Çimsataş işçileri: Bu sefer inceldiği yerden kopsun
Mersin'deki Çimsataş işçileri geçmiş mücadele deneyimlerinden yola çıkarak yeni toplu sözleşme dönemini ve eylemleri değerlendirdi.
Sedat BAŞKAVAK
Mersin
Adana tarafından Mersin’e girişte önünü saran koca koca ağaçları ve OHAL nedeniyle önündeki servis park alanına yerleştirilen polis noktasıyla ilk dikkat çeken fabrikadır Çimsataş. Çukurova Holdinge bağlı Çimsataş, 1972 yılından bu yana otomotiv, ağır ticari araç ve demiryolu yan sanayi üretimi yapıyor. “Dur durak bilmeden çalışıyoruz” diyen Birleşik Metal-İş üyesi Çimsataş işçileri, fabrikanın son bir yıl içinde hem büyüdüğünü hem de işçi sayısının arttığını belirtiyor. Konuştuğumuz işçiler sakin ve az konuşuyorlar ama “Peki ne olur, ne yapmayı düşünüyorsunuz?” sorumuzun cevabı “Bu sefer inceldiği yerden kopsun” oluyor.
20 yıla yakındır Çimsataş’ta çalıştığını belirten bir işçi “Fabrika tek başına yetmediği için kimi küçük parçalar dışarıda, başka fabrikalarda yapılıyor” diyerek siparişlere yetişilmediğini söylüyor. Fazla üretim baskıyı da beraberinde getiriyor: “Fransa’dan 3 bin tonluk pres geliyor. 30-40 işçi ister prese , 40-50’de altına ve devamına... Demek ki, para var işte. Onun için MESS’in yüzde 3,2 teklifi kimseye inandırıcı gelmiyor. Görüyoruz, arkadaşlarımız var duyuyoruz, bırakın durmayı yavaşlayan fabrika yok. Üretim son hız devam ediyor. Müdürler iş giriş çıkışlarında, kapıya geçip işçiyi süzüyor. Gelip arkandan dakikalarca seni izliyorlar. Denetim yerini tacize bırakmış. Sipariş çok diye işçiyi fazla mesaiye zorluyorlar, ondan sonra da yüzde 5’le, 6’yla bizi kandırmaya çalışıyorlar. Bu sefer kimseyi ikna edemezler.”
EYLEMLER ETKİLİ DEĞİL
Haziran ayından bu yana sözleşmeye ilişkin tartışma yürüttüklerini dile getiren işçi, şöyle devam ediyor: “Birleşik Metal-İş üyesi işçiler bu sene çoğu işyerinde 400-450 lira zam aldı. Temsilciler de hep sendika en az 400-450 lira aldı diye anlattılar. Yani yüzde 20-25’in altında rakamları konuşmaya bile gerek yok.”
Söz eylemlere geliyor. Şimdiye kadar yapılanların patronu zora sokacak etkide olmadığını belirtiyor bir diğer işçi: “Geçtiğimiz hafta 8’de çıkan vardiya direk çıktı ve biz girmeyerek 1 saat iş bıraktık. Bu iyiydi fakat çıkacak vardiya içerde çalışırken, girecek vardiya geç girdi diye patrona bir etkisi olmuyor. İş devam ediyor, sadece biz dışarıda bağırıyoruz. Müdürler bizi izleyip gülüyor çünkü üretim durmuyor. Yemek, sakal vs hiçbir faydası yok.”
SAĞLAM BİR KOMİTE GEREKLİ
Başka bir işçi ise emekliliğinin yaklaşmasına karşın okuyan çocukları olduğu için devam ettiğini dile getiriyor. Bu yıl kadar yoğun çalıştıkları bir başka dönem hatırlamadığını dile getiren işçi, “Altı CNC tezgahı geldi. İş çok, üretim çok ama işçiye gelince para yok. Bir sessizlik var ama hepimizde inceldiği yerden kopsun duygusu var. Grev kaçınılmaz, bu sefer 3 yıl önceki gibi yasaklama da sökmez” diyor. Greve hazırlıklı olunmasını isteyen işçi, işyeri komitesinin sağlam bir grev komitesine dönüşmesi gerektiğini belirtiyor.
