentisi bile ciddi bir tehdit. Asla izin verilmemesi gereken bir uygulama.
AÇIKÇA TARTIŞMAK YERİNE SÖYLENTİ YAYIYORLAR
Bir başka söylenti ise sendikacılar tarafından yayılıyor. Arabulucunun yüzde 12 ve 3 yıllık sözleşme teklif ettiği, yüzde 12.9 enflasyonla beraber bu rakamın yüzde 25’leri bulabileceği gibi... Eski işçileri bir nebze olsun idare eder ama yeni işçiler için bir hezimet olur. Saat ücretlerinin yukarı çıkarılması olmadan onların pek bir kazancı olmaz, fabrikada bölünme de yaratır.
Ama 3 yıllık sözleşme, esnek çalışma ve kiralık işçilik uygulamaları olursa değil yüzde 25 yüzde 30-35 bile olsa fayda olmayacak. Esnek çalışma olursa bizi oradan oraya sürmesi anlamına gelecek. Kimse bu çalışmayı kabul etmez. Girdi çıktı olur, 3 bin lira olan maaş yeni giren maaşına düşer 2 bin lira olur, yine kaybeden biz oluruz.
HABAŞ’ta 2000’den fazla işçi var ve her görüşten, milletten, eğitimden adam var. Her kafadan bir ses çıkıyor. Sendika bir toplantı yapıp olan biteni anlatarak örgütlü bir şekilde tartışmamızı, karar almamızı sağlamak yerine söylentiyle, dedikodu ile dolaylı yollardan bilgileri yayıyor. Sözleşme iyi olmazsa işyerinden ayrılırım diyen de var, sendikadan istifa ederim diyen de.
Eylemlerimize gelince, eylemler yapıyoruz. Mesaiye kalmama eylemi zaten düşük ücret alan bizleri zorlayan bir eylem olmasına rağmen katılım tam; hatta taşeronlar da kısmen katılıyor. Ama sendikacıların konuşması da tutumu da iyi değil. Ezberledikleri bir kaç sloganı atmaktan, hazırlanan kağıdı okumaktan başka bir şey demiyorlar. Devlete de baskı yapsalar kazanırız. Bir yandan seçimler yaklaşıyor, diğer yandan patronlar çok kazanmış, bunları neden kullanmıyorlar?
AĞIR SANAYİDE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞIYORUZ
Sendika akıllı davranmıyor. Örneğin devlete hiç bir şey demiyor. Hem MESS’e hem de devlete yüklenmesi lazım. Bordroya bakın, 2 bin lira net ücret almışım! Bütün sosyal hakları çıkar, asgari ücrete çalışıyoruz. HABAŞ gibi bir devde, ağır sanayide çalışıyorum. 60 saat mesai yapmışım, içinde çocuk yardımı, ikramiye, yakacak var. Sözde var ama nerde bunlar? Yüzde 35 vergi kesintisinde! 2700 lira tutuyor ve 2 bin lira geçiyor elime, bakan çıkmış hâlâ bana fedakarlık yap diyor. Bundan ala fedakarlık olur mu? Şimdi bu sendika bu olanlara hiç bir şey demiyor. Ne fedakarlığı yapalım daha demiyor, HABAŞ’a da MESS’e de sen devsin ama işçi asgari ücrette demiyor. Başımızdaki sendikacılar akıllı ve dürüst davranmalı, bu sefer safını bizden yana almalı. Ama bakıyoruz baştan aşağı hep kendi adamlarından kurulu bir düzenleri var. Hepsi birbirinin adamı, düzgün adam yok.
Birkaç senedir üretim çok iyi, büyüme çok iyi, satışlar çok iyi ama onlar bizden çok ağlıyor, kendini sefil gösteriyor. Ama bize karşı da yenilmeyiz havası vermeye çalışıyor. Eğer akıllı olursak yenilmeye mahkum bunlar. Örneğin bizim fabrikada üç ocak var ve her saniye malzeme basıyoruz, buna rağmen mal yetiştiremiyoruz. Nereye gidiyor bu kadar mal? Satılıyor ki üretiyoruz ve ortada mal yok. Her seferinde işler kötü, batıyoruz derlerdi, şimdi öyle diyemiyorlar. Siparişlerin de arkası kesilmiyor. Bu durumda biz yenilmeyiz, onlar yenilmeye mahkum. Kim yapacak bu üretimi bizden başka? Benim umudum var, bir çok arkadaşın da umudu var.