Bir kavram: antiemperyalizm
Bu sayıda çok tartışılan bir kavram olan antiemperyalizmi ele alacağız kuram sayfamızda.
Bu sayıda çok tartışılan bir kavram olan antiemperyalizmi ele alacağız kuram sayfamızda. Önce Lenin’e başvurarak emperyalizmin ne olduğunu inceleyecek, ardından da Ali Yaşar’ın Özgürlük Dünyası’nın 264. sayısında yayımlanan Emperyalizm ve Anti Emperyalist mücadelenin bazı sorunları makalesinden özet olarak çıkardığımız antiemperyalizm tanımına göz atacağız. Sayfamızın orta alt köşesinde ise, özellikle Kudüs’ün Trump tarafından İsrail başkenti ilan edilmesinin ardından ortaya çıkan tartışmalara yönelik köşe yazısı önerileri yer alıyor. Bu yazılar hem AKP’nin antiemperyalizm iddiasına, hem de kimi çevrelerin Rus emperyalizmini ABD emperyalizmine tercih etme eğilimine çeşitli yanıtlar veriyor.
EMPERYALİZM NEDİR?
Emperyalizmin olabildiğince kısa bir tanımı istenseydi, emperyalizmin, kapitalizmin tekelci aşaması olduğunu söylemek gerekirdi. Böyle bir tanım, meselenin özünü içerirdi; çünkü bir yandan mali sermaye, tekelci sanayi birliklerinin sermayesiyle iç içe geçip kaynaşmış az sayıdaki tekelci büyük bankanın sermayesini ifade eder; öte yandan dünyanın paylaşılması da, henüz hiçbir kapitalist güç tarafından ele geçirilmemiş bölgelere rahatça yayılan bir sömürge politikasından, tümüyle paylaşılmış yeryüzü topraklarını tekelci egemenlik altına alan sömürge politikasına geçişi ifade eder.
(...)
“Bir tanım, bir olgunun çok yönlü bağıntılarını tüm açılımlarıyla birlikte hiçbir zaman kapsayamayacağından, genel olarak bütün tanımların ancak sınırlı ve göreli bir önem taşıdıklarını unutmaksızın aşağıdaki beş maddeyi içerek bir emperyalizm tanımı yapmak gerekir:
1. Üretim ve sermayenin yoğunlaşması, ekonomik yaşamda belirleyici rolü oynayan tekelleri yaratacak kadar yüksek bir gelişme aşamasına ulaşmış olması.
2. Banka sermayesiyle sanayi sermayesinin iç içe geçip kaynaşması ve bu “mali sermaye” temelinde bir mali oligarşinin oluşması.
3. Meta ihracından farklı olarak sermaye ihracının özellikle büyük bir anlam kazanması.
4. Dünyayı kendi aralarında paylaşan uluslararası tekelci kapitalist birliklerin oluşması.
5. Yeryüzü topraklarının kapitalist büyük güçler arasında paylaşılmasının tamamlanması .”
(Lenin, Emperyalizm, Evrensel Basım Yayın. s. 80-81)
ANTİEMPERYALİST MÜCADELE ÜZERİNE
Dünyanın çeşitli bölgeleri ve ülkelerinde peş peşe gelen emperyalist askeri müdahaleler, emperyalizmin işgallere ve müdahalelere ilişkin yönünü belirgin bir biçimde ortaya çıkardı. Emperyalizmin işgal ve müdahaleler olmadan da sömürüsünü gerçekleştirdiği gerçeği neredeyse arka plana düştü. Bizim ülkemizde de Ortadoğu merkezli gelişmeler çarpıcı bir biçimde öne çıktı. Fakat öte yandan ülkenin kendisinin de emperyalist sömürü ve bağımlılık altında olması gibi temel bir gerçeklik bulunuyor.
Her ne kadar IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası emperyalist kuruluşların faaliyetleri geri plana çekilmiş olsa da emperyalist tekellerin ve onların işbirlikçisi yerli tekellerin faaliyetleri ve sıcak para dolaşımı sürüyor ve üretimin, mali sektörün, ticari alanın içerisinde bu tekellerin payı küçümsenmeyecek bir düzeyde.