BİRBİRİMİZDEN GÜÇ ALALIM
Elindeki, iki ayrı ücret bordrosunu gösteren bir işçi ise “2100 lira ücret alıyorsun vergi dilimine girdin diye 130-140 lira paran kesiliyor. Patron kazanıyor, devlet vergilerden kazanıyor, bizim maaşlar ele gelmeden eriyip gidiyor. Bu sefer hepimiz yeter diyoruz. İnceldiği yerden kopar. Bizim açımızdan durum net, geri dönüş yok. Fakat Türk Metal üyesi işçilerin sağlam durması lazım. Birbirimizden güç almamız lazım. Türk Metal ne yaparsa yapsın, işçi arkadaşlar taviz vermesin” diyor.
“Emekliliğe 20 yılım var” diyen bir başka işçi de “Ne alırsak bu dönem alır ve taban aylığımızı yükseltebiliriz” diyerek bu dönemki sözleşmenin önemine dikkat çekiyor. 2003-2010 yılları arası işe giren işçilerin çoğunun hemen hemen aynı ücreti aldığını dile getiren işçi, devam ediyor: “Yakacak, çocuk yardımı, asgari geçim indirimi hepsi içinde 2200 civarı... İkramiyeleri 12’ye bölmüşler maaşa yansıtmışlar. Bunu ne işçiler ne de sendika kabul edecekti. Çıplak ücretimiz, asgari ücretten 50 lira fazla. Şu an fabrikada işçinin yaş ortalaması 30’u geçmez. İş ağır ve yoğun, böyle olunca da pek çok arkadaş asgari ücrete her yerde iş bulurum diyor. Bazılarına 6 aydan itibaren vergi dilimi yansıyor. 12 ayda kesinti 150-200’ü bulan var. Bu durumda en az 600-700 lira artış olmazsa zam almış saymayız. Geçim zor, hayat pahalı. Eskiden hem yukarıda portakal bahçesi olan hem de daha yüksek maaş alan kıdemli işçiler mücadeleye pek meyil etmezlerdi. Şimdi portakalı, zeytini olan işçi de ‘Böyle gitmez arkadaş, ben bu kadar bahçede çalışmıyorum’ diyor. Madem ki çalışıyorum hakkımı isterim diyor. Kıdemli işçiler hem azaldı hem onların da ücretleri geriledi. Yani sizin anlayacağınız bu sefer herkes hakkımızı alalım diyor ama bir yüzde 60-70’lik kesim var ki yeter artık, ne olacaksa olsun diyor.”
Uyuşmazlık sonrası için plan yapılması gerektiğini vurgulayan bir başka işçi, “İşçi temsilcilere ve sendikacılara aynı soruyu soruyor; Grev yasaklanırsa B planımız var mı? Sendika ise siz karar vereceksiniz diyerek topu işçiye atıyor. Elbette ki bu günden şunu yapacağız diye ilan etmesinler, ama kararlılık, Renault ve EMİS işçileri ne yaptıysa onu yapacağız demeleri yeterli” diye konuşuyor.
GEÇEN DÖNEMKİ HATALARI TEKRARLAMAYALIM
Çimsataş işçisi
Mersin
10 yılı geçti Çimsataş’ta çalışıyorum. TİS sürecini bu sefer daha yakından takip ediyorum. Temsilcilerin söylediğine göre MESS Genel Sekreteri “Bizim kırmızı çizgimiz var” diyormuş. Göreceğiz bakalım kimin kırmızı çizgisi daha kalın. Yüzde 3-5-10’luk artışları kabul etmediğimiz gibi kaç artış olursa olsun 3 yıllık sözleşmeyi de kabul etmeyiz. Üzerini iyice çizelim de hem MESS patronları hem de aklının ucundan geçirenler iyice anlasın.
