‘Tarımda bir numarayız’ diyen başbakana: Tarım mı kaldı?
Malatyalı üretici köylüler, Başbakan Binali Yıldırım’ın, ‘Türkiye tarımda Avrupa birincisi’ açıklamasına tepki gösterdi.
Murat GÜLTEKİN
Malatya
Başbakan Binali Yıldırım’ın bütçe görüşmeleri sırasında sarf ettiği “Türkiye, tarımda bir numara” sözlerini Malatyalı üretici köylülere sorduk. ‘Ekonomik büyüme’ye karşın yem, mazot, gübre ve işçilik maliyetlerin yüksek olmasından dolayı zarar ettiklerini söyleyen çiftçiler, borçlarını ödeyemez duruma geldiklerini, sadece adlarının kaldığını, devlet desteğinin şart olduğunu dile getirdi.
“Söylesinler hangi tarım var. Hiçbirisi yok, hepsi bitmiş” diyen 61 yaşındaki Mehmet Sakaoğlu, “Ben çiftçiyim 10 yıldır buğday ekmiyorum. Samanı dışarıdan alıyorum. Buğdayım yok, pancarı ekmiyorum. Kayısı ekiyorum o da 5-6 yılda bir tutuyor. Onu da ölü fiyatına veriyoruz. Çiftçi tamamen mağdur. Çiftçi tamamen bitmiş. Sadece adımız çiftçi. Hiçbir gelirimiz yok. Samanı, buğdayı, mercimeği, nohudu, ithal ediyoruz. Bizim nerde çiftçiliğimiz” dedi.
‘YEM FİYATLARI DÜŞERSE ET FİYATI DA DÜŞER’
En büyük sorunlarının yem fiyatları olduğunu söyleyen 41 yaşındaki Işık Demirhan ise, “2016 yılında 45- 47 TL’ye yem aldığımız zaman hayvan kesimi 26 TL’di. 2017 yılında ise 60- 62 TL’ye yem alıyoruz. Etin satışı ise 25 TL. Etin fiyatını yüksek gösteriyorlar ama yem girdileri ete göre daha yüksek. Yemin fiyatını düşürseler eti de düşürebilirler. Sıkıntımız yem üretiminin olmaması, samanın ve yemin pahalı olması. Eti de pahalı gibi gösteriyorlar ama üreticiden ucuza alıyorlar. Tezgahta satılan fiyatla, üreticiden alınan fiyat arasında uçurum gibi fark var. Çiftçiden 25 TL’ye alıyorlar. Tezgahta 45-50 TL’ye satılıyor” dedi.
‘2-3 MARKETE İTHAL ET GETİRMEKLE UCUZ ET YEDİREMEZSİN’
Çiftçi’ye yemin ve mazotun fiyatının düşürülmesi gerektiğini söyleyen Demirhan, “Vatandaşa ucuz et dediler. Vatandaş ucuz et yedi mi yok. Hala tezgahlarda düşüş olmadı. 2-3 markete ithal et gelmeyle bu sorunun çözülme sansı yok. Bu sorunun çözülmesi için devlet tarafından üreticiye yem desteğinin verilmesiyle çözülür. Yoksa bir markete 5 kilo gelmesiyle vatandaşa ucuz et yediremezsin. Meraların tüzel kişilere verilmesi de bizi etkiledi. Şu anda bir köyün kullandığı merayı 1 kişi kullanıyor. Bu bizim için eksi avantaj. Küçükbaş meraya dayalı yapılıyor. Mera bitince başka alternatif de yok. Küçük baş hayvancılık bitti” dedi.
‘KAYISIMIZ AYAKLAR ALTINDA’
Her şeylerin ellerinden alındığını söyleyen 48 yaşındaki Ahmet Berktaş, “Önceden tekelde çalışıyordum. Pancarımızı aldılar. Tütünümüzü aldılar. Kayısımız ayaklar altında. Köylünün tek umudu tütündü. Tütüncülüğü de öldürdüler. Biz bir sürü işçilik vermişiz. Bir sürü yevmiye vermişiz. Bir sürü emek vermişiz. Ne işçi parasını ödemişiz, ne de diğerlerini ödemişiz. Ne yapacağız bilmiyorum. kime ne vereceğiz” dedi.
DEVLET DESTEĞİ ŞART
Çiftçilik ve hayvancılıktan zarar yaptığını söyleyen 65 yaşındaki Ali Koşal,“ 900’e yakın ağacım vardı yarısını kestirdim. İşçi yevmiyesi 30’TL den 50 TL’ ye çıktı. Bunu karşılamak için traktörümüzü satıyoruz. Ağacı kesiyoruz . Odunu da para etmediği için yaktım. İşçiye ne ödeyeceğiz. Zarar ediyorum. Çiftçiyi bitirdiler. Devlet desteği olmadıktan sonra çiftçini hali yerlerde sürünmek” dedi.
‘EKONOMİK BÜYÜMEDEN BAHSEDİYORLAR AMA...’
Tarımla uğraştıklarını ve ürettikleri ürünlerin hiç birinin para etmediği söyleyen 55 yaşındaki Mustafa İnan ise, “Tütünü yasakladılar, neden yasakladıklarını bilmiyoruz. Buğday serbest, buğdayın da girdileri yüksek. Mazota, gübreye sürekli zam üzerine zam geliyor. Buğdayın fiyatı ise sürekli düşüyor. Pancar ekiyorduk kota koydular. Şimdi fabrikalar kapanıyor. En son ümit tütün ekmekti para ettiği için. Şimdi de tütünü yasakladılar. Cezası var. Ben köylüyüm sadece tütün üzerine çalıştım. Satmaya satamıyorum. Doğratmaya doğratamıyorum. Bizleri mağdur ediyorlar. Ekonomik büyümeden bahsediyorlar cebimizde kaç kuruş var. Tütünü koymuşum içeriye belli bir sezonu var onu o sezonda tüketmezsen tütün bozulacak. Bunun mazotu, gübresi, işçiliği, çapası tüm iş gücümüzü onlara verdik. sYasak diyorlar. O yasak bu yasak ne yapacağız” dedi.
‘BANKALARA HALEN BORÇLUYUZ’
Kayısı üretimi yapan 72 yaşındaki Hüseyin Öcal, “Şu anda ilaççıya borçluyuz, gübreciye ve bankalara borçluyuz. Bu borçları ödeyemiyoruz. Kayısının maliyeti yüksek, üreticiden alımı ucuz” dedi.