23 Aralık 2017 02:49

Kâr enflasyonun 5 katı, teklif enflasyonun 5’te 1’i

Bülent Falakaoğlu, metal sektöründeki toplusözleşme görüşmeleri ve hükümetin teşviklerine ilişkin yazdı.

Paylaş

Bülent FALAKAOĞLU

Metal sektöründeki toplusözleşme görüşmeleri öyle bir döneme denk geldi ki... Tam da hükümetin teşvik yağdırdığı bir döneme.
Tüketim artsın, ekonomi büyüsün diye KDV ve ÖTV oranlarında indirime gidildiği bir döneme.

Teşvik verilen ürünler beyaz eşya, elektrikli ev aletleri gibi metal sektörünü de kapsıyordu. Üstüne bir de yeni yıl vergi zamları ve kur farkı yansıtılmadan yapılan otomobil satış kampanyaları vardı. Eylülde otomobil satışları rekor kırdı.

Sadece tüketime dönük değildi teşvik. Aynı zamanda şirketlere Hazine garantili, 200 milyar liranın üzerinde kredi verildi. 
Dokuzuncu ay sonunda şirket kârları patlama yaptı. Hatta bütün zamanların üzerine çıktı. Şirket kârlarının 9 aylık artışı yüzde 55’i buldu. Borsada işlem yapan şirketlerin açıkladığı rakam bu! 

Kârlar yıllık enflasyonu 5’e katlamış. 

Şimdi bu durumda... 

Yani satışların ve kârların coştuğu bir ortamda ister istemez üretenlerin de bundan pay alması beklenir. 

Lakin hiç de öyle olmuyor. 

Metal patronlarının örgütü MESS’in işçilere önerisi: 3 yıllık sözleşme ve yüzde 3.2 zam. 

Şimdi bu teklifi (dayatma demek daha doğru) bir kenara yazalım. Dönüp metal sektörünün kâr, hasılat, üretim rakamlarına bakalım.

DÜNYANIN BÜYÜĞÜNÜN YAPTIĞINA BAK! 

Teşvikle satışların coştuğu beyaz eşyadan başlayalım.

Örneğin, Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde kurulu B/S/H ev aletlerinden... Dünyanın 2. büyük beyaz eşya üreticisi.

Avrupa’da beyaz eşya pazarı lideri...

2015’ten 2016 yılına gelirken net kârı yüzde 22 arttı. 

Üretimden satışları sürekli artan firma 2014 yılında Türkiye’deki en büyük 18. sanayi kuruluşu oldu. 

Sonra ‘başarısını’ sürdürdü ve geçen yıl Türkiye’nin en büyükleri sıralamasında ilerledi. O artık 16. büyük firma. 

Paketleme bölümünde her bir ürünün 17 saniyede çıktığı B/S/H’de işçiler, robotlarla yarıştırılıyor. Her robot arasında bir işçinin çalıştığı fabrikada, 17 saniyenin geçmesi durumunda bölüme konulan kırmızı ışık yanıyor. 

B/S/H, 2015 yılında net kârını açıklamış: 422 milyon 667 bin TL.

İşçi başına 60 bin lira kâra denk geliyor.

Bu yıl çok daha fazla.

Gel gör ki... 

Çerkezköy’deki fabrikasından işçi çıkarmaya başladı.

Çamaşır makinesi, fırın, bulaşık makinesi, buzdolabı üreten bir firma mevsimlik üretim yapmadığı halde neden işçi çıkarır.

Kârlarını katlamışken... 

Zarar edecek bir durumu yokken...

OTOMOBİLDE İHRACAT VE ÜRETİM REKORU! 

Kasım sonunda 26 milyar dolarlık ihracata ulaşarak tüm zamanların rekorunu kıran otomotiv sektörü, üretimde de tarih yazdı. 
Otomobil üretimi ise ilk kez 1 milyon barajını aştı.

Geçen yıl, yani 2016’da da durumları gayet iyiydi. Örneğin Renault. Türkiye’nin ihraç ettiği otomobillerin yarısına yakını Renault bantlarında üretildi. Renault, 2016 yılını 2015’e göre yüzde 38 daha fazla kârla kapattı. 

Mesela Ford’un geride bırakılan sözleşme dönemindeki (2015-2017 yıllarını kapsayan) durumuna bakalım.

2015’in başından Haziran 2017’ye kadar geçen 2.5 yıllık sürede işçiler ciddi kayıplar yaşarken Ford patronu servetine servet kattı.
Bu tespiti biz yapmıyoruz, şirket bilançoları söylüyor.