Bir yılda 150 kişi işe alındı. İki tane pres geliyor. İş var, sipariş var, Volvo’cular gelip fabrikayı geziyor, yeni iş bağlantıları yapılıyor. Kimse piyasa durgun, kriz var, işler kötü diyemez. Harıl harıl çalışıyoruz, iş patlaması var. Formenler aracılığıyla işçinin nabzını ölçüyorlar, “Grev olur mu? Olursa fabrika ve ülke kaldırır mı?” diye formenleri konuşturuyorlar. Üç yılda dolar nereden nereye geldi. 1 paket makarna, 5 litre yağ kaç lira oldu bunun hesabını yapınca bu maaş bu evi kaldırmaz diyoruz.
Kardeşler; eskisi gibi değil, bu dönem beklentimiz yüksek. Önceki sözleşmelerde “Ne olacak ki, alacağımız 100-150 lira” diyorduk. Şimdi öyle değil. EMİS’e bakıyoruz 400 lira aldı arkadaşlarımız. ÇAMAŞ, MESS’ten ayrılmıştı sözleşme yapıldı işçi kardeşlerimiz 450 lira aldılar. Demek ki alınabiliyormuş. Yasaklanan grevimiz de dahil üç yılda çok şey gördük. Yürünebiliyor, grev yapılıyor, çadır kuruluyor, hepsini gördük. Tadına da vardık. Onun için bu dönem önceki sözleşme gibi olmaz.
Ben buradan geçen sözleşme ve grev dönemi yaptığımız hataları bu dönem yapmayalım derim. Onun için de başta sendika olmak üzere işyerinde birlik sağlanması ve müdürlerin oyunlarına karşı biz işçiler de uyanık olalım.
Birincisi; geçen TİS’te müdür, işçilere “Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Başkanlığına” ibareli “Biz şu fabrikalarda çalışan işçiler olarak greve çıkmak istemiyoruz” yazılı dilekçeleri dolaştırmış ve işçinin kafasını karıştırmıştı. O zaman her ne kadar temsilci arkadaşlar bu imzaların önemi yok dese de işveren, kandırarak imzasını aldığı işçileri kendi imzalarıyla tehdit etmişti. Bu sefer baştan böylesi dilekçelerin dolaştırılmasına izin vermeyelim.
İkincisi; greve çıkmak şart oldu ve karar verdik greve çıktıysak, kazanımsız içeri girmeyelim. Yani istediğimizi almadan grev erteleme, yasaklama ne olursa olsun içeri girmeyelim. Geçtiğimiz sözleşme içeri girdik Yüksek Hakem Kurulunun yüzde 9.78’lik zammına ve 3 yıllık sözleşmeye mecbur bırakıldık. Yüksek Hakem Kurulu 3 yıllık sözleşme diyecektir o nedenle kesinlikle grevden taviz vermeyelim.
Üçüncüsü; hepimiz görüyoruz, pek çok yeni işçi arkadaşımız işe başladı. Hepsi sendika üyesi oldular ve kader birliği ettik. Fakat yeni işçi kardeşlerimizin sendika konusunda pek fazla bilgileri yok. Grev nedir, nasıl yapılır hiç bilmiyorlar. Hepimiz biliriz ki senin işe girmen için referans olanlar, böylesi durumlarda sendikayı değil kendilerini dinlemelerini söylerken “Öne çıkma, her konuda konuşma, bırak onlar yürüsün sen yürüme” diyerek işçiyi etkilemeye çalışırlar. Arkadaşlarımızı başta bu durumdan kurtarmak üzere sendikamız eğitim vermeli ve arkadaşlarımızı günün koşullarına uygun bir ücret ve çalışma şartları için birlikte hareket eme konusunda bilgilendirmelidir.