Bugün bankacılıkta yabancı payına, Türkiye’deki büyük sanayi kuruluşlarının yabancı sermaye oranına, bunların kâr oranlarına, hem uzun hem kısa vadeli dış borçlara bakıldığında bize hatırlatılan temel gerçek şudur: ülke emperyalizm ve emperyalist tekeller tarafından adeta satın alınmıştır. Bu durum, anti-emperyalist mücadelenin soyut ve genel bir anti-emperyalizmle yürütülemeyeceğini, emperyalizmin askeri saldırıları ile sınırlandırılamayacağını açıkça ortaya koymaktadır.
Anti-emperyalist mücadele anti-tekel mücadeleden kesinlikle ayrılamayacak bir mücadeledir. İşbirlikçi büyük sermayeye ve hükümete karşı mücadele tam da bu nedenden dolayı iç içe girmesi gereken bir mücadeledir.
ANTİEMPERYALİST MÜCADELE ANTİKAPİTALİST Mİ OLMALIDIR?
Antiemperyalist mücadelenin antikapitalist bir mücadele olması gerektiği bazı yönleri ile doğrudur. Ama burada şu temel gerçek de göz önünde bulundurulmalıdır, günümüz kapitalizmi tekelci kapitalizmdir ve antiemperyalist mücadele de işte bu yönüyle tekellere karşı yürütülen bir mücadele olması nedeniyle aynı zamanda kapitalizme karşı da bir mücadeledir.
Ancak çok iyi bilinmektedir ki, tekel dışı bir kapitalizm de vardır. Yani, antiemperyalist mücadele henüz bütünüyle kapitalizm çerçevesi dışına çıkmış bir mücadele değildir. Antitekel mücadele ülkenin tepesine çöreklenmiş işbirlikçi ve yerli tekellerin tasfiyesini hedefleyerek, bir anlamda kapitalizmin başını gövdesinden ayırma işini yerine getiren bir mücadeledir.
Bu genel çerçevenin dışında emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı ulusal kurtuluşçu ve bağımsızlıkçı mücadeleler de vardır ve bunlar Lenin tarafından da antiemperyalist mücadeleler olarak tanımlanmıştır. Afgan Emiri, Türkiye’nin ulusal kurtuluş savaşı, ulusal bağımsızlık için ayağa kalkan çeşitli ülkeler, daha sonraları Vietnam Ulusal Kurtuluş mücadelesi, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veren pek çok ülkenin bağımsızlık savaşları sosyalistler ve antiemperyalist çevreler tarafından bu nedenle desteklenmiştir. O dönemde ve daha sonra az çok benzer koşullarda gündeme gelen antiemperyalist mücadelelerde, doğrudan sömürgeci ve emperyalist güçlerin saldırdığı ülkeler silahlı müdahalelerin hedefi durumundadır. Bu nedenle saldırgan ülkelerin silahlı güçleri gibi, ekonomik güçleri de hedef alınmıştır ve bu tür mücadelelere antiemperyalist karakterini veren de bu kapsamdaki mücadeledir. Ancak saldırgan ülke dışındaki emperyalist ülkelerin kendi çıkarları için bu tür mücadelelerden yararlanmaya çalıştıkları, yararlandıkları durumlar da vardır ve sadece saldırgan ülkelerle mücadele etmekle kendisini sınırlayan bu tür antiemperyalist mücadelelerin de kapitalizm çerçevesi dışına çıkmaması söz konusudur. Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndaki “güdük antiemperyalizm” benzer durumlar için genellikle geçerlidir.
YAZI ÖNERİLERİ
Kamil Tekin Sürek,
Emperyalizmin Oyunları
https://goo.gl/frtGvm
Mustafa Yalçıner,
Deniz mücadele yıldızıdır, kirletilemez!
https://goo.gl/nf9wBw
Nuray Sancar,
Denizgezmişçilik!
https://goo.gl/rKGb9T
İhsan Çaralan
‘Kahraman’ı olmayan AKP, ‘şeytan’ın gösterdiği yolda!
https://goo.gl/p9NTe4