İki yılda kâr yüzde 56 arttı. 2015’in ilk altı ayında 406.5 milyon liralık net kâr, 2017’nin ilk altı ayında 634 milyon liraya yükseldi. 
İşçi başına hasılat rekoru kırdı. 2016’ın ikinci yarısında bir işçinin ürettiği ortalama değer 1 milyon 209 bin lira. 2017’nin ilk 6 ayında bu rakam 1 milyon 505 bin liraya yükseldi. 

2016 yılının ikinci yarısından itibaren işçi sayısı azalırken hasılat düzenli olarak arttı. Bu durum 2016’dan itibaren fabrikadaki çalışma koşullarının iyiden iyiye ağırlaştığının; işçilerin üzerindeki üretim baskısının arttığının göstergesi! 

İşçi başına elde edilen hasılatın artması aynı zamanda işçinin emeğine daha çok el konulduğunun da göstergesi.

Ford fabrikasında artan hasılat nasıl bölüşüldü? Sorunun yanıtı sömürüyü ortaya koyuyor, çünkü yanıt işçilerin aleyhine.

Geçen 2.5 yıllık dönemde ücret, sigorta primleri, ulaşım ve yemek gibi kalemlerin de dahil olduğu ortalama işçilik maliyeti düşerken patronun payı olan kâr sürekli arttı. 2.5 yıllık dönemin her 6 aylık döneminde, patronun kârı ortalama 30’ar milyon lira arttı.

BİLANÇOLAR TÜM SEKTÖRLERDE ‘İŞLER İYİ’ DİYOR

Türkiye’nin 5. büyük sanayi kuruluşu Arçelik. Bu yılın ilk üç ayında net kârı 240 milyon TL. Geçen yıla göre kârı yüzde 54 arttı.

Arçelik’in yıl sonu satış gelirleri büyüme beklentisi yüzde 25. Şirket 2016 yılının tamamında 1.3 milyar kâr elde etti. Bu yıl, bu rakam 1.7 milyar liraya  çıkarsa Arçelik işçi başına 100 bin lira kâr elde etmiş olacak. 

Türkiye’nin 312. büyük sanayi kuruluşu Baymak da 2016 yılını vergisi ödenmiş şekilde 44 milyon kâr ile kapattı.

İşçi başına 75 bin TL kâr elde etmiş. Bu yılın ilk 6 ayında cirosunu geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 26 artırdı. 2013 yılından bu yana her dönemde sektörün oldukça üzerinde büyüme kaydeden Baymak, yıl sonu cirosunda yüzde 30’luk büyüme beklediğini açıkladı. 
Türkiye’nin ilk 150 büyük firması içerisinde yer alan Federal Mogul, cirosunun yıl sonunda net 1 milyar liraya dayanmasını bekliyor.
Daha fazla örneğe gerek yok. Metal sektöründe işler gayet iyi! Öyleyse...

Yüzde 13’lük bir enflasyonun olduğu...

Şirket karlarındaki artışın enflasyon oranını 5’e katladığı... 

Üretimin rekorlar kırdığı... 

Böylesi bir ortamda işçiye enflasyonun 5’te birini teklif etmek hiçbir koşulda kabul edilebilir değil!

İŞÇİYE YÜZDE 38 BİLE AZ!

Metal işkolunda 2018’den itibaren geçerli olacak grup toplusözleşmelerine yönelik hazırladığı taslakta Türk Metal Sendikası, yüzde 38’e varan ücret artışı teklif etti. 

Bilançolar devasa karlara işaret ediyor... Sektörde işçi başına, büyüklüklerine göre, 40 bin, 50 bin, 75 bin, 100 bin, 150 bin lira kâr elde eden firmalar var.

İşçi başına 60 değil de 50 bin lira kazanınca sanki ‘zarar edecekmiş’ gibi bir hava yaratılıyor. İşçiler kesinlikle aldanmamalı.İşçinin ürettiğinden pay almasının, geçmiş kayıplarını telafi edebilmesinin, enflasyon karşısında ezilmemesinin yolu yüzde 40’ın üzerinde zamdan geçiyor. 

Hükümetin orta vadeli programında enflasyonun birkaç yıl daha yüzde 10 civarında olacağı itiraf edilirken...

Daha azına razı olmak, uzun süredir birikerek gelen, gelir kaybına razı olmakla eşdeğer!

ÖNCEKİ HABER

Eğer biz akıllı olursak yenilmeye mahkumlar

SONRAKİ HABER

Adana'da kadın cinayeti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa